Dünya genelinde Bitcoin tartışmalarını incelediğimizde, Bitcoin’in “ne zaman patlayacağı bilinmeyen bir balon” olduğu hususunda neredeyse herkes hemfikir.
Bitcoin, Türkiye’de olduğu gibi dünyada da tartışılmaya devam ediyor. Bu tartışmalar daha çok Bitcoin kullanımını düzenleme ve Bitcoin ile yapılan işlemleri takip etme gayretleri etrafında şekilleniyor. Ancak bu gayretleri, Bitcoin’in güven duyulup kabullenildiği şeklinde yorumlamak yanlış olur. Görünen o ki devletler, Bitcoin’i bir şekilde yasal zemine çekmek zorunda.
İktisadi ve ekonomi-politik meseleleri merkeze alan The Economist dergisinin bundan tam 30 yıl önceki 9 Ocak 1988 tarihli kapağında ayakları altında dolarların yandığı bir Anka kuşu resmi var. Kapak “Tek bir dünya para birimine hazır olun” diyor ve “Phoenix” adını verdiği bu paranın üzerinde 2018 tarihi okunuyor. Bilindiği gibi Bitcoin 2017 yılına 997 dolar seviyelerinde girdi, yıl içinde 19 bin 498 doları test etti ve yılı 14 bin 165 dolar ile kapadı. Bitcoin’in çok fazla değer kazandığı 2017 yılında bu kapak tekrar gündeme geldi ve The Economist dergisinin Bitcoin’i işaret edip etmediği bir süre tartışıldı. Ama derginin konuyla ilgili yazısını okuduğunuzda, kuşun boynundaki parada 2018 tarihinin yazılı olması biraz tesadüf gibi görünüyor. Zira makalede bahsi geçen durum, daha çok Avrupa Parasal Birliği’ne ve gelecekte ülkeler arasında serbest olarak gerçekleşmesi hayal edilen(!) para, mal ve insan akımına işaret ediyor. Ayrıca, dolaşıma girecek olan bu “dünya parası”nın ticareti kolaylaştırıcı etkisi ve özellikle satın alma gücünde kurları tasfiye ederek meydana getireceği istikrar vurgulanınca, Bitcoin’den bahsedilmediği kolayca anlaşılıyor.
Bitcoin’le ilgili olarak her kesimin en çekinceli olduğu husus, fiyatındaki çok hızlı değişmeler ve bu değişimlerin satın alma gücünde oluşturduğu dengesizlik. The Economist dergisine göre Bitcoin bir değer saklama aracı olamaz, çünkü değerinde çok hızlı yükselme ve düşüşler gösteriyor. Bitcoin alıp satanlar da sadece daha çok para kazanmak amacı güttükleri için, bir gün hep beraber Bitcoin’lerini satmak isteyebilirler ve bu durumda Bitcoin çok hızlı bir fiyat düşüşü yaşayabilir. Diğer yandan dergi, satır aralarında “en erken satan kazanır” şeklinde bir uyarıyı da Nathan Rothschild’in ağzından vermeyi ihmal etmiyor.
İktisat çevrelerinde Bitcoin mevzubahis olduğunda, ilk önce Bitcoin’in bir “balon” olup olmadığı konuşuluyor. İktisatta balon kavramı, bir mal veya varlığın fiyatının reel değerinden çok uzaklaşarak artması olarak tarif ediliyor. Ancak insanların herhangi bir mal veya varlığa olağanüstü talep gösterdiği sıralarda, bu malın piyasa fiyatı gerçek değerinden kat kat fazla olabilir. Ama bu fiyat yükselişi, o malın gerçek değerinin doğru bir göstergesi olmadığı için, o mala olan talep normalleştiğinde, fiyatı yükseldiği hızda düşebilir. Buna da “balonun patlaması” deniyor. Bitcoin örneğine bakarsak, devletler tarafından Bitcoin alım-satımı ve kullanımına sınırlama getirildiğinde veya Bitcoin satışı yapan internet sitelerine erişim engellendiğinde böyle bir talep düşüşü yaşanabilir. Tarihte bu şekilde patlayan balon örnekleri çok. 17. yüzyılda Hollanda’da yaşanan lale çılgınlığı, 2008 yılında Amerika’da baş gösteren ve tüm dünyaya sirayet eden emlak balonu, 2000 yılında patlak veren dot.com krizi ve Türkiye’de 1980’lerde yaşanan banker balonu bunlardan bazıları.
Bitcoin’e karşı alınan önlemler
Merkezi olmamasıyla ünlenen ve tüm kayıtları dağıtık bir sisteme işleyen “blok zinciri” teknolojisini kullanan Bitcoin, ülkelerdeki para otoritelerini ve yöneticileri endişelendiriyor. Düşünün ki sizin kontrolünüz dışında çok fazla para, internet üzerinden tüm dünyada dolaşıp duruyor. Birçok işlem yapılıyor ve ödemeleri görüp vergilendiremiyorsunuz. Hatta bu ödemeler yasal olarak kabul edilebilir işlemler için mi yapılmış, kara para mı aklanmış, sizin izin vermeyeceğiniz ticari işlemler mi gerçekleşmiş bilemiyorsunuz. Bu durumda devletler iki şey yapabilir: Ya bunu görmezden gelir ve yasal zemindeki işlemlerle hayatına devam eder ya da bir şekilde uzlaşma zemini hazırlar ve Bitcoin’i sistemin içine çekerek yönetir.
Almanya’nın temkinli ekonomi yönetimini, Bitcoin hususunda da görmek mümkün. 2013 yılında, dünya henüz Bitcoin’in ne olduğunu anlamaya çalışılırken Almanya Bitcoin’i “özel bir para” olarak kabul ediyor ve Bitcoin, Federal Maliye Denetim Otoritesi’nin (Bundesanstalt für Finanzdienstleistungsaufsicht) resmi belgelerine, yabancı ülke paralarıyla aynı statüde olacak şekilde, ancak yasal bir ödeme vasıtası olmadığı belirtilerek dahil ediliyor. Böylece Bitcoin ile yapılan ödemeler yasal bir zemine oturmuş ve vergilendirme çalışmalarına da yol açılmış oluyor. Bu kurumun Bitcoin hakkında detaylı bilgilendirme broşürleri var ve ayrıca Alman üniversitelerinde konu hakkında yapılan çalışmalar da mevcut. Ancak her ülkede olduğu gibi Almanya’da da hiç kimse Bitcoin hakkında her şeyi bilmiyor. Bu nedenle finansal otoriteler Bitcoin kullanıcılarını aldıkları riskler konusunda uyarmadan edemiyor. Alman Merkez Bankası yönetim kurulundan Carl-Ludwig Thiele, Bitcoin’i hem merak hem de şüpheyle izlediklerini söylerken, merak sebeplerinin Bitcoin’in kendisinden ziyade arkasındaki blok zinciri teknolojisi olduğunu belirtiyor. Thiele Bitcoin’in bir değişim ve değer saklama aracı olmadığını vurguluyor. Almanya’da Bitcoin ile ödeme kabul eden işletme sahipleri de Bitcoin fiyatındaki hızlı yükselişlerin kendileri için ek bir kar getirdiğini, ancak aynı zamanda değişken fiyattan kaynaklı kazançların vergi hesaplamalarında fazladan idari yük ve işlem masrafı çıkardığını belirtiyor.
Rusya Bitcoin satışı ve madenciliğine sıcak bakmayan ülkelerden biri. Bitcoin işlemleri Rusya’da kimi zaman yasaklanıyor, kimi zaman serbestleştiriliyor. 2018 yılında Rusya’da hem Bitcoin hem de diğer kripto paraların satışı ve madenciliği konusunda yasal düzenleme getirilmesi bekleniyor. 2017 Eylül’ünde Rusya Merkez Bankası Bitcoin’in gizliliğinin kara para aklama ve terör finansmanı gibi yasal olmayan aktivitelere alet olmasına sebebiyet verebileceği konusunda vatandaşlarını uyardı. Bitcoin’in oldukça yaygın veya en azından yasal olduğu ABD ve Avrupa ülkelerinin aksine, Rusya’da hâlâ Bitcoin ile alışveriş yapmak ve Bitcoin’i rubleye çevirmek yasak. Diğer yandan Putin, kripto paraları bir şekilde yönetmenin bir yolunu bulmaları gerektiğinin de farkında. Bazı Rus uzmanlar Bitcoin’i Rusya’nın kışlarına benzetiyor: Baş edilmesi zor ama kaçınılmaz.
Çin Merkez Bankası 2017 Şubat’ında müşterilerini belirleyene kadar sanal para ticaretini durdurma kararı almıştı. Bu karara kadar dünyadaki Bitcoin ticaretinin yüzde 90’ı Çin’de gerçekleşirken, karar sonrasında bu oran yüzde 10’lara kadar düştü. 2018 yılının ilk günlerinde Çin’in Bitcoin’e karşı hamlelerine Bitcoin madenciliğine karşı alınan önlemler de eklendi. Çin’in özellikle elektrik enerjisi ucuz olan bölgelerinde yoğun bir şekilde Bitcoin madenciliği (yani karmaşık şifreleri çözerek dijital ortamda Bitcoin üretme işlemi) yapılıyordu. Çin bir yandan Bitcoin’in ardında yatan blok zinciri teknolojisinde lider ülke olmak istediğini söylerken, diğer yandan da Bitcoin üretimi ve ticaretini kısıtlamaya çalışmasıyla dikkat çekiyor. Çin Merkez Bankası bu durumu, dünyanın ikinci büyük ekonomisinin yönetilemeyen bir piyasa olan Bitcoin ve kripto paralar sebebiyle finansal risklere girmek istememesiyle açıklıyor. Çin, Bitcoin gibi arkasını dayadığı bir otorite olmayan, ipleri kimin elinde bilinmeyen bir kripto para yerine, kendi dijital parasını piyasaya sürmek için kolları sıvamış ve merkez bankası bünyesinde bir araştırma enstitüsü kurmuş durumda. Çin otoriteleri tam olarak kontrol edemedikleri kripto para piyasalarının kara para aklama, uyuşturucu ticareti, kaçakçılık ve yasadışı faaliyetlerde kullanılan araçlar oldukları konusunda halkı uyarmaya ve Bitcoin’e prensipte karşı olmadıklarını, ancak devletin yönetebildiği bir piyasa oluşturma çabalarını halka ve dünyaya anlatmaya devam ediyor.
Bitcoin’i yasal bir ödeme biçimi olarak kabul eden Japonya’nın merkez bankası da Bitcoin fiyatlarındaki artışı normal bulmadığını, Bitcoin ticaretinin yatırım veya spekülatif amaçlı olduğunu belirtiyor. Japonya’nın para otoritelerine göre de Bitcoin şu halde bir ödeme ve değer saklama aracı değil. Bitcoin işlemlerinin oldukça serbest olduğu ülkelerden bir diğeri olan Kanada, genel olarak Bitcoin’i düzenleyen, denetleyen ve kucak açan bir pozisyon almış durumda. Ülkenin bu konudaki tek meselesi, Bitcoin aracılığıyla kara para aklanmasının önüne geçebilmek.
1997 yılında Asya’da yaşanan krizden büyük ölçüde etkilenen Güneydoğu Asya ülkeleri, Bitcoin’in bir balon olmasından ve bu balonun er ya da geç patlamasından endişeli görünüyor. Bu balon patladığında büyüklü küçüklü pek çok yatırımcı zarar edeceği için, Bitcoin ticaretini kontrol altına alma girişimleri bu ülkelerde artarak devam ediyor. Bu gruba Endonezya, Singapur, Hindistan, Güney Kore, Yeni Zelanda ve Avusturalya’yı eklemek mümkün.
Avrupa Birliği’nde genel olarak, kara para aklama ve terör finansmanına alet olmadığı takdirde, Bitcoin ve benzeri kripto paralar, bir düzenlemeye tabi tutularak piyasada olmaya devam edecek gibi görünüyor. Ancak ülkelerin kendi kripto paralarını meydana getirmesi gibi bir durum söz konusu değil. 7 Eylül 2017’de AB Merkez Bankası başkanı Draghi, birlik içinde Estonya ya da başka bir üye ülkenin kendi dijital parasını üreterek kullanmasına izin vermeyeceklerini açıkladı. Fransa Merkez Bankası başkanına göre ise Bitcoin ne bir para ne de bir şifreli para; sadece spekülatif bir varlık. Buna rağmen, Fransa Maliye Bakanı, Bitcoin meselesinin gelecek yıl Arjantin’de düzenlenecek G20 toplantısında tartışılması ve konuşulması için teklifte bulunacak. İtalya’da Bitcoin işlemlerini yapan müşterilerin kimliklerinin belirlenmesini öngören kanun tasarısı meclise geldi. Ancak konuyla ilgi henüz bir gelişme yok. Birleşik Krallık’ta kripto paralar mal ve hizmet satışı altında vergilendirmeye tabi tutuluyor ve ileriki dönemde Bitcoin’e daha sıkı kontroller getirilmesi planlanıyor.
ABD’de ise Bitcoin bir emtia olarak tanımlanıyor ve Bitcoin aracılığıyla gerçekleşecek her tür sahtekarlık ve manipülasyon karşısında sıkı önlemler alınacağı belirtiliyor. Bitcoin işlemlerinin serbestçe yürütüldüğü ve Bitcoin kazançlarının vergilendirilmesi konusunda da çalışmaların yapıldığı ABD’de, pek çok şirket ve işletmenin Bitcoin ile ödeme kabul ettiği görülüyor.
Sonuç olarak
Dünya genelinde Bitcoin tartışmalarını incelediğimizde, Bitcoin’in “ne zaman patlayacağı bilinmeyen bir balon” olduğu hususunda neredeyse herkes hemfikir. Fakat şu an böyle bir ön kabule dayanarak onu görmezden gelmek de mümkün değil. Gerçekten de tam olarak Rusya’nın kışları gibi: Bir şekilde onunla beraber yaşamak, baş etmek zorundasınız. Yapabiliyorsanız onu yasal zemine çekerek kontrol altına almak en iyi yol gibi görünüyor. Devletler ve para otoriteleri bir yandan Bitcoin’i tanımlayıp mevzuatlarında ona yer vermeye çalışırken, diğer yandan da tüm riskleri kendi özgür iradesiyle alan yatırımcıları uyarma vazifelerini yerine getiriyorlar.
[Türk-Alman Üniversitesi’nde İktisat Bölümü başkanlığı görevini yürüten Doç. Dr. Elif Nuroğlu uluslararası iktisat, yerçekimi modeli, ampirik uluslararası ticaret, ekonometrik modellemeler, ampirik makroekonomi, yapay sinir ağları ve fuzzy yaklaşımlar alanlarında çalışmaktadır]
AA