Makedonya ve Balkan Türk Edebiyatı’nın mihenk taşlarından olan Divan Yayınları üstüne düşen görevi layığıyla yerine getirmeye devam ediyor. Yayın politikası; milli ve manevi değerleri ön planda tutmak, Balkan Türk Edebiyatı’nı yaşatacak eserler yayınlamak, edebiyat, kültür ve sanat alanında eserler yayınlamak, çocuk edebiyatını ayakta tutmak ve yerel Türk Edebiyatı’nda kalıcı eserler bırakmak olan Divan Yayınları süreli ve süresiz yayınlarıyla bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış bilgileri okuyucularının takdirine sunuyor. Geçtiğimiz ay yayınlanan “Üskübistan” kitabının ardından Makedonya Türk Edebiyatı’na 2017 yılının ilk hediyesini veren Divan Yayınları Seyhan Yakupi’nin kaleminden “Giden Üç Adam” şiir kitabının tanıtımını yarın akşam Üsküp Çifte Hamam’da düzenleyecek.
Giden üç adam kitabında şaire, hayatında önemli yer tutmaktan ziyade kendisini “hayatta tutan” üç adama; dedesine, babasına ve sevdiğine olan sevgisini ve özlemini dizelere dökmüştür. Kitapla ilgili değerlendirmede bulunmadan önce eseri ortaya koyan, yani şaire, yani Seyhan Yakupi hakkında birkaç kelam etmek istiyorum. (Kendisinin samimiyetine sığınarak yazının devamında Seyhan abla hitabını kullanacağım). Seyhan abla çektiği acı ve ıstırapları şiirlerine saklayan; iyi kalpli, yardımsever, gülecen, pozitif enerjili, farklılıklara saygılı, bulunduğu her ortamda sevilen, sunduğu programlarda, okuduğu şiirlerde nadide sesiyle dinleyicileri duygudan duyguya sürükleyen harikulade bir insan. Evet, ben de sizin gibi kötü kalpli bir şaire hiç rastlamadım. Fakat Seyhan abla iyiden öte ince bir insan. Bunları anlattığım için bana kızacak hatta Üsküp’e döndüğümde bir “gazi babalıya”(Türkiye tabiriyle “Kasımpaşalıya”) yakışır şekilde “kulağımı çekecek” diye düşünmüyor değilim ama bu enstantanelerin şairliğe katkısı olduğuna inandığım için anlatmak zorundayım.
Seyhan abla hem Makedonya üzerinden Avrupa’ya giden göçmenlerin Tabanovtse sınır kapısında geçişleri sırasında hem de Hasanbeg bölgesindeki sel felaketi sırasında adeta biz gençlere yardımseverliğin dersini verdi. Hem de bunu lafla değil gıpta edilecek bir icraatla yaptı. Ülkede yaşayan ve yurtdışında çalışan hayırseverlerin bağışlarıyla göçmenlerin günlük yiyecek, içecek ve giyecek eşyalarını arabaya doldurup trenlerin geldiği her gün yorulmadan, usanmadan Tabanovste’ye gidip garibanların dertleriyle hemdert oldu. Yine sel felaketinin yaşandığı ilk günlerde bitmek bilmeyen enerjisiyle selzedelerin yaralarına merhem olmaya çalıştı. Anlayacağımız üzere kelimelerle savaşıp iyi bir şair olmak için nefsimizle de sıkı bir savaşta olmamız icap ediyor…
Seyhan ablanın, TRT Avaz’da yayınlanan “Kadın Olmak“ programında çok sevdiği radyoculuk mesleğiyle ilgili röportajında söylediği şu sözler kitabının özeti mahiyetinde: “Kalabalık bir aileydik biz, sonra… Kale boşaldı. Üç asker kaldık”. Giden üç adam kitabını dokuyan şiirler, hatırladıkça aynı hisleri veren anıların özlemi ve hasreti. Osho’nun ,,ayrılık kaçınılmaz bir sondur, kimse istemez ama gereklidir. Çünkü hayat olduğu gibidir, olması gerektiği gibi değil” düşüncesine evet maalesef ayrılık kaçınılmaz, evet hayat olmasını istediğimiz gibi değil olduğu gibi ama bu engel değil ayrı düştüklerimize şiir yazmaya dercesine kelimelere sarılıyor Seyhan abla.
“şehirlerin isimleri değişiyor
araba plakalarındaki sayılar
evlerin çatıları biraz yağmur, biraz rüzgâr
biraz da hüzünden yıpranıyor
bir gün her şehirde ama hep aynı yerde olduğunu anlıyor insan
herkes birine benzerken kimse kimseye benzemiyor
biraz buruk biraz tuhaf oluyor insan
kar her yere beyaz yağmıyor
biraz soğuk
biraz dargın
biraz da yorgun yağıyor”
“Şiir, hayata ve varlığa bedel bir uğraştır, şair de bu bedeli ödemeye gönüllü kişidir. Bedavaya hatta ucuza ne şiir olur ne de şair olunur” diyor Sadettin Ökten. Seyhan abla canından çok sevdiği üç adamdan ayrılarak ödediği bedelin gölgesinde daha nicelerinin habercisi olan ilk şiir kitabının tanıtımını yapıyor. Kosova’da yayınlanan Türkçem Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni Zeynel Beksaç’ın kitap hakkındaki şu yorumu üstüne fazla bir şey söylemeye gerek kalmıyor: ““Giden Üç Adam” biraz da tavan arası çıkarılan anılarla vedalaşma ve hepsinin büyük avlu ortasında yakılmasıdır”.
Giden üç adamdan geriye kalan kadın; Seyhan abla!