Gazeteci yazar Emine Şeçeroviç Kaşlı, Bosna Hersek’te 2 Ekim’de yapılan seçimlerin bir değerlendirmesini AA Analiz için kaleme aldı.
Bosna Hersek ve siyasal sisteme bağlı olarak seçimleri karışık bir ülke; üstüne üstlük içerideki bölünmeler oldukça fazla. Nitekim 2 Ekim’de düzenlenen seçimler, Bosna Hersek Merkezi Seçim Komisyonu’nun bilgilerine göre 72 parti, 38 koalisyon ve 17 bağımsız adayın katılması, bu durumu özetler nitelikte. Yani ülke içinden 3 milyon 368 bin 666 kayıtlı seçmen ile yurt dışında yaşayan yaklaşık 70 bin seçmenin katıldığı bir seçimde, listelerde 7 bin 257 aday yer aldı.
Becirovic ancak 11 partinin desteğiyle İzetbegovic’e karşı galip gelebildi.
Seçimlerin en önemli kısmı cumhurbaşkanlığı yarışıydı. Gelen ilk sonuçlara göre oylardan yüzde 90,52’si sayıldı. Boşnak adaylar arasında Denis Becirovic yüzde 57,20 oyla ilk sırada, Bakir İzetbegovic yüzde 37,59 oyla ikinci sırada yer aldı. Hırvat adayları arasında Zeljko Komsic yüzde 54,21 ile birinci sırayı alırken rakibi Borjana Kristo ise yüzde 45,79 ile ikinci oldu. Sırp adaylar arasında Milorad Dodik’in partisinden gelen ve görüşleri Dodik’ten farklı olmayan Zeljka Cvijanovic yüzde 52,67 ile en çok oyu alan aday olurken rakibi Mirko Sarovic yüzde 35,90 oyla ikinci oldu.
Son dönem Cumhurbaşkanlığı Konseyi Sırp üyesi olan Milorad Dodik ise bu seçimlerde adaylığını koymayıp Sırp bölgesi için başkan adayı oldu ve yayınlanan son sonuçlara göre kazanan kişi oldu.
1’e karşı 11
Bilindiği üzere Bosna Hersek’te Devlet Başkanlığı Konseyi, Boşnak, Hırvat ve Sırp olmak üzere üç kişiden oluşuyor. Boşnak adaylar arasındaki yarış Demokratik Eylem Partisinin (SDA) Başkanı Bakir İzetbegovic ve 11 muhalefet partisinin ortak adayı Denis Becirovic arasında gerçekleşti. Boşnaklar için üçüncü aday da İlerleme Platformu Başkanı Mirsad Hadzikadic oldu. Becirovic’i Sosyal Demokrat Partinin (SDP) adayı olarak ülkedeki hem sol hem sağ partiler destekledi, bunlardan bazıları SDA’dan ayrılıp kendi partilerini kuranlardı. Kısacası, bu yarış aslında iki aday arasında değil, 1’e karşı 11 aday şeklinde gerçekleşti. Önceki seçimlerde de ortak aday örnekleri olmuştu ancak bu denli değildi. Kampanya boyunca Bakir İzetbegovic birçok kez bu seçimlerin savaştan sonra en önemli seçimler olduğunu vurgulamıştı.
Bazı Boşnak seçmenler Boşnak adaylara oy vermek yerine, Hırvat adaylardan Komsic’e oy verdiler ve bu şekilde İzetbegovic, oyların bir kısmını da bu şekilde kaybetti.
Bosna Hersek’te yıllardır süregelen krizler, kavgalar, savaş söylentileri ve ekonomi sıkıntılardan ötürü halk yorgun ve bıkkın durumda. İnsanları siyaset kadar, yürümeyen bu karmaşık yapı da yordu. Tüm bunlar için de en çok bugüne dek yönetimde olanlar sorumlu tutuluyor. Nitekim bu yorgunluk seçim sonuçlarına da yansıdı ancak unutulmaması gereken, Boşnakların birçok konuda elinin kolunun bağlandığıdır.
Türkiye’nin Sırbistan’a yaptığı yatırımlar, anlaşmalar, iş birlikleri aslında Bosna Hersek’teki barışın korumasına yönelik de fayda sağlıyor.
Boşnaklar ülkede her ne kadar nüfusun yüzde 51’ini oluştursalar da hala daha savaştan sonra kendi vatanlarında kendi haklarını korumaya çalışmak mecburiyetindeler. Hem ülke içindeki taraflar hem de yurt dışından gelen uluslararası tepki ve baskılar Boşnakları çoğu zaman zor durumda bırakıyor. Öyle ki Sırp yöneticileri sık sık kışkırtıcı söylemlerde bulunabiliyorlar, savaş çağırıları yapan adımlar atabiliyorlar, devletin ilerlemesini engelleyebiliyorlar ve tüm bunlar yıllardır devam ediyor. Boşnak tarafı ise sadece her durumda kendini savunmaya hazır olduğunu söyleyecek olsa bile savaşı çağırmakla suçlanıyor, uluslararası tepkilere maruz kalıyor. İzetbegovic de bu konuda Boşnakları her zaman gerektiği gibi güçlü bir şekilde savundu ve temsil etti. Bu sebeple de bazen uluslararası taraflardan tepki gördü.
Becirovic ancak 11 partinin desteğiyle İzetbegovic’e karşı galip gelebildi. Bir önceki seçimlerde Boşnakların 6 aday gösterdiği zaman Becirovic 195 bin oy alabilmişti ve SDA’nın o zamanki adayı Şefik Caferovic’e karşı kaybetmişti. Ancak bu seçimlerde 11 partiyi de arkasına alan Becirovic, yüzde 90,51’i sayılan sandıklardan toplam 285 bin 108 oy aldı. Bu da aslında bu zaferin, İzetbegovic’i yenmek için tüm tarafların birleşmesiyle ortaya çıktığını gösteriyor. Becirovic’e aynı zamanda uluslararası toplumdan da destek gelmişti. Burada sorulması gereken soruşu: Becirovic’i destekleyen, birbirine birçok konuda ters olan bu 11 parti ülkenin iyiliği için mi, yoksa İzetbegoviç’i yenebilmek için mi birleşti? Tüm tabloya bakıldığı zaman cevap gayet açık.
SDA yine en güçlü parti
Yapılan bu son seçimlerle beraber Bosna Hersek’te yeni bir dönem başlıyor. Henüz seçim sonuçları tam belli olmasa da Cumhurbaşkanlık yarışını her ne kadar İzetbegovic kaybetmiş olsa da ülkedeki parlamento ve entite düzeyinde liderliğini yaptığı SDA partisi yine en güçlü parti oldu. Bundan sonra hükümeti kimlerin kimlerle kuracağını görmek için beklemek kalıyor, fakat SDA olmadan hükümetin kurulması neredeyse imkansız. Dolayısıyla aslında SDA yine kaybetmedi.
Oylamalardaki karışıklık
Anlatılması ve anlaşılması gereken bir nokta da Dayton Barış Antlaşması’nın getirdiği üçlü sistem. Bilindiği üzere Bosna Hersek’te, Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti Entitesi bulunuyor. Seçimlerde, Bosna Hersek Federasyonu’nda seçmenlere hem Boşnak adaylar hem de Hırvat adaylar sunuluyor. Yani Federasyon bölgesinde yaşayan vatandaşlar isterlerse Boşnak adaya, isterlerse Hırvat adaya oy verebiliyorlar. Sırp bölgesinde yaşayan seçmenler ise sadece Sırp adaylara oy verebiliyorlar. Hırvat adaylar arasında yer alan Komsic, Boşnaklara yakın bir isim; savaş yıllarında da Bosna Hersek ordusunda yer almış vatansever bir Bosnalı Hırvat. Dolayısıyla, Boşnak vatandaşlarının da sevdiği ve daha da önemlisi ülkesini düşmana karşı savunacağına dair güvenilen bir isim. Bu sebeple, bazı Boşnak seçmenler de Boşnak adaylara oy vermek yerine, Hırvat adaylardan Komsic’e oy verdiler ve bu şekilde İzetbegovic oyların bir kısmını da bu şekilde kaybetmiş oldu.
Savaştan sonraki yıllarda görüldü ki Devlet Başkanlığı Konseyi’nde Sırp ve Hırvat üyeler milliyetçi siyasi figürler olduğunda, her destek ve akıl için Sırbistan’a ve Hırvatistan’a giden kişiler olduğunda, Bosna Hersek’te devletin işleyişi engelleniyor, toprak bütünlüğü tehdit ediliyor, Boşnakları riske sokan adımlar planlanıyor. Bu yüzden, Bosna Hersek’i vatanı olarak gören Komsic gibi bir siyasetçinin Konseyde olması Boşnaklar için olumlu. Diğer tarafta, Hırvat vatandaşların yoğun yaşadığı bazı bölgelerde de Becirovic’in yüksek oy aldığı görülüyor, dolayısıyla bazı Hırvat seçmenlerinin de Hırvat adaylara değil, Boşnak adaylardan Becirovic’e oy verdikleri ortaya çıkıyor.
Türkiye ile ilişkiler
Türkiye açısından bakılacak olursa İzetbegovic’in Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile kardeş ve dost ilişkileri sürdürdüğü biliniyor. Bu ilişkiler ülke arasındaki ikili ilişkilere de olumlu olarak yansıyor. Ancak siyaset çok farklı bir alan olduğu için devletler arasındaki ilişkiler hem dostluk üzerine kuruludur hem de güç, fayda üzerine. Savaşta Sırp askerleri Boşnakları ‘’Türk’sünüz’’ diye öldürüyorlardı, Dodik yıllar önce Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan’ı sürekli eleştiren bir kişiydi ama bugüne bakıldığında Sırbistan Türkiye’ye dost ülke diyor, Dodik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı en iyi dünya liderlerden biri olarak kabul ediyor. Peki bu değişim nasıl oldu? Elbette, Türkiye’nin istikrarlı güçlenmesi ve yükselişiyle… Sırbistan’ın da böyle bir gücü karşısında değil, yanında istemesiyle. Türkiye’nin Sırbistan’a yaptığı yatırımlar, anlaşmalar, iş birlikleri aslında Bosna Hersek’teki barışın korumasına yönelik de fayda sağlıyor. Aynı bu şekilde, Boşnaklar adına seçimleri kazanan Becirovic de Türkiye ile iyi ilişkilerin devamından yana olacaktır. Türkiye güçlü olduğu sürece Bosna Hersek’te kazanan her aday onu dost olarak yanında görmek isteyecektir.
[Emine Şeçeroviç Kaşlı Gazeteci Yazar ve STAV Dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı]
*Makalelerdeki fikirler, yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
AA