Küresel güçlerin Batı Trakya’da neyin peşinde? ABD ve Yunanistan’ın Batı Trakya planları ne? Merak edilenler Eren Erdem’in yazısında.
Batı Trakya’da özellikle son dönemde küresel güçlerin çok ciddi bir ilgi ve yapılanması söz konusu. ABD Dedeağaç’a askeri üs kurdu ve silah yığıyor. Yakında İskeçe’de Yunan Ordusu ile tatbikat yaapacağı duyuruldu. Rusya bölgeye konsolosluk açtı ve alanı ABD’ye bırakmak istemiyor. Çin’in de sessiz sedasız kendi planları olduğu biliniyor.
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler uzmanı Erem Erden 2018’de konuya dikkat çekmiş ve meseleyi analiz etmiş. Konunun önemine binaen katkı olarak ilgililerine sunuyoruz.
Eren Erdemin “ABD ile Yunanistan’ın Batı Trakya Planları: Askeri Üs ve Lozan Barış Antlaşması’nın İhlali Meselesi” başlıklı analizi şöyle:
• Geçtiğimiz günlerde Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos Türkiye’yi de yakından ilgilendiren skandal bir öneri de bulundu. Kammenos, ABD’nin Yunanistan’da yeni askeri üsler kurarak, kalıcı askeri güç bulundurmasını önerdi.
• ABD’nin şu anda Girit Adasında Suda Körfezinde donanma üssü bulunurken, Larissa’daki hava üssünde de İnsansız Hava Aracı (İHA) birimleri bulunuyor. Kammenos bunların yanında ABD’nin Volos ve Aleksandrapolis’te yani Batı Trakya’da Dedeağaç’ta kalıcı askeri güç konuşlandırmasını istediklerini dile getirdi.
• ABD’nin de açıkça Dedeağaç’ta bir askeri üs kurma niyetinin ve talebinin olduğu da biliniyor. ABD Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt’da sık sık Dedeağaç’ta ziyaretlerde bulunurken, bölgenin ABD için stratejik bir önemde olduğunu ifade ediyor. Peki, hem Yunanistan hem de ABD neden Dedeağaç’ta bir askeri üs kurulmasını istiyor?
• Batı Trakya konusundaki baskı ve asimilasyon politikaları zaten malumun ilanı olsa da Atina, Türkiye’nin özellikle siyasi, askeri ve ekonomik gelişimini kendisine tehdit olarak görüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Atina ve Batı Trakya ziyaretleri ile Ankara’nın Batı Trakya konusundaki sert ve güçlütutumu Atina’da rahatsızlık uyandırdı ve uyandırmaya da devam ediyor.
• Dönem dönem Lozan Barış Antlaşması tartışmalarının yükselmesi ve Batı Trakya konusunda hem Ankara’nın hem de bölgedeki kanaat önderlerinin, hak ve özerklik talepleri de eklenince Atina gelecekte Batı Trakya’nın elinden kopabileceğini düşünüyor. Bölgeye ABD askerini konuşlandırarak kendini ve bölgeyi garanti altına almayı planlıyor.
Batı Trakya Bölgesi
• ABD’nin ise Yunanistan’ın Batı Trakya konusundaki endişelerini önemsediğini söyleyemeyiz. ABD’nin ilk ve en önemli amaçlarından biri Batı Trakya’da özellikle Boğazlar ve Ege’yi gözlem altına alabileceği geniş bir bölgeyi kapsayan bir radar sistemi kurabilmek. ABD hem bu sistem hem de üsteki konumu itibariyle Rusya ve de Türkiye’ye karşı pozisyonunu genişletmek ve güçlendirmek istiyor.
• ABD’nin Batı Trakya’ya ilişkin diğer bir gizli amacı ise bölgeye yönelik yeni planlamalar üzerine olabilir. Bilindiği üzere Yunanistan; ABD, İsrail, Güney Kıbrıs ve Mısır’ın Akdeniz’deki enerji kaynaklarının ve özellikle kaya gazının Avrupa’ya arzı planlamasında en önemli güzergâh konumunda. Batı Trakya’da bu güzergâh doğrultusunda alternatif transfer noktalarından biri. ABD’nin Dedeağaç’ta kuracağı üsle özellikle İsrail’in Avrupa’ya yapacağı enerji arzının geleceğini de güvence altına almayı planladığı da düşünülüyor.
Güney Kıbrıs ve İsrail Kaya Gazı ve Enerji Kaynaklarının Arz Planlaması
• Ülkemizde Lozan Barış Antlaşması birçok defa gündeme getirilse de, başta Batı Trakya olmak üzere Ege Adaları, Musul ve Kerkük gibi meselelerin hala çözülemeyen problemler olarak hafızamızda kaldığı açık bir gerçek. Bu problemlerin gelecekte çözüleceği umudunu birçoğumuzun taşıdığı da açık bir diğer gerçek.
• Reel politik olarak bu problemlerin günümüzde bir çırpıda çözülecek meseleler olmadığı bilinse de, Batı Trakya konusunda Türkiye’nin söz sahibi olduğu, Batı Trakya toplumunun da Lozan’dan kaynaklanan birçok özerk haklarının olduğunu da unutmamak gerekiyor.
• Yunanistan birçok hak ihlaliyle Batı Trakya toplumunu Lozan’dan beri asimile etmeye uğraş verirken, bölgeye Amerikan askeri konuşlandırarak durumu kaosa sürüklemeyi ve bölgenin özerk bir bölge değil, işgal bölgesi olmasını arzuluyor.
• Bölgeye konuşlanacak askeri güçlerin bölgedeki toplumsal, siyasal ve ekonomik durumu daha da kötüye götüreceği ortada. Batı Trakya toplumuna yönelik baskı ortamının artması, bölgeye yönelik yapılabilecek hukuki veya gayri hukuki saldırılar, bölgede oluşturulacak paramiliter gruplar, bölgede sonu alınamayacak bir kaosa neden de olabilir. Türkiye’nin şimdiden olumlu ve olumsuz tüm senaryolara göre planlarını hazırlaması şarttır.
• Yapılacak en net hamle; Türkiye’nin Batı Trakya toplumunun Lozan’dan ve diğer uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını ve özerkliklerini daha da dillendirmesi ve bölgeye yönelik ABD menşeli bir “işgal” girişimine engel olmaya kalkışmasıdır. Batı Trakya’da kurulacak askeri bir üs sadece Batı Trakya toplumunu asimile etme ya da sürgün etme amacı taşımamakta, Türkiye’yi kuşatma amacı da taşımaktadır.
Askeri Üs ve Lozan Barış Antlaşmasının İhlali Meselesi
• ABD ve Yunanistan’ın Batı Trakya’da özellikle Dedeağaç’ta bir askeri üs kurma planlamasında izlenen en sinsi yol ise Lozan Barış Antlaşmasının ihlaline dayanıyor. Bu noktada Türkiye sınırına 60 Km uzaklıkta Dedeağaç’ta bir askeri üs kurulmasının planlandığı kamuoyunda ifade edilerek iki gerçek saptırılmaya çalışılıyor.
• Birincisi Dedeağaç Türkiye sınırından 30 Km uzaklıkta bulunmaktadır.
• İkincisi Lozan Barış Antlaşmasına ek olarak 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Trakya Sınırına İlişkin Sözleşmeyegöre Dedeağaç Türkiye sınırından Yunanistan topraklarının içerisine doğru askersizleştirilmesi gereken 30 Km’lik alan içerisindedir. Yani ABD ile Yunanistan’ın Dedeağaç’ta kurmayı planladıkları askeri üs Lozan Barış Antlaşmasına tamamen aykırıdır.
• Trakya Sınırına İlişkin Sözleşmenin 1. maddesine göre; “Ege Denizi’nden Karadeniz’e kadar, Türkiye’yi Bulgaristan ve Yunanistan’dan ayıran sınırların her iki yanındaki topraklar, aşağıdaki sınırlar içinde ve yaklaşık olarak otuz kilometre genişliğinde olmak üzere askerlikten arındırılacaktır.”
• Sözleşmenin 3. maddesinde ise birinci maddede tanımlanan bölgelerin askerlikten arındırılması, aşağıdaki hükümlere bağlı kalacağı ifade edilmiştir. Buna göre;
• 1. “Bu bölge içinde şimdi var olan gerek sürekli tahkimat, gerekse sahra tahkimatı niteliğindeki bütün tesisler, ülkesinde bulundukları devletçe silahtan arındırılacak ve sökülecektir. Söz konusu bölgede bu çeşit hiçbir yeni tesis yapılmayacak,
hiçbir silah deposu kurulmayacaktır; kara, deniz ve hava kuvvetlerine ilişkin olarak, saldırı ya da savunma amacına yönelmiş, başka hiçbir tesis de kurulmayacaktır.
• 2. Jandarma, polis, gümrük memurları, sınır bekçileri gibi iç düzeni sağlamak ve sınırları gözaltında tutmak için gerekli özel unsurlar dışında silahlı hiçbir kuvvet ne konaklayabilecek ne de dolaşabilecektir. Hiç bir hava gücü bulunmaması zorunlu olan bu özel unsurların mevcudu aşağıdaki sayıları aşmayacaktır.
• A) Türk ülkesinin askerlikten arındırılmış bölgesinde toplam olarak 5.000 kişi;
• B) Yunan ülkesinin askerlikten arındırılmış bölgesinde toplam olarak 2.500 kişi;
• C) Bulgar ülkesinin askerlikten arındırılmış bölgesinde toplam olarak 2.500 kişi…
• 3. Askerlikten arındırılmış bölge üzerinde –bayrağı ne olursa olsun- kara yada deniz askeri uçaklarının uçmaları yasaktır.
• Trakya Sınırına İlişkin Sözleşmede de görüldüğü üzere hem Yunan tarafı ve ülkemizin hem de antlaşmaya garantör ülkelerin Türkiye sınırına 30 Km uzaklık içerisinde yani Batı Trakya’da Dedeağaç’ta bir askeri üs kurulmamasını kabul
etmişlerdir.
• Bu nokta Türkiye’nin Lozan Barış Antlaşmasının ilgili hükümlerini hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunda dillendirerek, ABD ve Yunanistan’ın Dedeağaç’ta kurmaya çalıştıkları askeri üs planlamasını durdurması gerekmektedir.
Öneriler
• Türkiye kamuoyunda “ABD ve Yunanistan’ın Batı Trakya Dedeağaç’ta askeri üs
kurma planlarının” dile getirilerek planın afişe edilmesi ve kamuoyunda farkındalık
oluşturulması,
• ABD ve Yunanistan’ın Dedeağaç’taki askeri üs planlarının Lozan Barış Antlaşmasını
ihlal edeceği gerçeğinin kamuoyunca dillendirilerek savunulması,
• İlgili konuda kamuoyunun tüm aktörlerinin; siyasetçiler, gazeteciler, yazarlar,
televizyoncular, radyocular, akademisyenler ve araştırmacılar ile sivil toplum
kuruluşlarının doğru bilgilendirilmesi,
• Üniversitelerde ve basın yayın organlarında ilgili konuya ve konulara ilişkin program,
toplantı ve sempozyumların organize edilmesi,
• İlgili konunun resmi, özel ve sivil aktörlerce uluslararası mecra ve organizasyonlarda
dile getirilerek ABD ve Yunanistan’ın bu planlarına ilişkin karşı durulması,
• Batı Trakya toplumunun ve Batı Trakya konusunda faaliyet gösteren kurum ve
kuruluşların ilgili konularda organize edilerek bilgilendirilmesi,
• Türkiye Cumhuriyetinin resmi organları olan Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı,
Dış İşleri Bakanlığı ile milletvekilleri tarafından ilgili konunun Türkiye Cumhuriyeti –
ABD ile Türkiye Cumhuriyeti ve Yunanistan arasındaki ikili görüşmelerde dile
getirilerek ilgili uyarıların yapılması gerekmektedir.
Milletgazetesi