Müslüman Arnavutların Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik büyük ilgi ve desteği son günlerde daha da artmıştır. Geniş bir kitle tarafından sosyal medyada Erdoğan’a gösterilen destek, gerçeği bilenleri değil, bilmeyenleri çok şaşırtmıştır. Yalanlara ve propagandaya yenik düşmeyen, gerçekleri olduğu gibi görebilen Arnavutlar Türkiye Cumhurbaşkanı’na yönelik bahsi geçen büyük desteğinin sebebinin farkındadır.
Bu kitlesel ve ısrarcı desteğin temelinde yatan, Müslüman Arnavutların bazı Arnavut liderler, entelektüeller ve islamofob Arnavut medyasına karşı tepkili olmalarıdır. Müslüman Arnavutlar Erdoğan’ı destekleyerek, Müslümanlara karşı nefret güden ve anti-İslam retoriğini kariyer yapmak amacıyla kullanan siyasetçi ve entelektüellere karşı tepkilerini ortaya koymaktadır. (bu tepkiler ayrıca birçok Arnavut medyasına karşı da gösterilmektedir çünkü islamofobinin sesi olarak kullanılan bu medyalar Türkiye’deki son olaylarla ilgili de yanlış bilgilendirme ve yalan haberler yapmıştır.)
Maalesef Arnavutların yaşadığı topraklarda yıllardır Dizrael’in bahsettiği “Doğu üzerinden kariyer yapmak” yaklaşımı benimsenmektedir, ancak bugünkü Arnavut realitesinde bu yaklaşım “Anti-İslam üzerinden kariyer yapmak” şeklinde uyarlanmıştır. Yıllardır birçok siyasetçi, entelektüel, gazeteci ya da sivil toplum aktivisti, İslam dinine ve Müslümanlara karşı saldırı ve hakaret bombardımanlarından sonra ödül olarak milletvekili, bakan, büyükelçi ve bunlara benzer yüksek makamlara gelmiştir. (en son örneği bunlardan birinin büyükelçi olarak atanmasıdır). Bu insanlar bu şekilde kariyer yapmakta ve ayrıca para kazanmaktadır. Bu noktada burada ortaya çıkan soru şu: bu kontrolsüz islamofobik karalama ne tür sonuçlara sebebiyet vermiştir? Müslümanlara karşı nefreti teşvik eden bu tür yaklaşımlar birçok insanı üzerek gitgide yabancılaştırmıştır. Böylece insanlar dini inançlarına karşı hakaretleri daha fazla dinlememek için, bu tarz yaklaşımı sergileyen elitler ve medyalardan uzaklaşmak zorunda kalmıştır. Yerel medya ve siyasi figürlerden koptuktan sonra, bu insanların en çok teselli bulabileceği ve yakınlık hissettikleri siyasi figür, Kosova, Arnavutluk, Makedonya ve bütün Arnavutlar için sürekli desteğini açık bir şekilde ifade etmiş olan karizmatik lider Erdoğan olmuştur. Erdoğan’ın Arnavutlara yönelik desteği sözde değil de, daha çok somut bir şekilde gösterilmiş bir destek olup olmaması ve kime daha çok destek vermiş olduğu geniş bir şekilde tartışılabilen bir konudur ancak genel algı her zaman Erdoğan’ın Arnavutları maddi ve manevi desteklemiş olduğu yönündedir. Erdoğan, Arnavut islamofobi elit ve medyaların devamlı baskısı altında bulunan Müslüman Arnavutlarının dini hak ve özgürlüklerinin savunucusu olmuştur. Başka bir ifade ile, İslam dinine karşı olmayı bir meslek veya kariyer haline getiren birçok Arnavut siyasetçi, entelektüel ve gazetecinin aksine, Erdoğan’ın İslami değerlerinin kararlı bir şekilde savunucusu olduğu yönünde güçlü bir algı Arnavutlar arasında da hâkimdir.
Bu bağlamda, dini kimlikler söz konusu olduğunda, bütün dini toplulukların, onları temsil eden makamlarla özdeşleştiği dikkate alınması gerekmektedir. Örneğin Arnavut Katolikler Vatikan ile özdeşleşmekte, Kosova’daki Sırplar Sırp Ortodoks Kilisesi ile özdeşleşmekte ve saire. Ancak Arnavut Müslümanların ve dünyadaki diğer Müslümanlarının özdeşleşebileceği bir makamı söz konusu değildir. Arnavut Müslümanlar ağır bir islamofobik baskı altında olunca dini açıdan özdeşleşebilecekleri makamları Türkiye’de ve onun karizmatik liderinde aramaya başlamıştır. Aslında böyle bir eğilimin dayanağını ortak tarihi geçmişimizde bulabiliriz. Türkiye devleti, Arnavutların da dahil olduğu Halifeliği birkaç yüzyıl boyunca yaşatan Osmanlı İmparatorluğunun varisidir. Bu açıdan bakıldığında Müslüman Arnavut Topluluğunun güçlü bir tarihi de dini hafızasına sahip olduğu söylenebilir. Diğer taraftan, Cumhurbaşkanı Erdoğan bakış açısı ve karizmasıyla, Müslüman Arnavutlarla sınırlı olmamak üzere, böyle bir beklentiyi beslemiştir. Söz konusu beklentinin ne ölçüde gerçek olduğu tartışılabilecek diğer bir konudur. Ancak Arnavut elitler, entelektüeller ve medyaların yarattığı islamofobi ortamı kapsamında, böyle bir beklenti her zaman olmuş ve olmaya devam edecektir.
Arnavutların dışındaki çevrelerden de teşvik edilen tacizci islamofobların devamlı saldırılarından (Dostoyevski’nin bir eserinin ismi gibi) “Hakaret edilmiş ve Aşağılanmış” Müslüman Arnavutların büyük bir kısmı, devamlı hakaretlerden korunmanın en iyi yolu, Erdoğan’ın desteğine sığınmak olduğu düşüncesindedir. Gerçekler böyledir, Erdoğan’ın geniş bir şekilde desteklenmesinin sebebi de budur. Yani, islamofobik baskı, İslam dinine inanan birçok Arnavut’u, uğradıkları psikolojik şiddetten korunmak için bir sığınak aramak zorunda bırakmıştır ve onların bu durumunu güçlü Türk liderinin kolaylaştıracağı ümidi ağırlıktadır. Erdoğan’ı destekleyen ve onunla özdeşleşen bütün Arnavutların bu noktaya gelmesi kendiliğinden oluşan bir gelişme ya da bir tesadüf değildir. Onların bu noktaya gelmelerinin sebebi Osmanlı İmparatorluğu ya da Halifelikle bağlılığı değildir, liderler, entelektüeller ve medyaların özellikle son on yıldaki isamofobik tacizci saldırılarıdır.
Erdoğan’a yönelik özellikle son günlerde gitgide artan destek ayrıca adaletle alakalı bir konudur. Demokratik bir şekilde seçilen Erdoğan ve Türk hükümeti, bir askeri darbe tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Askeri darbe her hâlükârda demokrasinin zıddı ve kabul edilemez bir eylemdir. Son günlerde Erdoğan’a yönelik artan bu destek, Türk devletin iç siyasi işlerine karışma eğilimi olarak değil, darbeye karşı bir dik duruş ve Erdoğan’la dayanışma şeklinde yorumlanması daha iyi olacaktır. Belki de Erdoğan ve Türk hükümetinin böyle bir şeye ihtiyaçları da yoktur. Erdoğan’ın, Türk milletin kitlesel ve kararlı yardımıyla darbecilere karşı ulaştığı hızlı zaferi, onu cesur ve yıkılmaz bir lider yapmaktadır. Bu durum dünyadaki Müslümanların, onun figürüyle özdeşleşmelerini daha da çok teşvik edecektir. Böyle bir yaklaşım bizde de görülecektir, en azından bizim liderlerin isamofobiyi kariyer amaçlı olarak kullandıkları ve çoğu Arnavutların dini duygularına hakaret etmekten vazgeçmediği sürece, bu böyle devam edecektir.