CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, Yunanistan’ın Ege’deki gayri askeri statüdeki 16 adayı anlaşmalara aykırı olarak silahlandırmasıyla ilgili sorunun çözüme kavuşturulması için en kısa zamanda adım atılması gerektiğini söyledi.
Çeviköz, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Angela Merkel’in Libya Konferansı sonrası Türkiye’yi ziyaret etmesini önemsediklerini belirtti.
Konferans sonrasında imzalanan birdiriye bakıldığında CHP’nin Libya konusundaki önerilerinin ne kadar isabetli olduğunun ortaya çıktığını savunan Çeviköz, “Bildiride, üstü kapalı olarak bazı terör unsurlarının özellikle Suriye’den Libya’ya gönderilmesinin doğru olmadığı şeklinde ifadeler var. Bunlar, bildirinin 13, 14 ve 20. maddelerinde çok net ifade ediliyor. Bunlar, aslında dolaylı olarak ismi anılmadan Türkiye’ye yapılan uyarılardır.” diye konuştu.
Çeviköz, Suriye meselesini Türkiye’nin tek başına çözemeyeceğini, başta Almanya olmak üzere tüm AB ülkeleriyle birlikte topyekun ele alınması gerektiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Merkel’in görüşmesinde Suriye konusunun yanı sıra Türkiye-AB ilişkilerinin de gündeme gelmesini beklediklerini dile getirdi.
Doğu Akdeniz’de yaşananlara işaret eden Çeviköz, Türkiye’nin bu bölgede de meşru ve uluslararası hukuktan doğan haklarını savunması gerektiğini, bu konudaki adımları sonuna kadar desteklediklerini söyledi.
– “Mısır ve İsrail ile anlaşma yapmak için çaba gösterilmeli”
Çeviköz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarının korunmasının önemini vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye, şimdiye kadar Doğu Akdeniz’de eğer siyasi bir boşluk yaratmamış, Mısır ve İsrail ile diplomatik ilişkilerinin seviyesini düşürmemiş olsaydı belki de bugün karşı karşıya kaldığı bu sorunlarla bu kadar akut şekilde uğraşmak durumunda kalmayacaktı. Türkiye’nin en kısa zamanda Mısır ve İsrail’le gerek Kahire gerek Tel Aviv’de büyükelçi görevlendirerek diplomatik ilişkilerinin seviyesini yükseltmesi ve Libya ile imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması’nı, tek başına Türkiye’nin haklarının güvencesi ve garantisi olarak görmeyip Mısır ve İsrail’le de benzeri anlaşmalar yapmak için mutlaka çaba göstermesi gerektiğini vurgulamak isterim.”
Ege Denizi’ndeki “silahsızlandırılmış” statüsü bulunan bazı adaların silahlandırılmasının Yunanistan’ın uluslararası ve ikili anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğinin en somut göstergesi olduğunun altını çizen Çeviköz, Yunanistan’ın uluslarası hukuka uygun olmayan davranışlarını sadece tespit etmenin yeterli olmadığını söyledi.
Çeviköz, “İktidarın bu durumu düzeltmek için adım atmasını beklemek gerekir. Böyle bir tespit var ve bu tespit, Türkiye’nin haklarını ihlal eden bir gelişmeye yol açıyorsa en kısa zamanda bunun Yunanistan’la mutlaka çözüme kavuşturulması için adımlar atılması gerekir.” ifadelerini kullandı.
Bir basın mensubunun, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, gayri askeri statüdeki 23 adadan 16’sının Yunanistan tarafından silahlandırılması konusundaki açıklamasının hatırlatılması üzerine, iktidarın bu durumu uzun zamandan beri bildiğini düşündüklerini dile getiren Çeviköz, şunları kaydetti:
“Zamanında Suriye ile 1998’de yapılan Adana Mutabakatı’nı biz hatırlatmıştık ancak hiçbir şekilde dikkate alınmamıştı ama mutabakatı Putin hatırlattığı zaman Türkiye, mutabakatı yeniden keşfetti. Şimdi Madrid Mutabakatı’nı hatırlatmak isterim.1997’de Madrid’de gerçekleştirilen NATO Zirvesi’nde Türkiye ile Yunanistan arasında Ege ile ilgili birçok konu ve ikili meseleler için mutabakat imzalanmıştı. Bu mutabakatın ruhuna uygun şekilde davranılması için de 2002’den itibaren iki ülke arasında istikşafi görüşmeler başlatılmıştı. Bu görüşmeler uzun süredir durdurulmuş durumda. Eğer diplomasiyi kullanmayı beceremezseniz, diyalog yoluyla bazı sorunlarınızı çözmeyi öncelemezseniz o zaman bazı davranışlarınız sadece tespitten ibaret kalır.
Bu tespitler de adaların silahsızlandırılmış statüsünün uluslararası hukuka aykırı şekilde ihlal edildiğini söylenmekle kalır. Biz bunun söylenmesinin doğru olmadığını, sadece söylenmekle yetinilmemesi gerektiğini, bunun için en kısa zamanda Madrid Mutabakatı ve istikşafi görüşmelerin devamı yoluyla Yunanistan ile bu konuların görüşülmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
AA