Değerli Okurlarım; ‘Bistra’nın Kardelenleri’ adlı kitabımda yazdığım ve tamamen yaşanmış gerçek bir Asker öyküsünü sizinle paylaşmak istiyorum. Hikayemizin konusu; Makedonya, Manisa ve Amasya’nın Merzifon ilçesinde geçiyor. Halil ve Recep isimli iki arkadaş 1959 yılında eski Yugoslavya, şimdiki Makedonya’dan Anavatan Türkiye’ye aileleri ile birlikte göç ederler. Ancak bu iki arkadaş, Yugoslavya’dan göç ettikleri zaman henüz 17 yaşlarında olduklarından dolayı Yugoslavya (Makedonya)’da Askerlik yapmamışlardı.
1962 yılında askerlik vazifelerini yapmak için Manisa Askerlik Şubesinden celp emri gelir. Doğruca Askerlik Şubesine giderler ve sevk evraklarını alıp evlerine dönerler. Aileleri ile vedalaştıktan sonra Trene binerek Amasya’nın Merzifon ilçesinde ki Askeri birliklerine teslim olurlar. İşin kötüsü kendileri Türkçe konuşmayı bilmiyorlar. Yemin töreninin ardından çarşı iznine çıkarlar. Çarşının içinde askerlerin girebileceği tek bir lokanta vardır.
İki arkadaş çarşı iznine çıktıkları bir gün tekrar lokantaya gelirler. Lokantayı iki kardeş işletiyor. Bir de yaşı 90’a yaklaşmış olan babaları var. Oğulları arada sırada bu yaşlı babalarını lokantaya getirirlerdi. O gün yine lokantadaydı. Halil ile Recep lokantaya gelirler. Yaşlı adama yakın bir masada otururlar. Yemeklerini yerler iken bir yandan da sohbet ediyorlardı. Türkçe konuşmayı tam olarak bilmediklerinden dolayı kendi aralarında Makedonca konuşuyorlardı.
Bu iki askerin Makedonca konuştuklarını duyan yaşlı adam kulak misafiri olup dinler. Bir ara yerinden kalkıp masalarına gider. Asker gençlere selam verir ve…
“Yanınıza oturabilir miyim” der.
“Buyrum amica” dediler.
“Size bir şey sorabilir miyim”
“Buyurun sor bre amica” diye cevap verirler.
“Sizler nerelisiniz”
“Biz Manisalıyız”
“Aslen nerelisiniz”
“Biz Yugoslavya’dan geldik”
“Yugoslavya’nın neresinden”
“Debre tarafından Reka bölgesinden”
Yaşlı adamın gözleri dolar ve
“Bre gençler siz Jirovnisa köyünden misiniz ” Deyince…
İki arkadaş şaşkınlık içerisinde;
“Evet biz Jirovnisa köyündeniz fakat sen bizim köyümüzü nereden biliyorsun?”
Yaşlı adam; “Çocuklar beni iyi dinleyin. Ben 1908 yılında Jirovnisa köyüne Asker olarak geldim.1911 yılına kadar görev yaptım. Sizin köyünüz ve civarda bulunan diğer Müslüman köyleri kadar Askerini ve Devletini sevenlere rastlamadım. Sizler bizi hiç bir zaman aç bırakmadınız. Ben sizi konuşmanızdan Reka Bölgesinden olduğunuzu anladım.” der ve iki oğlunu yanına çağırır. Oğullarına olup biteni anlatır ve bir daha bu iki askerden lokantaya geldikleri müddetçe asla yemek parası almamalarını ve diğer ihtiyaçlarını da karşılaşmalarını nasihat etti.
İşte böyle dostlar…
Makedonya’nın Debre Kasabasının Jirovnisa köyü neresi ? Amasya’nın Merzifon ilçesi neresi? Hayat böyle tesadüflerle dolu. Dağ dağa kavuşmaz fakat insan insana kavuşurmuş. İki arkadaş terhis olup Manisa’ya geldiklerinde bu yaşadıkları olayı herkese anlattılar. Hayatta yapılan iyilik mutlaka bir gün karşınıza çıkar.
Hikayemizin kahramanlarına gelince…
Halil ve Recep vefat ederek hakkın rahmetine kavuştular…
Mekanları cennet olsun.