Hafızlar şehrinin güzel anneleri

Bir bayrama daha kavuştuk çok şükür. Ramazan ayının hüznü ve yaşlıların gözlerindeki derin bakış yüreğimizi biraz acıtsa da, gönlümüzde o güzel dua var: “Seneye tekrar bizi Ramazana kavuştur Allah’ım.”

Orucun yorgunluğu olmaz tabii, ama biz insanlar bazen kendi yorgunluklarımızı oruca yükleriz. Oysa oruç insanları hafifletir. Bu Ramazan ayında iki farklı ölüme şahit oldum. Bir tanıdığımız sahur etmiş, sabah da bahçesinde yetiştirdiği sebzeleri çapalarken kalp krizi geçirip toprağa yığılmıştı. İkindi namazında cenazesi kılındı ve oruçluyken toprağa gömüldü. Bir diğeri ise hafız bir ninemizin ölümüydü. Bir iftar sofrasında beraber iftar yaptık, başında beyaz örtü dilinde dua iftarı bekliyordu, biz hayat koşturmacasındayken o etrafı derin bakışlarla süzüyordu. Biz sofrada dertlerimizden bahsederken o sessiz bir şekilde iftar ediyordu. Yetmiş küsur yaşında ama oruçluydu. Hafızdı, hafızlar yetiştirmişti. Ertesi günü hastaneye kaldırılmış, kalp atışları zayıflamış ve yoğun bakımdayken vefat etmişti. Hastanedeyken yakınları su verince “nasıl içerim, oruçluyum” demişti. Ramazan’ın son günlerinde o da toprağa gömüldü. Kadir gecesinde hatimler ve dualar o hafız ninemiz için okundu. Kendi yetiştirdiği iki hafız torunu tarafından hem de.

Üsküp, ezelden beridir Kur’an’a âşık bir şehir aslında, içinde çokça hafız yetişmiştir. Günümüzde de bu geleneği sürdürür, bütün Balkan şehirlerinde en çok hafız yetiştiren şehir hep Üsküp olmuştur. Ramazan boyunca da Üsküp fatihi Yiğit Paşa Bey Türbesinde mukabeleler okundu, dualar edildi. Velhasıl Üsküp, bu Ramazan’ı kendine yakışan bir şekilde yaşattı bize.

Demem o ki, sanmayın ki Üsküp kayboldu, tepesine bir haç dikseler de Üsküp hep Kur’an’a âşık bir şehir olarak kaldı; bu güzel emanetlere de asla hıyanet etmedi, ecdadımızın emaneti yüreğimizde saklı kaldı. Elde kaldıysa sanmayın ki el oldu, Üsküp hep bizde hep bizim kaldı.

Şimdi bir bayram gününü yaşatıyor bize Üsküp. Bazı kardeşlerimiz Türkiye’de bazılarımız buralarda. Aynı sofrada buluşamasak da hayallerindeki bayramı onların sofralarına taşımak istiyorum bu yazıyla; bayramı bayram yapan annelerimizden bahsetmek istiyorum bu sefer. Üsküp annelerinden. Canım, örnek aldığım insan, anne yarım, anneme en çok benzeyenim, o güzel insan Üsküp’te bu bayram. Anne yarısı derler evet, teyzem yıllar ve yıllar sonra bir bayram sabahında Üsküp’te. Hep geldi aslında, biz de hep gittik yanına ama bayrama ilk kez denk geldi, ne iyi etti.

Onu anlatmak için öyle bir yazı falan yetmez, gerçek ve yaşanmış hikâyelerin başkahramanı olmalı hep. Ama bir-iki şey anlatmak istiyorum onun hakkında. Örnek alınması gereken dosdoğru bir insan olduğu için, hayatından sadece iki, üç önemli hikâyeyi anlatmak istiyorum.

Annemin ablası ama ikiz gibi benzerler, sırf bu yüzden İstanbul’a gittiğimizde yolda onun tanıdıkları anneme selam verirlerdi, hal hatır sorarlardı o zannederek. Torunlar da artık buna alıştı; “Üsküplü anneanne” ve “İstanbullu anneanne” diyerek bu iki güzel şehri kardeş ettiler. Evimizde iki şehrin bayramı yaşanıyor bu yüzden.

Uzun yıllar önce, annem, iki ablası ve dayım acı bir gün yaşarlar Üsküp’te. Küçük kıyamettir bu çocuklar için, anneleri vefat eder. 11 yaşından küçük dört evlat annesiz kalırlar. Dedem yalnızdır, çünkü dört kardeşi ve babaanne, yani annesi Türkiye’ye göç etmiştir. Malum 50’li yıllar. Yeni göç ettikleri için evrakları yoktur, ölüm haberini aldıklarında Üsküp’e gelemezler. Babaanne kahrolur torunları yalnız diye. Teyzem en büyüğüdür, kolları sıvar ve kardeşlerine 11 yaşında annelik yapmaya başlar.

Bir anısı var o yıllardan: “Hamur tutardım ekmek için, diğer yandan arkadaşlarım oyun oynamaya çağırırdı, biraz dışarı çıkardım biraz hamur yoğururdum, ekmekler bir türlü iyi olmazdı, bir şey katmayı hep unuturdum.”

Akşam olunca dedem namaz için camiye gidermiş, dedem her vakti Üsküp’ün farklı camilerinde kılmaya çalışan biriymiş, abdest alınca da camiye gidene kadar yolda Yasin Suresini okurmuş. Annem geçenlerde anlattı, “Her akşam evde pencereden dışarı bakardık, sofalık vardı, oranın eşiğine bir köpek gelir sanki nöbet tutardı, biz de onu izlerdik, babam camiden dönerken sesini duyar orayı terk ederdi, sanki bizi korumak için gelirdi her akşam” dedi. Bir iki yıl sonra dedem evlenir tabi, çocuklar da yine çocukluklarını yaşamaya başlar. Teyzem büyür ve evlenince kader bir şekilde kardeşlerinden ayırır onu. Büyük kızı Üsküp’te doğar ama ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etme kararı alırlar. Birkaç yıl sonra annem için tekrar farklı bir ayrılık yaşanır, Üsküp’te kalan diğer ablası, 26 yaşında ardında iki kız çocuğu bırakarak vefat eder. Dedem için evlat acısı anlatılamaz. Annem ve dayım Üsküp’te, teyzem ise İstanbul’da hayatına devam eder; büyük kızı (yani Asuman ablam) Üsküp’te, diğer üç diğer evladı da İstanbul’da doğar. Ancak en küçük kızı üç yaşındayken bu sefer eşi vefat eder. Bu sefer de hayat babalık görevini yükler omuzlarına.

Kendi kardeşlerine annelik yaptığı gibi Üsküp’te, kendi evlatlarına da İstanbul gibi bir şehirde hem annelik hem de babalık yapar. Dikiş diker, bir mesleği vardır tabii. Çocuklarını büyütür, okutur, evlendirir. Hem de bir kez olsun şikâyet etmeden hayattan, hem de bir kez olsun elhamdülillah demeyi unutmadan büyütür. Üç kız ve bir oğlu örnek alınacak karakterdeler hepsi, dinlerine âşık, vatanlarına sadık birer evlat olarak yetiştiler. Hepsi çoluk çocuğa karıştı şimdi.

Ramazan’ın ortasında kuzenim arayıp “Salı günü annemi Üsküp’e yolcu edeceğiz, bilet saatini gönderiyorum” dediğinde inanamamıştım. Çünkü son bir-iki yılda ağır ameliyatlar geçirmiş; belinden, omurgasından, karaciğerinden ciddi ameliyatlar geçirmişti. Doktorları bile şaşırtan bir kadın. Allah evlatlarından razı olsun, bu bayramda güzel bir bayram yaşattıkları için kardeşlerine.

Teyzem en son bekârken “bayram kuşlugi” yemiş Üsküp’te. Çok gelip gittik tabi, her yıl görüştük, o geldi, çocuklarını, hatta torunlarını da Üsküp aşığı yaptı. Ama çok uzun yıllar sonra bir bayram sabahında yanında iki kardeşiyle bir bayram yaşıyor şimdi. O evde, Dükkâncık mahallesinde Üsküp ve İstanbul hikâyelerini birleştirip bayram ediyor bu günlerde.

Yıllar önce gördüğü bir rüya vardır onu hep anlatır. “Recep Tayyip Erdoğan bir gün kocaman bir lider olacak” derdi. Erdoğan o zamanlar İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanıydı; hapis yıllarından sonra ilk yolculuğunu Üsküp’e yapmıştı, bilen bilir onun nasıl bir Üsküp aşığı olduğunu.

Velhasıl, yıllar sonra Üsküp’ü İstanbul’la birleştiren bir bayram yaşıyoruz şimdi. İstanbul’da baba, Üsküp’te anne olan bir güzel insanla bayramımız mübarek oluyor işte. Daha güzeli var mı, daha nasıl anlatılır ki Üsküplü anneler? Kimileri hafızlar yetiştirir, kimileri şairler (Yahya Kemal Beyatlı’nın annesi ile ilgili hatıralarına bakınız), kimilerini şehirler ayırsa da yıllar sonra onların o annelik gücü bu kocaman şehirleri bile birleştirir.

Bayramınız mübarek olsun tertemiz kalabilmiş güzel anneler, ömrünüz güzel ahiretiniz cennet olsun Üsküplü sadık anneler. Üsküp anneleri için yazılmış ilk yazım bu olsun, devamı gelecek, hep bayram havasında gelecek…

Read Previous

Kosova’daki erken genel seçimin sonuçları açıklandı

Read Next

Macaristan Devleti Liyakat Nişanı TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam’a verilecek

5 Comments

  • First of all I would like to say terrific blog! I had a quick question which
    I’d like to ask if you do not mind. I was interested
    to know how you center yourself and clear your mind prior to writing.

    I have had a hard time clearing my mind in getting my ideas out.
    I truly do enjoy writing however it just seems like the first 10 to 15 minutes are lost simply just trying
    to figure out how to begin. Any suggestions
    or hints? Kudos!

  • Hello! Do you know if they make any plugins to safeguard against hackers?
    I’m kinda paranoid about losing everything I’ve worked hard on.
    Any tips?

  • Attractive component of content. I simply stumbled upon your weblog and in accession capital to assert that I get actually
    enjoyed account your blog posts. Anyway I’ll be subscribing
    on your augment or even I success you get right of entry to
    persistently rapidly.

  • I read this piece of writing completely regarding the resemblance
    of latest and earlier technologies, it’s remarkable article.

  • Its not my first time to pay a quick visit this website,
    i am browsing this web site dailly and take pleasant information from here all the time.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *