Batı Balkanlar’daki meselelere AB Yüksek Temsilcisi Mogherini’nin tek başına çare bulamaması üzerine AB’nin “ağabeyi” iki ülke, Fransa ile Almanya, bölge ülkelerinin liderlerini aynı masada toplayarak sorunlara çözüm aradı.
Batı Balkanlar’daki meselelere Avrupa Birliği (AB) Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin tek başına çare bulamaması üzerine AB’nin “ağabeyi” iki ülke, Fransa ile Almanya, bölge ülkelerinin liderlerini aynı masada toplayarak sorunlara çözüm aradı.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in de deyimiyle “herkesin elindeki kartları açık oynadığı” zirvede, başta Sırbistan ile Kosova arasındaki sorunlar olmak üzere bölgenin güncel meseleleri masaya yatırıldı.
Yıllardır AB’nin ara buluculuğunda yürütülen Belgrad-Priştine diyalog süreci, Kosova’nın, kendisini bağımsız bir ülke olarak tanımayan Sırbistan ve Bosna Hersek’ten ithal edilen ürünlere yüzde 100 gümrük vergisi koymasının ardından artan gerginlik nedeniyle kesintiye uğramıştı.
Kosova tarafı, diyalog sürecine ABD’nin de katılımının zaruri olduğunu savunurken, ABD olmadan ne diyalog ne müzakere ne de anlaşmanın mümkün olabileceğini vurguladı.
Diyalog sürecinde iki ülke liderleriyle görüşmeleri yöneten Mogherini’nin tek başına uzun süredir bu meseleye çözüm üretememesi üzerine devreye Almanya ve Fransa girse de Kosova tarafının bu husustaki net tutumu, Berlin’deki zirvede de çözüme uzak olunduğunu gösterdi. Kosova’nın, bağımsızlığını tanıyana dek Sırbistan ve Bosna Hersek ürünlerine gümrük vergisi uygulaması kararından geri adım atmaması ve Belgrad-Priştine diyalog sürecine ABD’yi de dahil etmek istemesi çözüme gidebilecek tüm yolları tıkadı.
Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi, Berlin’deki zirve öncesinde yaptığı açıklamada, ABD’nin katılımı olmadan ne diyalog ne müzakere ne de anlaşmanın mümkün olduğunu vurgulayarak bu zirvenin Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Sırbistan’ı ve Kosova’nın bağımsızlığını henüz tanımamış beş AB ülkesini, Kosova’yı tanımaya ikna etmesi için iyi bir fırsat olduğunu söyledi.
Batı Balkan Ülkeleri Zirvesi’nin içeriği ve sonuçları ile ilgili detaylı bilgi verilmese de yetkililerin açıklamalarından toplantının odağında Kosova-Sırbistan meselesinin olduğu anlaşılıyor.
AB’nin “zayıflığı ve kendi içinde hemfikir olamaması” nedeniyle diyalog sürecinde ABD’nin katılımının zaruri olduğunu savunan Thaçi, bu zirvenin mucizevi bir çözüm getireceğine inanmadığını ancak iyi bir fırsat olduğunu ifade etti.
Kosova-Sırbistan meselesinde olası bir çözüm olarak gündeme gelen toprak değişimi söylemlerine de değinen Thaçi, mevcut sınırlarından vazgeçmeyeceklerini ima ederek Kosova’nın bağımsız ve egemen bir devlet olarak kalmaya devam edeceğini ayrıca Sırbistan’da kalan ve Arnavut nüfusunun yoğun yaşadığı Presevo, Medvedja ve Bujanovac’ın Kosova’ya dahil edilmesi için yoğun bir şekilde çalıştıklarını kaydetti.
Vucic: Talep listesi değil, müzakere olmalı
Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic ise gün boyunca zorlu toplantılar yaptıklarını belirterek “Sırbistan’a karşı şart koşulamaz. Burada bir talep listesi değil, müzakere olmalı. Belgrad yönetimi, diyalog için karşısında ciddi bir muhatap görmüyor.” dedi.
Toplantıya öncülük eden Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un rasyonel ve anlayışlı olduğunun altını çizen Vucic, bu ikilinin ciddi ve sorumlu bir şekilde diyalog sürecinin devamı ve Balkanlar’da istikrar için çaba sarf ettiklerini söyledi.
Bölge ülkelerinin Sırbistan’a ve hala kendi toprağı olarak görmeye devam ettiği Kosova’ya yaklaşımını en net şekilde görmek açısından toplantının önemli olduğunu kaydeden Sırp lider, Arnavut tarafının keskin tavrından ve toplantıya katılan Bosna Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Denis Zvizdic’in açıklamalarından şaşkınlık duyduğunu belirtti.
Toplantıda Arnavut tarafının kendilerinden Kosova’nın bağımsızlığını tanımalarını talep ettiklerini ayrıca Bosna Hersek’teki Sırp Cumhuriyeti’ne (RS) benzer bir yapılanmanın Kosova’da mümkün olamayacağını söylediklerini aktaran Vucic, “Perdenin ardında ne olduğunu gördük. En azından Avrupa’nın önünde ciddi ve sorumluluk sahibi bir ülke imajı sergilediğimizi düşünüyorum.” dedi.
Vucic, toplantıda Kosova’nın bağımsızlığına karşı olan tek tarafın kendileri olduğunu ve Sırbistan’ın konumunun çok zor olduğunu ifade ederek “Sırp heyeti, medeni bir şekilde gerektiği gibi mücadelesini vermiştir.” diye konuştu.
Toplantıyı “boşa harcanmış zaman” olarak görmediğini söyleyen Sırp lider, içinde bulundukları çıkmaz sokaktan çıkış için Merkel ve Macron’un yoğun çaba sarf ettiğini belirtti.
Zvizdic’in katılımına tepki
Öte yandan, zirveye Bosna Hersek adına Zvizdic’in katılması da tepki çekti.
Bosna Hersek’te geçen ekim ayında yapılan seçimin ardından yeni hükümetin hala kurulamamış olmasından ötürü teknik anlamda yetkisiz sayılması nedeniyle Zvizdic’in toplantıda ülkeyi temsil etmesi tepkilere yol açtı. Toplantıya Bosna Hersek adına en yetkili kurum olan Devlet Başkanlığı Konseyi üyelerinin davet edilmesi savunulurken, Boşnak siyasetçi Zvizdic’in özellikle RS ve Kosova hakkında söyledikleri ise ateşi daha da körükledi.
Balkanlar’da sınırların yeniden çizilmesinin kötü sonuçlara neden olabileceğini söyleyen Zvizdic, 1990’lı yıllarda bölgede yaşananları anımsattı.
Bosna Hersek, ülkedeki Sırp temsilcilerin karşı çıkması nedeniyle her ne kadar Kosova’yı bağımsız bir ülke olarak tanıyamasa da Boşnak ve Hırvat temsilciler, Kosova’nın bağımsızlığının tanınmasından yana olduklarını daha önce birçok kez dile getirmişti.
Zvizdic’in açıklamalarına tepki gösteren Vucic, Kosova’nın hala Sırbistan toprağı olduğunu savunarak “Yani Zvizdic, Kosova’nın Sırbistan toprağı olduğunu kabul mu ediyor? Yok eğer durum farklıysa, yani Sırbistan sınırlarında yeniden düzenleme yapılabiliyorsa diğer ülkelerin sınırlarında da neden yapılmasın?” yorumunda bulundu.
AB, Batı Balkanlar’da istikrarsızlık istemiyor
Batı Balkan Ülkeleri Zirvesi’nin içeriği ve sonuçları ile ilgili detaylı bilgi verilmese de yetkililerin açıklamalarından toplantının odağında Kosova-Sırbistan meselesinin olduğu anlaşılıyor. Zira ayrılıkçı radikal Sırplar daha önce de Kosova ile ilgili açıklamalarında Kosova’nın “kaybedilmesi” halinde Bosna Hersek’in içindeki RS entitesinin de aynı örnekle ayrılabileceğini dile getirmişti.
Gerek tarihi gerek dini sebeplerden ötürü Kosova’dan vazgeçmeyen ve onu kendi toprağı olarak görmeye devam eden Sırbistan da her defasında Bosna Hersek’in toprak bütünlüğüne saygı duyduklarını söylese de RS’yi bir koz olarak kullanmaktan da geri durmuyor.
Batı Balkanlar’daki olası bir istikrarsızlığın ya da 1990’lı yıllarda yaşanan senaryoların tekrarlanmasının Avrupa’nın istikrarını olumsuz etkileyeceğinden endişe duyan AB, meselelerin masa başında çözümü için yoğun çaba sarf ediyor. Bunun en önemli göstergesi, her ne kadar somut netice alınamasa da bizzat Merkel ve Macron’un ipleri ele alabilmek için başlattığı bu girişim oldu.
AB’nin “ağabeylerinin” başlattığı bu girişimin meyvelerini verip vermeyeceği ya da yaraları daha da derinleştirip derinleştirmeyeceğini zaman gösterecek. ABD’nin açık desteğini almış görünen Kosova’nın ve genel olarak Arnavut tarafının tutumu da bu noktada belirleyici olacak.
Bu arada, Berlin’deki toplantıya Merkel ve Macron’un yanı sıra Bosna Hersek, Sırbistan, Karadağ, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Kosova ile AB üyesi bölge ülkeleri Hırvatistan ve Slovenya’dan da liderler katıldı.
AA