Dünya Sağlık Örgütünün Kovid-19 kronolojisi: Çelişkiler, soru işaretleri, kaos ve ABD faktörü

Birleşmiş Milletler nezdinde 1948’de kurulan Dünya Sağlık Örgütüne, yeni tip koronavirüs pandemisi nedeniyle duyulan güven sarsılırken, örgüt tarihinin en zor döneminden geçiyor.

Toplum sağlığıyla ilgili uluslararası çalışmalar yapan DSÖ, yaklaşık 7,7 milyarlık dünya nüfusunun sağlık alanında güvenebileceği tek uluslararası sağlık platformu konumunda bulunuyor.

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana insanlığın tanık olduğu en büyük sağlık krizine neden olan Kovid-19 pandemisi, DSÖ’yü adeta hedef tahtası haline getirdi.

Tüm dünyayı saran pandemi korkusu, insan doğası gereği bir suçlu arayışını da beraberinde getirdi ve gözler DSÖ ile virüsün ortaya çıktığı Çin’e çevrildi.

DSÖ, “Çin‘in salgındaki rolünü gizlemek, hatta teşvik etmek, Çin’in piyonu olmak, küresel acil durum ve pandemi ilan edilmesinde geç davranmak, ülkelere defalarca ‘Çin ile sınırlarınızı kapatmayın’ çağrısı yaparak salgının küresel boyutta hızla yayılmasında büyük pay sahibi olmakla” suçlanıyor.

ABD Başkanı Donald Trump, günlerdir Çin’in yanı sıra DSÖ’yü de hedef alıyor. Trump, suçlamalarla da kalmadı, ülkesinin örgüte sağladığı fonları durdurma talimatı verdi.

Eleştirilerin hedefindeki Çin ise 43 milyon dolara tekabül eden yüzde 0,21’lik katkıyla, finansörler arasında 49. sırada yer alıyor. Bu miktarın yaklaşık 38 milyon doları ise zorunlu ödemelerden oluşuyor. ABD’nin maddi yardımları durdurması durumunda DSÖ’nün bir numaralı finansörünün Bill Gates olması bekleniyor.

Ghebreyesus 4 yıl önce coşkulu kutlama ile göreve gelmişti

Merkezi İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan ve 7 Nisan 1948’de kurulan DSÖ’nün dünya genelinde 150 ofisi, 7 bin civarında çalışanı bulunuyor.

DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, 23 Mayıs 2017’de 5 yıllığına seçilerek, 1 Temmuz’da göreve başladı.

İngiliz rakibi David Nabarro’yu açık ara geride bırakarak Ghebreyesus’un kazandığı seçimde, BM Cenevre Ofisi coşkulu kutlamalara sahne oldu.

Bazı uluslararası gazeteciler, “çiçeği burnundaki” DSÖ Genel Direktörü için o dönem “Bill Gates’in adamı” yakıştırmasında bulundu.

Ghebreyesus, DSÖ kariyerinden önce 2005-2012 yıllarında Etiyopya’da Sağlık Bakanlığı, ardından 2012-2016 yıllarında da Dışişleri Bakanlığı yaptı.

ABD, DSÖ’nün yıllık bütçesinin yaklaşık yüzde 14,67’sini fonluyor ve yıllık yardımları 412 milyon dolar civarında gerçekleşiyor. ABD’nin bu belirlenmiş katkısı yıllık 118 milyon doların üzerinde iken geriye kalan yaklaşık 300 milyon dolar ise DSÖ’ye sağladığı gönüllü katkıdan oluşuyor.

ABD’nin DSÖ bütçesine katkısı ne kadar?

DSÖ’nün 194 üye ülkesi ve gönüllü kuruluşlar, örgüt bütçesini, “vergilendirilmiş katkılar” ve “gönüllü katkılar” olmak üzere iki şekilde sağlıyor.

Üye ülkeler, nüfus ve ekonomik büyüklüklerine göre, DSÖ’ye yıllık üyelik ücreti ödüyor. Bu ücretler, örgütün bütçesinin yaklaşık yüzde 17’sine karşılık geliyor.

Örgütün 2 yıllık hazırlanan bütçe takviminde 2020-2021 bütçesi, önceki döneme göre yüzde 9 artışla yaklaşık 4,5 milyar dolar olarak belirlendi.

ABD, DSÖ’nün yıllık bütçesinin yaklaşık yüzde 14,67’sini fonluyor ve yıllık yardımları 412 milyon dolar civarında gerçekleşiyor.

ABD’nin bu belirlenmiş katkısı yıllık 118 milyon doların üzerinde iken geriye kalan yaklaşık 300 milyon dolar ise DSÖ’ye sağladığı gönüllü katkıdan oluşuyor.

DSÖ’nün bir numaralı finansörü Bill Gates olabilir

Örgütün en büyük finansörü durumundaki ABD, 2018-2019 bütçe dönemi için 2019 sonunda 800 milyon dolardan fazla katkı sağladı. ABD’yi, Bill & Melinda Gates Vakfı, İngiltere ve Almanya takip etti.

Eleştirilerin hedefindeki Çin ise 43 milyon dolara tekabül eden yüzde 0,21’lik katkıyla, finansörler arasında 49. sırada yer alıyor. Bu miktarın yaklaşık 38 milyon doları ise zorunlu ödemelerden oluşuyor.

ABD’nin maddi yardımları durdurması durumunda DSÖ’nün bir numaralı finansörünün Bill Gates olması bekleniyor.

DSÖ, Trump’ı Kovid-19’u “politize etmekle” suçluyor

ABD yönetiminin hedef tahtası haline gelen DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, Trump’ın “ağır” ve “bitmeyen” suçlamalarına karşı “itidalli” ve “temkinli” bir dil kullanıyor.

Ghebreyesus, Trump’ın iddialarına somut yanıt vermek yerine pandeminin politize edilmemesi gerektiğini vurguluyor.

Peki Trump suçlamalarında haklı mı?

ABD’nin yanı sıra Japonya ve Tayvan başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde eleştirilere hedef olan DSÖ, krize ilişkin “geç” ve “çelişkili” kararlar almakla suçlanıyor.

Çin’in Hubey eyaletinin başkenti Vuhan’da 1 Aralık 2019’da ortaya çıkan salgın konusunda DSÖ’nün izlediği süreç ise şu şekilde ilerledi:

14 Ocak: DSÖ’nün Twitter hesabından, Çinli yetkililere dayandırılarak yapılan paylaşımda, Kovid-19’un insandan insana bulaştığı yönünde herhangi somut bir kanıt olmadığı iddia edildi.

20 Ocak: Örgüt, virüsün daha çok hayvandan insana geçtiğini, bununla beraber sınırlı sayıda da olsa yakın temas halinde insandan insana geçebileceğini duyurdu.

21 Ocak: Çin’de virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 6’ya çıktı. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gıng Şuang, virüsün ortaya çıkmasından bu yana DSÖ ve ilgili ülkelerin salgın konusunda bilgilendirildiğini ifade etti.

23 Ocak: DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, Çin’de hızla yayılmaya başlayan virüsle ilgili “uluslararası kamu sağlığı acil durumu” ilan etmek için erken olduğunu ve yeterli “kanıt” bulunmadığını ileri sürdü.

24 Ocak: Ghebreyesus, konuya ilişkin Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile Pekin’de yaptığı görüşmenin ardından Çin hükümetinin aldığı önlemleri takdir ettiğini belirterek, “DSÖ, Çin’e gereksinimlerine göre ihtiyaç duyduklarını tedarik etmeye hazır. DSÖ, Çin hükümetinin salgınla mücadele kabiliyetine tamamen inanıyor.” dedi.

29 Ocak: Ghebreyesus, Çin’e yaptığı ziyaretin hemen ardından, burada 6 bin 65 vakanın teyit edildiğini, 132 kişinin de hayatını kaybettiğini belirterek, salgının yayılma potansiyelinin çok yüksek olduğu uyarısında bulundu.

30 Ocak: DSÖ, Kovid-19 salgınıyla ilgili, “uluslararası kamu sağlığı acil durumu” ilan etti. Ghebreyesus, karar için, “Temel sebep Çin’de olup bitenler değil, diğer ülkelerde olanlar” ifadesini kullanarak, Çin ile ticari aktiviteleri ve ülkeye yapılan seyahatleri kısıtlamak için hiçbir gerekçe olmadığını savundu. Çin’e övgülerde bulunan Ghebreyesus, acil durum ilanının, Çin’e yönelik bir güvensizlik oyu olmadığına vurgu yaparak, ülkenin virüsle mücadelesinin beklentilerinin de üzerinde olduğunu iddia etti.

31 Ocak: DSÖ, küresel acil durum ilan edilmesine rağmen “Çin ile sınırlarınızı kapatmayın” çağrısı yaptı. DSÖ Sözcüsü Christian Lindmeier, diğer devletlerin Çin ile “resmi sınır geçişlerini açık tutmaları için çok büyük bir sebep olduğunu” dile getirdi. Lindmeier, “DSÖ tarafından Çin’e seyahat ve ticaret kısıtlamalarının önerilmediği çok açık bir şekilde belirtildi ve tekrar edildi.” dedi.

3 Şubat: Ghebreyesus, Çin’e karşı ticaret ve seyahat kısıtlamalarına karşı olduklarını tekrarladı.

11 Şubat: DSÖ, Çin’de ortaya çıkan yeni tip koronavirüse (2019-nCoV) “Kovid-19” adının verildiğini duyurdu.

22 Şubat: Ghebreyesus, Kovid-19 salgınına karşı daha etkin mücadele için uluslararası topluma 675 milyon dolar yardım çağrısında bulundu.

26 Şubat: DSÖ Genel Direktörü, Kovid-19 vakalarının İtalya, İran ve Güney Kore’de “ani” artışından “derin endişe” duyduklarını söylese de Kovid-19 için “salgın” kelimesinin kullanılmasına karşı olduklarını vurguladı.

27 Şubat: Ghebreyesus, son günlerde Çin dışındaki ülkelerde Kovid-19 vakalarının ortaya çıkmasıyla, virüsün “belirleyici bir noktaya” ulaştığını açıkladı.

28 Şubat: DSÖ, Kovid-19 için küresel risk seviyesini “yüksekten”, “çok yüksek” seviyesine çıkardı.

2 Mart: Ghebreyesus, Kovid-19’un Çin dışındaki ülkelerde çok daha hızlı yayılarak, dünyayı “meçhul bir bölgeye” çevirdiğini kaydetti.

6 Mart: Toplam vaka sayısının 100 bine ulaştığını aktaran Ghebreyesus, “Kovid-19 vakaları arttıkça, tüm ülkelere ‘sınırlandırmaları’ en yüksek öncelikleri haline getirmelerini öneriyoruz.” ifadesini kullandı.

9 Mart: Ghebreyesus, Kovid-19’un pek çok ülkeye yayıldığını belirterek, “Pandemi tehdidi çok gerçek oldu.” dedi.

11 Mart: DSÖ, salgını küresel pandemi ilan etti.

12 Mart: Ghebreyesus, Kovid-19’un “kontrol edilebilir bir pandemi” olduğunu öne sürdü.

13 Mart: Örgüt, Avrupa’nın artık Kovid-19 krizinin merkez üssü haline geldiğini bildirdi.

18 Mart: Ghebreyesus, spor etkinlikleri, konserler ve diğer büyük toplantıların iptal edilmesi gibi fiziksel önlemlerin Kovid-19 salgınının yayılmasını yavaşlatabileceğini söyledi.

20 Mart: Ghebreyesus, Çin’de DSÖ’ye tıbbi ekipman tedariğinde bulunmayı kabul eden bazı firmalar ile irtibat kurduklarını açıkladı.

24 Mart: DSÖ Sözcüsü Margaret Harris, salgının yeni merkezinin ABD olabileceğini belirtti.

27 Mart: Genel Direktör Ghebreyesus, Kovid-19 aşısı için minimum 12-18 ay beklemek gerekeceğini duyurdu.

31 Mart: BM Genel Sekreteri Guterres, Kovid-19 nedeniyle dünyanın 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en zorlu krizle karşı karşıya olduğunu söyledi.

1 Nisan: Ghebreyesus, “Dünya daha önce böyle bir pandemiyle karşılaşmadı. Meçhul ve tehlikeli bir virüs. Hastalığın hızlı artışından ve küresel olarak yayılmasından derin endişe duyuyorum.” dedi.

8 Nisan: Ghebreyesus, Trump’ın, DSÖ’yü Kovid-19 salgınıyla mücadelede başarısız olmakla suçlayan açıklamalarına, “Bu virüsü politize etmeyin. Daha fazla ceset torbası görmek istiyorsanız siyasete alet etmeye devam edebilirsiniz.” cevabını verdi. İsim vermeden Trump’ı hedef alan Ghebreyesus, liderlerin Kovid-19’u siyasallaştırmak yerine kendilerini kanıtlayabilecekleri pek çok başka konu olduğunu dile getirdi.

13 Nisan: Trump’ın, Kovid-19 salgınında “Çin yanlısı davranmakla” suçladığı DSÖ’ye verdikleri fonları askıya alacaklarını duyurmasına ilişkin Ghebreyesus, “Bildiğim şey, onun destekleyici olması. DSÖ’ye (sağlanan) fonların süreceğini umuyorum. (Trump ile) İlişkimiz çok iyi ve bunun devam edeceğini umuyoruz.” ifadesini kullandı.

15 Nisan: ABD’nin, DSÖ için uzun süreli ve cömert bir dost olduğunu belirten Ghebreyesus, Trump’ın, ülkesinin DSÖ’ye sağladığı fonu durdurma kararını esefle karşıladıklarını bildirdi.

17 Nisan: DSÖ Sözcüsü Harris, Trump’ın örgüte yönelik suçlamalarına cevap vermekten kaçınarak, “ABD bizim için daima fantastik bir ortak oldu.” dedi.

Kronolojik açıklamalarına bakıldığında, DSÖ’ye yönelik yoğun eleştiri ve suçlamaların bir dayanağı olduğu anlaşılıyor.

Uluslararası pandemi uzmanları, 30 Ocak’ta Kovid-19 için “küresel acil durum ilan” edildiğinde, DSÖ’nün, Çin’e, “dış dünyaya sınırlarınızı kapatın” çağrısı yapmış olması durumunda, “dünyanın küresel bir salgının pençesine düşmeyeceği” görüşünü savunuyor.

Örgütün tüm dünyanın güvenini yeniden kazanması adına, pandeminin bundan sonraki sürecinde “rüştünü ispat etmesi”, aşı çalışmalarını hızlandırması ve dünya normale döndüğünde yeni bir reform sürecine girmesi kaçınılmaz görünüyor.

 

 

AA

 

Read Previous

Başbakan Yardımcısı Osmani’den solunum cihazlarıyla ilgili çelişkili “Türkiye” açıklaması

Read Next

Bulgaristan Eğitim Bakanlığı, yeni İslam din dersi kitaplarını ilk aşamada onayladı

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *