“Türkiye Olmadan Terör ve Göç Akını ile Mücadele Edemeyiz”

Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile karşılıklı olarak verdikleri söze dayalı anlayışın uygulanmasının Bulgaristan açısından mükemmel bir işlev gördüğünü ve kendilerine doğru göç baskısının sıfırlandığını söyledi.

Borisov, 7 yıllık çalışma ile restorasyonu tamamlanan, “Demir Kilise” olarak bilinen Stevi Setafan Kilisesi’nin yarın (7 Ocak) yapılacak açılışı öncesi Anadolu Ajansı’nın sorularını cevapladı.

Açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte yapacaklarını hatırlatan Borisov, Türkiye’nin kilisenin onarımını finanse etmesi jestini takdirle karşıladığını belirtti. Başbakan Borisov, kültürel bir anıtın kendiliğinden yok olduğu sırada Erdoğan’ın restorasyona sıcak bakmasının kendisini çok mutlu ettiğini kaydederek, “Günümüzde İstanbul sakinleri, turistler ve dinimizi paylaşanlar için muhteşem bir fırsat yaratılıyor. İşte Müslüman ve Hristiyan iki ülke arasında dostluk, karşılıklı anlayış, iyi niyetin olabileceği gösterildi. Sanırım bu olay, hepimizin ortaklaşa oluşturmaya çalıştığımız, Balkanlar’daki karşılıklı iyi niyet ve ortak ruhun hakim olmasından dolayı gerçekleşmiştir.” dedi.

Türkiye’nin en büyük komşuları olduğunu dolayısı ile evlerindeki bir eksiklik için Türkiye’ye gitmek durumunda kalacaklarını belirten Borisov, Erdoğan ile görüşmesinde de ABD’nin Kudüs’ü İsrail’i başkenti ilan etmesinden Suriye’deki savaşa, Kırım meselesinden enerji projelerine kadar birçok konuyu ele alacaklarını belirtti.

AB dönem başkanlığından beklentiler

Bulgaristan’ın 1 Ocak itibarı ile başlayan Avrupa Birliği (AB) Konseyi dönem başkanlığına değinen Borisov, yakın zamana kadar Batı Balkanlar konusunun Avrupa’nın gündeminde dahi olmamasına rağmen 17 Mayıs’ta Batı Balkanlar liderleri zirvesi düzenleneceği bilgisini verdi.

Başbakan Borisov, dönem başkanlığında Balkanlar bölgesine odaklanacağını hatırlattıktan sonra Türkiye ile ilgili beklentiler konusunda şunları söyledi:

“Aslında, AB’nin dönem başkanlığını yapmak, AB’yi yönetmekle eş anlamlı değil, AB’deki büyük kararlar en azından oy birliği ile alınır. Ancak ben, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Strazburg’a geldiği zamanları da hatırlıyorum. O dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da Brüksel’e gelir, onu Avrupa Konseyi toplantılarında ağırlardık. Gerçekten gerek Türkiye’deki referandum gerekse birçok Avrupa ülkesindeki seçimler ve göç krizi Avrupa’da çok sayıda milliyetçi partinin iktidara gelmesine veya öngörülmeyen seçim sonuçlarına neden oldu. Bence Türkiye ile göç krizi konusundaki anlaşma olabildiği en iyi şekilde işlev görüyor. Bu durumda en azından Türkiye ile eskiden sahip olduğumuz ilişki tarzını yeniden oluşturmak, yapabileceğimiz bir şeydir.”

Türkiye ile diplomatik ilişkilerin iyi yürümesi gerektiğine işaret eden Boyko Borisov, “Biz AB ve Bulgaristan olarak Türkiye ile sadece komşu değiliz, Türkiye aynı zamanda AB ortamında en büyük orduya sahip ülke olarak NATO’nun Güney kanadını oluşturur. Bence, silahı elinde tutan sana en yakın, en sadık ve en özverili (dostun) olması gerekiyor. Kısacası Türkiye’den sırtımızı korumak yerine diplomasi ve iyi ilişkilerimizi yeniden geliştirip, Güney kanadımıza olabildiğince maksimum düzeyde güvenmemiz gerekiyor.” diye konuştu.

-“İş birliğimiz mükemmel yürüyor”

Türkiye’nin sığınmacı göçünü durdurmadaki rolünün altını bir kez daha çizen Borisov, Yunanistan’a giren göçmenlerin Bulgaristan’a girmiş olması durumunda ülkesinin ayakta kalamayacağını ileri sürdü. Bulgar Başbakan, şunları kaydetti:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan ile karşılıklı olarak birbirimize verdiğimiz söze dayalı anlayışın uygulanması, Bulgaristan açısından mükemmel bir işlev görüyor. Bize doğru göç baskısı resmen sıfıra inmiş bulunuyor. Aşırı yasa dışı geçiş olursa, Türkiye tarafı çıkan göçmenleri geri alıyor. Sınır kontrol noktalarında Türkiye ile muhteşem iş birliğimiz var, sınır polisi ve denizcilerimiz Türk meslektaşları ile birlikte çok iyi çalışıyor. Dolayısıyla karşılaşılan en büyük sorun sadece Bulgaristan açısından değil, tüm Avrupa açısından en iyi şekilde çözüme kavuşturulmuştur.”

Türkiye’nin AB’ye katılım süreci

Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin birlik içerisinde alınacak “zor kararlara bağlı olduğunu” kaydeden Borisov, katılımın kendisine ait karara bağlı olmadığını kaydetti. Ancak Borisov, “Katılım süreci devam ederken, vizeler, gümrük anlaşmaları, kültürel mirası da kapsamına alacak 5-6 maddelik büyük bir anlaşmanın imzalanması, iş ilişkileri, turizm, mal ve yük taşımacılığını kolaylaştıracak.” görüşünü dile getirdi. Bulgaristan Başbakanı ayrıca, “Türkiye olmadan gerek terörizmle gerekse göç akımı ile baş edemeyiz. Bulgar güvenlik servisleri Türkiye güvenlik servisleri ile çok iyi bir iş birliği yapmaktadır.” dedi.

İkili ilişkilerde yeni dinamizm

Bulgaristan-Türkiye ilişkilerinin yeni bir dinamizme kavuştuğuna işaret eden Başbakan Borisov, ülkesinin Türk iş sektörünün girişimlerine açık olduğunu belirtti.

Borisov özellikle ulaşım ve altyapı projelerine değinerek, yatırım yapmak isteyen Türk işadamları için koşulları oluşturduklarını örnekler ile anlattı. AB’nin en büyük gümrük kapısının Kapıkule olduğunu ifade eden Bulgar Başbakan, buradan günde yaklaşık 5 bin tırın geçtiğini hatırlattı. Tüm Balkanlar’da mükemmel ara bağlantılar, otoyollar yaptıklarının altını çizen Borisov, Bulgaristan’ın yatırım yaptığı projeler ile İstanbul’u tüm noktalara bağlamayı amaçladıklarını söyledi. Sofya’ya 560 kilometre mesafesinde bulunan İstanbul’a direk otobandan gidilebildiğine işaret eden Borisov, “Komşu Türkiye ile birbirimizi bağlayan demiryollarımız tamamen onarıldı, tamamen elektrikli oldu, yenilendi. Trenler artık saatte 180 kilometre hız yapabilecek. Bölgenin gelişimi, mal ve yük taşımacılığı için her türlü fırsatları yaratıyoruz.” diye konuştu.

Polonya ve Macaristan’dan gelen “çatlak” sesler

Polonya ve Macaristan gibi bazı ülkelerin sığınmacı kabulündeki kota uygulamalarına karşı çıkmasının AB içerisinde kopmaya götürebilecek görüş ayrılıklarına neden olup olmayacağı ile ilgilli soruya Borisov, şu cevabı verdi.

“Görüş ayrılıkları çok yumuşak bir ifade sayılır. Bu konuda tam bir bunalım yaşanıyor. Hatta burada söz konusu olan sadece Polonya ve Macaristan değil, başka devletler de var. Dolayısıyla her zaman teklif ettiğim çözüm kararı ne mutlu ki şu anda artık kabul görmüş oluyor: AB’nin dış sınırlarının iyi korunması gerekiyor. Türkiye ile anlaşmanın çalışabilir halde sürdürülmesi gerekiyor. Göçmenler, kriz noktalarına yakın, AB topraklarının dışında kurulacak güvenlik merkezlerinde tutulmalı.”

Borisov, savaş olduğu sürece göçün de devam edeceğinin altını çizerek, Suriye’de barışçıl bir çözümün bulunmasının önemine değindi.

-15 Temmuz

Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişimine de değinen Borisov, Avrupa’dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanına giden ilk politikacı olduğunu ve Erdoğan’a destek verdiğini belirterek şunları söyledi:

“O darbe girişimi aslında Erdoğan’ın devrilmesi değil, onun öldürülmesini amaçlayan bir girişimdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek verirken bu tavrımdan dolayı eleştiri gördüğümde benim yanıtım hep şöyle olmuştur: Biz demokrasinin tüm değerlerini esas alırız. Demokrasiye gelince, bu kavrama bir ‘can’ vermek gerekirse demokrasi; seçimleri, halkın oyu ve sesini esas ve üstün kılmıştır. F16’larla, askeri helikopterlerle, sivil hedeflere ateş ederek iktidara el konulması; iktidarın, bir yönetimin teslim edilmesi kabul edilir bir yöntem değil. Bundan dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek vermiş bulunuyorum.”

 

 

AA

Read Previous

Kosova’da yeni gözaltı merkezinin açılışı yapıldı

Read Next

İbrahimi, BESA Genel Başkan Yardımcılığı görevinden istifa etti

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *