AİHM- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’de tutuklu bulunan T.C. vatandaşı Selaettin Demirtaş’ın serbest bırakılması yönünde Ķararı’nı açıklaması olayı, bir anda gündeme oturdu.
Televizyon karşısında ilgili tartışmaları seyrederken, ister istemez Avupa Birliği ve Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde hakları en kaba şekilde çiğnenmiş olup, AIHM’in kararını bekleyen ne kadar çok garibanın olduğunu düşünüyorum.
Birkaç yıl öncesine geriye giderek, Kosova İnsan Hakları Ombudsperson Enstitüsü’nün, hak ettikleri emeklilik maaşlarını Sırbistan’dan alamayan Kosova vatandaşlarının haklarını savunmak amacıyla, 2016’da AİHM’e yaptığı, başvurusunu hatırladım.
Kosova Ombudsmanı bu başvuruyu, televizyon ekranlarından “bu iş oldu bittti” şeklinde, duyurdu. Bir anda hakları çiğnenen yüzbinlerce Kosova vatandaşını, bir umut sardı.Oysa, kısa bir süre sonra AİHM’den gelen tek cümlelik, “Kosova Avrupa Konseyi üyesi olmadığı için ilgili başvurusu görüşülemez.” cevabı ile, Kosova emeklilerinin başvurusunun reddedildiği anlaşıldı.2011’in kasım sonunda etüd amaçlı, merkezi Strasburg’da bulunan AİHM’e bir ziyaret gerçekleştirmiştik.
Hiç unutmuyorum. AİHM’in girişinde yağmur-kar şartlarında, boyuna uygun çadır kurmuş bir şahsın, AİHM binasını göstererek “Burası organize suçun merkezidir” yazılı pankartı, hala gözlerimin önünde. Hak arayan bu şahıs, sarıldığı Romen bayrağına göre, Avrupa Birliği üyesi Romanya’nın vatandaşı olduğu izlenimini veriyordu.
Dünya, artık teknoloji ve özellikle sosyal medya sayesinde, içinde yaşadığı herşeyi ile, sevip ya da sevmediğimiz bütün renkleriyle, boydan boya her an gözlerimizin önünde. Gercekleri gizlemek, insanların kafalarını karıştırmak amacıyla yapılan bütün “artistik” hareketlere rağmen, sağlıklı bir yaklaşımla doğru ve yanlış konusunda, düşünce sahibi olabiliyor, insan.
Belirli ülkelerin, gizli olası stratejilerine hizmet eden kişilerin, suç unsuru oluşturan eylemlerinin “kanuna takılması” durumunda, AİHM veya International Amnesty’nin (Uluslararası Af Örgütü), hızla devreye girdikleri, gözlenmektedir.
Özellikle insanların temel hakkı olan yaşamak hakkının, alınmasına sebep olan, terör eylemlerine doğrudan veya dolayısız şekilde karıştığı gerekçesiyle, mahkemelerde başlatılan yargı süreçlerine karışmak, insan halklarından çok, bir ülkenin bağımsız yargı sistemine, içişlerine karışmak gibi bir, şeydir.
Bu yüzden, haksızlık yapanların, hak dağıtmaları, pek inandırıcı olmuyor.İnsanlar her yerde insandır, hakları aynıdır, aynı olmadığı anda, ortada haksızlık vardır.