Makedonya Cumhuriyeti hepimizin bildiği üzere birkaç yıldır süre gelen bir siyasi kriz ve hukuk boşluğu ile karşı karşıyadır. Yapılan onlarca görüşmeler, bazı topluluklar arasında ikili anlaşmalar, Ulusal ve Uluslarası kurum ve kuruluşların, büyükelçilerin Makedonya üzerinde etkisini hissettirme girişimleri ile girilen büyük siyasi krizin sonucunda 11 Aralık’ta Parlamento seçimlerine gidildi. Demokratik bir havada geçtiği düşünülen bu seçimlerin sonucunda Makedonya’da bu krizlerin bittiğine dair umut hepimizde doğmuştu. Seçimlerin sonucunda yeni siyasi blokların ve yapılanmaların başarılı olduğu, etnik yapıya bağlı oylama değil de devlet çıkarlarının ön planda başlangıç bir noktada olduğunu gördük, ayrıca burada çıkan sonuç ile Makedonya’da halk tarafından yeni yapılanmaları gösterilen ilgi ile buna da ihtiyaç duyulduğu gözüktü.
Seçimlerin bitmesi ile, Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa ve hükümet kurma teamülleri gereği seçimlerde en fazla milletvekiline sahip olan parti başkanına hükümeti kurma görevi verildi. Ancak bu süreç başarısız geçti ve partiler arasında anlaşma olmayarak hükümet kurulamadı. Burada Makedonya Türklerinin siyasi durumuna değinmek istememekteyim, bu konuyu farklı bir yazıda ele alacağımı şimdiden söylemek isterim.
Yazımın içeriliği Hükümetin kurulamamasından sonra, seçimlerden sonra Cumhurbaşkanının yetkilerini düzenleyen Anayasanın 90. maddesi üzerinedir. Bu maddeyi analiz eder bir yorumda bulundum.
Gerçekleşen son milletvekili seçimlerinden sonra Anayasa gereği meclisin yeni dönemin kurucu oturumdan sonra ki 10 gün içerisinde Makedonya Cumhurbaşkanı Anayasa’nın 90. maddesinin birinci fıkrasına dayanarak, Mecliste çoğunluğu sağlayacak parti adayına hükümet kurma yetkisini Anayasanın 90. maddesine göre vermekle yükümlüdür. (90. Madde 3 fıkradan oluşmaktadır. 1.fıkra Cumhurbaşkanın bu süreçteki yetkisi, 2.fıkra hükümet kuracak adayın görev ve süresi ve son fıkra hükümet programının ve kabinenin onay kısmı yer almaktadır)
Buradan hareket ile 1. fıkrayı okuduğumuzda fıkradan anlamamız gereken, Seçimlerde çoğunluğa sahip olan parti adayının ya da koalisyonlardan hükümeti kurabilme kapasitesine sahip olan parti adayına veya koalisyona hükümeti kurma yetkisini verilmesi gerekmektedir.
Yeni dönem meclisin kurucu oturumundan hemen sonra Cumhurbaşkanı 10 gün içerisinde görüşme ve istişarelerde bulunarak 90. maddenin 3. fıkrasına dayanarak salt çoğunluğu sağlayacak parti adayına veya koalisyona, hükümet kurma yetkisini o kişiye vermek ile yükümlüdür.
Daha açık ifade etmek gerekirse, bir parti yapılan seçimlerde 120 milletvekilinin salt çoğunluğu olan 61 milletvekilinin üzerinde bir sandalye sayısına ve hükümeti kurmak için yeterli oya sahipse o zaman 90. maddenin birinci fıkrası gereği Cumhurbaşkanı bu parti adayına hükümet kurma yetkisini vermelidir.
Böyle bir durum yok ise yani yeterli oya ve sandalyeye sahip olunamamış ise o zaman mecliste çoğunluğu sağlayabilecek parti adayına hükümeti kurma yetkilisi verilmeli. Mecliste seçilen parti, grup ya da kişi salt çoğunluğu sağlayacak sayıyı elde ettikten sonra Cumhurbaşkanı bu kişiye hükümeti kurma yetkisi vermek ile yükümlü olacaktır.
Buradan hareket ile Cumhurbaşkanı mecliste en çok sandalyeye sahip (tek başına hükümet kuracak kapasiteye sahip olan parti temsilcisi hariç) çoğunluğu sağlayacak parti temsilcisine hükümet kurma yetkisini vermeli. Buna göre en çok oyu ve vekili alan parti başkanına (eğer tek başına hükümet kuracak kapasitede değil ise) hükümet kurma yetkisi verme zorunluğu yoktur. Yetki, mecliste çoğunluğu sağlayacak kişiye verilmeli. Anayasaya baktığımızda Cumhurbaşkanının mecliste ikinci partiye hükümet kurma yetkisini verme zorunluluğu yoktur. Hükümet kurma yetkisinin tek şartı mecliste çoğunluğu sağlama kapasitesine sahip parti adayına verilmesidir. Yetki daha küçük parti grubuna da verilebilir.
Yine Anayasanın 90. maddesinin birinci fıkrasına dayanarak, Cumhurbaşkanına bir defalığına mahsus olmak üzere 10 günlük bir süre verilir. Cumhurbaşkanı meclisin kurucu oturumundan sonra 10 gün içerisinde istişarelerde bulunur, gerekli analizleri yapar ve 10 gün içerisinde istişarelerini ve analizlerini tamamlar. Bunun ardından hükümeti kuracak ve mecliste çoğunluğu sağlayacak parti adayına hükümet kurma yetkisini verir. Bu süreci en güzel bir şekilde son günlerde Cumhurbaşkanı’nın iktidar, muhalefet ve Anayasa Mahkemesi’nin temsilcileri ile yaptığı istişarelerde gördük.
Son gelişmelere baktığımızda hükümetin kurulamamasının ardından Cumhurbaşkanı yeniden istişarelerde bulunabilmek için tekrardan ek 10 gün süre alması Anayasanın 90. maddesine uygun olmadığını görmekteyiz.
Sonuç olarak, Makedonya Cumhurbaşkanı Anayasanın üstünlüğü prensiplerinden ve Anayasanın teamüllerinden hareket ederek hükümeti kurma görevini verme konusunda yeni ek süre ileri sürmesi anayasaya aykırıdır. Yukarıda da değindiğim üzere Cumhurbaşkanına tek bir sefere mahsus olmak üzere 10 günlük süre verilmektedir, tekrardan süre verilmesi Anayasaya göre mümkün görülmemektedir.
Gelinen noktada Cumhurbaşkanının ek süre ileri sürmesi, istişarelerde bulunması ve hükümet kurma yetkisini ancak 61 vekilin parti temsilcisine vereceğini dile getirmesi doğru değildir, bütün bu işlemleri Anayasa tarafından verilen 10 günlük süre içinde yapılması gerekmekteydi. Gerekli işlemleri 10 gün içinde yapmaması ve bu gün bu işlemleri ileri sürmesi bir çifte standarttır. Yukarıda da değindiğim gibi mevcut durum Anayasa Hukukuna aykırıdır ve demokrasinin tıkanmasına sebep olmuştur.
Özellikle değinmesi gerekilen ve dikkat çekmesi gereken bir nokta var ki o da, bu güne kadar Makedonya’da ve daha geniş coğrafyamızda var olan yazılı metinlere ya da teamüllere dayanarak, Cumhurbaşkanı ilk önce en çok oy alan partiye hükümet kurma görevini verir, eğer kuramaz ise ikinci partiye hükümet kurma yetkisi verir. Mevcut durumda Cumhurbaşkanı’nın illa 61 milletvekili şartını araması Anayasal açıdan yerinde olmayan bir uygulamadır ve hükümet kurulmasının önünü tıkamaktadır.
Cumhurbaşkanı bir an evvel hükümet kurabilecek temsilciye görevi vermeli, vermez ise 61 vekili sağlayacak parti temsilcisi hükümet kurma isteminde bulunmalı, bu sağlanılamaz ise hiç zaman kaybetmeden meclisin toplanılması, mevcut meclis başkanını seçebilir ise seçmeli ve milletvekillerin oy çoğunluğuyla Meclis kendini tekrardan feshi etmesi gerekir. Meclis kendini feshi etikten sonra erken seçime gidilmesi gerekmektedir.