![](https://timebalkan.com/wp-content/uploads/2025/02/837394.jpg)
İnsanlığın haberleşme alışkanlıklarını değiştiren ve icat edildiği günden bu yana dijitalleşen dünyaya ayak uyduran radyo, Türkiye’de de 98 yıldır haber, müzik ve eğlence alanlarında hala önemli bir medya gücü olmayı sürdürüyor.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin temel taşlarından biri olan radyo, icadından bu yana insanlığın haberleşme alışkanlıklarını tamamen değiştirdi. 19. yüzyılın sonlarına doğru başlayan bilimsel çalışmalar, 20. yüzyılın başında sesin kablosuz olarak iletilmesiyle devrim niteliğinde bir gelişmeye sahne oldu.
Radyo teknolojisinin temelleri, İskoç fizikçi James Clerk Maxwell’in 1864 yılında elektromanyetik dalgaların varlığını teorik olarak öngörmesiyle atıldı. Bu teorik bilgiyi deneysel olarak doğrulayan kişi, Alman bilim insanı Heinrich Hertz oldu. 1887 yılında yaptığı deneylerle radyo dalgalarının varlığını kanıtlayan Hertz, kablosuz iletişimin önünü açtı.
![](https://www.aa.com.tr/uploads/userFiles/6947967c-137a-4de7-835b-b314e2d96ef8/2025%2F02%2F20250213_5_0B2DCFBFF2C3045FEB7A536679C1A9164.jpg)
Bu gelişmelerin ardından İtalyan mucit Guglielmo Marconi, kablosuz telgraf sistemini geliştirerek 1895 yılında ilk başarılı sinyali iletmeyi başardı. Marconi’nin çalışmaları, özellikle denizcilik ve askeri iletişim alanlarında büyük yankı uyandırdı. Marconi, 1901 yılında Atlantik Okyanusu’nu aşan ilk kablosuz mesajı göndererek tarihe geçti.
Radyo sadece Mors koduyla mesaj iletmekle sınırlı kalmadı. Kanadalı mucit Reginald Fessenden, 1906 yılında Massachusetts’te gerçekleştirdiği deneyde, insan sesini ve müziği kablosuz olarak iletmeyi başardı.
Noel gecesi yapılan bu tarihi yayında Fessenden, kemanıyla bir parça çaldı ve ardından birkaç cümleyle dinleyicilere seslendi. Böylece ilk radyo yayını resmen gerçekleşmiş oldu.
Türkiye, 1927’de radyo ile tanıştı
Radyo, 1920’li yıllardan itibaren ticari ve kamusal yayıncılığın merkezine oturdu. 2 Kasım 1920’de ABD’nin Pittsburgh kentinde KDKA radyosu tarafından gerçekleştirilen ilk düzenli radyo yayını tarihe geçti.
Dünyanın dört bir yanında hızla yayılan radyo, 1927’de Türkiye’ye ulaştı.
![](https://www.aa.com.tr/uploads/userFiles/6947967c-137a-4de7-835b-b314e2d96ef8/2025%2F02%2F20250213_5_008840E926B564913933EE8DCD4586F12.jpg)
Özellikle 2. Dünya Savaşı döneminde, haberleşme ve propaganda aracı olarak büyük önem kazanan radyo, 1930’lu ve 1940’lı yıllarda altın çağını yaşadı. Savaş sonrası dönemde ise FM radyo frekanslarının geliştirilmesiyle müzik yayıncılığı büyük bir ivme kazandı.
Televizyonun yaygınlaşmasıyla popülaritesi bir süre azalan radyo, 1990’lı yıllarda dijitalleşmeyle yeni bir dönüşüm yaşadı. Artık dijital platformlarla birleşerek varlığını sürdüren radyo, haber, müzik ve eğlence alanlarında hala önemli bir medya gücü olmayı sürdürüyor.
İlk sinyalden bugünün dijital yayınlarına kadar uzanan bu yolculuk, iletişim tarihinin en önemli buluşlarından biri olarak kayıtlara geçti. Radyonun mucitleri, bilimsel gelişmeler ve teknolojinin sunduğu imkanlarla insanlığı sesle buluşturarak tarihte unutulmaz bir iz bıraktı.
Türkiye’de radyonun tarihçesi
Türkiye’de ilk radyo yayın denemeleri 1921 yılında İstanbul’da başladı. Amatör seviyede devam eden çalışmaların ardından 19 Mart 1923’te halka açık ilk radyo deneme yayını, İstanbul Öğretmen Okulu’nun bodrumunda, davetliler ve basın huzurunda “Telsiz Telefon Tecrübeleri” adıyla yapıldı.
Cumhuriyet’in ilanından iki yıl sonra “Telsiz Tesisi Hakkında Kanun” çıkarılarak ülke genelinde bir telsiz şebekesi kurulması için ilk adım atıldı. Uluslararası şirketlere de açık olan ihaleyi kazanan Fransız firma, İstanbul ve Ankara’da telsiz ve telgraf vericileri yapımına başladı.
Yürütülen çalışmaların ardından ilk yayın “İstanbul Radyosu” adıyla 6 Mayıs 1927’de Sirkeci’deki Büyük Postane binasının bodrum katından yapıldı. O tarihte henüz kimsede radyo alıcısı bulunmadığı için yayınlar postane binasının kapısının üzerine yerleştirilen hoparlörle halka aktarıldı.
Günlük 5 saatle sınırlı olan yayınların “söz” kısmında, Anadolu Ajansından (AA) temin edilen, “Esham ve Tahvilat” denilen dönemin hisse senedi ve tahvilleri ile “Zahire Borsası” haberleri yer alırken, “müzik” kısımlarında ise stüdyoda Türk sanat musikisinin önemli isimleri eser icra ediyordu.
1 Mayıs 1964’te tüm radyolar TRT’ye devredildi
Dönemin milletvekilleri ve gazetecilerinden oluşan bir grubun girişimiyle 8 Eylül 1927’de “Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi” kuruldu. İstanbul Radyosu, bu tarihten itibaren faaliyetlerini kurulan şirkete bağlı gerçekleştirirken kasım ayında da Ankara Radyosu devreye alındı.
Dönemin hükümeti 1936’da sona eren sözleşmenin ardından “Türk Telsiz Telefon AŞ” ile yeni sözleşme imzalamadı. Bunun üzerine İstanbul ve Ankara Radyoları, Posta ve Telgraf Teşkilatı (PTT) Genel Müdürlüğüne devredildi.
Daha sonra yayınlarına bir süre ara veren İstanbul Radyosu’nun stüdyo ihtiyacının karşılanması için 1945 yılında Harbiye’de Radyoevi Binası’nın inşasına başlandı. Dört yıl süren inşaatın ardından 19 Kasım 1949’da dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün açılış konuşmasını yaptığı törenle İstanbul Radyosu yayın hayatına döndü.
Radyolar, 2. Dünya Savaşı ile birlikte yeni kurulan Matbuat Umum Müdürlüğüne bağlandı. 1950’li yıllarda ilk kez radyo yayınlarında reklamlara izin verildi. Ayrıca ilk dini yayınlar da bu tarihten itibaren yapılmaya başlandı.
Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun (TRT) 1 Mayıs 1964’te kurulmasıyla İstanbul ve Ankara Radyoları başta olmak üzere tüm radyolar TRT’ye devredildi. 1993 yılındaki Anayasa değişikliği ve 1994 yılında çıkarılan kanunla o döneme kadar devlet eliyle yürütülen radyo yayıncılığında bu tarihten sonra özel sektör de yer almaya başladı.
13 Şubat, “Dünya Radyo Günü” olarak kutlanıyor
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 2011’de düzenlenen 36. Genel Konferansı’nda, Bilgi ve İletişim Komisyonunca kabul edilen bir öneriyle 13 Şubat’ı “Dünya Radyo Günü” olarak ilan etti.
“Radyo ve İklim Değişikliği” temasıyla bu yıl 14. yıl dönümü kutlanan günde, Türkiye 100 yıla yakın radyo geçmişi ve yayın yapan yaklaşık 1000 radyosuyla Avrupa’nın en geniş radyo ağına sahip ülkelerinden biri olarak öne çıkıyor.