Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’e tepki göstererek, “Sen kimsin ki Türkiye’nin Cumhurbaşkanına konuşuyorsun, sen Türkiye’nin Dışişleri Bakanı ile konuş. Haddini bil” dedi.
Denizli’de AK Partli İl Danışma Meclisi toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçtiğimiz 4 yılda kesintisiz bir şekilde maruz kaldığımız saldırılar ve bunlara karşı milletimizle birlikte verdiğimiz mücadele geleceğimize damgasını vuracaktır. Türkiye bir yol ayrımındadır. Bir tarafta yeniden 1990’ların, yeniden tek parti CHP’si döneminin zayıf ülkesi olma tehlikesi var. Diğer tarafta ise Demokrat Parti’den başlayan ve günümüzde AK Parti ile süren güçlü, büyük, müreffeh Türkiye’yi inşa etme fırsatı var” dedi.
“BUNLARA ORADA EN GÜZEL DERSİ VERMELİSİNİZ”
Almanya’daki Türk seçmenlere çağrı yapan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Tabii rahatsız oldular. Hemen hop oturup hop kalkmaya başladılar. Daha çalışacağız, gayret etmemiz lazım. Şu anda Avrupa’da bizi dinleyen kardeşlerime sesleniyorum; demokratik hakkınızı sandıklarda en ideal şekilde vermek suretiyle bir defa bunlara orada en güzel dersi vermelisiniz.”
“SEN KİMSİN Kİ TÜRKİYE’NİN CUMHURBAŞKANINA KONUŞUYORSUN”
Almanya Başbakanı Merkel’e 4 bin teröristin dosyasını verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu teröristlerin dosyaları maalesef kabul görmedi, hala onlarda ama o kendisi benden bir kişinin, iki kişinin, üç kişinin iadesini istedi. Kusura bakma, sende yargı varsa bizde de yargı var. Aynı şekilde ortağı olan muhalefet partisindeki kişi, o da ikide bir gördüğü zaman hep o da bunları söyler. Hele hele şimdi bir Dışişleri Bakanları var, aman ya Rabbi, evlere şenlik. Hiç haddini falan bilmiyor. Sen kimsin ki Türkiye’nin Cumhurbaşkanına konuşuyorsun, sen Türkiye’nin Dışişleri Bakanı ile konuş. Haddini bil. Bize ders vermeye kalkıyor. Senin siyasetteki geçmişin ne, kaç yaşındasın? Hayatımız bizim siyasette bu mücadelelerle geçti. Onun için Almanya’nın kapısını açarsınız açmazsanız hiç önemli değil. Bize bu kapılar yetiyor. Kapısını açan ülkelere de seve seve gideriz, biz de onlara kapımızı açarız.”
“BİZ ZAYIF DÜŞERSEK, TÜRKİYE ZAYIF DÜŞER”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öyle bir mücadelenin içinden geçiyoruz ki ne ekonomide ne güvenlikte ne yatırımlarda ne uluslararası ilişkilerde hiçbir şeyi yarım bırakamayız. 15 Temmuz’da hep birlikte bir şey gördük, ülkemizin ve milletimizin düşmanları, hem içerde hem dışarda, ne yapıyor, pusuda bekliyor. Türkiye’nin en küçük bir zafiyet göstermesi halinde, üzerimize çullanmak üzere el ovuşturanlara bekledikleri fırsatı, Allah’ın izniyle vermeyeceğiz. Bunun için öncelikle bize, AK Partililere çok büyük görev düşüyor. Türkiye’nin kaderiyle AK Parti’nin kaderi, birbiriyle bütünleşmiştir bunu böyle biliniz. Biz zayıf düşersek, Türkiye de zayıf düşer” dedi.
“REFORMA KENDİMİZDEN BAŞLAYACAĞIZ”
Reformlara nereden başlanması gerektiği konusunda da konuşan Erdoğan , “Reforma nereden başlayacağız? Kendimizden başlayacağız. Tüm şartların aynı kaldığı bir süreçten yeni sonuçlar doğmasını beklemek pek akıllıca olmaz. Buna ihtiyacımız var. Kimse bundan rahatsız olmayacak. Madem ‘Büyük, güçlü Türkiye’ diyoruz, madem ‘Kendisiyle birlikte dostlarına ve kardeşlerine güven veren bir Türkiye’ diyoruz, öyleyse önce AK Parti’yi, bunları yapabilecek kapasiteye çıkarmamız şart” ifadesini kullandı.
“BİZ PARTİMİZİ ADALET KAVRAMI ÜZERİNE KURDUK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birileri Ankara’dan İstanbul’a yürüyor. Sen çok geç kaldın, çok. Biz partimizi kurarken, bu adalet kavramı üzerine kurduk zaten.” şeklinde konuştu.
“TEHDİT ETMEYİ ALIŞKANLIK HALİNE GETİRDİLER”
“Bazı Avrupa ülkeleri bizi birlik fonlarından Gümrük Birliğine kadar akıllarına gelen her alanda tehdit etmeyi alışkanlık haline getirdiler. Sanki Türkiye, Avrupa Birliğinden ve Avrupa ülkelerinden yüz milyarlarca avro karşılıksız destek alan bir ülke de böyle bir tehdide maruz kalıyoruz. Avrupa ile ilişkilerimizde kar-zarar hesabına girersek Avrupa Birliği üyeliği süreciyle ilgili kesinlikle zararlı, genel ticari ilişkilerimizde de ancak başa baş çıkarız. Bugüne kadar bize verdikleri sözleri tutmayanların şimdi dönüp bir de mevcut durumla ilgili tehditler savurmaları, eğer şayet hala Avrupa Birliği değerleri denen bir şey varsa, onun iflasının ilanıdır.”
Dünya Bülteni