Kosovalı gazeteci ve yazar, Balkan Postası Genel Yayın Yönetmeni Bayram Pomak’ın kaleme aldığı, “Albin Kurti’nin dört yılı: Mitroviça politikasıyla güçlü, tartışmalı yasalarla zayıf” başlıklı yazısını ilginize sunuyoruz.
Kosova, önümüzdeki 9 Şubat’ta genel seçimlere gidiyor. Bu seçimlerin en önemli özelliği, Kosova tarihinde ilk kez bir hükümetin görev süresini tamamlamış olarak ülkeyi seçime götürüyor olması. Olağan süresinde gerçekleşecek seçim, mevcut Başbakan Albin Kurtin’in istikrar vurgusunu öne çıkartmasına zemin oluşturması bakımından önemli.
Bilindiği gibi, Albin Kurti 2019 seçimlerinde %26 oranında oy alarak ikinci sıradaki Lidhja Demokratike e Kosovês (LDK) partisi ile koalisyon kurmuş ve başbakan olmuştur. Bir yandan pandemi sürecinin olumsuz etkileri diğer yandan Trump’ın Kosova ile Sırbistan arasında anlaşma imzalatma ısrarı, koalisyon hükümetini kısa ömürlü hâle getirmiş, özellikle Kurtin’in Sırbistan ile anlaşmaya prim vermemesi karşısında hükümete adeta “darbe” yapılmıştır. Zira Trump hükümetinin baskısıyla LDK koalisyondan çekilmiş, güvenoyu alamayan hükümet, kuruluşundan sadece 52 gün sonra düşürülmüştür. Bunun ardından geçici bir hükümet kurulmuş ve bu hükümet, Trump’ın talep ettiği anlaşmayı imzalamıştır.
Bununla birlikte, Kosova ile Sırbistan arasında bir anlaşma imzalanmış olsa da, bu anlaşmanın maddeleri bugüne kadar uygulanmamıştır. Ancak bu süreçte İsrail, Kosova’yı tanımış, Kosova ise Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyarak büyükelçiliğini Kudüs’e taşımıştır.
Geçici hükümet görev süresini tamamladıktan sonra yapılan seçimlerde, Kosova halkı Kurti’ye karşı yapılan haksızlığa tepki göstermiş ve %50 oy oranı ile Kurti’yi tek başına iktidara taşımıştır. İlk hükümet döneminde 221 bin oy alan Kurti, sadece birkaç ay sonra yapılan seçimlerde 438 bin oy almıştır.
ABD ve AB, sürekli olarak Kurti’ye Sırbistan ile diyalog konusunda yapıcı politikalar geliştirmesi konusunda çağrıda bulunmuştur. Ancak Kurti, Sırbistan ile diyalog konusunun öncelikleri arasında olmadığını ifade etmiştir.
Kurti’nin ikinci hükümeti, 22 Mart 2021 tarihinde göreve başlamıştır. Albin Kurti, başbakanlığa gelir gelmez Sırbistan’la mütekabiliyet ilkesini uygulayacağını ilan etmiştir. Bu ilkeye göre, Sırbistan, varılan anlaşmalara yönelik adım atmadığı sürece Kosova da adım atmayacaktı. Örneğin Sırbistan, Kosova’nın araç plakalarını tanımıyordu; bunun üzerine Kurti, Kosova’nın da Sırbistan araç plakalarını tanımadığını ilan etti. Bu hamle, kuzeydeki ortamı bir anda gerdi.
Kasım 2022’de Kosova Hükümeti, Sırbistan devletine ait paralel plakaların artık illegal olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini açıkladı. Bunun ardından, Kosova’nın kuzeyinde yaşayan Sırplar, Sırbistan’ın talimatıyla Kosova’daki tüm kurumlardan istifa ettiklerini duyurdu. Polis, adalet ve idari kurumlarda çalışanlar ile belediye başkanları görevlerinden ayrıldı.
Kuzeydeki gerginliğin artmasını istemeyen ABD ve AB, Kurti hükümetine baskılarını artırdı. Özellikle Ukrayna krizi sırasında bu coğrafyada başka bir kriz istemeyen büyük güçler, sert açıklamalarda bulundu. ABD Dışişleri Sekreter Yardımcısı James O’Brien, “Eğer partner gibi muamele görmüyorsak, biz de Kosova hükümetini partner olarak görmeyeceğiz.” dedi. Kurti ise, “ABD ile müttefikiz ancak her konuda aynı düşünmek zorunda değiliz.” ifadelerini kullandı.
Kosova Hükümeti, kuzeyde seçimler düzenledi ve çok az katılım sağlanan bu seçimlerin ardından Arnavut parti adaylarının belediye başkanı olarak seçilmesini sağladı. Seçimlere katılmayan Sırplar, bu belediyelerin Arnavutlar tarafından kontrol edilmesine zemin hazırlamış oldu. Ancak, kuzeydeki Sırplar, bu durumu protesto ederek gösteriler düzenledi ve NATO askerleriyle çatıştı.
Batı, Kurti’nin bu adımlarını “gerginliği artırıcı” olarak nitelendirerek eleştirmeye başladı. AB, Kosova’ya yönelik bazı yatırımları askıya alırken, ABD, Kosova Güvenlik Gücü’nü NATO’nun “Defender Europe 23” tatbikatından çıkardığını açıkladı.
Hükümetin kuzeydeki bu adımları, yalnızca Batı’yı değil, Sırbistan’ı da rahatsız etti ve kızdırdı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, Kurti “rejiminin” Sırplara baskı yaptığını ve onları bölgeden temizlemek için bir operasyon hazırlığında olduğunu öne sürdü. Bu iddialar arasında, Kosova’nın kuzeyinde savaştan sonra en büyük çatışma riski ortaya çıktı.
24 Eylül 2023 tarihinde, Banjska köyünde iyi donanımlı 30 paramiliter Sırp, Kosova polisine saldırdı. Olayda bir polis şehit olurken, saldırganlardan üçü öldürüldü. İki kişi sağ yakalanarak yargılanmaya başlandı. Daha sonra Banjska Manastırı’nda bulunan mühimmat ve planlamalar, bölgede nasıl büyük bir çatışma riskinden dönüldüğünü gösterdi. Ancak, bu bölgede hâlâ ciddi bir çatışma riski devam etmektedir.
Kurti hükümeti, görev süresi boyunca Sırbistan ve Kosova’nın kuzeyi ile yoğun bir şekilde uğraştı. Sonuç olarak, Sırbistan’ın neredeyse tüm paralel kurumlarını kapattı, Sırp para birimi dinarı yürürlükten kaldırdı ve Sırbistan araç plakalarını yasakladı. Ancak, bu adımlar Batı ile ilişkilerde gerginliklere yol açtı.
Kurti hükümeti kuzeyde bu hamleleri yaparken, iç politikada en fazla mücadele ettiği alan ise adalet sistemi oldu. Hâkimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu sistemini değiştirmeye çalıştı ve bunun için bazı yasalar hazırladı. Ancak, bu yasalar Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi. Adalet sistemi, Kurti’nin yargıyı kontrol altına almaya çalıştığını öne sürerken, getirilmek istenen sistemin siyasetin müdahalesine açık olduğunu ve bunun kabul edilemez olduğunu belirtti. Kurti ise Anayasa Mahkemesi’ni hükümeti sabote etmekle suçladı.
Dış politikada Kurti hükümeti çok aktif bir rol üstlenemedi. Kosova’nın en fazla beklediği yeni tanınmalar bu dönemde gerçekleşmedi; dört yıl boyunca hiçbir yeni tanıma sağlanamadı. Bölgesel ilişkilerde de hükümet, hem bölgesel aktörlerle (örneğin, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama) hem de Avrupa ve ABD ile çoğu konuda anlaşmazlık yaşadı.
Başbakan Kurti, özellikle “Açık Balkan” projesine katılmayacağını, bu projenin Sırbistan’a yarayacağını ifade etti ve “Doğrudan AB’ye katılım varken neden böyle ara projeler oluyor, anlam veremiyorum.” dedi.
Bu dönemdeki önemli adımlardan biri, Kosova’nın Avrupa Konseyi’ne üyelik süreciydi. Kosova her ne kadar Avrupa Konseyi’ne üye olamasa da üyelik için en kritik aşamalardan biri olan Parlamenterler Meclisi’nden geçmeyi başardı. Üyelik için hükümetin bazı adımlar atması bekleniyor. Dış politikada önemli bir diğer başarı ise Kosova vatandaşlarına AB ülkelerine seyahat vizesinin kaldırılması oldu. Ancak, bunun AB’nin genel politikası mı yoksa hükümetin başarısı mı olduğu hâlâ tartışma konusudur.
Kurti hükümetinin en tartışmalı konularından biri, Medeni Yasa’nın meclisten geçirilmeye çalışılmasıydı. Bu yasa, eşcinsel evliliklerin yolunu açacağı için yoğun tartışmalara neden oldu. Hükümet, bu yasanın kabulü için ne diğer partilerden ne de kendi partisinden yeterli desteği sağlayabildi ve yeterli oyu alamadığı için yasa meclisten geçemedi.
Benzer şekilde, tüp bebek yasasında da kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın (bekar, homoseksüel veya heteroseksüel) tüp bebek tedavisine erişim öngörüldü. Ancak bu yasa da meclisten geçemedi.
Kurti’nin ikinci hükümeti, en çok Kosova’nın kuzeyinde gerçekleştirdiği hamlelerle akılda kalacaktır. Başbakan Kurti, kuzeyde egemenlik sağladığını iddia ederken, bu durumu siyasi bir koz olarak kullanmaktadır. Ancak, ekonomi, sağlık ve eğitim gibi temel alanlarda büyük bir fark yaratamamıştır. Buna rağmen, başbakan bu alanlardaki istatistiklerle hükümetin başarılı olduğunu iddia etmektedir. Halk nezdinde ise bu alanlarda geçmişe kıyasla büyük bir fark görünmemektedir.
Yine de hükümetin büyük bir yolsuzluk skandalına karışmaması ve kuzeydeki gelişmeler nedeniyle halkın tercihi Kurti’den yana görünmektedir. Yapılan anketler, seçimlerin galibinin kim olacağından çok, Albin Kurti’nin yüzde kaç oyla iktidara geleceğinin konuşulduğunu göstermektedir.