İbn Sina çalışmaları ile tanınan İslam felsefesi profesörü Ömer Türker, haftasonu, Üsküp’te düzenlenen “Balkan Düşünce Akademisi” seminerine katıldı. Seminerin ardından TIMEBALKAN portalının sorularını yanıtlayan ünlü akademisyen, Balkanlar’ın Osmanlı düşüncesi ve Osmanlı kültürü medeniyetinde çok önemli bir yeri olduğunu vurguladı.
Söyleşi: Eymen İsmaili
Bugünlerde Üsküp’te Balkan Düşünce Akademisi semineri yapılıyor. Seminerin asıl amacı ne?
Seminerin hazırlanmasının asıl amacı İslam Kültür ve Medeniyeti ile burada Balkanlar’da yüksek lisans ve doktora seviyesinde olan arkadaşların daha sahi ve güçlü bir irtibat kurulmasını temin etmek. İslam Kültür ve Medeniyeti hakkında karşılıklı birikimimizi çalıştayla, sempozyumla, ortak eserler ve buna benzer ortak programlar çerçevesinde geliştirebiliriz.
Makedonya’ya ilk gelişiniz mi? Dün Kalkandelen ziyaretinde bulundunuz? Ziyaretle ilgili intibalarınız nedir?
Doğrusu bu benim Makedonya’ya ilk gelişim, daha önceden gelme imkanım olmadı. Kalkandelen’e de ilk kez gittim. Açıkçası ben tahmin edemedigim kadar kendimi buraya ait hissetim. İşin doğrusu yani gercek hissiyatım bu, burada ciddi bir potansiyel var. Beraber iş yapabileceğimiz karşılıklı birikimimizi birbirimze aktarabileceğimiz ciddi ve önemli bir potansiyel var. Değerlendirmek ,çalışmak ,ayırdetmek gerekiyor, bunu anladım.
Profösor İhsan Fazlioğlu bir sözü var: “Kendi oyununu kuramayan milletler, başka milletlerin kendilerine kurduklarını vehmettikleri oyunları anlamakla zaman kaybederler.” Durum itibari ile Türk Milleti kendi oyununu kuruyor mu?
En azından kurma gayreti içerisinde. Kendi oyununu kurmak demek bütün dinamikleri kendi oluşturduğu bir dünyada yaşamak demek. Türk Milleti şu anda bu düzeyde değiller maalesef. Bunun için çaba, gayret sarfetmemiz gerekiyor. Kendi inandığımız değerleri, yani insanlığa faydalı olacak değerleri, bize de faydalı olacak değerleri yaşatmak, öncelikle yaşamak ve yaşatmak için bilim, kültür ve medeniyetimizin sahip alanlarını geliştirmemiz gerekiyor, açıkçası.
Üniversitedeki çalışmalarınız yanı sıra birçok kitaplarınız da yayınlandı. Son olarak hangi kitabınız yayından çıkacak?
En son Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığında Şerhu’l-Mevâkıf isimli eserin tercümesi yayınlandı. Ayrıca İstanbul’da, İbrahim Üçer’in koordinatörlüğünde çıkan “Nazariyat” isimli dergide, en son, varlık olmak bakımından, varlığın üzerinde konuşmanın imkanına dair bir makale yayınladım. Bu dergi inglizçeye de tercüme ediliyor, pek çok mahfile ulaşıyor ve bu açıdan umut vaad ediyor. Üzerinde şu anda çalıştığım ahlak falesefesi olarak adlandırmayı düşündüğüm bir eser var. Yine İslam Metafiziği gelenekleri hakkında bir eser hazılıyorum. İnşallah bu sene içinde tamamlarım.
Osmanlı coğrafyasını çok iyi tanıyorsunuz. Bu konuda araştırmalarınız var. Şu an itibari ile Osmanlı coğrafyasını, özellikle Balkanlar’ı İslam ve Türk Medeniyetinde yeri nerede bulunmaktadır?
Şöyle diyelim: Osmanlı birikimini henüz bir tam olarak keşfetmedik. Yani Osmanlı dönemi, İslam düşüncesi alanında yada Osmanlı düşüncesi hakkında net veriler elde edecek bir seviyeye ulaşmadık. Bilgilerimiz henüz eserler ve şahıs sayesinde. Ve düşünce birikimini tam olarak göremiyoruz. Balkanların şu an için durumu ayrı bir mesele ama Osmanlı’dak, durum tabii ki çok önemli. Geçenlerde, İhsan Fazlioğlu hoca ilk Türkçe matematik kitabının Kalkandelen’de yazıldığını söyledi. Bakın “İlk Türkçe Matematik Kitabı”! Biliyorsunuz buralar Anadolu’nun bazı yerlerinden önce Osmanlı toprağı olmuş bölgelerdir. Geçen senelerde Bosna’da “Abdullah Bosnevi” sempozyumunu yaptık. İbn-i Arabi yerlerinin en önemli yazarlarından biridir Abdullah Bosnevi. Yavaş yavaş yine Türkiye’de “Balkanlar’daki Osmanlı Birikimi” hakkında bir takım çalışmalar yapıldı. Yani anlıyoruz ki Balkanlar’ın Osmanlı düşüncesi ve Osmanlı kültürü medeniyetinde çok önemli yeri var ama nasıl ki henüz Anadolu’yu tam olarak ortaya çıkarmadıysak, bu konuda çalışmalarımız yetersiz ise, aynı öyle Balkan’lar için de böyledir.
Bilgi, birikiminiz ve tecrübeniz ile buradan Eski Türk çarşısından Balkanlar’da yaşayan İslam alemine neleri tavsiye edebilirsiniz?
Doğrusu buranın görünmesi gerekiyor. Bizim ortak kültür ve medeniyete ship olduğumuza dair, aynı değerleri geçmişte yaşadığımıza dair yapı, giyim, kuşam tarzı alışkanlıkları, yemek alışkanıkları var oluncaya kadar adetlerimiz var. Çarşıda gezdiğimiz zaman zaten hiçbir yabancılık çekmiyoruz. Türkiye’nin herhangi bir şehrinde gemiş gibi oluyoruz. Daha önceden buralara gelip gezmiş gibi bir hissiyat doğuyor içimize. Muhtemelen Türkiye’den gelenler de aynı hissiyatı fark ediyorlardır. Dolayısıyla biz eski manevi irtibatımızı eski medeniyet irtibatımızı görmek için gerçekten buralara gelip gezmek gerekir açıkçası.