26 Mayıs 2022 Perşembe günü Doğru Yol Derneği salonunda değerli şair, gazeteci ve aydın Fahri Mermer’in ölümünün 21. Yıldönümü nedeniyle anma saati düzenlendi.
Kosova Türk Edebiyatı’nın usta kalemlerinden ve Türkçem Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Prizrenli şair Zeynel Beksaç’ın Fahri Mermer’in ölümünün 21. yılında Prizren’de düzenlenen anma programıyla ilgili kaleme aldığı yazıyı ilginize sunuyoruz.
“Anma saatine milletvekili Fidan Brina Jılta yanı sıra merhumun eşi, kızları, abisi, kız kardeşleri ve çok sayıda edebiyatsever katıldı.
Açış konuşmayı anma saatini düzenleyen dernekler adına Kosova Türk Yazarlar Derneği Başkanı Zeynel Beksaç yaptı. Beksaç,” Balkanların bu yöresinde ikinci dünya savaşı sonrası gelişen Türk edebiyatı sözkonusu olunca son 21 yıl içinde üç Fahri’yi kaybetmiştir. Üzüntümüz büyük, acımız büyük, edebiyatımızda hissedilen boşluk çok büyük. Ancak doğanın değişmez kanunu bu. Ergeç hepimiz o yoldan gideceğiz…
Ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Önce Fahri Mermer, 2001 yılında bu dünyaya gözlerini yumdu, ardından Fahri Ali’yi 2016 yılında sonsuzluğa uğurladık, son olarak Fahri Kaya’yı 2020 yılında İstanbul’da kaybettik,” şeklinde ifadelerde bulunan Beksaç, konuşmasını şöyle sürdürdü:” Şairler ölmez, halkının uğruna ömür tüketen aydınlar unutulmaz. Şiirleriyle, çok yönlü çalışmalarıyla, anılarıyla bizimle birlikte yaşamaya devam ediyor. Gelecek nesillerce de yaşayacak, yaşatılacak… Beksaç, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
“İllaki 3-5 dizemiz dünyaya geldiğimizin tanığı olsun diye, kimliğimizin nöbetine durmadık. Halkımızla birlikte dert yandık, halkımızla birlikte yol aldık, uğruna harcadığımız ömür;halkımızdı! Dilimizdi, benliğimizdi. O kutsal değerleri onurlu bir şekilde yaşatmaktı. İşte Fahri Mermer oydu. Onlardan biriydi. Bu yüzden anılmayı, hatırlanmayı hak ediyor. Ve bir bu yüzden hep birlikte buradayız…”
Anma saatinin devamında Fahri Mermer’le ilgili görüşlerini KTYD Şeref Başkanı İskender Muzbeg paylaştı.
“… Fahri Mermer hayatı boyunca her yerde, her şeyde, hayatında ve eserlerinde hep ben’i, yani kimliği, yani kimliğimizi aradı; o bunları ararken bakışlarını hep ötelere, yani umuda, yani yarınlara çevirdi. Öteleri, alışılmışın dışındaki o dünyayı Fahri kendi şiirlerine yerleştirirken hep evrenselliği, hoşgörüyü göz önünde bulunduruyordu; makalelerinde ise sertti, çok mu çok eleştireldi, acımasızdı ama adildi, ödün vermez tavrıyla doğruya ulaşmaya çabalıyordu. “
Fahri Mermer’in yetişkinlere ait şiir kitaplarında zengin kültürümüzün yansımaları vardır, diyen Muzbeg, konuşmasını şöyle sürdürdü:” Ben Fahri’nin “Yüreğimde Kalanlar” kitabında yer yer yabancılaşmanın şiir tablolarını seyrettim; “Belgrat’ta Sevmek” kitabında ise özlü. güçlü, usa dayanan dizelerin arı Türkçemizle, deyimlerimizle ve diğer halk yaratıcılığımız ve ulusal değerlerimizle nasıl süslendiğini büyük bir heyecanla arayıp buldum; “Üç İnci” şiir kitabında kendi hayat görgüsünü, kültür birikimini ve dil zenginliğini yaşama sevincine dönüştürerek çocukların o tertemiz ruhuyla pekiştirdiğine tanık oldum.”
Muzbeg’e göre, Fahri Mermer hayatın büyük veya küçük tarihlerinde kendine ayrılan yeri kişilikli olarak, hayati konularda, dil konusunda, varlığımızın yaşatılması konusunda ödün vermeyen bir kişilikle doldurmuştur.
Fahri Mermer’in, Kosova Türk edebiyatının en başarılı şairlerinden biri olduğuna, duygu ve düşüncelerini eğip-bükmeden tanımlayarak, sade ve yalın bir dille şiirleştirmekte usta bir şair olarak gördüğünün altını çizerek konuşan Aziz Serbest, şöyle bir değerlendirmede bulundu:
“Gerçekten de, Fahri Mermer’in şiirine egemen olan iç sesler ve çarpıcı söyleyişler, edebiyatımızda denenmeyen ve hatta günümüzde bile ulaşılmayan şiirsel özellikler olarak belirginleşmektedir. Kitapta yer alan toplam 34 şiirde şairimiz, düşünebildiği her şeyi şiir olarak söylemiş, insana özgü düşünce arayışlarına çağdaş insanın bakışını ekleterek, çarpıcı söyleyişlere ulaşmıştır.”
Gene Serbest’e göre, Fahri Mermer’ in “Belgrat’ ta Sevmek” kitabı edebiyatımızda yeterince değerlendirilmemiştir. Serbest;kitabın sevgi, yalnızlık, iç seslerimiz gibi insana özgü kavramları felsefi bir derinlikle ele alan şiirlerden oluştuğuna dikkat çekti ve genç yaşta, yaşamının en verimli çağında kaybettiğimizin altını çizdi.
Anma Saati’nde Dr.Taner Güçlütürk’ün yazısınu sunucu Yunus Şimşek okudu.
Güçlütürk yazısında, diğerleri arasında şunları vurgulamakta: “Fahri Mermer, diğer şair ve yazarlara kıyasla yetişkinlere yönelik eserlerle edebi yaratıcılığa el atmıştır. Lirik ve soyut şiirler yazan Mermer, sade bir dili tercih etti. Şiirlerini serbest nazımla yazdı. Üsluptaki tasvirleriyle panorama şiirleri karaladı. Bilhassa “Belgrat’ta Sevmek” şiir kitabında yer alan öğrencilik yıllarına ait şiirlerinde rüzgârlı, yağmurlu, sarı yapraklı Belgrat sonbaharının panoramasını çizdi.
Bu sokaklarda aşkı, sevgiyi, yaşamı, yalnızlığı, yabancılaşmayı ve sonsuzluğu işledi. Öğrenci yıllarındaki parasızlık, kira derdi, yalnızlık ve bekleyişi, uykusuz geceleri ve umudu şiirlerine konu etti. Unutulmanın korkusu ve acısını hissettiği bu yalnız anlarında insan tahlillerini, bilhassa “Nedensellik” şiirinde işledi.
“…tok gözün karnı aç/ açgözün eli sıkı/ biri bağrına basar/ diğeri kimseyi takmaz…” derken, insanoğluna özgü iki olguyu (maddi varlık ve yokluk olgusunu) bir arada irdeledi. Mermer’in üslûbuna özgü niteliklerden biri teşbihlerdir (yani benzetmelerdir). Yaşam söz konusu olunca, bilhassa Mermer yaşamı, ‘aynı çizgi üzerinde geçen yinelenmelere’, ‘dalgasız akmayan suya’, ‘kapkara bulutlara’, ‘gerçeküstü pembe düşlere’, ‘düğümlere’, ‘sigara dumanına’, ‘taşı çalınmış değirmene’, ‘damarları kesilmiş ağaçlara’, ‘çiçek gülüşüne’, ‘tatlı kuş ötüşüne’ benzetir. Yazarın bu benzetmelerle aynı zamanda şiirdeki edebî estetikte biçim ve biçemde gerekli niteliği yakaladığını söylemek mümkün…”
Merhumun büyük kızı Nurel’in İstanbul’dan babasıyla ilgili gönderdiği oldukça duygusal bir yazıyı küçük kızı Gizem tarafından okundu. O yazıdan bir bölüm aktarıyoruz:
”…O, sadece iyi bir yazar, başarılı bir gazeteci değil, en önemlisi çocuklarına, ailesine bağlı bir ebeveyin, ailevi görevlerini yerine getirebilen eğitici, öğretici bir baba, evinin direği idi. Hayatımdaki en değerli güvenceyi, en değerli varlığı çağrıştıran babamdı… Küçükken, babam bana çok masal anlatırdı, benim için şiirler yazardı. Onu hep masalların baş kahramanı yapardım, çünkü o benim her zaman baş kahramanımdı. Büyürken de anlatamadığı, söyleyemediği ama gözbebeklerinden anladığım dile gelmez sevgiydi babam… Babam ilk öğretmenimdi !…
Yazı yazmayı, kitap okumayı, şiir, vatan, millet, bayrak sevgisini, imanın en büyük erdem olduğunu, dürüstlüğü, doğruyu, güzeli, insanlığı…kısacası her şeyi ondan öğrendim.
İnsan her şeye alışıyor, hayat devam ediyor desek de “baba” kelimesi geçen her cümlede için cız ediyor. Bazen de gözlerim doluyor babamla geçirdiğimiz günleri düşünürken. “Akan her damla gözyaşımda, yüreğimde koca bir ateşsin BABAM!”
Anma saatinde ayrıca, milletvekili Fidan Brina Jılta, abisi Faruk Mermer, eski bakanlarımızdan Mahir Yağcılar, arkadaşı Fevzi Karamuço, Doğru Yol Derneği Başkanı Nevzat Şundo,değerlendirmede bulunup, anılarını paylaştılar…
Sanatçı Yunus Şimşek tarafından okunan şiirler , şairimizin duygusal telini seyirciye başarıyla iletmiş oldu.
Toplu fotografın çekilmesiyle Fahri Mermer’e sunulan anma saati son buldu.”