Barış Manço’nun oğlu Batıkan Manço, babasının ölümünün üzerinden 20 yıl geçtiğini belirterek, “Hiç kolay geçmedi bu 20 sene. Zorluğuyla beraber duygu dolu da geçti. Bu 20 yılda yalnız olmadığımızı gördük.” dedi.
Anadolu rock müziğinin efsane ismi, şarkıcı, besteci, söz yazarı ve televizyon programcısı Barış Manço‘nun oğlu Batıkan Manço, babasının ölümünün üzerinden 20 yıl geçtiğini belirterek, “Hiç kolay geçmedi bu 20 sene. Zorluğuyla beraber duygu dolu da geçti. Bu 20 yılda yalnız olmadığımızı gördük.” dedi.
Barış Manço, ölümünün 20. yılında anılırken, oğlu Batıkan Manço da babası olmadan geçirdiği 20 yılı AA muhabirine anlattı.
Manço, Barış Manço’nun sevenlerinin çok olduğunu ve gittikleri her yerde onlarla karşılaşmanın kendilerin onurlandırdığını söyledi.
Babasının, nerede olursa olsun bir şekilde sevenlerinin kalbine ulaşabildiğini ve bir kültür değerine dönüştüğünü vurgulayan Manço, “Hiç kolay geçmedi bu 20 sene. Zorluğuyla beraber duygu dolu da geçti. Bu 20 yılda yalnız olmadığımızı gördük.” diye konuştu.
Barış Manço’nun yokluğuna alışmanın mümkün olmadığını kaydeden Manço, “Nereye gitsek sevenleri tarafından Barış Manço dalgası yayılıyor. Bu değerin korunması ve sahip çıkılması güzel bir şey.” ifadelerini kullandı.
“Sahnede bana baba deme”
Barış Manço’nun uzun yıllar sürdürdüğü “7’den 77’ye” programına katıldığını aktaran Manço, “Program 1988 yılında başladı, ben de o zamanlar 4 yaşındaydım. Televizyonda izlerken, babam evde değil ama televizyonda ve başka çocuklarla ilgileniyor. Bu tabii bir kıskançlık doğuruyor. Bazı kızgınlıklar doğuruyor bende. Tabii annem bana o esnada izah ediyor. ‘Bu babanın mesleği, bu bir iş. Televizyon için yapılıyor.’ Buna alıştıktan sonra ben de o programa katılmak için yoğun baskılarda bulundum.” dedi.
Manço, programın Galatasaray Lisesi Tevfik Fikret Salonu’nda çekildiğini ve programa katılmak için annesinin kendisini hazırladığını dile getirerek, şöyle devam etti:
“Annem beni giydirdi, hazırladı. Tam başlayacağımız sırada babam şöyle bir hatırlatmada bulundu. Dedi ki; ‘Sahnede bana baba deme.’ Ben neden öyle dediğini hiç anlamadım. Ama sorgulamadım da. Buna özen göstereceğime kendimi hazırladım. Doğukan da o esnada orada. Program başladığı zaman Doğukan’ın yaşı ilerlemişti. Dolayısıyla katılamadığından benden de aldığı minik bir intikam oldu. O dönemlerde ‘Domates, biber, patlıcan’ şarkısı radyolarda çok çalıyordu. Tabii benim de kulak aşinalığımdan o şarkı geçti içimden, mırıldanmayı, söylemeyi hayal ediyordum. Doğukan bana şarkıyı yanlış ezberletmiş. Sahneye çıktık, şarkı kısmına gelince, ‘Domates, salça, biber’ diye ben söylenirken babam hatırlatıyor orada ‘Oğlum şarkı öyle değil’ diye. Kaydına bakınca gerçekten güzel bir anıymış benim için.”
“O son lafı söyler, noktayı koymasa bile nokta olur o”
Manço, babasının her lafını dikkatle dinlediğini ve söylediklerinden ders çıkardığını ifade ederek, “Ne zaman bir yaramazlık yapmış olsam, ders notlarımda bir kırık olsa, söyleyeceğini söyler ama sonu hep nasihatle biterdi. Ders veren bir lafla bitirirdi. O son lafı söyler, noktayı koymasa bile nokta olur o. Onun üzerine bir şey diyemezdim. Ve o lafı alır odamıza o şekilde giderdik. Söylediği laf üzerine oturur düşünürdüm ben. O tür anlarla karşılaşmamak için de daha da uslu durmaya çalıştım, derslerimi düzeltmeye çalıştım. Ben de en kalıcı yönü o.” diye konuştu.
Manço, babasının sevenlerinin gözünde nasılsa evde de öyle olduğunu ifade ederek, şunları anlattı:
“Sadece evde o kadar takı takmıyordu. Kesinlikle ağzından boş laf çıkmazdı. Bu onun yaşam tarzına yansımış, çalışma şekline yansımıştı. O yönünü hep uygulamaya çalıştım, ders almaya çalıştım. Tabii onun gibi olmak çok başka bir kavram. Onun gibi olmak için benim daha neler tecrübe edinmem gerekir? ‘Keşke’ dediğim anlarda onun rehberliğini şarkılarından, geriye bıraktığı sözlerden almaya çalışıyorum.”
“Sağ olsaydı hala bu evde yaşıyor olurduk”
Barış Manço’nun vefatının ardından müzeye çevrilen evlerinde birçok anısı olduğunu aktaran Manço, duygularını şöyle dile getirdi:
“Ömrümün yarısı bu evde geçti. 10 yıldır müze olalı. Zaman zaman misafirlerimiz oluyor onları ben gezdiriyorum. Orada başka ziyaretçiler de denk geliyor birinci ağızdan duyduklarında bu benim için de keyifli oluyor. Müze olduğundan beri alışsam bile yine de girer girmez nereye bakarsam bakayım her köşesinde bir anım var. O anlar gözümün önüne geliyor. Her koridorda, duvarda hepsinde bir anım var.
Tabii sağ olsaydı biz muhtemelen hala bu evde yaşıyor olurduk. Ama biliyorduk ki onun ardından bu evin müze olması çok daha gerekli bir şey. Çünkü Barış Manço sadece annemin, ağabeyimin, benim değil, tüm Türkiye’nin. Biz ülkeyle babamızı paylaşmasını öğrendik. Evin müze olması çok daha sembolik, daha önemli. Değer katan bir eylem oldu.”
“Onun yokluğundan öğrendiğim çok şey var”
Babası vefat ettiğinde henüz 14 yaşında olduğunu anımsatan Manço, babasıyla olan bazı anılarını ve özlemlerini şöyle anlattı:
“Evet çok yoğun çalışma temposu vardı hele ki 1988’de, 7’den 77’ye başladıktan sonrasında. Tatillerini, çalışma düzenini okul tatillerine gelecek şekilde düzenlerdi. Biz okuldayken yurt dışına gidip çekimleri yapıyordu. Geç saatlere kadar hep işinin başında dururdu. Bizim de onu geç saatlere kadar beklediğimiz oldu. Tatil zamanı geldiğinde de tamamen aile zamanıydı. Bizim şimdi kısa da olsa bir dönemimiz Belçika’da geçti. Doğukan ve ben orada doğduk. Evimiz de vardı. İlkokula da orada gittik. Fakat orada daha bir aileydik. Belçikalı tanımaz Barış Manço’yu. Oradaki evimiz müstakil, buradan çok daha küçük, hepimizi daha bir arada tutan bir yapıdaydı. Ama Türkiye’ye geldiğimizde bir Barış Manço var.
O yaşıyor olsaydı ilk aşık oluğum kızdan bahsetmek, ehliyet alacağım zaman araba kullanmayı ondan öğrenmek isterdim. Belki ilk iş deneyimlerimi ondan öğrenip uygulamak isterdim. 20 sene az zaman değil. Bu yaşıma kadar çok şey öğrendim, ama onun yokluğundan öğrendiğim çok şey var. Onun varlığında belki oluşumum daha farklı gelişirdi.”
Batıkan Manço, Barış Manço’nun şarkılarından oluşan animasyon film projeleri olduğunu ancak henüz hayata geçemediğini söyledi.
Projenin ilk adımlarının 7 yıl önce atıldığını aktaran Manço, “Ama zaman doğru zaman değildi. Bir öğretmen arkadaşımız en masalsı olan şarkıları senarize etmişti. Her bölüm bir şarkı olarak yansıyacaktı. Bunun planlamasını da yaptık ama doğru zaman değildi. Teknolojik açıdan da biraz zorluk çektik. Belki de doğru zamanı bekliyordur. O yönden kaygım yok çünkü Barış Manço şarkıları zamansız olduğu için projeyi bu sene yapamazsak bile belki bir 5 sene daha bekler. Hiç mühim değil. Ona layık bir hale sokana kadar bu iş lafta kalır.” dedi.
Manço, 7’den 77’ye programının devam etmesi yönünde teklifler aldıklarını da belirterek, şunları kaydetti:
“İlk başta duyunca heyecanlanıyor insan. Babamızın yaptığı işi devam ettirmek ama sonra Doğukan ile dönüp birbirimize baktık dedik ki; ‘Bu işi yapabilen babamızdı. Onun enerjisi onun vizyonu o akışı sağlıyordu. Biz babamızı taklit ederdik. Bu durum, programın devamını getirmekten ziyade daha başka bir yere de götürebilirdi. Çünkü Barış Manço’ya özel, ona münhasır özellikler içeren bir programdı o.”
AA