Guterres, Gazze’de insani yardımın baskı aracı olarak kullanılamayacağını söyledi

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail’in iki aydır Gazze’ye tüm insani yardımları engellediğini, yardımın baskı aracı olarak kullanılamayacağını ve yardım sağlamanın tartışmaya açık bir konu olmadığını söyledi.

BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail-Filistin meselesine ilişkin açık oturum düzenlendi.

Burada üye ülkeleri bilgilendiren Guterres, Orta Doğu’nun şiddet ve istikrarsızlıkla şekillenen ancak aynı zamanda fırsat ve potansiyel barındıran köklü bir değişim sürecinden geçtiğine işaret etti.

Orta Doğu genelinde halkların bitmek bilmeyen çatışma ve acı yerine daha iyi bir gelecek talep ettiğini ve bunu hak ettiğini vurgulayan Guterres, bu çalkantılı geçiş döneminin beklentileri karşılaması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:

“Bu da iki temel gerçeği kabul etmekle başlar: Birincisi, bölge tarihin dönüm noktasındadır. İkincisi ise, sürdürülebilir bir Orta Doğu barışının merkezinde tek bir temel mesele yatmaktadır. Bu konu, Güvenlik Konseyi’nin onlarca yıldır, yıl be yıl teyit ettiği bir meseledir: İsrail ve Filistin’in yan yana, barış ve güvenlik içinde yaşadığı, Kudüs’ün her iki devletin başkenti olduğu iki devletli çözüm.”

Bugün iki devletli çözüm vaadinin yok olma noktasına gelme riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunan BM Genel Sekreteri, bu hedefe yönelik siyasi bağlılığın azaldığını dile getirdi.

“Gazze, gelecekteki Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır”

Gazze’deki yıkıma dikkati çeken Guterres, BMGK’nin de uluslararası hukuk çerçevesinde Gazze Şeridi’nde demografik ya da toprakla ilgili herhangi bir değişiklik girişimini reddettiğini vurguladı.

Guterres, “Gazze, gelecekteki Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır ve öyle kalmalıdır.” dedi.

İşgal altındaki Batı Şeria’da, Doğu Kudüs dahil olmak üzere, İsrail’in “askeri operasyonları” ve yerleşim alanlarında ağır silah kullanımı, zorla yerinden etmeler, yıkımlar, hareket kısıtlamaları ve yerleşimlerin genişletilmesinin demografik ve coğrafi gerçekliği ciddi şekilde değiştirdiğine dikkati çeken Guterres, “Filistinliler, kuşatılmakta ve zorlanmaktadır, artan askeri operasyonlara maruz kalan bölgelerde sıkışmakta ve yerleşimlerin genişlediği bölgelerden zorla çıkarılmaktadır. Yerleşimci şiddeti, cezasızlık ortamında endişe verici düzeyde sürmekte; bazı durumlarda İsrail askerlerinin de desteğiyle, tüm Filistinli topluluklar defalarca saldırılara ve yıkıma uğramaktadır.” bilgisini verdi.

BM Genel Sekreteri, dünyanın iki devletli çözümün yok oluşunu seyredemeyeceğini ve siyasi liderlerin önünde “harekete geçmek gibi” net bir tercih bulunduğunu belirtti.

Gazze’de ise katliamın ve acının sonunun görünmediğine işaret eden Guterres, ateşkesin esirlerin serbest bırakılmasına ve hayati insani yardımların ulaştırılmasına dair umut kıvılcımları yarattığını anımsattı.

Guterres, İsrail’in 18 Mart’ta ateşkesi bozduğunu hatırlatarak, “O tarihten bu yana, İsrail’in hava saldırıları ve askeri operasyonları sonucu Gazze’de aralarında kadınlar, çocuklar, gazeteciler ve insani yardım çalışanlarının da bulunduğu yaklaşık 2 bin Filistinli hayatını kaybetti.” diye konuştu.

İsrail’in iki aydır Gazze’ye tüm insani yardımları engellediğini aktaran Guterres, Gazze’ye yardımın baskı aracı olarak kullanılamayacağını ve yardım sağlamanın tartışmaya açık bir konu olmadığını söyledi.

Guterres, yardım girişlerinin derhal yeniden başlatılması, BM personelinin ve insani yardım ortaklarının güvenliğinin sağlanması, BM kurumlarının, insani ilkeler olan insanlık, tarafsızlık, yansızlık ve bağımsızlığa tam saygı içinde çalışmasına izin verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

BM Genel Sekreteri Guterres, BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) hayati faaliyetleri dahil, hiçbir insani yardımın engellenmemesi gerektiğini kaydederek, tüm esirlerin derhal ve koşulsuz serbest bırakılması gerektiğini ifade etti.

Kalıcı bir ateşkese ihtiyaç olduğunu belirten Guterres, Gazze halkının tekrar tekrar yerinden edilmesine ve Gazze dışına zorla göç ettirilmesine son verilmesi gerektiğini belirtti.

“İki devletli çözüm geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşıyor”

BM Genel Sekreteri, “Uluslararası hukukun çiğnenmesine artık son verilmelidir. Üye devletlere çağrım nettir: Uluslararası hukukun uygulanmasını sağlamak ve cezasızlığın kök salmasını engellemek için nüfuzunuzu kullanın.” dedi.

Orta Doğu’nun bu çalkantılı geçiş döneminde, üye devletlerin iki devletli çözüme yönelik taahhütlerini nasıl hayata geçireceklerini açıkça ortaya koyması gerektiğini kaydeden Guterres, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bu artık yalnızca destek açıklamaları yapma, işlem tamam olunca kutu işaretleme ve sonra devam etme zamanı değildir. Kutu işaretleme aşamasını geçtik, zaman daralıyor. İki devletli çözüm geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşıyor. Uluslararası toplumun, süregelen işgal ve şiddeti önleme sorumluluğu vardır. Üye devletlere çağrım açık ve acildir: İki devletli çözümün hayata geçirilmesine yönelik geri döndürülemez adımlar atın.”

Guterres, aşırılık yanlılarının barış sürecinin geride kalan son unsurlarını baltalamalarına izin verilmemesi gerektiğinin altını çizerek, üye ülkelerin sadece sözlü destekle yetinmemesi gerektiğini, çok geç olmadan somut adım atması gerektiğini kaydetti.

BM Genel Sekreteri, “Orta Doğu halkları için tarihin bu dönüm noktasında ve bu kadar çok şeyin bağlı olduğu bu meselede, liderler ayağa kalkmalı ve sorumluluk üstlenmelidir. Siyasi cesaret göstermeli ve Filistinliler, İsrailliler, bölge ve insanlık adına barışı sağlayacak iradeyi ortaya koymalıdır.” mesajını verdi.

BM: Gazze’ye uygulanan abluka çocukların ve yaşlıların sessiz katili

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) İletişim Direktörü Juliette Touma, “Gazze’ye uygulanan abluka çocukların ve yaşlıların sessiz katili.” dedi.

Touma, BM Cenevre Ofisinin haftalık basın toplantısına çevrim içi katılarak, değerlendirmelerde bulundu.

İsrail’in Gazze’ye yönelik yaklaşık 2 aydır sürdürdüğü insani yardım ablukasını kınayan Touma, “Gazze’deki çocuklar aç uyuyor. Gazze’ye uygulanan abluka çocukların ve yaşlıların sessiz katili.” dedi.

Touma, Gazze’deki ailelerin gıdaya ulaşmada yaşadığı sıkıntıya dikkati çekerek, yardım dolu 5 binden fazla tırın Gazze’ye giriş için beklediğini ancak bunların engellendiğini söyledi.

İsrail’in bu kararının insani yardım çabalarını sekteye uğrattığını vurgulayan Touma, yaşanan bu durumun, Gazze’de her gün yoğun bombardımana maruz kalan sivillerin hayatlarını ve hayatta kalmalarını tehdit ettiğinin de altını çizdi.

Touma, “Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah şehri yıkım nedeniyle tamamen yok edildi. Refah’ın yüzde 97’si, zorunlu yerinden etme emirlerinden etkilendi. Yaklaşık 1 yıl önce İsrail ordusu Refah’a girerek 1,4 milyon kişiyi yerinden etti ve evlerini, sağlık tesislerini ve barınaklarını hasarlı veya tahrip olmuş halde bıraktı.” ifadelerini kullandı.

Gazze’deki nüfusun yüzde 90’ından fazlası yerinden edildiğine de işaret eden Touma, Gazze’deki bazı kişilerin yaklaşık 13 kez yerinden edildiğini kaydetti.

Touma, “Ekim 2023’te savaş başladığından beri yaklaşık 300 UNRWA personeli öldürüldü. UNRWA’nın 50’den fazla personeli İsrailli yetkililer tarafından gözaltına alındı ve kötü muamele gördü.” diye konuştu.

UNRWA’nın mali durumunun “son derece belirsiz” olmaya devam ettiğinin de altını çizen Touma, ajansın hayatta kalması için acilen ek mali desteğe ihtiyaç duyduklarını dile getirdi.

Touma, “7 Ekim 2023’teki saldırılarda bazı personelin yer aldığı iddiaları sonrası Ocak 2024’te UNRWA’ya fon sağlamayı askıya alan tüm ortaklar, ABD hariç, şimdi desteklerini yeniden başlattı.” dedi.

İngiliz Bakan Collins, İsrail’in Gazze’ye insani yardım girişini engellemesine tepki gösterdi

İngiltere’nin Birleşmiş Milletler (BM) ve Afrika’dan Sorumlu Devlet Bakanı Ray Collins, Gazze’deki insani duruma işaret ederek, “İsrail’in yaklaşık iki aydır Gazze’ye insani yardım girişini engellemesi kabul edilemez.” diye konuştu.

Collins, BM Güvenlik Konseyinde İsrail-Filistin meselesine ilişkin açık oturumda, İsrail’in Gazze saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023’ten bu yana yaşananların insani boyutunun korkunç seviyede olduğunu ifade etti.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın esirlerin salıverilmesi yönünde yaptığı açıklamaya destek verdiklerini söyleyen Collins, akan kanın durması için ateşkes şartlarına dönülmesi gerektiğini vurguladı.

BM Dünya Gıda Programı’nın (WFP) Gazze’deki stoklarının tükenmesinin endişe verici olduğunu dile getiren Collins, “İsrail’in yaklaşık iki aydır Gazze’ye insani yardım girişini engellemesi, bir milyon çocuk da dahil Filistinli sivillerin açlık, hastalık ve ölümle karşı karşıya kalması kabul edilemez.” ifadelerini kullandı.

Collins, Gazze’deki BM ve insani yardım çalışanlarının korunması ve görevlerini güvenlik içinde yerine getirmesi gerektiğini dikkati çekti.

İsrail’in 19 Mart’ta BM tesislerine yaptığı saldırıyı hatırlatan Collins, “Filistin Kızılayı çalışanlarının hayatını kaybettiği saldırı ve 19 Mart’ta BM tesisine yapılan saldırı karşısında dehşete düştük. İsrail, tesisin ordu tarafından BM’ye ait olduğu bilinmesine rağmen bir tank tarafından vurulduğunu kabul etti.” dedi.

Collins, bu saldırının mazur görülemez olduğunu dile getirerek, İsrail’i bu tür saldırıları şeffaf şekilde incelemeye, sorumluları cezalandırmaya ve tekrar yaşanmaması için önlem almaya çağırdı.

İngiltere’nin bölgede iki devletli çözüme inandığına dikkati çeken Collins, Gazze’nin ayağa kaldırılması için Arap ülkeleri öncülüğünde yapılan plana da destek verdiklerini ifade etti.

Collins, Filistin yönetiminin Gazze’de de söz sahibi olması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Bölgede kalıcı barışı tesis etme fırsatlarını değerlendirmeliyiz. Lübnan’da hükümetin reformlar yaptığı önemli bir süreç işliyor, Suriye ise katılımcı bir siyasi geçiş süreci içinde. İngiltere, bu ivmeyi sürdürmek için Suriye ve Lübnan halkına destek vermeye devam edecek. Tüm tarafları istikrarsızlaştırıcı eylemlerden kaçınmaya ve uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.”

Collins, Orta Doğu’da daha iyi bir geleceğin mümkün olduğunu belirterek, bunun için ilk adımda ateşkes şartlarına dönmek gerektiğini sözlerine ekledi.

BM Komiseri Türk’ten, Gazze’de yaşanan insani felaketi önleme çağrısı

Türk, Gazze’de yaşananlara ilişkin yazılı açıklamada bulundu.

“Dünyaya Gazze’de tam bir insani felaketin yaşanmasını önleme çağrısında bulunuyorum.” ifadesini kullanan ​​​​​​​Türk, İsrail saldırılarının barınaklar ve sağlık tesislerinde bulunanlar dahil sivilleri öldürmeye devam ettiğini belirtti.

Türk, “Hayatta kalmak için gerekli yardımlar 9 haftadır abluka altında. Bu insani felaketin daha önce görülmemiş bir seviyeye ulaşmasını engellemek için uluslararası alanda ortak çabalar sarf edilmesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

İsrail’in, 2 Mart’tan bu yana Gazze’ye gıda, yakıt ve diğer hayat kurtarıcı yardımların girişini engellediğini hatırlatan Türk, sivil halkın aç bırakılmasının bir savaş yöntemi olarak kullanılmasının ve her türlü toplu cezalandırmanın bir savaş suçu olduğunu vurguladı.

Türk, İsrail’in Refah kentini yeni bir “insani bölge” ilan etme planına göre, Filistinlilerin gıda ve insani yardım alabilmeleri için oraya taşınmaları gerekeceğini kaydederek, böyle bir planın, Gazze’nin büyük bir bölümünün ve kolayca hareket edemeyenlerin gıdasız kalmaya zorlanması anlamına geleceğine dikkati çekti.

İsrail’in, Gazze’de Filistinli sivillerin sığındığı yerlere saldırmaya devam ettiğini vurgulayan Türk, “BM İnsan Hakları Ofisi, 18 Mart ile 27 Nisan’da konutlara 259 saldırı ve yerinden edilmiş kişilerin çadırlarına 99 saldırı düzenledi. Saldırıların çoğu, kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere ölümle sonuçlandı. Çatışmalara doğrudan katılmayan sivillere karşı kasıtlı olarak saldırılar düzenlemek, bir savaş suçu teşkil edecek.” ifadelerini kullandı.

Türk, üçüncü ülkelerin, bu tür davranışların derhal durdurulmasını sağlamak için uluslararası hukuk uyarınca açık yükümlülüklere sahip olduğuna ve buna göre hareket etmeleri gerektiğine de işaret etti.

BM Komiseri Türk, “Öte yandan, kim tarafından işlenirse işlensin, uluslararası hukuk uyarınca tüm suç failleri aranmalı ve adalete teslim edilmeli.” değerlendirmesinde bulundu.






AA

Read Previous

İsrail, Refah’taki katliamdan sağ kurtulan sağlık çalışanını 37 gün sonra serbest bıraktı

Read Next

Bosna Hersek’teki Sokolac Kalesi  zamana direniyor