Bir Öğrencinin Günlüğünden

Eski Yugoslavya döneminde eğitimde eşitlik hakları, İkinci Dünya Savaşından sonra yeni kurulan Yugoslavya Devletinin hazırladığı Yasalarda beli edilmişti… Ve eğitim denince insanın aklına, eğitimi doğru dürüst görmek, ülkesindeki eğitimin eşitlik fırsatlarından en iyi biçimde yararlanmak demektir. Memleketimde eğitimde eşitlik Yasası daha 1944,lerde kabul edildi. Öyle ki Ulus ve Halklar kendi ana dilinde eğitimini görecektir, deniliyordu Yasada. Günümüzde de bu Yasalar geçerli, öyle ki Makedonya Cumhuriyetinde Ulus ve Halklar kendi Anadilinde eğitimden yararlanmaktalar. Ancak bunun geçerli olması, bu eşitlikten yararlanmak için Halklar Dillerinde eğitimin gerektiği gibi uygulanması anlamına gelmektir. Doğduğum, yaşadığım, gençliğimi ve eğitimimi aldığım ülkemde Yasalara rağmen bazı kişilerin davranışları aslında Yasaların çiğnendiğini ortaya atmaktadır. Bunları yazarken, Yasanın tanıdığı eğitimdeki eşitliğinden bazılarının gerçek anlamda kullandıklarını da anmadan geçemem. Eğitimde eşitlik Yasaları uygulandığında insanları üzen bazı görüntülerin de belirdiğini elime geçen (25 yıl öncesi yazılan)- Bir Öğrencinin Günlüğünden- okuduklarımı Siz değerli okurlarıma da aktarmayı uygun buldum. Güzelim ülkemin Tek partili döneminde Eğitimdeki eşitliği ya da eşitsizliği kaleme almışken,- GÖRÜNÜRDE KÜÇÜK ŞEYLERİN HAYATIMIZDA NASIL DA DERİN İZLER BIRAKTIĞINI- anlatmaya çalışacağım…

Eğitimde eşitlik Yasası her şeyden önce, Ulus ve Halklar kendi Ana dillerinde eğitimin yapmasını öne sürmektedir…? Derken elime geçen öğrencinin Günlüğünden yaptığım alıntılardan, bu öğrencinin daha ilkokuldan başına gelen ayrıştırmalar gözüme ilişti…

Üsküp’ün merkezinden uzak olan Draçova semtinde ikamet eden öğrenci, kendi ana dilinde bir okulun olmadığından dolayı eğitimini Makedon dilinde almak zorunda kalıyor. Draçova semtinin ‘BRATSTVO’ okulunda Türk Dilinde eğitim yapacak bir sınıfın açılması için gazeteci ve yazar Nusret Dişo elinden geleni yaptıysa da başaramadı. Maalesef olmadı, sınıfın açılmasına ilişkin öğrenci sayısı yeterli bulunamadı. Bu yüzden Draçova’da ikamet eden Türk aileleri çocuklarını ister istemez Makedon dilinde eğitim görmelerine razı kalıyor… Böylece ‘BRATSTVO’ adındaki sekiz yıllık okulda eğitimine başlayan bir kız öğrencisi, yaşadıklarını Günlüğünde yazmış. Ancak bu kız öğrencisinin ilkokul dönemindeki başarısı, adı geçen okulda çalışan bugün rahmetle anılan Bedriye Abdula öğretmeninden kaynaklanıyor. Zaten her öğrencinin hayatında ilkokul öğretmenleri çok önemlidir. Eğer şanslıysanız mesleğini seven bir ilkokul öğretmeninden ders aldıysanız hayatınız boyunca başarılarınız geride kalmayacak. Bunu da hayat tecrübelerimizden anlıyoruz. İlkokulunu başarıyla bütünleyen bu kız öğrencisi aynı okulda orta eğitimine de devam ediyor. O dönemde ilkokul eğitiminin sekiz yıllık olduğundan eğitime aynı okulda devam edilirdi. Ancak bu kız öğrencisi ortaokul eğitimi sırasında incitici bir durumla karşılaşıyor. Öyle ki, altıncı sınıfın ilk yarısında Makedonca dersinden notu kırıkmış. Öğretmenin, Bir Türk Makedoncayı Makedon’dan daha iyi bilemezmiş açıklaması olmuş. Böyle bir açıklamaya üzülen öğrenci evine ağlamaklı giderek anne babasına okuldaki öğretmenin kırık notu için söylediği açıklamayı anlatıyor. Bu okulda eğitimime devam etmek istemiyorum, ben Türk okuluna gitmek isterim, sözlerini şaşkınlıkla dinleyen anne -baba, hemen okula gidip, böyle anlamsız olayı okul müdürüne anlatıyorlar… Ve kızlarının okul çıkışını istiyorlar. Müdürün böyle bir şey yapmamalarına ilişkin ısrarlara kulak asmadan anne -baba öğrencinin okul çıkış belgesini almayı başarıyorlar…
… Ve kız öğrencisi eğitimine ‘TEFEYYÜZ’ okulunda kendi Ana dilinde devam ediyor…

Öğrencinin Günlüğünde anlattıklarını ilgiyle okumaya devam ediyorum. Gerçekten de ilginç olaylar olmuş. Öyle ki bu kız öğrencimiz ‘TEFEYYÜZ’ sekiz yıllık eğitiminden sonra, ‘YOSİP BROZ TİTO’ lisesinde eğitimine devam ediyor.. Türk dilinde eğitimini gördüğünden dolayı sorunlar belirmemiş. O dönemde güdümlü eğitim vardı, anlayacağınız yönelimli eğitim, lise eğitiminin ikinci sınıfından sonra aynı ayarda olan bir başka okula da kaydını yapabilirdi isteyen. Öyle ki sözünü ettiğim kız öğrencinin çizime eğilimi olduğundan dolayı ikinci sınıftan sonra , -Sanat okuluna’ kaydını yapmış.

Böylece bu öğrencimiz üçüncü ve dördüncü sınıfının eğitimine – Sanat Okulunda- devam ediyor. Büyük bir istekle okula kaydını yapan kız öğrencimiz burada da Makedonca dersiyle ilgili bir haksızlığa uğruyor… Makedonca dersini veren öğretmen kızın bilgisini hiç ama hiç denemeden kırık not veriyor… Böylece yarıyıl karnesinde öğrencinin Makedonca dersinden kırık notu görülmüş…

Neyse ki bu öğretmen emekliye ayrılıyor yerine de genç bir öğretmen geliyor ki, öğretmen öğrencinin bilgisini anladıktan sonra hak ettiği notu veriyor. . . Günlükte ki bu kaydı okuduğumda, öğrenciler arasında ayrımcılığı yapmayan öğretmenlerin de var olduğunu anladım…

Bir de Üniversite de böyle ayrıştıran bir olay oluyor. Öğrencinin Günlüğüne göre Lise eğitimini en yüksek başarıyla bütünledikten sonra Üsküp, ün ‘KİRİL METODİY’ Üniversitesinin Sanat Tarihi bölümün açtığı giriş sınavlarını kazanan kız öğrencisi, Sanat Tarihi Bölümüne kaydını yapıyor.. Derslerinde başarı kaydeden bu öğrenci fakültenin gözde profesörün davranışından dolayı üzücü bir durumla karşılaşıyor. Estetik dersinden sınava giren öğrencimizin, Ders Hocası sorularına aldığı yanıtlardan hayli memnun kalarak, diğer öğrencilere – en yüksek not( 1o),u almak için böyle çalışmalısınız, aferin diyor, ve, İndeksinizi, notu yazmam için alabilir miyim dedikten sonra,, Türk adını görünce –Ben Size yine de 9 yazsam iyi olur- demesi Hocasının böyle davranıştan sonra kızımızın nasıl da üzüldüğünü tahmin edebilirsiniz…

Bitmedi, Günlüğü okumaya devam ediyorum. Üniversite eğitiminin sonunda Diploma anı her öğrencinin beklediği güzel bir duygu olsa gerek. Dört yıllık süren Üniversite eğitiminde en başarı öğrenciler arasındaysanız heyecanınız dorukta olur. Bu heyecanı yaşayanlar bilir… Ve diploma alma günü gelmişti, anlatıyor günlüğünde kız öğrencisi.- İçim kıpır kıpır, eğitim yıllarımda verdiğim emeğimin ödülünü alacam bugün,-. Evet, her öğrenci eğitiminin en güzel anını yaşar diploma alma törenlerinde. Ailem gelmişti. Hepimiz heyecanlıydık, çünkü eğitimini birincilikle bütünleyen öğrenci diplomasını Üniversite Rektöründen alacaktı. Gerçekten de öğrenci için böyle bir an unutulmazdı. Herkes eğitimi boyunca böyle bir anı bekliyordur. Hele öğrencilerin anne-babaları böylesi törende beliren heyecanı asla unutmaz…

…..Rektör geldi, başarılı öğrencilere diplomaları verdi, o da ne dört yıl yüksek not alan başarılı bu öğrenci, başarı kaydedenler arasında yoktu. Dekan geldi bölümün ikinci başarılı öğrenciye diploma verildi, bunlar arasında da öğrencinin adı okunmadı. Böyle bir duruma öğrencimizin bölüm arkadaşları bile şaşırmış ki, – neler oluyor- sormaya başlamışlar.. Başarılı öğrenciler arasında , -Sen de olmalısın- demeye başladılar. Öğrenciler arasında bir fısıldama başladı. Herkes şaşkındı.. Bu nasıl olur, soruyordu arkadaşlarım. Sonunda anlayacağınız orta başarılı öğrenciler arasında adım duyuldu, diplomamı alırken ortalama notumun sekiz olduğunu gördüm. Öyle yazıyordu, diplomanın kutusunda.. Zira kutunun içindeki DİPLOMA ’da gerçek notum duruyordu. Hemen itiraz ettik, nasıl bir yanıt aldık düşünebilir misiniz –YANLIŞ OLMUŞ; HEMEN DÜZELTİRİZ- . İşte böyle yeniden üzücü bir durumla karşılaşmıştı kız öğrencimiz. Bir Türk olarak eğitim süresince bunların yaşandığını Günlüğüne kaydetmiş öğrencimiz… Gerçekten de üzücü görüntüler bunlar. Görünürde –KÜÇÜK ŞEYLERİN HAYAT BOYUNCA DERİN İZ BIRAKTIĞI- da bir gerçektir… Bu kız öğrencimizin ‘GÜNLÜĞÜNDEN ‘ eğitimde yaşadıklarını yazmayı uygun gördüğümün nedeni de günümüzde eğitim gören gençlerimize, ne kadar da eşitlikten bahsedilirse, bunlar sadece ve sadece kağıtta kaldığının ancak gerçek hayatta bu tür olayların da yaşandığını anlatmaktı amacım…

Günlüğün devamında bir güzel olayı da okudum. Onu da anlatmaya çalışacağım. Makedonya’da birlik, beraberlikten, yana olan Makedonların da var olduğunu vurgulamak istiyorum. Bundan dolayıdır ki, Üniversite eğitiminden sonra öğrencinin yaşadığı hayatının en güzel olayını da anlatmaya gayret edeceğim., Bir Sanat Tarihçisi olarak mesleğini seçmeliydi. 1996 dönemin Makedonya Kültür Bakanlığı’na başvurmuş genç kızımız. Dönemin Kültür Bakanı Sayın Slobodan Unkovski ile yapılan ilk görüşmede, Bakanlığın Sanat Tarihçi Kadrosuna ihtiyacı olduğu belli olmuş. Yılbaşı Bayramından hemen sonra, evrakların teslim edilmesinin gerektiğini, Bakan ve Genç Sanat Tarihçi arasında yapılan konuşma esnasında ortaya atılmış. Evraklar teslim edildikten sonra, Makedonya Kültür Bakanlığında kadroya genç kız Müzeler sorumlusu görevine getiriliyor. Yaşanan bütün o hengâmelerden sonra Genç Sanat Tarihçi hak ettiği yerde kendini buluyor. Böylece ,insanlar arasında ayrımcılık yapmayanların da olduğunu anlamıştı Genç ve yetenekli kızımız….

… Evet bazı insanlar ayrımcılığı benimserken çoğu kişiler birlikten, beraberlikten yana olduklarını da belli etmeyi davranışlarıyla başarmışlardır. Derken, yasaların verdiği haklara çoğu zaman ve birçok yerde insanlar tarafından engellendiğine rastlayabilirsiniz… Fakat insanlar arasında, İNSAN olanlar ayrışımı yapmayan beraberlikten yana olan yüreği güzel kişilerle de karşılaşırsınız. Yazımın sonunda, Genç Kızımızın Günlüğünden aldığım bazı bölümleri anlatmaya çalışırken O dönemin Makedonya, Kültür Bakanı Sayın Slobodan Unkovski’nin insanlar arasında ayırım yapmadan insanı insan olarak kabul eden yüce kişiliğinin eşi bulunmayan biri olarak tanıtmayı da istedim.. ..

Read Previous

Bulgaristan’daki Osmanlı camileri yıkılma tehlikesi yaşıyor

Read Next

“Karadağ sınır anlaşmasının onaylanması bir iç meseledir”

8 Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *