Yunanistan hükümeti dış politikada ABD-NATO planlarına daha fazla entegre olduğu bir yıl geçirirken, işçi ve emekçiler ise 2025’i, hem acil ekonomik talep ve haklar için hem de savaş ve soykırıma karşı örgütlü ses çıkardıkları bir yıla dönüştürdü.
Yunanistan açısından 2025 yılını kısaca özetlemek gerekirse kitlelerin öfkesinin dönem dönem kabararak sokaklara taştığı, emperyalist saldırganlık ve planlara karşı sessiz kalınmadığı, İsrail’in katliamlarına, NATO yayılmacılığına, işçi-emekçi ve yoksul halk kitlelerine dayatılan sermaye politikalarına karşı genel grevler ve direnişler gerçekleştirildiği bir yıl oldu diyebiliriz.
Sermaye ve sözcüsü hükümetlerin kriz dönemi ve sonrasında gasbettikleri hakların ve çıkardıkları yeni sömürü yasalarının neden olduğu geleceksizlik ve yoksulluk yüz binlerce emekçinin sokaklara taşmasına neden oldu. Grev ve direnişlerin merkezinde gasbedilen haklar, düşürülen ücretler, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, çalışma yasalarının işçi ve emekçilerin lehine değiştirilmesi talepleri bulunuyordu. Özelleştirmelerin neden olduğu ve onlarca insanın yaşamını kaybettiği kaza, hükümet politikaları kullanılarak yapılan yolsuzluklar, ABD ve NATO politikaları doğrultusunda emperyalist plan ve müdahalelere taraf olma gibi olgular da önemli etkenler arasındaydı.
Genel grevler yılı
Şubat ayında tüm konfederasyon ve demokratik kitle örgütlerinin çağrısıyla yapılan genel grev ülke genelinde yüz binlerin sokaklara dökülmesine neden oldu. 2023 yılında Teselya Ovası’nda meydana gelen ve 57 kişinin ölümüne neden olan tren kazasının sorumluluğunu üstlenmeyen ve suçu teknisyen ve yöneticilere yıkmak isteyen hükümet, yüz binlerin alanlara çıkmasıyla geri adım atmak zorunda kaldı. Mecliste araştırma komisyonu kuruldu; arka arkaya deliller açıklandı ve istifalar yaşandı.
9 Nisan’da yine konfederasyonların çağrısıyla ikinci genel grev gerçekleştirildi. Talepler arasında pahalılığın önüne geçilmesi, toplu sözleşmeler, ücretlerin yükseltilmesi ve iş kazaları bulunuyordu. 6 Kasım’da sağlık sektörünün grevi, aralık ayında ise kamu emekçilerinin grevi vardı. Bunlar dışında irili ufaklı çok sayıda grevler, iş durdurma eylemleri ve yüzlerce gösteri yapıldı. Bütün eylem ve grevlerin değişmez taleplerinden biri de Filistin’de devam eden soykırımın durdurulmasıydı. Yunan devletinin emperyalist ittifaklardan çıkması, üslerin kapatılması, silahlanmaya ayrılan devasa bütçenin eğitim ve sağlığa harcanması vb. talepler de diğer ekonomik ve demokratik talepler kadar ön plana çıktı.
Yılın skandalı
2025, gençlik eylemlerinde de kitleselliğin yaşandığı bir yıl oldu. Kasım ayında ülke genelinde eğitim politikalarını merkezine alan ve parasız bilimsel eğitim talebini ön plana çıkaran kitlesel gösteriler yapıldı.
Yılın skandalı ise AB ortak tarım politikaları doğrultusunda verilen sübvansiyonların hükümet yandaşı olan kişi ve kuruluşlara yasa dışı yollarla aktarılmasının ortaya çıkmasıydı. Devasa miktarlardaki sübvansiyonların “naylon” belgelerle söz konusu çevrelere aktarılması ülkenin gündemine otururken tarım bakanı, yardımcıları ve bürokratlar istifa etmek zorunda kaldılar. Hükümetin önce yanaşmadığı ancak tepkiler üzerine kurulmasından kaçamadığı meclis komisyonu çok sayıda bürokrat ve hükümet yetkilisini sorguladı. Hâlâ devam eden çalışmalar, bu alanda yaşanan yolsuzlukların sanılandan daha büyük olduğunu gösteriyor.
Yasalar değiştirildi
Önceki yıllarla kıyaslandığında göçmen sorunundan kaynaklı gündemler oluşmadı denebilir. Ancak dünyada estirilen göçmen karşıtı propagandanın da yardımıyla yeni bir göçmen yasası çıkarıldı. Göçmen olmayı suç olarak gören yeni yasa, hapis ve diğer ceza biçimleri yanında göçmenlere oturum ve çalışma izni verilmesini neredeyse imkansız kılıyor. Yasaya dayanarak iltica almış olan ya da göçmen statüsünde bulunanların sınır dışı edilmesi doğrultusunda çalışmaların başladığı biliniyor.
Hükümetin bu yıl içinde işçi ve emekçilere yönelik en göze çarpan politikalarından biri kuşkusuz çalışma yasalarında yaptığı değişikliklerdi. Çıkarılan yasalar sermaye sınıfına sınırsız sömürü ve keyfiyet politikalarını rahatlıkla uygulama olanakları sunarken başta 8 saatlik çalışma ve sosyal haklarda ciddi hak gaspları ve kesintiler yaşanıyor.
Son damgayı köylüler vurdu
Yılın son günlerinde ise yıllardan beridir mücadeleci bir tutum izleyen üretici köylüler, hayvancılıkla uğraşan çiftçiler, arıcılar ve balık üreticileri ülke genelinde alanlara çıkmış bulunuyorlar. Ülkenin 57 noktasında kurulan barikatlarda binlerce traktör ve tarım araçlarıyla hemen her gün şehirlere ve ilçelere inerek değişik gösteriler yapan köylüler belli aralıklarla arterleri, hava yollarını ve limanları kapatıyorlar.
Köylü direnişinin kararlılığı ve kitleselliği karşısında belli tavizler açıklayan Başbakan Kiryakos Miçotakis’in görüşme talebi barikatlarda yapılan toplantılarda reddedildi. Arkasından tarım bakanı yeni tavizler açıklasa da köylüler eylemlere devam edeceklerini duyurdular. Noel kutlamaları nedeniyle halkın zorluklarla karşılaşmaması için 23-26 Aralık arası yolların trafiğe açılacağını duyuran köylüler barikatlarda konumlandırılan traktörlerini bayram sonrasında yeniden alanlara sürecekler.
Mücadele yeni yılda sürecek
Bu arada izlenen ekonomik politikalar nedeniyle emekçi halkın ve işçilerin yaşam seviyesinde hissedilir derecede düşüş yaşanıyor. Pahalılık ve düşük ücretler, kira, sağlık giderleri temel sorunların başında geliyor. Hükümet en yetkili ağızlardan bütçenin fazlalık verdiğini açıklarken bunun işçi ve emekçilerin yaşamını her gün biraz daha güçleştiren vergilerden, ücretlerin düşük tutulmasından, sanayicilere sağlanan muafiyetlerden, bankalar sistemine sunulan güvencelerden kaynaklandığını söylemiyor.
Kısacası ezilen sınıf ve katmanlarla sermaye politikaları arasındaki mücadelenin yoğun yaşandığı bir yıl oldu 2025. Yeni yılda birikerek devam eden sorunların daha kitlesel ve kararlı mücadele ve direnişler getirmesi en güçlü olasılık.








