Arnavut analist ve köşe yazarı Dr. Gjinishi, “Devletten ihale alan FETÖ firmaları iyi tespit edilerek bu engellenmeli. Arnavutluk, FETÖ ile mücadelede etkin olamazsa yakın bir gelecekte terörizm finansmanıyla suçlanabilir.” dedi.
Arnavut analist ve köşe yazarı Dr. Ermir Gjinishi, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadelede Arnavutluk’un zayıf kaldığını ifade ederek “Devletten ihale alan FETÖ firmaları iyi tespit edilerek bu engellenmeli. Arnavutluk, FETÖ ile mücadelede etkin olamazsa yakın bir gelecekte terörizm finansmanıyla suçlanabilir.” dedi.
Gjinishi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, FETÖ’nün kişiye endeksli bir din anlayışı olduğunu belirterek “Dini Fetullah Gülen’e endeksliyorlar. Bu, zamanla dinin partileşmesine neden olur. Kendi şeyhlerini peygamberin üzerine çıkarıp kutsuyorlar. Oysa İslam’da peygambere bile kulluk yoktur, kulluk sadece Allah’a yapılır.” değerlendirmesini yaptı.
Arnavutluk’ta yaklaşık 25 yıldır faaliyette bulunan FETÖ mensupları ile bir dönem çeşitli ortamlarda bir araya geldiğini ancak “insan merkezli din anlayışında” olduklarını fark edince uzaklaştığını aktaran Gjinishi, “Bazen Gülen hakkında konuşurken ağladıklarına şahit oldum. Bir peygamber için ağlamayıp Gülen için gözyaşı döküyorlarsa burada din anlayışlarında bir sıkıntı vardır.” dedi.
“Beyin yıkama laboratuvarı gibi çalışıyorlar”
FETÖ elebaşı Gülen’in dini kullanarak insanların beynini yıkadığını dile getiren Gjinishi, şöyle devam etti:
“Beyin yıkama laboratuvarı gibi çalışıyorlar. Sadece Gülen’in kasetlerini dinler, vaazlarını izler, kitaplarını okurlar. O önermezse başka kitap okumazlar. Okumadıkları için de Gülen’in anlattığı konuların dışındakilerle ilgilenmeyip ön yargılı davranırlar. Gülen de bunların dış dünyaya çıkışına kelepçe vurmuş, özgürlüklerini almıştır. Temel sıkıntı budur.”
Gjinishi, örgüt mensuplarının Gülen için yapılan hiçbir tenkidi kabullenmediğine dikkati çekerek şu görüşleri aktardı:
“İslami çizgiden uzaklaştığına dair kitaplarında binlerce örnek var. Başörtüsü yerine peruk takılması gibi… Müslüman, düşüncesini ve yaptıklarını gizlemez, ikiyüzlülük Müslümanlıkta yoktur. Bunlarda ‘abilik sistemi’ adı altında gizli bir örgütlenme var. Dünyadaki hiçbir Müslüman kişiliğini ve kendini gizlemez. Peki bunlar neden gizliyor? Çünkü temiz düşünce ve niyette değiller. Peygamberimizin en büyük sıfatlarından biri ‘el-emin’ olmasıydı. Gülen ile Peygamberimiz arasında hiçbir yakınlık yoktur.”
“İslam Birliği artık Müslümanları değil Gülen’i temsil etmekte”
Gjinishi, 2010’dan itibaren bu tespitlerini Arnavutluk’ta FETÖ ile irtibatlı kişilere anlattığını, köşe yazıları ve katıldığı televizyon programlarında bu konuları dile getirdiğini ifade ederek “Bir dönem çalıştığım ve şu anda FETÖ’cülerin elinde olan Arnavutluk İslam Birliği, bir partiyle işbirliği yaptığı için 2012’de oradan ayrıldım. Siyasetin camiye sokulmasına, dinin siyasete karışmasına karşıydım. İslam Birliği artık Müslümanları değil Gülen’i temsil etmektedir.” diye konuştu.
“Geleneksel İslam anlayışına karşı hareket etmekteler”
FETÖ’nün ülkede çok önemli bir konumdaki İslam Birliği başta olmak üzere medreselerin büyük kısmını ele geçirdiğini anlatan Gjinishi, şunları söyledi:
“Geleneksel İslam anlayışına karşı hareket etmekteler. Ele geçirdikleri pek çok kurumdaki çalışanları çıkarıp yerlerini Gülencilerle doldurdular. Kirli finans işleriyle ve para aklamakla uğraşıyorlar. Bunları, daha Türkiye’de darbe girişimi olmadan, bir suç örgütüyle karşı karşıya olduğumuzu her platformda anlattım. İslam’ı, İslami olmayan şeyler için kullanan bir örgüt olduklarını çok dile getirdim.”
“FETÖ mensupları panikte”
Dr. Gjinishi, Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Arnavutluk’ta FETÖ mensuplarının panik yaşamaya başladığına işaret ederek ilk etapta yazılı medyadan çekilmeye başladıklarını, sosyal medyadan paylaşım yapılmaması yönünde talimat aldıklarını belirtti.
FETÖ mensuplarının Arnavutluk’ta özellikle darbe girişiminin ardından farklı taktikler geliştirdiğine değinen Gjinishi, “Arnavutluk’ta siyasi bağlantıları güçlü bir şekilde kurmaya çalışıyorlar, firmalarında hissedarları değiştirip kirli parayı aklamaya çalışıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.
Ülkedeki FETÖ üyelerinin, Türkiye ile örgüt arasındaki durumu FETÖ elebaşı Fetullah Gülen yönünden kişiselleştirerek bir çekişme olduğuna halkı inandırmaya çalıştıklarını dile getiren Gjinishi, “Bu konuda başarısız oldular çünkü onların buradaki tehlikesi kişisel çekişmeyle bağdaştırılamaz. Onların tehlikesi, paralel bir devlet kurma iddiasında olmalarıdır. Bu aslında tüm dünyadaki stratejileridir.” dedi.
“Mücadele öncelikle iş yerlerinden, esnaftan başlatılmalı”
FETÖ ile mücadele için yapılması gerekenleri sıralayan Gjinishi, şöyle konuştu:
“Arnavutluk’taki en önemli kurumlardaki yapıları araştırılıp ortaya çıkartılmalı ve finans kaynakları kontrol altına alınmalı. Mücadele öncelikle iş yerlerinden, esnaftan başlatılmalı. Devletin İslam Birliği’ne verdiği para bu örgüte gitmekte. Böylece Arnavutluk devleti, istemeden de olsa başka bir devlette darbe yapanlara para aktarılmasını sağlamış oluyor. Bunun engellenmesi ve değerler üzerinde inşa edilmiş bir modelin kurulması gerekiyor. Kanun dışı uygulamalarını kapatmaya dönük faaliyetleri engellenmeli. Çünkü şeffaf değiller. Buradaki istihbarat, gizli ev örgütünü kontrol etmeli. Çünkü evlerdeki gençleri Gülen’in gizli ordusu koruyor ve kendi çıkarları için kullanıyor.
Devletten ihale alan FETÖ firmaları iyi tespit edilerek bu engellenmeli. Arnavutluk, FETÖ ile mücadelede etkin olamazsa yakın bir gelecekte terörizm finansmanıyla suçlanabilir. Halk oyu ile seçilen bir hükümeti yıkmaya teşebbüs eden ve suçsuz insanları öldüren FETÖ’nün kasasına Arnavut vatandaşların vergilerinin gitmesi hem kanun dışı hem de etik dışıdır.”
“Göze göz, dişe diş mücadele edilmeli”
Dr. Gjinishi, Arnavutluk’taki FETÖ ile mücadelede Türkiye’nin de rol alması gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
“Türkiye, Arnavutluk’taki FETÖ mensuplarının listesini oluşturup devlete vermeli. Bu yapıldığında buradaki kurumlar ona göre hareket edebilirler. Bu terör örgütünün yapısı ve işleyişi Arnavutluk tarafına iyi anlatılmalı. Geliştirilen yöntemlere ilişkin bilgilendirmeler anlık yapılmalı. Demokratik bir sistemde, halkın egemenliğini elden alan bir örgüte yer yoktur. Gülen ile mücadele kanun ile kanunsuzluk, gerçek ile gerçek olmayan arasındaki mücadeleye benzer. Bu, insanlık başladığından beri devam eder. Tarafımızı seçmeliyiz. Göze göz, dişe diş mücadele edilmeli. Eğer Gülen siyasetle uğraşmak istiyorsa siyasi bir parti kurabilirdi. Paralel yapılanmalar demokratik değildir.”
Kaynak: AA