15 Temmuz 2016 gecesi saat 22.00 sularında Türkiye’de bir darbe teşebbüsü başladı. Atatürk havalimanı, Boğaziçi köprüsü, Fatih Sultan Mehmet köprüsü trafiğe kapatıldı ve bir grup asker tarafından ele geçirildi. Darbe bildirisi TRT ekranlarında silah zoruyla okutuldu. TBMM bombalandı. F-16 uçakları, tanklar, silahlar, bombalar, düşmana uzatılan tüm savaş unsurları Türk halkına çevrildi, bazı darbeci askeler ve generaller tarafından…
Demokrasiye sahip çıkmak isteyen milyonlarca insan; kadın – erkek , genç – yaşlı demeden ölümü ve yaralanmayı göze alarak sokaklara akın etti. Şehir merkezleri, havalimanları doldu taştı. Tankların önüne çıkan hatta önüne yatan cesur vatanseverler bile oldu. Siyasi görüşleri farklı insanlar tek bir paydada buluştu. Darbeyi kınamak için Üsküp’te, Bosna’da, Almanya’da Fransa’da, Kosova’da, Türk temsilciliklerin önünde protestolar yapıldı. Dualarda hep Türkiye vardı. Türkiye’nin farklı şehirlerinde camilerin müezzinleri tarafından selalar okundu. Tüm İslam coğrafyasından gökyüzüne doğru haykırılan dualar, güzel temenniler, yalvarışlar semada bir bulut gibi İstanbul ve Ankara üzerinde yoğunlaştı. Bir katman oluşturdu. Türkler bir kabusu yaşadı o gece.
‘’Başka Türkiye yok’’ beni en çok düşündüren ve gerçekleri yüzüme çarpan cümle oldu. Ne kadar da doğru bir cümle. Bizim güvenebileceğimiz, sırtımızı doyasıya yaslayabileceğimiz, desteğini her zaman hissedebileceğimiz, mutluluğuyla havalara uçacağımız, üzüntüsüyle kahrolacağımız Türkiye’miz bir tane. Zaten sık sık terör olaylarıyla ciğerimiz dağlanıyorken, sosyal medyada kişisel hesaplarımızdan #prayforturkey etiketi eksik olmuyorken, Batı dünyası üzerine üşüşmek için akbaba gibi bir köşeden zayıflamanı bekliyorken neden be Türkiyem neden? Kardeşi kardeşe, polisi askere kırdırtmak niye? Bu daha da mahvediyor bizi… Türk Türk’e düşman olamaz, olmamalı. Ülkenin huzuru için, vatandaşların güvenliğini sağlamak adına kullanılan o tanklar hiçbir surette millete döndürülmemeli.
F-16 uçaklarıyla çocukları, anaları, babaları korkutmak için alçaktan uçtuğun mahalle senin mahallen, semt senin semtin, yurt senin yurdun. Düşmanın az da mı sen kendine düşman oluyorsun?.. Vuran da biziz vurulan da, heyhat…
Bir toplumda herkesin siyasi görüşünün aynı olması beklenemez fakat demokratik yöntemler dışında uygulanacak her yöntem Türkiyemizi geri çekmeye, demokrasisini, ekonomisini zayıflatmaya yönelik bir adımdır. Tepki varsa eğer ki yönetime, iktidara, meclise o zaman bunu göstermek için yegane çare sandıktır! Böyle kestirme yollar şimdiye kadar başarılı olmuş gibi görünse de her daim gücümüzü zayıflatmıştır. Bizi kaosa sürüklemiştir. Canlar almıştır. Gün birlik günüdür, Türkiye’mizin yanında olma günüdür.
Binbir zorluk ve korku içinde haber yapmaya çalışan kanallar, başları üzerinde silahlarla tarama yapan helikopterlere inat devletini korumak için askerleri vazgeçirmeye çalışan halk, yaralananları gördükleri halde geri dönmeyen yaşlı genç, büyük bir sınav atlattı o gece. Biliyorlardı çünkü onları bekleyen geleceği. Tecrübeyle sabitti darbeden sonra gelecek çilekeş dönem. İlk defa yaşamıyordu bunu Türkiye.
Olan 240 cana oldu, darbeciler arasında kandırılmış ve yapılmaya çalışılan şeyden haberleri olmayan mehmetçiğe oldu. Bize de sosyal medyaya sızmış asker polis kardeşliğini gösteren fotoğraflar kaldı. Linç edilmekten asker kardeşlerini kurtarmaya çalışan polis fotoğrafları. Bilanço çok ağır. Bir gecede kaç evin ışığı söndü, boşu boşuna. Kim ne derse desin, hain elebaşları komutanlar dışında hayatını kaybeden emir kulu askerlerimiz de yaktı canımı. Canımızı! Kazanan yok aramızda, hepimiz kaybettik. Kimileri vatan uğruna daha çok şey kaybetti, kimileri daha az. Türkiye zor bir dönemden geçiyor şimdi, ağır acılı bir dönemden. Asfaltlara kan lekesi bulaştı, gökkubbeye kadar ağlayışlar yükseldi. Biz Üsküp’ten bile duyabildik hıçkırıkları, gözpınarlarımızı yaşarttı, kalbimizi sıkıştırdı, nefesimizi kesti, içimizi çok acıttı.
Sen güçlü ol Türkiyem. Güçlü ol ki kaçmasın uykularımız. Güçlü ol ki biz de güçlü olalım. Alnımız ak, koltuklarımız kabarık yürüyelim. Sen sadece Türklerin değil tüm ümmetin umudusun! Sen bizim kıymetlimizsin!