Tarihte Romanya, Bulgaristan ve birçok diğer ülkele reformları ve AB standartlarını yerine getirmemesine rağmen AB üyesi oldu. Buna kıyasen Kuzey Makedonya ve Arnavutluk için müzakerelerin başlatılması Fransa tarafından veto edilmesi kararıyla, AB’nin iki yüzlü politikası ve çifte standart yaklaşımı bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Haris SÜLEYMAN / TİMEBALKAN ÖZEL
Kuzey Makedonya’nın günümüzdeki ekonomik durumu, adalet sistemi, yolsuzluğa karşı savaşı, toplumsal entegrasyon ve azınlıklar politikasının Romanya, Slovakya, Bulgaristan gibi ülkelerin Avrupa Birliğine (AB) hem üye oldukları tarihlerdeki durumları hem günümüzdeki durumlarına kıyasen her ne kadar daha üst düzeyde olsa bile, AB’nin reform yetersizliği ve prensip üzerine müzakereleri başlatmaması Kuzey Makedonya kamuoyunda ciddi hayal kırıklığına sebep olmasıyla birlikte kafaları iyice karıştırdı.
– Bulgaristan ve Romanya AB tarafından hala kötü not almaya devam ediyor
AB kapılarının 2007 yılında beraber açılan Bulgaristan ve Romanya yargı reformu, sübvansiyonların yönetimi ile yolsuzluk ve organize suçlarla mücadelede üye olduktan sonra bile kötü not almaya devam etmeleri ve diğer taraftan Kuzey Makedonya’nın bu noktalarda son yıllarda büyük ilerleme kaydetmesine rağmen tam da bu hususlardaki yetersizlik bahanesinin ortaya koyulması, Fransa tarafından veto edilip ülkeye müzakere tarihi verilmemesiyle AB’nin iki yüzlü politikası ve çifte standart yaklaşımı kafaları çok karıştırdı.
Azınlıklar politikaları karşılaştırıldığında da Kuzey Makedonya bu noktada birçok AB üyesi ülkelerine kıyasen çok daha önde olduğu ortadayken, bazı ülkelerin azınlıklara karşı kararlı bi şekilde baskıcı ve ayrımcı politikalar yürütmeye devam etmeleri AB değerlerinin kime göre ve neye göre temellendirildiği sorusunu ortaya çıkarıyor.
Söz konusu ülkelerin, Kuzey Makedonya’ya kıyasen dini tolerans ve eşitlikte, aradaki büyük uçurumun belirginliğiyle ne kadar geride olduklarını açık bir şekilde somutlaştırmaktadır.
Ayrıca Kuzey Makedonya’nın kaydettiği bütün ilerlemelerin zirvesinde ise Yunanistan ile sorunların çözülmesi için isim değişikliğne gitmesi ve bunda başarılı olması birçok ülke liderinden kutlanmış ve bu kararın alınma sonucunda ülkenin müzakerelere başlayacağı sözü verilmişti.
– Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB’nin iki yüzlü politikalarını birçok kez eleştirdi
Türkiye’ye karşı da sözünü birçok kez tutmayan AB, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da birçok kez haklı eleştirilere maruz kalmıştır. Bunun yanı sıra şimdiye kadar. AB politikalarını sert bir şekilde eleştiren ve bu politikaların “iki yüzlü politikalar” olduğunu dile getiren tek AB adayı ülke Türkiye’dir.
Türkiye’nin, o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğuna 1967 yılında aday olmasından, 2005 yılında henüz müzakerelerin başlatılması ve bugüne kadar bütün çabalara rağmen üyelik kazanmaması Türk siyasetçileri ve liderleri tarafından bütün süreç boyunca kınanmış olsa da, AB’nin iki yüzlü politikasını değiştirmesi için yeterli olamamıştır.
– AB’nin Batı Balkan ülkeleri için başka bir planı mı var?
Balkan ülkelerinin farklı etnik yapısı büyük geçimsizliklerle birlikte kanlı savaşlara ve aynı zamanda bu farklılıkların yüksek seviyede kültürel değerlerin belirmesi neticesinde, adı üstünde, “Bal ve Kan” toprakları olarak ta bilinmesi ve AB’nin bu tehlikelerin ve değerlerin bilincinde olmasıyla birlikte bu tür politikalar yürütmesi akıllara AB’nin bu topraklarla ilgili başka planları ve stratejileri olup olmadığı sorusunu sorduruyor.
Konuyla ilgili Kuzey Makedonya Cumhurbaşkanı Stevo Pendarovski de kararın getirilmesinden hemen sonra yaptığı açıklamada görüşmelerin arka planında, AB’nin bölgedeki ülkelerle ayrı ilişkiler kurulmasından söz edildiğini ve bu ilişkiler çerçevesinde bölgedeki ülkelerin diğer aday ülkelerden farklı bir yol oluşturacağından bahsedildiğini açıkladı.
Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın AB ile müzakerelerin başlatılmasının olumsuz sonuçlanmasına tepki veren Avrupa Birliği Komşuluk İlişkileri ve Genişlemeden sorumlu Komisyoneri Johannes Hahn AB’nin yaptığı yazılı açıklamada katılım müzakere taahhütlerini yerine getirmede başarısız olduğunu kaydederek bu olayın son derece hayal kırıklığı yarattığını ve AB üye ülkelerinin şimdi Batı Balkanlar’da AB üyeliğine bağlılıklarının ne kadar ciddi olduğunu beyan etmek zorunda olduğunu belirterek aynı soruların sorulmasına yön gösteriyor.
– Önümüzdeki süreç
AB liderler toplantısında Kuzey Makedonya hakkında olumsuz kararın getirilmesi ülkenin iç siyasi dengelerini de etkiliyor. Hem ana muhalefet hem hükümet partisinden istifa ve erken seçim konuları yüksek sesle tartışılıyor, hatta Başbakan Zoran Zaev’in de bazı Avrupa liderleri ile istifa konusunu görüştüğü haberleri bile geliyor. Ancak AB temsilcileri ve birçok Avrupa ülkesinden liderler heriki ülkenin vazgeçmemesi gerektiği konusunda ısrarlı.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ilkbaharda Hırvatistan’nın başkenti Zagreb’te düzenlenecek olan Batı Balkanlar zirvesinde, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile müzakerelerin başlatılması yeniden Avrupa Konseyi’nin gündeminde olacağını dile getirmesi ve AK Başkanı Donald Tusk ta Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın sınavı geçtiğini, AB’nin sınıfta kaldığını açıklaması iki ülkeye de umut veriyor.
Veto hakkını kullanan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Kuzey Makedonya Zoran Zaev ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın cesur bir tavır takındıklarını ve yakında her iki ülkeyi ziyaret edeceğini açıkladı.
Başbakan Zaev ve Cumhurbaşkanı Pendarovski’nin parti liderleriyle gerçekleştirecekleri toplantılarda Kuzey Makedonya’nın gelecekteki adımları konusunda önemli kararlar alınması bekleniyor.