Üsküp Türk Tiyatrosu, 2010 yılında kuruluşunun 60. Yıldönümünü kutladı. Türkiye dışında memleketim Makedonya’da 1950’lerde sanat hayatına başlayan Türk tiyatro sanatını yaşatan Üsküp Türk Tiyatrosu, iki yıl sonra kuruluşunun 70. Yıldönümünü kutlayacaktır…
… Üsküp Türk Tiyatrosu şimdiki adıyla Milli Kurum Türk Tiyatrosu’nun 60. Yıldönümü kutlamalarıyla ilgili, Tiyatronun kuruluşundan beri yaptığı faaliyetlerini içeren bir monografi hazırlamış. Üsküp Türk Tiyatrosunun o dönem kutlamaları hakkında –KÖPRÜ- dergisinin Nisan 2010 –Sayı 43 ‘de yazı yazmıştım…
– KÖPRÜ- dergisinde ki yazımdan, 60. yıl kutlamaları dahilinde monografinin giriş bölümünde Makedonya’nın değerli tiyatro uzmanı Risto Stefanovski’nin Türk Tiyatrosu hakkında yazdıklarından bazı alıntıları yeniden burada hatırlatmayı uygun buldum…
-‘Monografinin giriş bölümünde Makedonya’ya tiyatro sanatının kimler tarafından getirildiğine değinilmiş. Stefanovski konuyla ilgili şöyle yazıyor: -XIX. yy. ortalarında –Türk Halk geleneği- olan ‘MEDDAH’-‘KARAGÖZ’ ve –ORTA OYUNLARI-yla birlikte Osmanlı İmparatorluğu döneminde Avrupa tiyatro kültür geleneğinde görülür.30 Kasım 1848 yılında –İstanbul- adlı gazetenin 22. Sayısında Beyoğlu Tiyatrosu’nda oyunların sahnelenmeye başladığını da anıyor Stefanovski. Devamında, aynı dönemde Galatasaray’da Mihail Naum Efendi adındaki şahsın Naum Tiyatrosu da faaliyette bulunduğu belirtiliyor. Üsküp’ün ilk Tiyatro binası ise Üsküp Valisi Mahmut Şefket Paşa tarafından inşa ediliyor. Böylelikle Tiyatro 1906 yılında sahne faaliyetine başlıyor. Tiyatro Binasının yeri ise Vardar nehri kıyısındaymış, vurguluyor Stefanovski.
… Stefanovski’nin vermiş olduğu bilgiler daha önceleri -Makedonya’da Tiyatro Sanatı – adlı araştırma kitabında yer almıştır…’
Stefanovski hayatını tiyatroya adamış bir araştırmacı yazar, böyle değerli bilgilerle memleketimize tiyatro sanatının tomurcukları Osmanlı döneminde açmaya başladığını ortaya atması hakikaten çok önemli bilgi olsa gerek. Ancak böyle bilgilere şüphesiz ki, Makedonya Tiyatro sanatıyla kaynaşan öz yazarlarımızın da var olduğunu anmadan geçemiyorum. Risto Stefanovski’nin böyle değerli bilgilere tabi ki araştırma çalışmalarıyla ulaşması Makedonya Tiyatro sanatı için önemlidir. Bu tür çalışmaları Makedonya Türk yazarları da yapabilirdi. Yanlış anlaşılmasın, Stefanovski’nin Makedonya’da Tiyatro Sanatı alanındaki araştırmaları, yazmış olduğu değerli yazı ve kitaplarını takdir ediyorum. Ama demem o ki, bu tür araştırmaların yapılması tabi ki bizim oralarda uzun yıllar Tiyatro sanatı, yazılarıyla at başı giden yazarlarımıza böyle bir çalışma önerilseydi, bence monografiye özellik katardı…
-KÖPRÜ- Dergisindeki yazımın alıntısına devam ediyorum.:’-Üsküp Türk Tiyatrosu’nun faaliyetleri dahilinde beliren sorunlar dışında hatıralardan silinmeyen sanat değerleri ardı arkası kesilmeden sahnede sergileniyor. Katıldığı festivallerden sahne başarıları ve oyuncuların başarı ve ödülleri Tiyatronun en değerli göstergesidir.’…
– Yazdığım bu satırlara bugünkü düşüncemi eklemeden edemiyorum. – Üsküp Türk Tiyatrosu, Eski Yugoslavya çapında olsun, Memleketimizde olsun katılmış olduğu tüm festivallerde kendi varlığını geniş çapa belli ettiği kadar Oyuncuların sahne performanslarını da sergilemiştir. Demem o ki, – Tiyatro Oyununu Oyuncu Yapar- Bu yüzdendir ki oyuncuların varlıkları her konuda öne çıkarılmalıdır. Tiyatronun 60. Yıldönümü dahilinde yayınlanan monografi, de hazırlanan oyunlar ve oyunda rol alan oyuncuların adlarının yazılmasından başka hiçbir bilgi yok maalesef…
Böyle üzücü bir durumu ortaya atarken şunu belirtmek isterdim ki, -OYUNU YAPAN OYUNCUDUR- bundan dolayı da her tiyatronun mihenk taşı OYUNCU olmalıdır. Üzücü ama gerçek MONOGRAFİ de, 6o yıllık bir dönem içerisinde, Tiyatro sahnesinde sunulan oyunlar, festivallere katılan oyunlar ve bu oyunların başarıları için verilen ödüller yer almaktadır… Tiyatroların mihenk taşı olan -OYUNCULAR- hakkında tek bir kelimenin yazılmayışı ise gerçekten de tiyatro sanatına yapılan en büyük haksızlıktır…
… Üsküp Türk Tiyatrosu 1950 yılından sahne hayatına devam eden bir kültür-sanat zenginliğimizdir. Tabi ki Üsküp Türk Tiyatrosunun ilk gününden sahneye çıkmış ve daha sonraları tüm yaşamlarını sahneye adamış oyuncular var. Derken Sahnede oyunu yaşatan oyuncuların biyografileri neden verilmemiş?… Ve bu monografide oyuncu biyografilerinin yer almadığının nedeninin ne olduğunu bilmek hakkımız değil-midir!?. Dünyanın her tiyatrosunda böyle bir çalışma yapılırken Üsküp Türk Tiyatrosunda oyuncuların sahne varlıkları neden monografide göz ardı edilmiştir? Bundan hareketle şunu belirtmek isterdim:- Bizler Makedonya Türk’leri öz değerlerimize önem vermiyorsak yabancılardan hiç kimse değerlerimizi kale almayacaktır. Herkes öz değerine değer katarken Biz Makedonyalı Türkler ne yazık ki var olan değerlerimizi bile koruyamayız…
Üsküp Türk Tiyatrosunun yakınlarda 70. Yıldönümü kutlanacaktır. Umarım bu kutlamalar dahilinde eski monografi hazırlıklarında yapılan yanlışlıklar, tekrarlanmayacaktır. Yanlışlıklar derken, monografi de yer alacak Tiyatro bilgilerinin çalışmaları kendi yazarlarımıza verilmesi başta gelen görev olmalı. Bizim kendi öz Tiyatro kültürümüzü aramızdan biri yazarsa çok daha değerli ve önemli olacaktır…
… İkinci önemli olan da, Üsküp Türk Tiyatrosunun açılış gününden bugüne kadar yer almış tüm oyuncuların biyografisini de vermek, sahnede kendi sanat değerlerini sergileyen oyuncularımıza borcumuzdur. Dünya Tiyatrolarının faaliyetlerinde oyuncuların yeri ön plandadır. Böylece Bizim de, Türkiye Tiyatroları dışında tek Türk Tiyatro sahne faaliyetinin başarılarını sahnesi dışında da tanıtan Üsküp Türk Tiyatrosu Sanatçılarına borcumuzu ödemeliyiz…
… Üsküp Türk Tiyatrosu, yeni adıyla Milli Kurum Türk Tiyatrosu 6o. Yıldönümünü kutlarken, yakında yeni binasına kavuşacağı da ortaya atılmıştı. Bunun ortaya atılmasından sekiz yıl aradan geçti. Gelin görün ki Üsküp Halk Tiyatrosu hala kendi sahnesine kavuşamamıştır. Oyunlarını Üsküp’te var olan diğer sahnelerde konuk olarak sunmaktadır. Derken belirteyim ki, günümüzde Üsküp Türk Tiyatro sahnesinde rol alan oyuncular eski meslektaşları kadar değerli başarıları, sahne performanslarını sergilerken dünya tiyatro oyuncularına taş çıkartmaktalar. Böylesi sahne performanslarıyla katıldıkları sayısı çok festivallerde seyircilerin ilgisini çektikleri kadar jüri üyelerinin de ilgisini toplamış ki en değerli ödüllere sahip olmuştur. Bunu derken şunu belirteyim, günümüzde Üsküp Türk Tiyatrosunun oyuncu kadrosunu oluşturan tüm ekibi kutlar ve başarılarının devamını yürekten dilerim…
…. Tiyatro müdürlerine gelince şunu belirtmek isterdim, Üsküp Türk Tiyatrosu iki yıl sonra kuruluşunun 70 yıldönümünü kutlayacaktır. Umarım müdürler, Tiyatronun öz sahnesine kavuşması için elinden geleni yapacaktır. Öyle sözde görevimizi yapıyoruz değildi, çalışmakla, bir zamanların tiyatrosunun varlığını gündeme getirerek sahneye kavuşmasında kendi görevini yaparken seyircilerin de tekrar tiyatroya bağlanmalarını sağlayacaklar…
… Üsküp Türk Tiyatrosunun 70 yıllık kutlamaları dahilinde yeni bir monografi hazırlandığında, tabi ki Türk Tiyatro Tarihi hakkında yazılacak önsözü Türk yazarlarından birine verileceğine inanıyorum. Aynı zamanda, monografide sahnede sunulan oyunlar öncesinde tiyatronun kuruluş gününden bu yana yer almış tüm oyuncuların biyografisi ve hatta tiyatronun oyun hazırlıklarında yer almış sahne işçilerinin de yer almasını öneriyorum. Tabi ki bu benim naçizane önerimdir ki kabul görürse tiyatromuzun varlığını daha da yüceltip tiyatro sahnesinde yer alan oyuncularımıza saygımız olacaktır. Tekrar etmekte fayda var –TİYATROYU TİYATRO YAPAN OYUNCUDUR- ve TİYATROYU YAŞATAN SEYİRCİDİR. OYUNCULARA saygımız olduğu kadar TİYATROYU yaşatan seyircilerimize de bilgi verilmesi Tiyatro yöneticilerinin görevidir.