Oruç tutan diyabet hastalarının sahuru atlamaması gerektiğine işaret eden uzmanlar, bu kişilerin ramazanda da normal dönemdeki gibi dengeli şekilde beslenmesinin önemini vurguluyor.
Türk Diyabet Cemiyeti Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Zeynep Oşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, diyabet hastasının oruç tutması için böbrek komplikasyonun olmaması gerektiğini vurguladı.
Oşar, ileri yaşta bir diyabetlinin eşlik eden başka hastalıkları da varsa oruç tutmasının uygun olmadığını söyledi.
Diyabet hastasının oruç tuttuğu dönemde susuz kalacağı için özellikle böbrek hastalığı olanlarda böbrek yetersizliğinin ilerlemesinin söz konusu olabileceğini ifade eden Coşar, “Düzenli olarak sıvı alımı kısıtlanacağından böyle bir riskle karşı karşıyadırlar. Hastalar, kötü kontrollü bir diyabetse, yani şeker düzeyi zaten yüksek çıkıyorsa bir de oruç tutarlarsa daha da yüksek şekerle karşımıza gelebilirler çünkü susuz kaldığı dönemde şeker yükselir ve hasta ciddi şeker yüksekliği komasına bile girebilir.” diye konuştu.
Tip 1 diyabetlilerin de risk grubunda olduğuna işaret eden Oşar, günde 4 defa insülin yapması gereken diyabet hastasının düzenli olarak yemeğini yemesi gerektiğini söyledi.
Oşar, insülin kullanan tip 2 diyabetlinin de günde 2 ya da 4 defa insülin yapıyorsa oruç tutmasının sakıncalı olduğunu belirterek, “Bunun dışında haplarla kontrol altında olan, zaten şeker düzeyleri iyi giden, herhangi bir dalgalanma yaşamayan, düzenli şeker kontrolü olan kişiler, hekimin kararıyla ve aldığı ilaçların saatlerini değiştirerek oruç tutabilir ama mutlaka hekimin düzenlemeyi yapması gerekiyor. Yani hastanın kendisi ‘Ben sabah aldığım ilacımı iftarda alayım, öbürünü de sahurda alırım, bu düzenlemeyi ben kendim yaparım.’ diyerek oruca başlaması, son derece sakıncalı olabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
İnsülin kullanan diyabetlide oruç tutmanın son derece sakıncalı olduğunu vurgulayan Oşar, “Aşırı düzeylerde şeker düşüklüğü yaşanabilir. Kullanılan insülinin etki süresi ve özelliğine göre oruçla birlikte iyi geçinemeyebilir ve insülinle uzun süreli açlık beraberinde aşırı şeker düşüklüğünü tetikleyebilir. Bütün bunlar hastanın yaşamında sorun oluşturabilecek durumlardır. Zaten din adamları da ‘Kişi sağlıklı değilse oruç tutmamalı’ diyor.” diye konuştu.
Oruç tutan diyabetliye tavsiyeler
Oşar, oruç tutan diyabetlinin beslenme düzenine dikkat etmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Uzun süre açlığı takiben orucunu açarken iftarda tabii fazla şeker ihtiyacı olabilir. Birden bire şekerli gıdalarla orucunu açması iftarın ardından kan şekerini yükseltebilir. Bu nedenle haplarını aç alıyorsa iftarda orucunu açmadan önce alması uygundur. Ardından orucunu açtığında yediği yiyecekler tıpkı şeker hastası oruç tutmuyorken ne yemeliyse aynı şekilde olmalı. Hafif bir şeyle orucunu açmalı. Biraz çorba, biraz yoğurt, salatayla açmalı, ardından mutlaka protein içeren, karbonhidrat olan ekmek, unlu gıdalar, pirinç, makarna gibi yiyecekleri protein ile almalı. Yavaş salınımla lifli gıdaları almalı, tatlıya yer vermemeli, sofra şekeri içeren gıdalara yer vermemeli. Meyveyi aşırı tüketmemeli, birden bire çok aşırı miktarda yememeli. Orucunu az gıdayla açmalı, daha sonra yayarak tüketmeli gıdaları ve sıvı alımı da bu süreç içinde en az 1,5 litre olacak şekilde planlanmalı, hatta sıvı kaybı da olacağı için hekimi tarafından başka bir şey önerilmiyorsa 2 litre ya da daha fazla sıvı tüketmeli. Sahurda ise kesinlikle şeker almamalı, lifli karbonhidratlar, kepekli ekmek, makarna, bulgur ve lifli sebzeler, karbonhidratlı sebzeler,kuru baklagiller tüketebilir, az miktarda tüketmelidir.”
“Diyabetli hasta oruç tutuyorsa kesinlikle sahuru atlamamalıdır”
Biruni Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji Diyabet ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Esra Şüheda Hatipoğlu da oruç tutmaya elverişli olan diyabet hastalarının ise iftar ve sahurda dikkat etmesi gereken hususlara değinerek, şunları kaydetti:
“Diyabetli hasta oruç tutuyorsa kesinlikle sahuru atlamamalıdır. Sahur hafif ve kahvaltı tarzında yapılmalıdır. Hastalar iftar ve sahurda çavdar veya çok tahıllı ekmek türünü 1-2 dilim olmak şartıyla tüketmeli, glisemik endeksi düşük ve uzun süre tok tutan besinler tercih etmelidir. İftar sonrası ve sahurda bol su ve sıvı tüketmeli, iftarda aşırı yağlı ve karbonhidratlı besinlerden kaçınılmalıdır.
İftara su, çorba ve 1 dilim tahıllı ekmek ile başlanmalı, 10 dakikalık aranın ardından salata ve ana yemekle devam edilmelidir. Ayrıca, hamurlu, yağlı ve tatlı gıdalardan uzak durulmalıdır çünkü bu ürünler ani kan şekeri yüksekliğine neden olur. İftardan 1-2 saat sonra 30 dakikalık hafif ya da orta tempolu yürüyüşler yapılarak, hiperglisemi seviyesi dengelenmelidir. Hastaların diyabet ilaçlarını, dozunu ve ne zaman alacağı mutlaka hekimine danışması gerekmektedir. Öte yandan ramazan ayı sonrası bayram boyunca hiperglisemi riski açısından hastanın uyarılması ve ve kan şekeri takibinin yapılması da önemlidir.”
AA