Aralık ayı, biz Makedonya Türkleri için değerli ve kayda değer bir ayın olduğunu yazmıştım geçen yazılarımda. Bu ay içerisinde, Makedonya Türkleri kendi ana dilinde eğitim hakkını kazanmış ve bununla birlikte Makedonya’nın başkenti Üsküp ve Türklerin yaşadığı kent ve en ücra köylerinde bile Türk Dilinde eğitim başlamıştı. Böyle bir mutluluğu yaşayan biz Türkler, Türk Dilinde bir gazetenin de basına dahil edilmesinin duygusallığını yaşadık. Aralık ayının sonlarına doğru ‘BİRLİK’ gazetesini birkaç aydın biraraya gelerek yayınlamaya başlamıştı. Böylece Makedonya Türkleri kendi ana dilindeki eğitimin başlamasıyla gazetenin gün yüzüne çıkması, okullarda eğitim veren öğretmenlerin ders kitabı yardımcılığını da yapmıştır…
…Derken o dönemde eğitim yapan okullarımızda gözde müsamereler (bugün gösteri denir) de hazırlanırdı. Gelin görün ki, o dönemin müsamereleri günümüzde bile gıpta edilen eğlencelerdi. Okulların korosu, şiirler, folklor, mandolin grubu, bale ve daha neler neler dahil edilirdi müsamerelerimize…
Evet “TEFEYYÜZ” okulunda eğitim aldığım dönemin bir müsameresinden bahsetmek isterdim… Burada şunu da belirtmek isterdim ki, DİL EĞİTİMİ başladığında, okulların eğitimi dışında Kültür Dernekleri de kurulmuştu. Bunlardan biri günümüzde de faaliyette bulunan ‘YENİ YOL’ Kültür Sanat Derneği ve buradaki dram kolu, ki daha sonraları ÜSKÜP TÜRK TİYATROSU’nun ilk adımlarının attığı yer olduğunu desem yanlış olmuyor. ..
“TEFEYYÜZ” okulu dediğim gibi harika müsamereler hazırlardı. O dönemde, güzel şiir okuyanlar, bale sanatını benimseyenler, türkü söyleyenler ve de dram kolunda başarılı olanları müsamerelerde izleyebilirdik.Hatırlarım Karahasan kızkardeşler çok güzel bale yapardı. Böyle bir müsamerenin hazırlıklarını izlemeye gelmiştim. Dram Kolu “BEYAZ GEYİK” oyununun sahnede hazırlığını yapıyordu. Hayran kalmıştım okulun çocuk oyuncularının sahnedeki performansına. Hele Beyaz Geyik’i, canlandıran( son sınıf anlayacağınız sekizinci sınıf öğrencisi) kızın sahne performansı inanın birçok gözde sanatçılardan daha iyiydi . Tabiki bu da çocuk gözüyle gördüğüm harika bir performanstı, belki de o zamandan tiyatro eleştirmeni olmamın yolu açılmıştı… Kimdi Beyaz Geyik’i canladıran genç kız… Sonraları anladım, bu rölü canlandıran genç bayan kız AYTEN SALİH’miş…
…Ve bununla Sevgili okurlarım Sizlere ÜSKÜP TÜRK TİYATROSU’NUN ÇINARLARI BİNNAZ-AYTEN Kardeşleri tanıtmaya çalışacağım…
Üsküp Türk Tiyatrosu faaliyetlerine başlayalı birkaç yıl olmuştu,zaten ‘ BEYAZ GEYİK’ oyununu da Tiyatro sanatçısı ve yönetmen Rahmetli babam Şerafettin Nebi sahneye koymuştu. Dönemin Tiyatro Oyuncuları tabiki kendi öz yeteneklerine dayanarak Tiyatro’ya gelmiş, ancak jüri üyeleri önünde kendilerinin hazırladıkları, şiirleriyle çıkmış, ve sahne oyuncusu olmayı hak etmişlerdi. Ha şunu da belirteyim ki, Tiyatroya yeni alınan oyuncular Tiyatro Müdürü Abduş Hüseyin’in (kendileri Makedonya Drama Okulu’ndan mezun) oyunculuk derslerinde eğitim alıyorlardı. Böylelikle Üsküp Türk Tiyatrosu’nun oyuncu kadrosuna ilk başta BİNNAZ SALİH katılıyor.Gereken sahne derslerini başarıyla bütünledikten sonra oyunda rol almayı da başarmıştır.Yaptığım araştırmaya göre BİNNAZ SALİH 1953 yılında Molier’in ‘ZORAKİ HEKİM’ oyununda Martina’yı canlandırıyor. Oyunda canlandırdığı rolüyle başarı gösteren BİNNAZ’ ın daha sonraları rolleri ard arda gelmeye başlıyor. Böylece 1954 yılı Molier’in ‘Jorj Danden’,1955 yılı Dragan Dobriçan’ın, ‘Müşterek Hane’, oyunlarında sahne başarılarını görüyoruz…
1955 yılında ise Perl Bak romanına göre Voymil Rabadan’ın dramatizasyonu olan KVEY LAN’ oyununda AYTEN SALİH’İ görüyoruz. Anlayacağınız Tiyatro hayatına ilk adımlarını BİNNAZ’ın kardeşi AYTEN de atıyor. Tabiki ‘TEFEYYÜZ’ okulunun dram kolunda göstermiş olduğu performansından sonra da Tiyatro sahnesine adım atması doğru seçim olmuştur…
Böylece ÜSKÜP DRAM TİYATROSU’NDA Binnaz – Ayten kardeşlerinin oyunculuk yaşamı başlıyor.1956 yılında Necati Cumali’nin ‘BOŞ BEŞİK’ ,1957 yılı Molier’in ‘Skape’nin Dolapları’, 1958 yılı Molier’in “NİŞANLANMA”, 1958 yılı Hüseyin SÜLEYMAN, “ALİŞ” oyununda BİNNAZ-AYTEN kardeşleri beraber görüyoruz.1958 yılı Stefan SREMAC’ın “ZONA ZANFİR” oyununda yine BİNNAZ-AYTEN kardeşleri görüyoruz. Böylelikle kardeşlerin oyuncu performanslarını, Pavel Hanuş’un “BURADAN BİRİ GEÇTİ Mİ”, Steriya Popoviç’in ‘BİR EVLENME’ BİNNAZ SALİH, 1960 ‘KÖR’ BİNNAZ SALİH; ‘BABİL KULESİ’ –AYTEN SALİH , ‘MÜFFETİŞ’,’LAMBA’ BİNNAZ SALİH; 1962 – ‘ ALTIN KUM’ – AYTEN SALİH,-‘HANKA’ AYTEN SALİH, ‘TAHİR İLE ZÜHRA’ BİNNAZ-AYTEN 1963 ‘ÇAR’IN YENİ ELBİSESİ’(KRAL ÇIPLAK) AYTEN SALİH ve 1964 Şrefettin NEBİ,nin eseri olan ‘YÜZSÜZ’ oyununda görüyoruz…
… BİNNAZ-AYTEN Kardeşler Üsküp Türk Tiyatrosu’nun oyuncu kadrosunda kayda değer rolleri canlandırdılar ki başarıları hakkında o dönemin değerli eleştirmenlerinin yazdıkları arşivlerde bulunur. Böylece Binnaz-Ayten Kardeşler böyle başarılı sahne çalışmalarını geride bırakarak Türkiye Cumhuriyeti’ne göç ediyor. Öyleki Üsküp Türk Tiyatrosu bu iki değerli oyuncularını üzülerek yolcu ediyor…
Türkiye Cumhuriyetine göç ettiklerinde tabiki ilk başta Türkiye Devlet Tiyatroları’ndan uzak kaldılar. Tiyatrocular arasında bir söz vardır- Tiyatro Tozunu- bir kez yutan artık bu tozdan bir türlü ayrılamaz. Böylece, Ayten Salih’i sonraları ŞIK soyadını alarak Devlet Tiyatrolarında arada bir oyuncu kadrosuna giriyor ve kendisine verilen rolleriı canla başla hazırlıyor. Günümüzde de Ayten ŞIK Devlet Tiyatrolarından bir teklif gelince seve seve kabul ediyor. Ancak BİNNAZ SALİH Türkiye’ye göç edince bir daha da Tiyatroya adım atmıyor. Sahne sevgisiyle hayatına devam ediyor….
….Ve bugün BİNNAZ-AYTEN Kardeşler Üsküp Türk Tiyatro sevgisiyle yaşıyor, eski anılarını yakınlarıyla paylaşıyorlar. Geçenlerde kendilerini ziyarete gittik kızımla. Hep Üsküp Türk Tiyatrosunu, o dönemin başarılarını, eski anıları, Tiyatro sahnesinde hazırlanan oyunların başarılarını konuştuk. Sahne çalışmalarını öyle canlı anlatıyorlar ki, sanırsınız şimdi Tiyatro Sahnesinde rollerini canlandırıyorlar…Böyledir tiyatrocular, sahnede yaşadıklarını hiç ama hiç unutmazlar. Eski hatıraları her an canlanır gözlerinin önünde. Biz de BİNNAZ ve AYTEN Kardeşlere sağlıklı ömürler dileyerek eski günlerini hatırlamaktayken her an yanlarında olacağımıza söz verdik. İşte böyledir sanatçının yaşamı.