“Gözetimimiz altında ve vahyimize göre gemiyi yap. Zulmedenler hakkında bana bir şey söyleme. Çünkü onlar suda boğulacaklardır.” (11/37)
Ve Hz. Nuh gemiyi yapıyordu. Gemiyi karada yaptığı için onunla eğleniyor, alay ediyorlardı. Peygamberliği sırasında iman edenlerin sayısı oldukça azdı. Nihayet Allah’ın vaadi gerçekleşti ve zalimler, kafirler, alay edenler tufanda hayatlarını kaybettiler. Gemide bulunan iman edenler ise Allah’ın lütfuna mazhar oldular.
Mavi Marmara ile Hz. Nuh’un gemisi arasında ne gibi bir bağlantı olabilir? Ben önemli benzerlikler görüyorum. Mavi Marmara, Filistin’de yaşanan insanlık dramını sonlandırmak, zalim otoritenin uyguladığı ambargoyu delmek ve en önemlisi insanlara umut taşımak için çıkmıştı yola. “Bu gemi oraya varmaz”, “Çıldırmış olmalılar”, “İzin vermezler”… gibisinden laflar edilse de gemide 36 farklı ülkeden yüzlerce kişi bulunuyordu. Hz. Nuh’un, kavminin dediklerine aldırmaksızın gemisini yapması gibi, yardım gönüllüleri de kulaklarını tıkadılar, vicdanlarının sesini dinleyerek yola koyuldular.
2010 yılının 31 Mayıs sabahı tarihin en kanlı insanlık suçlarından biri yaşandı. Zalim İsrail askerleri, uluslararası sularda gemiyi alıkoyup 9 yardım gönüllüsünü şehit ettiler. 54 aktivisti de yaraladılar. Kutsal kabul ettikleri kitaplarında “Öldürmeyeceksin!” emrini çiğneyerek yaptılar bunu… Anlamadılar, anlayamadılar… Allah var oldukça umutların sönmeyeceğini bilemediler. Kurşunlarla umutları söndürmek istediler, yapamadılar.
Biz 9 can kaybettik evet fakat 9 şehit kazandık Allah’ın izniyle. Modern dünyanın gençlere sunduğu sahte pop, müzik, şehvet, mega star ilahlarına karşın Allah bize örnek olacak 9 şehit kazandırdı. Allah’a hamd olsun! Canım kardeşim Furkan Doğan hariç şehit olanların hepsi evli ve çocukluydu. Heybelerine umutlarını, sevgilerini, neşelerini doldurup Gazzeye, Filistin’e, insanlığa umut olmak için yola çıktılar. Bizlere Allah için, insanlık için, Hak için nasıl can veriliri öğrettiler. Değil mi ki şehadet en büyük aşktır, şehid ise aşkını kanıyla ve canıyla ispat etmiş ölümsüz aşıktır. Allah katında diri olan ölümsüz aşıklara selam olsun…
Gemide sadece müslümanlar yoktu. 36 farklı ülkeden dilleri, dinleri, etnik kimlikleri, hayat görüşleri farklı olan yüzlerce kişi vardı. Hepsi bir amaç uğruna çıkmıştı yola. Yıllarca uygulanan insanlık dışı ambargoyu delmekti amaçları. Gazze’ye ulaşamadılar ama başardılar. Geminin Gazze limanına yetişmesi veya yetişmemesi önemli değildi artık. Önemli olan Mavi Marmara’nın insanlığa, umuda doğru tuttuğu rotaydı. Bizlere umuda nasıl rota tutulması gerektiğini öğretti Mavi Marmara. Yıllarca aşılanan ırkçı şuurun aksine ümmet bilinciyle hareket etmenin önemine dikkat çekti.
İsrail’in terör saldırısı sırasında gemide kamerayla çekim yapan birkaç kişi vardı. Gençliğin baharında, henüz 19 yaşında olan Furkan da onlardan biriydi. Elinde amatör kamerası ile vahşeti kayda geçiriyordu. Helikopteri çektiği sırada mermi sesleri duyuldu. Furkan vurulmuş, fakat yaşıyordu. Olay tanıklarından olan bir kardeşimiz Furkan’ın vurulduğunu ve “water, water…” diye su istediğini aktarıyor bize. İsrail askerleri “Uskut ya kelp!” (Sus köpek!) diyerek Furkan’ı silahlarıyla dürttüler. Yerde yaralı bir halde yatan ve su isteyen Furkan’ı tekmeleyerek, yüzüne küfürler savurdular. Olaya tanık olan kardeşimiz Furkan’ı üst güvertede değil, geminin bir odasına sürükleyip onu orda öldürdüklerini söylüyor. Odaya doğru sürüklerlerken Furkan’ın son sözleri duyulur; “Allah’ım beni şehitlerden eyle…”
Şehitler arasında tam bir Kur’an aşığı olan, Özgür Kudüs hayali kuran Şehid Ali Haydar Bengi, yüzünde tebessümü eksik etmeyip insanlar arasında çokça sevilen “Heyben doluysa (sevgi, neşe, umut, selam yüklüysen) haydi bismillah, çıkalım ve insanlara dağıtalım…” diyen Şehid Cengiz Akyüz, göğsüne isabet eden kurşunla can verdiğinde tebessüm eden Şehid Cengiz Songür, filoya katılanların doldurduğu iletişim formunda yardım edebileceğiniz alanlar sorusuna “Ne iş olsa yaparım.” diye yanıt veren Şehid Cevdet Kılıçlar, verilen her görevi ibadet bilinciyle yapan ve yetimler için gecesini gündüzüne katan Şehid Çetin Topçuoğlu, yetim büyüyen ve yetimlere yardım götürmek için katıldığı özgürlük filosunda hayatını kaybeden Şehid Fahri Yıldız, elinde alet çantası ile kâh o camide kâh bu medresede dua karşılığı hizmet yapan Şehid İbrahim Bilgen ve annesinin “О beni bu dünyada incitmedi. Mevlâm da onu ahirette incitmesin…” duasına mazhar olan Şehid Necdet Yıldırım vardı.
“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” (2/156). Allah bizi Kendisine şehid ve mü’min olarak dönenlerden eylesin. Selam olsun şehidlerimize… Selam olsun hayatta kalan yardım gönüllülerine… Selam olsun “Geri çekilin, İsrail gemiyi teslim aldı” anonsunu duyunca “Ben tepesini terk eden okçulardan olmayacağım” diyen kardeşime… Selam olsun Özgür Filistin için gözyaşı, ter, kan dökene… Selam olsun…
9 şehidimiz Ümmet-i Muhammed’in Hüseyinleridir. İsrailoğulları bu insanlığın yezidleridir.
Ne mutlu Hüseyin’in davasını paylaşana!
Ne mutlu insanlığın Kerbela’sı olan Mavi Marmara’yı sahiplenene!
Unutmayın, her şehid bir adımdır zafere…
Yoksullar doyacaksa, fakirlerin yüzü gülecekse, yaralara merhem olacaksa, analara sevinç, çocuklara umut doğacaksa varsın umutlar kanla yıkansın…
Kalbimizdeki Mavi Marmaraları karaya indirme vaktidir şimdi.
İhtiyaç olduğu zaman suyun Rabbi suyu ayağımıza getirir.
Alay edenlere, gülenlere, hased edenlere inat yerleri, gökleri, toprakları, umutları maviye boyayacağız.
Mavi Marmaralar çoğalacak ve rotalarını karanlıktan maviliğe, umutsuzluktan umuda, insafsızlıktan insanlığa çevirecek.
Cem olmuş gönüllerin cennetini hazırlamak için artık tek takımı tutuyoruz “Mavi Marmara”!
Üsküp, Mayıs 2011