“Politikada hiçbir şey kazayla olmaz. Olmuşsa öyle planlanmıştır.”
Franklin D. Roosevelt
Kosova‘nın kuzeyinde Sırp Belediyeler Birliği kurulmasına ilişkin anlaşmanın AB‘nin arabuluculuğunda 2013 yılında Kosova ile Sırbistan arasında imzalanmasına rağmen, Kosova Anayasa Mahkemesi’nin, söz konusu birliğin kurulmasına “özerkliğe varabilecek” korkusuyla 10 yıldır direnmesi ABD ve Avrupa’nın canını sıkmaya başladı.
Sırp göstericilerin son bir ayda Kosova topraklarında belediye seçimleri sonuçlarına itiraz etmesi ile başlayan provakatif eylemler, hem Kosovalı Arnavut polisleri ve gazetecileri hem de ülkede NATO bünyesinde görev yapan Kosova Gücü (KFOR) görevlilerini hedef almaya başladı. Geçen hafta ise Sırbistan özel kuvvetlerinin, Kosova topraklarına geçerek 3 Kosova polisini kaçırması, iki ülke arasındaki gerginliği had safhaya taşıdı.
Kosova hükümet yetkilileri ve kamuoyu, ABD, AB ve NATO’nun son olaylar karşısındaki sessizliğini sorguluyor.
Kosova Başbakan Albin Kurti, Sırbistan’ın Kosova topraklarındaki eylemleri karşısında uluslararası toplumun sessiz kalmasının mantıksız ve zararlı olduğunu açıklamaya çalışırken, kendisinin ABD özel temsilcileri ve ABD’ninKosova’daki büyükelçiliği tarafından ciddi eleştirilere maruz kalması çok dikkat çekiyor.
Hedef Sırbistan değil, Kurti oldu!
Son iki aydır Sırbistan-Kosova arasında yaşanan bu krizde hedef ülke bu kez Sırbistan değil, Kosova Başbakanı Kurti oldu. Olayların gelişimine bakarsak ABD ve AB genel olarak Kurti’yi Kosova’da ciddi bir şekilde taviz vermeye zorluyor. Hükümet yetkilileri sanki Sırpların devlet içinde devlet kurmalarının engellenmesi durumunda, Kosova’ya karşı birçok yaptırımın uygulanacağını kesin görüyor.
ABD Batı Balkanlar Özel Temsilcisi Gabriel Escobar, “Bir liderin bölgenin istikrarını etkilemesine izin vermeyiz. Bizimle ortak olmayı reddedenler sonuçlarına katlanacaklar.” açıklamasını yaparken aslında Kosova Başbakanı Kurti’yi ve Kosova hükümetini açıkça tehdit ediyor.
Ülkenin kuzeyinde gerilimin tırmanması halinde yaptırımların Başbakan Kurti ve İçişleri Bakanı Sveçla aleyhinde bireysel tedbirler de içereceği, iki Kosovalı liderin güvenlik ve barışa tehdit teşkil etmeleri gerekçesiyle “istenmeyen kişi”ilan edilebileceği de ifade ediliyor.
ABD, Kurti’yi “teslim almak” istiyor
Biraz yakın tarihe doğru gidersek, ABD’nin Kosova Başbakanı Kurti’yi (tıpkı Alija İzetbegoviç gibi) teslim almak istediğini görürüyoruz. Kosova Başbakanı Kurti ise tüm baskılara rağmen ikinci Dayton’a, yani Kosova’da Sırp Belediyeler Birliğine izin vermemekte kararlı görünüyor.
Doğu cephesine baktığımızda Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’nın Kosova sorunu ile alakalı açıklamaları da dikkat çekici.
Kosova’daki Kuzey Mitrovitsa’yı Donbas’a benzeten Zaharova, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç’e de tavsiye ve cesaret vererek, “Kurti ile müzakere etmenin faydası yok.” Mesajı veriyor.
Kosova konusunda Rusya ile ABD’nin Balkanlar Özel Temsilcisi Escobar ve Sırbistan Büyükelçisi Christopher Hill ileaynı çizgide olduklarını görüyoruz.
Kosova’nın sınavının bu kez Sırplar ile değil, ABD, AB, Arnavutluk Hükümeti ve onun güçlü lideri Edi Rama ile olduğunu görüyoruz.
Kosova’daki muhalefet partilerinin de bu konuda sessiz kalmaları ilginç!
Ana muhalefet partisi Kosova Demokratik Partisi (PDK) Başkanı Memli Krasniçi, uluslararası temsilcileri hiç bu kadar endişeli görmediğini ve muhalefetin ABD ve AB gibi müttefiklerle ilişkileri geliştirmek istediğinin altını çizerek, mevcut durumun çözümünün Kosova hükümetine ait olduğuna dikkati çekti.
Muhalefet, ABD, Avrupa ve Sırbistan hükümetine karşı fazla eleştirel yorumlarda bulunmadı. Kosova muhalefetinin Tiran hükümeti ve Başbakan Rama’ya yakın oluşu, Sırbistan-Kosova sorunundaki sessizliği dikkat çekiyor.
Kurti ise desteğini, milliyetçi kesim ve kendi tabanından alıyor. Son bir yıldır ABD ve AB’nin baskılarına direnen Kurti, iki haftadır ülkede yaşanan sıcak gelişmeler karşısında yorgun ve yalnız bir pozisyonda mücadele verirken, kolay pes etmeyeceğe benziyor.
Kurti’nin idealist ve cesur karakteri ile güçlü bir profili var. Tüm baskılara karşın, onun savaşçı ve entelektüel kişiliği ile bu mücadelede sonuna kadar gideceğine inanıyorum. Kurti, tarihe “Kosova topraklarını Sırplara veren siyasetçi” olarak geçmek istemiyor.
M.Ö. 4. yüzyıldan bu yana bölgenin en eski halklarından olan Kosovalı Arnavutlar, Dandanyalıların İlirlerin torunu olmakla övünür.
ABD’nin tüm baskılarına rağmen, Kurti’nin bu kadar direnç göstermesi Avrupalı liderleri de çok şaşırtıyor. Son günlerde İngiltere’nin Kosova Başbakanı Kurti’nin yanında açıkça destek vermesini önemli bir avantaj olarak görüyorum.
Kosova’ya üst perdeden gelen sert tepkilerin yanında bireysel anlamda AB parlementerleri arasında Kosova’nın haklılığını yüksek sesle savunmaya başlayan isimlerin de çoğalmaya başladığını görüyoruz. Geçtiğimiz hafta İngiliz parlamentosunun Kosova özel oturumu düzenlenmesi de çok önemli bir olaydı. Ayrıca ABD’de de Kosova ile ilgili farklı sesler çıkmaya başladı.
AB Konseyi Üyesi Kati Schneeberger’in, Kosova’ya değil, Sırbistan’a yaptırım çağrısında bulunması anlamlıydı.Schneeberger, “Yerel Sırpları kurumlardan çekerek krize neden olan, yeni seçim çağrısı yapan, seçimleri boykot eden ve NATO barış güçlerine şiddetle saldıran Sırbistan’a ne gibi yaptırımlar planlanıyor? Kosova’ya neden yaptırım uygulanıyor?” sorusunu sordu.
ABD’de bu konuya ilişkin tam olarak nasıl hareket edilmesi gerektiği noktasında bir bölünmüşlük olabilir. Çünkü bazı isimlerde aşırı bir Kurti karşıtlığı olurken, bazıları da farklı açıklamalar yapıyor. ABD, cumartesi günü Vuçiç’ten Sırbistan’da tutuklu olan 3 Kosovalı polisin derhal serbest bırakılmasını da istedi.
ABD ve AB’nin çözüm önerileri endişeleri gidermiyor
Bölgede ABD ve AB’nin Sırbistan’ı Avrupa’nın bir parçası yapma gayretini gölgeleyen iki büyük problemin (Bosna Hersek’in Sırp Cumhuriyeti entitesi ile Kosova’nın kuzeyindeki Sırplar) çözüm önerileri Boşnakların ve Kosovalı Arnavutların sosyal, ekonomik, siyasal ve güvenlik endişelerini asla gidermiyor. Geçtiğimiz hafta gözlerden kaçan önemli gelişme Sırbistan’ın Bujanovac bölgesinde, Sırbistan ordusu ile ABD, İngiltere, Yunanistan, Macaristan, Romanya, Bosna Hersek, İtalya, Kuzey Makedonya ve Slovenya orduları arasında askeri tatbikatların başlamış olmasıydı. NATO ülkelerinin Sırbistan’da tatbikatlar düzenlemesi, stratejik başarı olarak kabul ediliyor. Tatbikatlar Sırbistan ordusu ve ABD silahlı kuvvetlerinin Avrupa komutanlığı tarafından düzenlendi. Bu askeri olayın önümüzdeki yıllar bölgedeki siyasi gelişmeler üzerinde çok ciddi etkisi olacaktır.
Kosova-Sırbistan gerginliği, en çok da iki kardeş ülkeyi etkiledi
Kosova ile Sırbistan arasındaki kriz, Kosova Başbakanı Kurti ile Arnavutluk Başbakanı Rama’yı ve Arnavut toplumlarını zihinsel olarak karşı karşıya getirdi. Arnavutluk Başbakanı Rama’nın, Sırp Belediyeler Birliği taslak önerisine hem Priştine’de hem de Belgrad’da karşı çıkanların “akıllarında komünist olduklarını” yönünde kullandığı ifadesi yeni bir tartışmayı başlattı.
Rama, “Diyaloğa somut bir katkı sağlama çabası ve Sırp Belediyeler Birliği önerisinin müttefiklerimiz tarafından iyi karşılanmasından memnunum ve hem Priştine’de hem de Belgrad’da içeriğini bile bilmeden buna karşı çıkanlara iki şey söyleyebilirim. Birincisi, böyle konuşanlar hala komünizmde yaşıyorlar ve o dönemde siyaset kimin ne söylediğiyle değil,kimin söylediğiyle ilgileniyordu. İkincisi, bu bölge sadece onların değil, bizim de bölgemiz.” ifadelerini kullandı.
Rama, Kosova Başbakanı Kurti ile ilişkilerine dair ise “hedeflerinin aynı olduğunu, ancak farklı yollar izlediklerini”söyledi.
Kosova Başbakanı Kurti ise Rama’nın Sırp Belediyeler Birliği öneri taslağı için bir teklif sunmak yerine Sırbistan’daki Arnavut azınlık için bir teklif sunması gerektiği şeklinde sert bir cevap verdi.
Arnavutluk ve Kosova hükümetlerinin, her yıl ortaklaşa gerçekleştirdikleri toplantı, Arnavutluk Başbakanı Rama tarafından iptal edildi. Rama’nın iptal gerekçesinin Kosova’da son günlerde yaşanan krizin büyümesi ve Batılı ülkeler ile ilişkilerinin kötüleşmesi olduğu düşünülüyor.
Başbakan Rama, Kosova ile ortak hükümetler toplantısını tek taraflı olarak iptal etmesi Arnavutluk’un Kosova’ya yaptırım uygulayan ilk ülke olduğu yorumlarına da sebep oldu.
Tüm bu gelişmelere baktığımızda, aslında Rama, Kosova, Arnavutlar ve Boşnakların bölgesel sorunlarında AB, ABD ve Sırbistan arasında diplomatik bir rol üstlenmiş görülüyor. Fakat bölgesel sorunların çözümünde NATO ve ABD nin perspektifini tartışmalara kapalı bir şekilde sadece ikna edici tebliğci rolünü üstlenmesi, ciddi sorunları beraberinde getirecektir.
Kosova Başbakanı Kurti’nin, Rama’ya verdiği “Kosova’daki Sırp Belediyeler Birliği için uğraşacağına Sırbistan’daki Preşova Vadisi Arnavutlarına odaklansın” cevabı, iki kardeş ülke Arnavutları arasında duygusal kopuş olarak yorumlanmasına sebep oldu. Rama ile Kurti arasındaki siyasi vizyon, metot, tarihsel deneyim ve kültürel farklılıkları iyi okumak gerekiyor.
Kosova Başbakanı Kurti, “Edi Rama, Sırplarla ilgili önerileri Paris ve Berlin’e göndermek yerine, bir sonraki Açık Balkan toplantısında Vuçiç’e Preşeva Vadisi’ndeki Arnavutlarla ilgili bir yasa taslağı önermeli. Ne de olsa Arnavutluk Anayasasının 8. Maddesi, kendisini Arnavutların haklarını korumakla yükümlü kılıyor.” ifadeleri ile Rama’ya yönelik eleştirel bir dil kullandı.
Aslında Açık Balkan ile başlayan Arnavutluk, Sırbistan ve Kuzey Makedonya arasındaki “Mini Şengen” projeleri, Arnavutluk Başbakanı Rama’nın popülaritesini Batı dünyası, Balkan ülkeleri ve Arnavut toplumu arasında yükseltmişti.Rama, Quin ülkeleri nezdinde de Balkanlar’da çözüm bekleyen sorunların (Sırbistan-Kosova ve Kuzey Makedonya-Bulgaristan) anahtar rolü ile öne çıkan önemli bir figür haline gelmişti. Fakat Kosova’nın kuzeyinde yaşanan olayların,Kosova ulusunun milli çıkarlarını ve toprak bütünlüğünü hedef alması, Arnavutluk ve Kosova başbakanlarını karşı karşıya getirdi.
Rama ile Kurti arasında ABD, AB ve Sırbistan ilişkileri idealleri arasında çok ciddi ideolojik farklılıklar yattığı bilinen bir gerçek. ABD ve AB yöneticilerinin 2013’ten bu yana dayattıkları belediyeler birliği anlaşmanın bugüne kadar tolere edilmesi ya da 10 yıl ötelenmesi, sorunun artık nihai çözüm aşamasına geldiğini ve Kosova’ya sonuçları ne olursa olsun 2023’te bir bedel ödeteceklerini gösteriyor.
Ukrayna – Rusya savaşının büyümesi ile ABD ve Avrupa’nın Balkanlar noktasındaki farklı taktiksel politikası, Kosova ve Bosna Hersek toplumlarını tedirgin etmektedir.
Kurti’nin, AB ve ABD için kolay bir lokma olmadığı gerçeğiyle Batılı liderleri de öfkelendirdiğini görüyoruz.
Batı, Kurti’yi kolayca gözden çıkarabilir mi?
Balkanlar’ı yakından tanıyan uzmanlar, Başbakan Kurti’nin Kosova siyasetinde güçlü ve alternatifi olmayan önemli bir figür olduğunu iyi bilir. ABD, Kurti’yi iktidardan düşürme planı dahil her türlü yaptırım ceza ve baskılar için formüller düşünürken sonuç alabilir mi? Mümkün görünmüyor!
Kurti’nin, Aliya İzetbegoviç’in sıcak savaş içerisinde mecbur kaldığı Dayton Anlaşması’nın bir benzeri olan Sırp Belediyeler Birliği Anlaşması’na imza atması çok zor.
ABD ve Avrupa, Bosnalı lider Aliya İzzetbegoviç’e Dayton Anlaşması’nı dayatmış ve kendisine yönetimde kaldığı sürece Bosna Hersek devletine ve hükümetine yapılan yardımları ve ülkenin yapılandırılmasında verilen destekleri keseceğini ilan ettikten sonra Aliya yönetimi bırakmak zorunda kalmıştı.
Kurti’nin, Batı’nın kendi topraklarında Sırp Belediyeler Birliği dayatmasına, “Bölünmüş ve parçalanmış Bosna Hersek gibi olmak istemiyor
uz” kararlılığını göstermesi çok anlamlı tarihi bir söylem olarak kabul edilmelidir.
Bugün NATO ve AB’nin “Yeni Batı Balkanlar” oluşumu süreci yaşanıyor. Savaşsız, siyasal, kültürel ve ekonomik dönüşüm ile Karadağ, Bosna Hersek ve Kosova Sırplarının sürece dahil edilmesi planına dünün mağdurları olan Boşnak ve Arnavutlardan şimdi bedel ödenmesi isteniyor. Sürecin zorluğu bana göre burada!
Kurti, Kosova – Sırbistan sorunu ile ilgili alternatif 5 maddelik çözüm önerisini , AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Joseph Borell, Özel Temsilcis Miroslav Lajcak ve Quint ülkelerinin büyükelçilerine sundu ve söz konusu planın uygulanması için onay beklediklerini açıkladı. Temel sorun ABD’nin, bu kez Kosova’yı ciddi bir şekilde tehdit ediyor olmasında.
ABD’nin Batı Balkanlar Özel Temsilcisi Escobar, taleplerinin karşılanmamasının Kosova için olumsuz sonuçları olacağını söyledi. Kurti ise ABD’nin Sırbistan’ın talepleriyle kendilerine gelmelerini “kabul edilmez” olarak niteledi.
ABD ve AB, Kosova başbakanına boyun eğdiremiyor, çünkü Kurti’nin Kosova’da alternatifi yok. Muhalif siyasilerin çok zayıf olduğu da bilinen bir gerçek.
Rama,Tiran’da düzenlediği basın toplantısında, Kosova’nın kuzeyindeki durumun, Kosova Cumhuriyeti için siyasi trajedi boyutlarına ulaştığına işaret etti. Rama kendince, Balkanlar’da NATO ve Avrupa’nın, Yugoslavya’nın dağıldıktan sonraki 2. yapılanma sürecinde bana göre önemli rol üstlenmiş politik bir figür olarak sahneye çıkarıldı.
Rama, Soros ve Kissinger gibi Doğu Avrupa ve Balkanlar siyasetinde önemli işlevi olan isimlerle ilişkiler kurmayı ihmal etmeyen, renkli, pragmatik, güçlü ve popüler bir kişilik.
Yeni süreçte NATO Balkanlar’daki hedefleri doğrultusunda ilerlerken, yeni butik ülkelerin ayak bağı olmasına müsade etmeyecektir.
Rusya da Balkanlar’daki istikrarsızlaştırma yoluyla Ukrayna’daki savaş için AB’yi bölmeyi amaçlıyor.
Rama, kendisini eleştiren kesimlere şöyle cevap verdi:
“Stratejik müttefiklerimizin bu duruma ilişkin açıklamaları giderek endişe verici hale geliyor. Samimi olarak, her gün ve her saat, en büyük kaybedenin Kosova olduğu aşikar olan bir durumu, Kosova makamlarının yatıştırmasındaki tereddüdün nedeni anlaşılmaz.”
Sırbistan’ın daha önce de yaptığı şeyleri yaptığını, Kosova’nın ise hiçbir zaman ve daha önce hiçbir şekilde yapmadığı şeyleri yaptığını savunan Rama, Kosova’nın “Arnavut ulusunun tüm stratejik müttefikleri tarafından alenen suçlandığını” savunuyor.
Sırp Belediyeler Birliğinin kurulmasını, Kosova’nın uluslararası onayına neden olacak kapıyı nihayet açmasının anahtarı olarak nitelendiren Rama, Kosova’nın herkes tarafından tanınmasının, BM’nin tüm uluslararası forumlara üye olmasının Sırbistan ile karşılıklı tanımanın yolunu açacağını öne sürüyor.
İki ülke arasındaki diyaloğu bir başka boyuta taşıma ve diyaloğun başarılı sonuçlanması için tarafların somut şeyler konuşmasını sağlamak için faydalı olmasını dileyen Rama, “Sırbistan 1999’da Kosova’yı kaybetti. Sırbistan’ın, Kosova’nın saçının bir teline bile dokunma gücü yok.” açıklamasında da bulundu.
Sonuç olarak, Sırp Belediyeler Birliği’nin kurulmasını talep eden AB ülkeleri ve ABD’ye Arnavutluk Başbakanı Rama’nın desteği, Kosova Arnavutları tarafından Kosova’ya karşı büyük bir darbe olarak görülüyor.
Türkiye’nin Kosova-Sırbistan sorununa yaklaşımı noktasında, 1999’daki savaş yıllarından bugüne tarihsel yakınlık derecesinde hassas diplomasi yürütmekte olduğunu görüyoruz. Fakat bölgenin NATO şemsiyesi altında yeniden yapılandırılmasının ezberleri bozan etkilerine şahit olacağız ve bunlara da hazırlıklı olmak gerek.
Bu arada, Kosova ile Arnavutluk hükümet başkanlarının ilişkilerinin de riskli bir sürece gittiğini düşünüyorum. İki kardeş ülkenin aralarının açılmasına asla müsade etmemek lazım. Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan başkanlığında, Kurti ve Rama’nın bir araya geleceği üçlü bir zirvenin gerçekleşmesi bu hususta çok faydalı olabilir.
Kaynak: Osman Atalay / Balkan News