Bosna Hersek’e uzanan otoyol Sırbistan ve Türkiye arasındaki ilişkileri güçlendirebilir mi?

Batı Balkanların kalbinde iddialı bir Türk yatırımı olan Belgrad-Saraybosna otoyolunun yapımı uzun süredir devam ediyor.

Türkiye, Batı Balkanlar’daki asfalt diplomasisi aracılığıyla Sırbistan ve Bosna Hersek’i birbirine bağlayarak, Belgrad ve Ankara’yı yakınlaştırmayı amaçlayan bir otoyol inşa ediyor.

İddialı karayolu taşımacılığı projesi cuma günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Belgrad’daki ev sahibi Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic arasında yapılan görüşmede ele alındı.

Sırbistan ve Bosna Hersek’in başkentlerini birbirine bağlayacak olan ve Ankara tarafından finanse edilen otoyol projesi, eski Yugoslavya’daki en önemli ulaşım altyapısı projelerinden biri. Özellikle de bölgenin geri kalanıyla ve kıtayla otoyol bağlantısı bulunmayan Bosna Hersek’in başkenti için.

Türkiye, Sırbistan ve Bosna Hersek arasında 2019 yılında imzalanan anlaşma, kuzey yarısı Belgrad’dan Saraybosna’ya uzanan dairesel bir otoyol planlıyor. Sırbistan topraklarındaki kısım tamamlanmış olup, Sırbistan Cumhuriyeti’ndeki (RS) 23 kilometrelik ek bir bölüm Sırbistan’ın Sremska Rača ve Bosna’nın Bijeljina şehirlerini birbirine bağlıyor.

Bosna Hersek’in geri kalanında çalışmalar henüz başlamadı. Ülkenin bölünmüşlüğü ve 1995’te savaşın sona ermesinden bu yana devam eden siyasi kargaşa nedeniyle otoyolun Saraybosna’ya giden yolu üzerinde nihai bir anlaşma olup olmadığı da belirsiz.

Görünen o ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Belgrad ziyareti, herkese ne yapılması gerektiğini ve hesabı kimin ödeyeceğini hatırlatan bir ilk adım oldu.

Bosna tarafında neler oluyor?

Otoyol, Bosna’nın başkentini Sırbistan’ın kalbine bağlayacak. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bölgedeki en kararlı siyasi ortağı olan popülist Milorad Dodik’in liderliğindeki Sırbistan’dan geçecek.

Engelleyici politikalarıyla tanınan ayrılıkçı Dodik’in, etnik milliyetçi gündemine uygun olması halinde ülkedeki her türlü ilerlemeyi engellediği bilinirken, bu otoyolun da yapılacakların başında geldiği görülüyor.

Geçtiğimiz ağustos ayında Dodik, yolun 130 km’lik bölümünün Sırbistan’da ve 30 km’lik bölümünün de Bosna’nın Sırbistan’ı ikiye bölen ve resmi olarak ne Sırbistan’a ne de Bosna’nın diğer azınlık gruplarından olan Boşnak-Hırvat çoğunluklu Brčko Bölgesi’nde inşa edilmesini finanse etmek için bir Türk bankasından 500 milyon euro kredi aldı.

Saraybosna Üniversitesi’nden siyaset bilimi profesörü Adnan Huskić Euronews’e yaptığı açıklamada, “Dodik’i otoriter liderlerden biri olarak görsek de, onun iş yapabileceğini biliyoruz. Dodik hesaba katılması gereken biri. Sırp tarafında da bu proje çok çabuk kabul gördü,” dedi.

Bu arada Bosna’nın diğer yarısında işler karıştı ve yol yapım makineleri bir milim bile hareket etmedi.

“Bu, Bosna için çok olağan bir şey; otoyolun ilk güzergahı, bu yolun nasıl ve nereye gideceği nedeniyle çekişme konusu haline geldi,” diye ekledi.

Sırbistan, yollarını istediği gibi inşa etme konusunda tam yetkiye sahipken, asfalt idari sınırına ulaştığı anda, 10 ayrı kanton ve onların hükümetlerinin idari bataklığına saplanmış olan Bosna Hersek yetkilileri, otoyolun kendi topraklarındaki bölümünden sorumlu hale geliyor.

Ancak yıllar boyunca Bosnalı yetkililerle iyi ilişkiler kuran, ülkenin sanayi, emlak ve özel sağlık sektörlerine büyük yatırımlar yapan ve bir zamanlar iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) ana diaspora mitingini Saraybosna’da düzenleyen Erdoğan, dostların gerektiğinde dağları yerinden oynatmanın bir yolunu bulacağını biliyor ve muhtemelen bu son engeli de yakında aşmakta ısrar edecek.

Brüksel Ankara’nın bölgedeki varlığını nasıl görüyor?

Bu arada, tüm yolun inşaat maliyetinin 4 milyar euro olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’nin bu iddialı yatırımı, Bosna ve Sırbistan gibi Avrupa Birliği’ne (AB) katılım müzakereleri yürüten Batı Balkan ülkelerindeki tek yatırım değil.

Ulaşım ağları, bölgede otoyollar, demiryolları ve diğer altyapıların inşası için milyonlarca yatırım yapan Brüksel için de hayati önem taşıdığından, Türkiye’nin katılımı sessizce de olsa birkaç kaşın kalkmasına neden olmuş olmalı.

Euronews, AB’nin Bosna delegasyonuna Türkiye-Sırbistan-Bosna projesini sordu. Heyet kısaca “AB tarafından finanse edilmeyen projeler hakkında yorum yapamayız” cevabını verdi.

Türkiye ve Brüksel özellikle son yıllarda pek çok konuda aynı görüşte değil. Türkiye NATO’nun tam üyesi olmakla birlikte, AB’ye katılım müzakereleri bir süre önce durdu ve 2016’dan bu yana Brüksel tarafından engelleniyor.

Aynı zamanda, Sırbistan’ın AB’ye giden yolu, dondurulmamış olmasına rağmen, son derece yavaş bir hızda ilerliyor ve Cumhurbaşkanı Vucic, herkesle, her yerde iyi ilişkiler sürdürmeyi amaçlayan bir dış politika geliştiriyor gibi görünüyor.

Belgrad ve Ankara, Moskova ile ilişkilerini sürdürmekten vazgeçmedi ve 2022 başlarında Ukrayna’yı geniş çaplı işgalinin ardından Kremlin’e karşı Batı yaptırımlarına katılmadılar.

Sırbistan ve Türkiye’deki havalimanları Rusya’nın başlıca şehirleriyle doğrudan ticari uçuşlara açık olmaya devam ediyor ve Rusya ile Avrupa arasındaki ulaşım için kilit merkezler haline geliyor.

Sırbistan Türkiye için neden önemli?

Türkiye’nin Sırbistan Büyükelçisi Hami Aksoy, Belgrad’ın şu anda ekonomik bir yükseliş yaşadığını ve olağanüstü bir ekonomik gelişme kaydettiğini ve Ankara’nın tüm bunlarda büyük bir ortak olmaya devam ettiğini değerlendirdi.

Sırbistan’da 1.300’den fazla Türk şirketinin faaliyet gösterdiğini hatırlatan Aksoy, bu şirketlerin 2021 yılı sonunda toplam yatırımlarının 250 milyon dolara (228,8 milyon euro), ticaret hacminin ise 2 milyar dolara (1,83 milyar euro) ulaştığını belirtti.

Euronews’a konuşan Sırbistan’daki İngiliz Ticaret Odası’ndan Milan Parivodić, “Erdoğan’ın Türkiye’sinin, AB ve NATO için hassas bir bölgedeki payını arttırmak için Sırbistan’a ihtiyacı var,” dedi.

“Türkiye Batı Balkanları, ülkeler bloğa katılmadan önce AB oyun alanındaki varlığını göstermek için kullanıyor. Sırbistan’ın eski Dış Ticaret ve Ekonomik İlişkiler Bakanı da olan Parivodić, “Bu hem siyasi hem de ekonomik önemi olan bir hamle,” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde, çok sayıda inşaat ekibi için iş fırsatları yaratmak, Türkiye’nin Batı Balkanlar, Orta Asya, Kafkaslar, Orta Doğu ve Rusya’nın savaşına kadar Ukrayna’daki projelerinde önemli bir faktör oldu.

Parivodić sözlerini şöyle sonlandırdı: “Çift haneli enflasyon oranlarıyla ekonomik krizden muzdarip Türk işletmelerine yurt dışındaki faaliyetlerden oksijen sağlıyor.”






Kaynak: tr.euronews

Read Previous

Türkiye’de yaşayan Bulgaristan vatandaşları, ülkelerindeki siyasi istikrarsızlığın son bulmasını istiyor

Read Next

İsrail ordusunun gece boyu Gazze’de düzenlediği saldırılarda 29 Filistinli hayatını kaybetti