Bosna Hersek’te ‘kimlik tespiti’ sorunu

Bosna Hersek, 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşta hayatını kaybeden binlerce kurban yakınının kapısını çalıp yeniden kan örneği almaya hazırlanıyor.

Bosna Hersek Kayıp Kişiler Enstitüsü tarafından, savaşın hemen ardından yapılmaya başlanan kimlik tespitlerinde DNA analizleri yerine eşya ve kişisel belgelere dayandırılan “klasik yöntem”in kullanılması, toprağa verilenlerin “doğru kişi” olmayabileceği sorusunu akıllara getiriyor.

Bosna Hersek Kayıp Kişiler Enstitüsü Yönetim Kurulu Başkanı Amor Masovic, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1996’dan 2001 yılına kadar yapılan kimlik tespitlerinde DNA analizi yerine “klasik yöntem” kullanıldığını doğrulayarak, ülkede yaşanan savaşta hayatını kaybeden binlerce kurban yakınından “yeniden” kan örneği alınması için çalışmalara başladıklarını açıkladı.

Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu (ICMP) tarafından Bosnalı kurban yakınlarından DNA analizleri için yeniden kan alınacağını belirten Masovic, süreç kapsamında başta kurban yakınları olmak üzere medya üzerinden bilgilendirme kampanyalarının yapılacağını söyledi.

Masovic, uygulanan “klasik yöntem” kapsamında kurbanların kimlik tespitinin eşya ve kişisel belgeler üzerinden yapıldığını anlatarak, “Bosna Hersek’teki toplam 12 morgda, yıllardır kimliğini tespit edemediğimiz 3 bini aşkın ceset kalıntısı mevcut. Bunu, önceki zamanlarda gelişmiş laboratuvarlarımızın bulunmaması ve DNA analizlerinin yapılmamasına bağlıyorum.” dedi.

Uygulanacak yeni kimlik tespiti yöntemine, 1996-2000 yılları arasında “klasik yöntem” ile toprağa verilen 4 ila 6 bin arasındaki kurbanın dahil edileceğini aktaran Masovic, ilgili kimlik tespitlerinde birtakım hataların meydana gelmiş olabileceğini vurguladı.

“Mezarların açılması söz konusu değil”

Masovic, morglarda “kimliği belirsiz” olarak bekleyen cesetlerin daha önceden toprağa verilen başka bir kurbana ait olabileceğine işaret ederek, “Yapılacak yeni girişimde iyimserlik önemli. Bizler, 2001 yılına kadar klasik yöntemlerle kimlik tespiti yapılmış kurban yakınlarının kapısını çalacağız ve onlardan bir damla kan isteyeceğiz. Toprak altında olanları ise asla rahatsız etmeyeceğiz. Mezarların açılması söz konusu değil.” diye konuştu.

Enstitü tarafından, “ayrı” mezarlarda bulunan 8 bin 200’den fazla kurban üzerinde “klasik yöntem” uygulandığı ve kimlik tespitlerinde hata olmadığının söylendiğini ifade eden Masovic, ilgili yanlışların toplu mezarlardan çıkartılan kurbanlarda yapılmış olabileceğinin altını çizerek şunları kaydetti:

“Söz konusu hatalar toplu mezar vakalarında yapılmış olabilir çünkü burada karmaşık yapıdaki ceset kalıntılarından bahsediyoruz. Kurban yakınlarından birisi en sevdiklerine ait olduğunu düşündüğü bir eşyayı tanımış olabilir ancak bu ayırt edici bir özellik değildir. Aynı eşya başkasında da vardı belki. Dolayısıyla, daha çok toplu mezarlara odaklanacağız.”

Masovic, ilgili uygulamanın Srebrenitsa soykırımı kurbanlarını kapsamadığının altını çizerek, soykırım kurbanlarına ait kimlik tespitlerinin DNA analizleriyle yapıldığını belirtti.

 

 

AA

Read Previous

Batı Balkanlarda Hac heyecanı

Read Next

Erdoğan kurban vekaletlerini Kızılay’a verdi

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *