“Balkan Türk Edebiyatı” Seminerinde Edebiyatın Ufuk Açıcı ve Medeniyet Kurucu Rolü Ele Alındı

T.C. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen ve Balkan Düşünce Okulu tarafından yürütülen Balkan Düşünce ve Kültür Projesi kapsamında düzenlenen “Geçmişten Günümüze Balkanlar”seminer dizisinin son oturumu, “Balkan Türk Edebiyatı” başlığıyla gerçekleştirildi.

Kuzey Makedonya’dan Öğretim Üyesi Dr. Mümin Ali’nin konuşmacı olarak yer aldığı seminer, Balkanlar’ın edebî mirasını tarihsel, kültürel ve düşünsel boyutlarıyla ele aldı.

Konuşmasının başında edebiyatı bir “ufuk meselesi” olarak tanımlayan Dr. Mümin Ali, seminerin temel amacının kesin cevaplar üretmekten ziyade düşünceyi derinleştiren sorular ortaya koymak olduğunu vurguladı. Ali, “Biz burada iddialı sonuçlar üretmek için değil, ufkumuzu genişletmek için bulunuyoruz. Edebiyat çoğu zaman cevap vermez; ama doğru soruları sormayı öğretir. Şehir de böyledir; insanı düşünmeye, kendisiyle yüzleşmeye zorlar” ifadelerini kullandı.

Edebiyatın toplumsal sorunlarla ilişkisine de değinen Ali, edebî metinlerin doğrudan çözüm üretme iddiası taşımadığını, ancak bireyin kendini ve yaşadığı toplumu anlamasında önemli bir işlev gördüğünü belirtti. “Edebiyat konuşulmadığında ne kaybederiz, konuşulduğunda ne kazanırız, bunu sormak gerekir. Şiir ya da roman bir problemi doğrudan çözmez; fakat insanın o problemle yüzleşmesini sağlar” değerlendirmesinde bulundu.

Konuşmasının önemli bir bölümünü romanın işlevine ayıran Dr. Ali, romanın insanı farkında olmadan dönüştüren bir anlatı türü olduğunu ifade ederek, “Kişinin öğrendiğini fark etmeden öğrenmesi romanın en güçlü yönüdür. Roman, insanı içsel bir yolculuğa çıkarır; düğümler kurar, çözülmeler yaşatır ve okuru kendisiyle baş başa bırakır” dedi. Batı düşüncesinde romanın hayatla kurduğu ilişkinin belirleyici olduğunu dile getiren Ali, “Batı kültüründe önce yazı, sonra edebiyat gelir; hayat da bu anlatılar üzerinden şekillenir” şeklinde konuştu.

Balkan Türk edebiyatını yalnızca türler üzerinden değerlendirmenin eksik kalacağını vurgulayan Ali, bu edebiyatın bir medeniyet taşıyıcısı olduğunu belirtti. Yunus Emre’nin “Sevelim, sevilelim; dünya kimseye kalmaz” anlayışından Ahmet Yesevi geleneğine uzanan irfan çizgisinin Balkanlar’a taşındığını ifade eden Ali, “Balkan edebiyatı, diliyle, şehirleriyle, medreseleriyle ve irfan geleneğiyle bir bütün olarak bir medeniyetin sesidir” dedi.

Seminerde, Osmanlı döneminden itibaren Balkan coğrafyasında oluşan edebî birikime de geniş yer verildi. Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Arnavutluk, Bosna, Kosova ve Kuzey Makedonya’da gelişen divan ve halk edebiyatı geleneğinin sürekliliğine dikkat çeken Ali, farklı milletlerden aydınların Türkçe üzerinden ortak bir edebî dil inşa ettiklerini vurguladı. Bu bağlamda Yahya Kemal Beyatlı örneğine değinen Ali, “Üsküp’te kazanılan bir düşünce ve estetik birikim, İstanbul’a ve Paris’e taşınmıştır. Bu durum, Balkan şehirlerinin edebî kimlik üzerindeki belirleyici rolünü açıkça gösterir” ifadelerini kullandı.

Günümüz Balkan Türk edebiyatına da değinen Dr. Ali, edebiyatın süreli yayınlar, dergiler ve gazeteler aracılığıyla canlılığını sürdürdüğünü belirtti. Balkanlar’da Türkçe yayımlanan kültür, edebiyat ve çocuk dergilerinin bu canlılığın en önemli göstergeleri olduğunu ifade eden Ali, “Balkan Türk edebiyatı kaybolmuş değildir. Aksine, zor şartlar altında dahi kendini yeniden üreten, sorular sorarak varlığını sürdüren bir edebiyattır” dedi.

Balkan Düşünce Okulu Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen seminer, Balkanlar’ın kültürel ve edebî mirasına ilgi duyan katılımcılar tarafından ilgiyle takip edildi. Program, değerlendirme ve soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

Read Previous

Saraybosna’da “Tatlı Pazarı” etkinliğiyle ihtiyaç sahipleri için günde 1.000 öğün yemek hedefleniyor

Read Next

Üsküp’te “11. Uluslararası Yahya Kemal Beyatlı Türkçe Şiir Şöleni” düzenlenecek