Ebeveynler arasındaki sevgi, saygı ve şefkatin çocuğun kendini güvende hissetmesini sağladığı, aileyle kurulan sağlıklı ilişkinin onun için en iyi anne ve baba rol modeli olduğu bildirildi.
Uzman psikolog Deniz Mutlu, “1 Ağustos Dünya Ebeveynler Günü” kapsamında AA muhabirine yaptığı açıklamada, iletişime açık alanlarda ebeveynlerin rolünün, çocuğun hayatında belirleyici konumda yer aldığını söyledi.
Doğru ebeveynliğin, anne ve baba ilişkisinin sağlıklı kurulmasından geçtiğine dikkati çeken Mutlu, ebeveynler arasındaki sevgi, saygı ve şefkatin, çocuğun kendini güvende hissetmesini sağladığını anlattı.
Mutlu, aileyle kurulan sağlıklı ilişkinin çocuklar için en iyi anne ve baba rol modeli olduğunu vurgulayarak, “Koşulsuz sevgi, gözlem yapma becerisine sahip olmak, iyi bir dinleyici olmak, çocuğun davranışını görüp takdir etmek ve en önemlisi tutarlı bir iletişim kurmak doğru iletişimi ve doğru ebeveyn-çocuk ilişkisini oluşturur.” dedi.
Son dönemde sıklıkla görülen sorunlar arasında, çocuklardaki davranış problemlerinin de bulunduğunu dile getiren Mutlu, şöyle devam etti:
“Ebeveynlerin ‘hayır diyememe’ durumuyla birlikte doğru ve yanlışı ayırt edememe, sınır oluşturamama durumları söz konusu oluyor. Sınırların olmadığı bir ortamda yetişen çocuklar akran ve aile ilişkilerinde çatışma yaşayabilmekte, reddedilme gibi olumsuz tepkilere maruz kalabilmektedir. Çocuğun günlük yaşamında kendine ve çevresine oluşturduğu olumsuz tutumlarda günden güne artış gözlemleniyorsa destek alınması öneriliyor.”
Ebeveynlerin yansıttığı tutumların çocukların benlik algısını etkilediğini ifade eden Mutlu, “Anne ve baba tutumları, çocukların sorunsuz, kaygısız, ilgili, duyarlı ve mutlu çocuklar olmasına olanak sağlıyor. Türkiye’de ebeveyn ve çocuk ilişkisi, toplum değerlerini koruyan geleneksel tutumların olduğu dengeyi sağlayıcı roller üstlenmiştir. Fakat zaman içinde teknolojinin de etkisiyle birlikte ebeveyn ve çocuk ilişkisinde değişimler gözlemleniyor.” diye konuştu.
Mutlu, geleneksel geniş ailelerin yerini çekirdek yapının almaya başlamasıyla aile arası iletişimde farklılaşmaların olduğunu kaydetti.
Kültürel değerlerin, çevre ve akademik düzey gibi durumların, yaşamın etkileyici bir parçası olduğunu vurgulayan Mutlu, köy, kent, mahalle, semtin koşullarının ebeveyn ve çocuk ilişkilerinde önemli yer tuttuğunu anlattı.
Mutlu, kültürel özelliklerin toplumun en küçük birimi ailenin yapısını etkilediğini belirterek, çocuklara yönelik yaklaşımların ebeveynlik tutumlarını oluşturduğunu bildirdi.
Eğitim ve bilgi edinmenin hayatın bir parçası olduğuna işaret eden Mutlu, “Akademik ve sosyal gelişimini destekleyecek aktiviteler, anne-baba-çocuk ilişkisini aktif tutar.” ifadelerini kullandı.
Mutlu, okullar kapandığında çocukların kendilerine ayıracakları vakitlerin çoğaldığını, nefeslenmeleri ve biraz kendileriyle baş başa kalmalarının beden ve zihinlerinin toparlaması için faydalı olduğunu dile getirdi.
Deniz Mutlu, tatilde ebeveynle çocukların birlikte vakit geçirirken yapmaları gerekenlere ilişkin ise şunları kaydetti:
“Tatil sürecinde tarihi mekanlar ziyaret edilebilir, çocuğun ilgi alanlarına yönelik konuşmalar yapılabilir, buna imkan verilebilir. Ailece evde veya sakin ortam oluşturacak alanlarda kitap okuma faaliyeti yapılabilir. Dikkat çalışmaları ve dikkat oyunları oynanabilir. Teknoloji kullanımını sınırlandırmak ve yeme düzeninde aşırılıklardan kaçınılmalıdır. Yani sağlıksız beslenme, abur cuburu çok fazla tüketme gibi davranışlardan kaçınılmalı, uyku düzeni olabildiğince aksatılmamalıdır.”
Sağlıklı ebeveyn çocuk ilişkisi
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Çocuk Ergen Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım ise ebeveynlere, onların fedakarlıklarının farkında olunmasını vurgulamak amacıyla Dünya Ebeveyn Günü’nün atfedildiğini söyledi.
Yıldırım, “Sağlıklı iletişim kurulabilen ailelerde doğru ebeveyn-çocuk ilişkisini gözlemleyebiliyoruz. İki tarafın da kendi duygu düşüncelerini paylaşabildiği, birbirlerine farklı bakış açılarından bakabildikleri noktaları sağlıklı iletişim olarak söyleyebiliriz.” diye konuştu.
Ebeveyn ve çocuk arasında sıklıkla yaşanan sorunlara değinen Yıldırım, şunları kaydetti:
“Son dönemde sık sık ergenlik sürecindeki bireylerin kendi kimlik arayışlarından dolayı olan farklı tarzlarına ya da kendilerini ifade etme biçimlerine, daha fazla arkadaşlarıyla zaman geçirmelerine yönelik bazen zorlanmalarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Aileler bazen aralarındaki jenerasyon farkından dolayı farklı beklentilerde olabiliyor ya da yapılan bazı şeyleri saygısızlık olarak atfedebiliyor. Ben her zaman bu sürecin geçici olduğunu, bu süreçte bazen çocukların kendilerini doğru ifade edemediklerini ya da doğru iletişim kuramadıklarını, bu noktalarda ailenin aslında ergenlik sürecindeki bireyle daha anlayışlı şekilde iletişim kurma çabalarının olması gerektiğini söylüyorum.”
Yıldırım, yaz tatili sürecinin önceden planlanmasının, hem ebeveyn hem çocukların ortak tatil planları bulunmasının çok önemli olduğunu dile getirerek, “Sadece ebeveynlerin istediği şekilde ya da sadece akademik odaklı geçilmesi hedeflenen yaz planları ne yazık ki çocuklarda öfkeye veya davranış problemlerine neden olabiliyor.” ifadesini kullandı.