İlhan Küçük: Schuman Deklarasyonu’ndan 73 yıl sonra kim olduğumuza karar vermeliyiz

Bulgaristan’dan Avrupa Birliği (AB) Parlamentosu Milletvekili ve Avrupalı ​​liberallerin lideri İlhan Küçük, Schuman Bildirgesi’nin 73. yıl dönümü münasebetiyle şöyle bir mesaj yayınladı: “Avrupa Günü dolayısıyla bugünkü Avrupa Birliği’nin (AB) temellerini atan Schuman Bildirgesi’nin 73. yıl dönümünü kutluyoruz. AB’nin kaydettiği ilerlemeye dönüp baktığımız zaman entegrasyonu derinleştirme yolunda ilerlerken başarılarımızı korumanın öneminin de farkında olmalıyız.

Avrupa uzun zamandır özgür devletlerden oluşan bir federasyon yaratma idealiyle hareket ediyor. Yıllar geçtikçe AB, ulus devletinin sınırlarını aşan postmodern bir varlık olarak ortaya çıkan ve gelişen bu hayali somutlaştırdı. Ancak dünya, Soğuk Savaş’ın sonundaki dünyadan tamamen farklı ve artık AB, ekonomik krizler, salgın hastalıklar, küreselleşmeden uzaklaşma ve büyük güçler arasındaki çatışmalar koşullarında kendi yolunu izlemek zorundadır.

Zorluklara rağmen AB, ideallerine sadık kalmalı ve Batı Balkanlar ile Ukrayna’nın entegrasyonu için çalışmalıdır. Bu bölgeler uzun süredir istikrarsızlık ve çatışmalarla parçalanmış durumda ve AB’ye katılımları, barışçıl ve müreffeh bir kıtanın genişlemesinin sinyalini verecek. Ayrıca bu bölgelerin entegrasyonu, 21. yüzyılının ortaya çıkan tehditleriyle başa çıkmaya daha hazırlıklı, daha birleşik ve daha güçlü bir Avrupa’ya katkıda bulunacaktır.

Bununla birlikte bir devletler konfederasyonu olarak AB’nin mevcut yapısı, var olması ve büyümeye devam etmesi için çözülmesi gereken birkaç sorunla karşı karşıyadır. Parasal birliğimizdeki ekonomiler arasındaki farklılıklar ve tam entegre bir tek pazarın olmaması bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründeki hareketliliğin azalmasına neden olmuştur.

Dünya pazarları daha az açık hale geldiği ve ülkeler korumacı politikalara başvurduğu için kendimizi ayarlamamız ve AB’nin ekonomik temellerini güçlendirmemiz gerekiyor. Bu, tek pazarın entegrasyonunu güçlendirmeye çalışmak, tek bir sanayi politikası geliştirmek ve serbest ticareti savunmaya devam etmek anlamına gelir. Üye devletler arasında sürtüşmeye neden olabilseler de, bu çabalar AB’nin dünya sahnesindeki geçerliliğini sürdürmesi için özellikle önemlidir.

Çeşitli güvenlik tehditleriyle karşı karşıyayız. Bütün bunlara ek olarak, AB’nin tek başına çözemeyeceği, ancak çözüm arayışlarının her zaman ön saflarında yer almış bir sorun olan iklim değişikliği ile mücadele etmek zorundayız. Bu zorluklar, AB’nin güvenlik konusunda daha güçlü bir duruş sergilemesini ve birleşik eylemler gerektiriyor. Artık tabu olan sorular olmasını kaldıramayız.

Martin Wolf’un işaret ettiği gibi, Avrupa Birliği bir müttefik mi, köprü mü yoksa güç mü olmak istediğine karar vermelidir. Derinden bölünmüş bir dünyada federalizmi derinleştirerek ve daha birleşik bir siyasi ve parasal birlik için çalışarak proaktif rolünü artırması gerekebilir. Bu durum milliyetçi tepkilere yol açabilecek ve engeller yaratabilecek olsa da, birlik ve beraberliğimizi korumamız bizim için özellikle önemlidir.

Ancak bu şekilde daha güçlü, daha birleşik bir Avrupa inşa edebiliriz ve önümüzdeki fırtınalara göğüs gerebiliriz. Kalıcı krizler çağı geldi ve 24 Şubat 2022’den önceki dünyaya dönüş mümkünmüş gibi davranmanın bir anlamı yoktur.”

Kırcaalihaber

Read Previous

Almanya Başbakanı Scholz’dan AB’ye Balkan ülkeleri çağrısı

Read Next

Kosova Bölgesel Kalkınma Bakanı Damka, Brüksel’de temaslarda bulundu