İnsanlığa Karşı Suç ve Soykırım Müzesi, gerek sergilenen kişisel eşyalar gerekse toplama kamplarında işlenen suçları anlatan görselleriyle adeta savaşın acı hatırasını bugüne taşıyor.
Bosna‘daki 1992-1995 dönemindeki savaşın acı hatırası, başkent Saraybosna’da iki yıldır faaliyet gösteren ve dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri ağırlayan İnsanlığa Karşı Suç ve Soykırım Müzesi‘nde yaşatılıyor.
Savaşta ülkenin çeşitli şehirlerinde kurulan toplama kamplarında türlü işkencelere maruz kalmış, katledilmiş, zulüm görmüş sivillere ait kişisel eşyaların yanı sıra buralarda işlenen suçları anlatan görselleri de içinde barındıran müze, adeta savaşın acı hatırasını bugüne taşıyor.
Saraybosna’yı ziyaret eden yabacı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği müze, sadece Srebrenitsa’da yaşanan soykırımı değil, ülkenin diğer şehirlerinde yaşanan büyük katliamları ve savaş suçlarını da ziyaretçilere en iyi şekilde anlatıyor.
Müzenin kurucularından Senad Jusufbegovic, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yabancı ziyaretçilerin Bosna’daki savaşa dair birçok bilinmeyeni bu müzede öğrendiğini belirterek, “Maalesef, Bosna Hersek’ten çok fazla ziyaretçi gelmiyor. Hala o yıllarda yaşanan zulmü bilmeyen, tanımayan gençlerimiz var.” ifadelerini kullandı.
Müzede ziyaretçilerin not ve mesajlarından oluşan bir oda da bulunduğunu aktaran Jusufbegovic, “Dünyanın dört bir yanından gelen kişilere ait binlerce mesaj var. Hepsinin ana fikri aynı. Savaşların anlamsız olduğu ve barışın her zaman kalıcı çözüm olduğu vurgulanmış.” diye konuştu.
Jusufbegovic, Bosna Hersek’teki savaşı anlatan müzelerin sayısının artması gerektiğini vurgulayarak, savaşın sorumlularına yaptıkları zulmü yüzlerine bu şekilde vurduklarını ifade etti.
Prijedor’daki katliamları ilk kez görenler var
Müzeyi ziyaret edenlerin en çok 1995 yılında Srebrenitsa’da yaşanan soykırıma dair eşyaları merak ettiğini aktaran Jusufbegovic, “Dünya en çok Srebrenitsa’yı konuştu belki ama bu müzede Bosna Hersek’in genelinde yaşanan zulüm ve işkencelere dair hatıralar var. Mesela Prijedor’da yapılan katliamları ilk kez bu müzede gören insanlar oluyor.” ifadelerini kullandı.
Jusufbegovic, sergilenen eşyaların kurban yakınları tarafından müzeye bağışlandığını belirterek, “Son aylarda çok sayıda kurban yakını kaybettikleri yakınlarına ait çok sayıda eşya getirdi.” dedi.
Müzenin ülkedeki eğitim kurumları tarafından daha çok ziyaret edilmesi gerektiğini aktaran Jusufbegovic, Bosnalı gençlere burada sergilenen belgeleri ve kişisel eşyaları incelemesi çağrısında bulundu.
“Oğlumun kokusu”
Müzede sergilenen fotoğraflardan en etkileyicisi 1992’de Visegrad’da Sırp askerler tarafından Drina Nehri’ne atılan Seval Tabakovic’e ait.
Öldürüldüğünde 75 yaşında olan Tabakovic’in hayat hikayesi, görenleri derinden etkiliyor.
İkinci Dünya Savaşı’nda boğazı kesilen ve Drina Nehri’ne atılan ancak yüzerek hayatta kalmayı başaran Tabakovic, 50 yıl sonra Sırp askerleri tarafından ikinci kez atıldığı Drina Nehri’nden sağ kurtulmayı başaramadı.
Müzede ayrıca Bosna’daki savaşta hayatını kaybeden çocuklara ait çok sayıda kişisel eşya da sergileniyor. Anneleri tarafından müzeye bağışlanan eşyaların üzerindeki yazılar, okuyanları hüzünlendiriyor.
Savaşta öldürülen Senad Mujkanovic ait gömleğin üzerindeki “Oğlumun kokusu” yazısı, müzedeki acı dolu hatıralardan biri. Senad’ın annesi Mevlida Mujkanovic, müzeye bağışladığı gömlekle şu notu da bıraktı:
“Yakında 80 yaşında olacağım. Gömleği müzeye bırakıyorum. Oğlumun tüm kemiklerine ulaşmadan bu dünyadan göçüp gidersem, kokusu burada kalsın.”
Müzede ayrıca Lahey’deki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinde (ICTY) görülen savaş suçu davalarının arşivi, Bosna Hersek genelindeki toplama kampları ve toplu mezarlara dair bilgiler ve belgeseller de bulunuyor.
AA