İstanbul’da eğitim gören üniversiteli öğrenciler hazırladıkları “Bir Kardeşim Olsun” projesiyle savaştan dolayı vatanlarını terk etmek zorunda kalan Suriyeli masum çocuklara gönül elini uzatıyor.
TIMEBALKAN ÖZEL
Ülkesinden ayrılmak zorunda kalan Suriyeli çocuklara, İstanbul’daki yeni hayatlarına alışmalarında yardımcı olmak isteyen bir grup üniversiteli genç “Bir Kardeşim Olsun” projesini hayata geçirdi. Bir yere bağlı olmayan gönüllü üniversiteli gençler, savaşın acılarından kurtulup Türkiye’ye sığınan Suriyeli çocuklardan birer kardeş edindi. Gençler, savaş mağduru çocukların yaşıtlarıyla aynı şeylere gülebilmeleri, resimlerine ve hayatlarına renk katıp geleceğe dair güzel hayaller kurabilmeleri için çocukluklarını hatırlatmak adına etkinlikler düzenliyor.
Üniversiteli gençler iki haftada bir düzenledikleri bu etkinliklerle minik kalplere gönül elini uzatıyorlar. Bu haftaki etkinlikte çocuklara büyüdüklerinde yapmak istedikleri meslekler anlatıldı. Öğretmenlik, avukatlık, savcılık, hakimlik, doktorluk, mühendislik, mimarlık, futbolculuk ve gazetecilik mesleklerinin tanıtıldığı programda çok eğlenceli anlar yaşandı. Çocuklar meslekler hakkında bilgi sahibi olurken, büyüyünce ne olacakları sorusunun cevabına da bir adım yaklaştılar. Aynı zamanda çocukların eğitimlerine destek olmak adına çanta, kırtasiye malzemelerinin yanı sıra Kardelen çocuk dergisi de hediye edildi.
“Bir Kardeşim Olsun” proje koordinatörlerinden Mustafa Cihat Akgöz, projenin çıkış amacının Suriye’den gelen muhacir kardeşlerimizin çocuk olarak yaşamaları gereken anılardan mahrum bırakmamak olduğunu söyledi. Birebir abi, abla ilişkisiyle çocuklara iyi bir rol model olmak ve eksikliğini en fazla hissettikleri sevgi ve sıcaklığı hissettirmek için çabaladıklarını ifade eden Akgöz, “Daha sonraları aramızda oluşan yakın ilişkiyle onlarla sadece iki haftada bir değil diğer zamanlarda da bir araya gelerek bağlılığımızı kuvvetlendirdik. Bunun neticesinde bulunduğumuz aile ziyaretlerinde eksikliklerinin sevgiden daha fazla olduğunun farkına vardık. Büyüklerimizden aldığımız yardımlarla hem sağlık hem eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştık” dedi.
Projenin 2016 nisan ayında 20 çocukla başladığını kaydeden İşletme son sınıf öğrencisi Akgöz, “iki haftada bir Pazar günleri değişen farklı ortamlarda, hem öğretici hem eğlenceli etkinliklerde bulunuyoruz. Mesela çocuklar, İlim Yayma Cemiyeti’nin Gençlik Merkezi’nde icra ettikleri kaligrafi ve ebru sanatlarından çok büyük keyif aldılar. Keza Kafkas Vakfı’nda komşu ve sevgi temalı mahalle kurma etkinliği; Peygamber efendimizin hayatı hakkında bilgi yarışması ve en son meslek tanıtımları faaliyetlerimizden bazıları” şeklinde konuştu.
Çocuklardan ve ailelerden aldığımız tepkiler projenin güçlenerek devam etmesinde en büyük etken diyen proje koordinatörü Cihat Akgöz, “Şehid’in annesinin anlattığı, etkinliğimizin olduğu gün kızının sabah 9’da uyanıp en güzel kıyafetini giyip ablasının gelmesini heyecanla beklemesi hiçbir karşılık beklemeden yaptığımız bu çalışmada en büyük ödülümüz” diyerek sözlerine son verdi.
Suriye’nin Halep kentinden gelen 10 yaşındaki Ahmed Hacıbekir 5 yıldır Türkiye’de yaşıyor. Türkçeyi arkadaşlarından öğrendiğini söyleyen Ahmed, projeyle ilgili “Abilerimiz ve ablalarımızla birlikte her hafta sonu dersler alıyoruz, oyunlar oynuyoruz. Mesela bugün meslekleri öğrendik” dedi. Birlikte zaman geçirdikleri abilerden en çok Mustafa abiyi sevdiğini belirten Halepli Ahmed “onu en çok seviyorum çünkü o benim abim” ifadelerini kullandı. Halep’teki kötü durumdan olsa gerek Halep’e büyüyünce döneceğini söyleyen Ahmed, “Halep’e döndüğümde Türkiye’yi özleyeceğim” diyor. Beşiktaş ve Real Madrid takımlarını tuttuğunu ve büyüdüğünde futbolcu olmak istediğini de sözlerine ekledi.
İki buçuk senedir Türkiye’de yaşayan bir diğer Halepli Leyla Zeyn 12 yaşında. Çok güzel ve akıcı konuştuğu Türkçeyi, Türk arkadaşlarından ve televizyondan öğrendiğini söylüyor. Suriyelileri seven ve yardım eden Türkiyelileri çok sevdiğini belirten Leyla, “Halep’i çok özledim. Yaşadığım yeri, okulumu, arkadaşlarımı. Esed şu an Halep’te zulmediyor. Halep’te savaş olduğu için şu an dönmek istemiyorum. Durumlar düzeldiğinde Halep’e döneceğim. Fakat Türkiye’ye her zaman geleceğim. Burasını çok sevdim, buradaki okulumu ve arkadaşlarımı her zaman ziyarete geleceğim” dedi.
Üniversiteli abi ve ablalarıyla yaptıkları programları da anlatan Leyla, “Her hafta sonu farklı yerlere gidiyoruz, farklı şeyler öğreniyor ve çok eğleniyoruz. Ablamdan ayrı kaldığımda onu çok özlüyorum” şeklinde konuştu. Bu hafta doktorluk, mühendislik, mimarlık, gazetecilik gibi yeni şeyler öğrendiklerini söyleyen Halepli Leyla büyüdüğünde doktor olup insanlara yardım etmek istediğini belirtti. Kendi küçük ama kalbi büyük Leyla’nın veda cümlesi ise, “Türkiyelilere çok teşekkür ediyorum” oldu.