Hırvatistan denince İslam adına akla gelen neredeyse yok gibidir. Halbuki Bosna Hersek ve Sırbistan ne ise bugünkü Hırvatistan’ın belli bölgeleri de Osmanlı kültürü açısından aynısını yaşamıştır. Ne acıdır ki bugün Hırvatistan sınırları içerisinde bu kültürün izlerinin tamamına yakını silinmiştir.
Abdullah Osmanoğlu / Dünya Bizim
Hırvatistan denince İslam adına akla gelen neredeyse yok gibidir. Halbuki Bosna Hersek ve Sırbistan ne ise bugünkü Hırvatistan’ın belli bölgeleri de Osmanlı kültürü açısından aynısını yaşamıştır. Ne acıdır ki bugün Hırvatistan sınırları içerisinde bu kültürün izlerinin tamamına yakını silinmiştir.
Yakın zamanda Oğuz Aydemir ve Andelko Vlasic tarafından yayınlanan Hırvatistan’da Osmanlı Kültürünün İzleri (Traces of Ottoman Culture in Crotia) adlı kitap ciddi bilgiler sunmaktadır. Çoğunluğunu bu kitaptan edindiğimiz bilgileri istifadenize sunuyoruz.
Osmanlı bugünkü Hırvatistan’ın üç bölgesinde hakimiyet kurmuştur: Slavonia, Dalmaçya ve Krajina. Slavonia ile Slovenya karıştırılmamalıdır; Slavonia Bosna’nın kuzey sınırı bölgesidir, Slovenya ise ayrı bir devlettir. Osmanlı Devleti bu Slavonya ve Krajna’da 1520’den itibaren fetihlere başlar. Öncelikle Slovonski Brod, Osijek gibi şehirler Osmanlı hakimiyetine girer. 1530-1600 arasında Vukovar, Grojani, Kutjevo, Pozega, Cernik, Virotivica, Kostanica ve diğer birçok şehir Osmanlı hâkimiyeti altına alınır. Bugunkü Hıravatistan’ın başkenti Zagreb’e ciddi bir Osmanlı taaruzu olmaz çünkü asker ve akıncılar daha çok Macarlar ve Almanlar ile uğraşmaktadır. Zagreb bu rotanın oldukça dışında kalmaktadır. Ancak Telli Hasan Paşa yönetimindeki Osmanlı ordusu 1593’de Siska’ya (Sisak) kadar sokulmuştur. Burası Zagreb’e yaklaşık 40 km uzaklıktadır. Diğer taraftaki Adriyatik kıyılarının çoğu da Osmanlı hâkimiyetindedir.
Hırvat kökenli Osmanlı paşaları
Tabii ki bütün Hırvat kökenli insanlar Hırvat Krallığı topraklarında yaşamamaktadır. Bosna ve Hersek bölgeleri içinde de Hırvatlar yaşamaktadır ve Osmanlı yönetiminde birçok Hırvat kökenli genç devşirme sistemine girmiştir. Hırvat kökenli Osmanlı paşalarının ilklerinden bir isim Hersekli Ahmed Paşa’dır ki kendisi aslında tam manasıyla devşirme sistemine girmemiştir. Ahmet Paşa’nın ilk ismi Stephan’dır ve babası Bosna’nın soylu ailelerinden birinin çocuğu olarak dünyaya gelir. İstanbul’a diplomatik sebeplerden dolayı gönderilir ve burada Müslüman olur. Osmanlı devlet sistemine alınır ve tam 5 kere Sadrazamlık makamına getirilir. Fatih Sultan Mehmet, II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim zamanlarında görev yapmıştır.
Bir diğer önemli meşhur isim ise bugün “Muhteşem Yüzyıl” dizisi sayesinde daha yakından tanınan Rüstem Paşa’dır. Rüstem Paşa (Opukovic)’in Skradin’de doğduğu rivayet edilir ve genç yaşta devşirme sistemi ile İstanbul’a getirilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminin en güçlü Sadrazamlıklarından birini yapmıştır. Bir diğer şaşırtıcı gelebilecek isim Kuyucu Murat Paşa’dır. Bilindiği üzere Andaolu’daki Celali İsyanları’nı bastıran Sadrazam olarak nam salmıştır. Ancak aslen Bosnalı bir Hırvat olduğu bilinir. (Bir başka meşhur devlet adamı Dilaver Paşa’nın da Hırvat kökenli olduğu not edilmektedir.)
Hırvat kökenli paşalardan birçok deniz adamı da çıkmıştır. Mesela Piyale Paşa’nın Dalmaçya bölgesi civarında dünyaya geldiği rivayet edilir. Piyale Paşa genç yaşta Osmanlı tarafından Enderun’a konulur ve uzun yıllar Osmanlı Deniz Kuvvetleri Kumandanı (Kaptan-ı Derya) olarak görev yapar. Akdeniz’i bir Türk gölü haline getiren kumandanlardan biridir. Dalmaçyalı bir başka general Silahdar Yusuf Paşa’dır. Asıl ismi Yusuf Maskovic’dir. O da Osmanlı deniz kuvvetlerinde Kaptan-ı Deryalık görevine yükseltilmiştir.
Osmanlı ile mücadele eden Hırvat kumandanlar ve edebiyatçılar
Tarihte Osmanlı ile ciddi mücadele eden Hırvat kumandalar ve edebiyat adamları da olmuştur. Maalesef bugün Hırvatistan’da sadece bu isimler birer kahraman olarak bilinmektedir, Osmanlı Devleti’nde görev yapan paşaların isimleri ise silinmiştir. Onların izlerinde sokak isimlerinde dahi rastlamak zordur. Mesela Nicola Jurisic, Kanuni’yi Viyana yolunda bugün Macaristan topraklarında kalan Günz kalesinde 4 hafta oyalamıştır ve Viyana kuşatmasını geciktiren kişidir. Kale sonunda teslim olur ama Kanuni Viyana’ya çok geç gidebilir ve kuşatma için yeterli zaman kalmaz. Bir başka kumandan Stojan Jankovic de Venedikliler adına Osmanlı’ya karşı çokça taaruzlarda bulunmuştur. Ivan Gundulic ise yazdığı şiirler ile meşhur olmuştur. Osman adlı bir kitap kaleme almıştır ve bu kitap her zerresiyle Hristiyanlık ve İslam, Avrupa ve Türkler arasındaki mücadeleden bahseder. Gundulic Türklere karşı mücadeleyi kutsamıştır. Slavların düştüğü durumdan dolayı çok dertlidir ve Osmanlı öncesi zamanlara özlem duyar. Bugünkü Hırvat ve Sırp edebiyat dünyasının övgüyle yadettiği bir isimdir Ivan Gunudulic.
Osmanlı izleri nerdeyse tamamen silinmiş
Hırvatistan topraklarında imar edilmiş cami, tekke, mektep ve diğer eserlerin sayısı yüzleri aşar. Maalesef bugün itibariyle yerlerini tespit etmek çok zorlaşmıştır. Buradaki şehirler hakkında özellikle Evliya Çelebi detaylı bilgi vermektedir. Özetle aktaracak olursak; Slavonya bölgesinde şehirlerin çoğu Osmanlı tarafından imar edilmiş ve İslamlaştırılmıştır. Buradaki camilerin bir kısmı önce kiliseden çevrilmiştir, ancak bölge 1683’den sonra kaybedilmiştir ve camiler bugün tekrar kilise olarak kullanılmaktadırlar. Mesela Donji Miholjac’daki St. Michael Kilisesi bu şekilde sonradan kiliseye dönüştürülmüştür.
En büyük Müslüman yerleşimlerden birisi olan Pojega’da dokuz cami ve bir Halveti dergahı olduğu kaydedilmiştir. Sultan Süleyman ve Sultan Selim camileri, ki her ikisi de kiliseden camiye çevrilmiştir, zamanın önemli camileridir. Maalesef bugün Pojega’da Müslüman izlerini bulmak çok zordur. Neredeyse yüzde 75’ini Müslümanların oluşturduğu Kutjevo şehrinde de bugün itibari ile bir şey kalmamamıştır. Hindi Baba tekkesinin olduğu Vukovar, Slavonski Brod, Gorajan, Valpovo, Cernik ve Dakovo gibi diğer ufak şehirlerdeki cami ve tekkeleri Evliya Çelebi detaylıca not etmiştir. Ancak kendisi özellikle Osijek şehrine hayran kalmıştır. Şehrin mimarisi, yerleşim yapısı ve meşhur köprüsünü överek anlatır. Burada 12 cami olduğunu not eder. Drava nehri yanındaki bu güzel Osmanlı şehrinden bugün itibariyle ne Kanuni’nin köprüsü ne de camiler kalmıştır (Aslında bügun Belgrad’ı Zagreb’e bağlayan otoyolun rotası Osmanlı’nın imar ettiği şehirler istikametinden geçer.)
İlok, Virovitca, Orahovica, Petrinja, Gvozdansko, Kostajnica, Stulic, Licki Osik, Morcic, Perusic, Dalmatia, Vrana, Nadin, Zemunik, Bribir, Prolozac, Solin, Makarska, Opuzen, Vrgorac, Imotske, Igrane, Dubrovnik gibi nice Hırvatistan şehirlerinde Osmanlı’nın bir geçmişi vardır. Ancak bunların izlerini bulmak hemen hemen imkânsızdır.
İlginç bir rivayete göre Gradişka beldesindeki tekkede bulunan Şeyh Ali Gaybi, Slavonya topraklarında bir gün Osmanlı hâkimiyetinin sona ereceğini hissetmiş ve bunu çevresiyle paylaşmıştır. Bugün Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti bölgesinde kalan Gradişka’da tekke kalmadığı gibi Slavonya bölgesinde de Osmanlı hâkimiyeti sona ermiştir.
Anlaşılan o ki 1683’deki Viyana Kuşatması sadece bir başarısızlık değil Osmanlı’nın Batı topraklarının çoğunun kaybedildiği büyük bir hezimettir. Müslüman toprakları Endülüs’te olduğu gibi kaybedilmiş, İslam’ın izleri silinmiştir. Buralarda can veren şehitlerimizin ruhuna birer Fatiha okumayı ihmal etmeyelim…