25 Ocak 2017 tarihinde Fatih Sultan Mehmed Han’ın vezirlerinden biri, Sultan II. Bayezid döneminin veziriazamı olan Koca Davut Paşa tarafından 15. yüzyılın ikinci yarısında yaptırılan Davut Paşa Hamamı’nda Mehmed Arif’in “Divanını Yakan Şair” isimli ilk şiir kitabı tanıtıldı. Bir de o gün Makedonya Türklerinin kültür meşalesi olan Köprü Dergisi’nin 15. yıldönümü olunca Balkanların kuru soğuğu yerini hamam havasına bıraktı.
Bir şeyi sıfırdan inşa etmek hazır olanı devam ettirmekten çok daha zordur. İlkini yapmak için fikre ikincisini yapmak için birikim ve emeğe ihtiyaç vardır. 2002 yılındaki şartlar da göz önünde bulundurulduğunda üniversite öğrencileri tarafından atılan bu adımın ne kadar “delice” olduğu çıkıyor ortaya. Aliya İzzetbegoviç’e göre “Kendilerine delilik bulaşmış insanlar mutludurlar”. Kullandığımız onca akıllı cihazla ne kadar ve nasıl bir deliliğe bulaşabiliriz!? Problemini, biz gençlerin kafa yorması için burada bırakıyorum.
Köprü Dergisi niçin yayınlanmaya başladı? Neden Köprü ismini aldı? Neler yayınladı, neler yayınlamadı? Kime, neye köprü oldu? Neleri doğurdu? Kısacası Köprü Dergisi 15 yılda ne yaptı? Köprü Dergisi türlü imtihanlardan geçtiği 15 yıl boyunca her sayısını ayrı bir ihtimam, ayrı bir gayret, ayrı bir sevgiyle hazırladı. Toplumsal hafızanın bekçiliğini yaptı. Makedonya ve Balkanlarda cefa çekmiş, bedeller ödemiş fakat her şeye rağmen milli ve manevi duyguları yeni nesillere aktarabilmiş mahfuz insanların bilinmeyen hikâyelerini gün yüzüne çıkaran bir dergi. Burmalı Camii örneğinde olduğu gibi kaybolmaya yüz tutmuş kültürel mirasımızı; “Şehirden silebilirsiniz ama gönlümüzden asla” diye haykıran bir dergi. Makedonya’nın tecrübeli yazarlarıyla genç yazarlarını buluşturan bir köprüdür…
Yayın kurulu üyesi olduğu bir dergi için kötü konuşanı duymadım diyorsanız, Köprü Dergisi’ne eleştirilerini sakınmayan Makedonya Türk Edebiyatı’nın çınarlarından Fahri Kaya’nın şu sözleri yukarıdaki ifadelerimi doğrular nitelikte: “İyi ki meydana çıktılar. İyi ki kültür tarihimizde boş sayfa bırakmadılar. Rumeli’nin bu diyarında Osmanlı-Türk uygarlığının ne denli zengin olduğunu göstermeye çalışırken, Makedonya’da Türklüğün hala ayakta olduğunu ispat ettiler. Bu işi başlatanları, bu işi sürdürenleri kutlarım. Tarih yazdılar.”
Mehmed Arif. “Yaşamak denen türküyü” nevi şahsına münhasır sesiyle söyleyen bir şair. 25 yaşında ilk şiir kitabını yayınladı. Şiir kitabını İstanbul gibi bir şehirde okuma ayrıcalığına sahip oldum. Hani bir çırpıda okuduğumuz kitaplar vardır ya, işte Divanını Yakan Şair onlardan değil. Şairin yazdığı tasavvufi derinliğe inebilmemiz için okuduğumuz her şiirin hazmedilerek okunması gerekiyor. “Başarılı olan şiir, doğru yolu aradığını bize hissettiren şiirdir” diyor İsmet Özel. İnsanın ömür harcadığı meseleye bakın (divanını yakan) şair nasıl yaklaşıyor:
“Bana kim olduğumu soruyorlar
Bileydim söyler miydim
Söyleyenler bilmeyenlerdir
Bilenler söyler mi?
Tercih insanın kurbanıdır…”
İlk şiir kitabına “Yücelcilere ithafen” diye başlayan şair; seher vaktine beş kala, duayla yıkadım yüzümü diyen şair; hayallerine abdest aldıran şair; onca haksızlığa gözyaşını şahit kılan şair; dünyaya sırtını dönüp vur pençeni diyebilen şair, Osmanlıyla birlikte giden şüphesiz el değil düşüncesinde olan bir şair; bütün bunların hepsi bir kenara, hiç görmediği, tanışmadığı ama kendi hayatında önemli izler bıraktıklarını hissettiği Ata Efendi’yi, Fettah Efendi’yi, Hafız İdris Hocaefendiyi tek başına bile bir kitap olabilecek “Dergâhın Kandilleri” şiirinde yâd eden bir şair tabi ki beklenen şairdir. Eslafımızın emeklerinin bir karşılığı olduğunu kanıtlayan bu şiir gelecek için de ümidimizi canlı tutuyor. İşte bu şiir gerçek bir dava şuurunun hayat bulmuş hâlidir. Çoğu gencin isimlerini dahi bilmediği Meddah Medresesi âlimlerini hatırlayan, hatırlatan, derin bir muhabbetle şiir yazan (divanını yakan) şaire şükranlarımı sunuyorum.
Biz toplum olarak değerlerimiz hayatta iken sahip çıkmayız. Ancak onları kaybedince hissederiz o boşluğu. Son talebesi olmaktan büyük övünç duyduğum Hafız İdris Hocaefendinin de yakındığı konulardan biridir bu. Bu yazının yazılma nedeni de bir şeyleri değiştirme çabası!
Yazımızı Prof. Dr. Saadettin Ökten’in şu sözleriyle bitirelim: “Aşk, bazen aşırı harareti ile ruhu yakar. Bu şairin vazgeçemediği bir yanmadır.”
15 Comments
lipitor where to buy order lipitor 20mg online order atorvastatin 10mg generic
buy propecia pill order propecia 5mg without prescription fluconazole online
order generic ciprofloxacin 1000mg – cipro 500mg generic buy generic augmentin 1000mg
ciprofloxacin 1000mg canada – order myambutol 1000mg without prescription buy augmentin 1000mg without prescription
metronidazole uk – buy cheap generic oxytetracycline buy zithromax pills for sale
ciplox online – buy chloramphenicol tablets erythromycin 500mg usa
buy valacyclovir 500mg pills – buy starlix pills for sale purchase acyclovir online
generic ivermectin – order sumycin generic tetracycline cost
metronidazole 200mg usa – oxytetracycline pills zithromax 250mg generic
ampicillin us penicillin generic buy amoxil without a prescription
lasix 100mg oral – order captopril 25mg without prescription captopril cost
cost metformin 1000mg – order duricef 250mg online purchase lincocin generic
buy retrovir 300 mg generic – generic epivir 100 mg zyloprim 300mg cost
clozaril sale – order ramipril online buy generic pepcid 40mg
quetiapine 50mg canada – buy fluvoxamine generic order eskalith