Yıllar önce, Yugoslavya’nın dağılmasından sonra Makedonya Cumhuriyeti kendi bağımsızlığını ilan ettikten sonra başladı her şey. Çocuktum ve haber programlarında Makedonya Cumhuriyeti’nin ismi konuşuluyor ve malumunuz Yunanistan da “adı bende saklı” diyordu, yani, Makedonya ismi Yunanistan’a aitmiş ve bu Cumhuriyet içinde de kullanılmaması gerekiyormuş. Malumunuz “Baklavayı” da Türkiye ile paylaşamıyor, hatta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de onların içinde ukde olarak yaşıyor. Aşağı yukarı tüm komşuları Yunanistan’ı tanır ve bilir. Hani bir mahallede devamlı sorun çıkartan kibirli bir komşu olur ya hep, bahçesindeki çiçekleri ezen ağaçlarındaki meyveleri yiyen çocukların kâbusu olur. “Ben buranın en eski yerlisiyim, bütün bu araziler benimmiş zamanında çok sonraları onları satmak zorunda kaldım, siz gelip üstüne yerleştiniz” der durur. Ancak zamanla bir gün bu mahallenin bir kabadayısı varmış, ondan çok dayak yemiş, uzun bir sürede öylece homurdana homurdana bu mahallede yaşamış. Eski zenginlerden olduğu için de bazı hatırı sayılır kimseler de sözünü dinlerlermiş. Ancak mahallenin tüm sakinleri ile hiç anlaşamamış, gözü hep yükseklerdeymiş, e Avrupa tacı da giymiş zamanında az değil. Arada sırada abileri gelir mahallede durum nedir diye buna sorarlar, bu krizlere girince de yine bir şekilde abileri durumunu düzeltir. Dikkat ederseniz, böyle komşular sana biri zarar verse gider onunla anlaşma yapar onları kendi evinde korur gerekiyorsa.
İşte yaklaşık 25 yıl önce neyse bu gün de aynısı. Aynı konuyu hep gündeme getirdi. Söz konusu Makedonya olunca kahvesini yudumluyor “adını geri ver bana öyle konuşuruz” diyor. Makedonya haliyle genç bir ülke, mahallenin yeni evlisi, aile dağıldıktan sonra yapayalnız kalmış, ama yine de kendi yağıyla kavrulmaya çalışıyor. Evinde yok yok zaten, çocukları yaramaz, özü var üveyi var, ekonomisi kötü, ama güzelliği dillere destan. Yıllar önce haberlerde ilk kez “BYRM” ismini duyduğumda “adını Bayram koyacaklar galiba”, diye düşündüm. Şimdi bu bayramda da yine isim konusu gündeme geldi, ama modern olsun “Kuzey” diyelim buna dediler. “BYRM”nın açılımı Sırpçada şöyle “Bivşa Yugoslovenska Republika Makedoniya” yani “Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya”. Yunanlar hep BYRM daha doğrusu FYRM dedi yıllarca, birçok ülke de kendi ismiyle yani Makedonya Cumhuriyeti ismiyle tanıdı. Avrupa ise hem üyelik konusunda hem de NATO konusunda, “komşunun sözünü dinle anlaşın onunla sonra biz hallederiz” dedi. Hatta bu BYRM meselesi ilk kez tartışılınca mecliste, şu anda ismini hatırlamadığım bir milletvekili madem Bayramı çağrıştırıyor o zaman adını “Baklava” koyalım dedi, ama malumunuz “Baklava” da bizimdir diyen bir komşu onu da beğenmezdi. Bu konuyu bu dille anlatmamın nedeni ise gerçekten artık bu işin suyunu çıkardıkları içindir. Biz komikliğine gülerken ciddi ciddi ismi değişiyor bu ülkenin. Bir de “Büyük İskender” konusu var elbette, kimindir, nerelidir önemli mi, İskenderiye’ye adını vermiş, Mısır’dan Hindistan’a imparatorluk kurmuş, Makedonyalıyım demek belki de onda en doğrudur ancak, “yok Yunan mı yok Makedon mu?” tartışılması anlamsız. Gittiği şehirlere adını vermiş, biraz da rahat olmak gerek, büyüklük adının her yerde olmasıdır, “adını kullanamazsın” demek küçüklüktür…
Tarihte belki de ilktir bunun gibi bir olay ve inanın şu demokrat Avrupalılar da gayet ciddi bir şekilde göz yumuyor buna “Adam haklı şimdi, adı onda saklı, sen kullanma, yoksa biz seninle oynamayız” diyor. Biz Bayramı büyük bir coşku ile karşılarken, bizim BYRM yavaş yavaş değişmeye başlıyor. “Kuzeyliyiz” artık, ezelden beri mi diye sorarsanız “yok, hayır, dünden beri…”
Geçen günlerde Çipras ile Zaev bir anlaşmaya varmış, “isim sorununu” çözmüş haberleri yayıldığında Makedonya içinde hem sevinen hem de buna üzülen taraflar oldu. Eski Hükümet, daha doğrusu Milliyetçi Makedonlar bu konudan rahatsızlıklarını dile getirerek, başbakanı ve yeni hükümeti eleştiren açıklamalar yaptılar. Sosyal Demokratlar ve yeni hükümetin koalisyon ortakları ise bu sorunu giderdikleri için mutlulardı. Sonuçta Makedonya’nın 27 yıl kangreni olmuş bir konu, iki kötüden bir iyi ise “Makedonya” kelimesinin yine kullanılacak olması. Yeni isim “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti”. Ancak, yeni bir kriz de kapı önünde, birincisi Makedonya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov bu kararın kesinlikle kabul edilemez olduğunu basın bildirisi yoluyla açıkladı. İsim değişmeden bir anlaşmaya varılması gerektiğini savundu. Diğer yandan Yunanistan’ın ana muhalefet partisi başkanı bu kararın ülkede milliyetçiliği körükleyeceğini ve Yunanlıların çoğuyla çeliştiğini “Makedonya” ibaresi olmayan bir anlaşma beklediklerini açıkladı. İsmin değişmesi taraftarı olmayan Rusya bile “bu anlaşmayı” desteklediğini açıkladıktan sonra, tutunacak kimsesi kalmayan Milliyetçi Makedonlar her ne kadar protesto etmeye başlasalar da sonuç yine de yeni ismin kabulüne doğru gidecek gibi görünüyor. AB’den ise ilk tebrikler gelmeye başladı bile, NATO Genel Sekreteri de “Üsküp’ün NATO üyeliğinin önü açılmıştır” dedi.
Ancak şimdi farklı bir sürecin içine girmiş bulunmaktayız. Her iki ülkenin başbakanları güler yüzlü pozlar verdikten sonra asıl iş şimdi evin için hazırlamakta. 15 Haziran’da Yunanistan bu anlaşmayı meclisine sunar, 16 Haziranda da Makedonya’ya da ait olan Prespa gölünün Yunanistan tarafında imzalanır. (Prespa, Doyran ve Ohri Gölü arasında Makedonya ve Yunanistan’ı ayıran sınırlar var). 11 Temmuz’da NATO zirvesi “Kuzey Makedonya”yı anayasal bir gözden geçirme yapılması şartıyla davet edecek. Eylül ya da Ekim aylarında ise anayasa değişikliği için ülkede bir referandum yapılması beklenecek. Ardından olumlu sonuç alınırsa Anayasa değişikliğine gidilecek. Her halükârda bu yıl işimiz çok…
Makedonya ismi konusuna gelince şahsi düşüncem, evet bu işin suyunu çıkardılar, bir yandan Yunanistan’ın diretmesi yanlış olsa da diğer taraftan bu coğrafyadaki ülkeler o kadar çok kez isim değiştirdi ki, belki de bunun daha 27 yıl önce yapılması gerekiyordu. 80’li yıllarda doğmuş biri olarak üç farklı ülke isminde pasaportum olmuş olacak. Yugoslavya, Makedonya, Kuzey Makedonya. Yüz yıl öncesinden başlarsak Osmanlı Devleti altından Üsküp, Sırp Krallığı dönemi vs. Göründüğü üzere ülke isimleri insanın kimliği üzerinde büyük bir rolü yok. Balkanlar bunu hazmedebilir, çünkü burada o kadar çok etnik unsur var ki, hem dini hem de kültürel farklılıkların yaşandığı bir bölge. Ben Türküm ama Makedonya’da yaşıyorum, ha Kuzey ha Güney. Üsküp tarihine ve şehrine tutunurum. Bunu dedelerim de yapmış, özümden de hiçbir şey kaybetmedim, buradaki Türklere “nerelisin?” sorduklarında ise zaten yaşadıkları şehirlerin isimlerini söylerler. Ülkelerden çok tarihi şehirler yapar, örneğin “Mekke, Medine, Kudüs, İstanbul, Endülüs vs.” Makedonlar da fazla büyütmemeli, sonuçta Makedonya ibaresi olacak, zaten nüfus olarak %55 civarındalar, bu ülkede yaşayan diğer milletler ile bu ülkeyi kalkındırmak için uğraşmalılar. Her daim yanında olan Türkiye de her zaman zaten gereken tüm desteği veriyor. Bu arada “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’ne” gelirken öyle kazak hırka almaya kalkmayın, iklimimiz güneyvari, havalar yaz aylarında çok sıcak. Bundan böyle “Makedonya nerede?” sorduklarında “Kuzeyde” cevabı ismine yakışsa da, doğrusu “ Batı Balkanların yeni Kuzeylisi” olacak.