AYM Başkanı Kostadinovski, Mahkemenin “Dengeleyici” aracının kaldırılması yönündeki argümanlarını açıkladı

Kuzey Makedonya Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Darko Kostadinovski, mahkemenin “dengeleyici” (balancer) aracının kaldırılması yönündeki argümanlarını açıkladı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Dr. Darko Kostadinovski, yargıç olarak basın toplantısında Mahkemenin 90/2024 numaralı davadaki kararlarını açıkladı.

Anayasa Mahkemesi bugün, kamu sektörü ve kamu yönetimine ilişkin kanunların yanı sıra yeterli ve adil temsil temel değerini işler hale getiren yönetmelik hükümlerinin yürürlükten kaldırılmasına karar verdi.

Kostadinovski, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Tartışma konusu olan kanun ve yönetmelik hükümleri özelinde, kanun koyucunun anayasal düzenimizin temel değeri olan yeterli ve adil temsili işler hale getirdiği tartışılmazdır. Anayasal düzenimize bu temel değer 2001 yılında kazandırılmıştır. O dönemin toplumsal ve anayasal gerçekliğinden kaynaklanan zorunluluktan kaynaklanan bir Anayasa müdahalesidir.

Ancak bu temel değerin özü ve mahiyeti itibarı ile işler hale getirilmesinin hem teoride hem de pratikte pozitif ayrımcılık denilen şeyi, yani doğası gereği pozitif ayrımcılığı öngören bir tedbiri temsil ettiği de tartışılmazdır. Olumlu ayrımcılık (veya pozitif ayrımcılık), anayasal bir garanti olarak tesis edilen resmi eşitlik temel ilkesinden haklı bir sapmayı temsil eder. Belirli toplulukların üyeleri ile çoğunluk topluluğu arasında eşitliğin sağlanmasını hızlandıracak bir tedbiri temsil etmektedir. Ancak her olumlu eylem ve tedbirin varlığında iki temel özellik bulunmaktadır.

Birinci özellik, bunların zamansal karakterini ifade eder, yani belli bir süre içinde meşru amacına ulaştıktan sonra uygulamada tükenir.

İkincisi, aslında açıkça ayrımcılığı ve eşitlik ilkesinin ihlalini temsil ediyor. Olumlu ayrımcılığın bu niteliğini ve bu özelliklerini göz önünde bulundurursak, tedbirin zamansal niteliğinin, meşru amacına ulaştığı anda tükendiği açıktır ki bu, toplumsal ve toplumsal alanda tanınması gereken çok önemli bir an’dır. içinde var olduğu anayasal gerçekliktir. Olumlu ayrımcılık, varoluş amacına ulaştığı ve tükendiği andan itibaren anlamını yitirerek anayasal düzenin diğer temel değerleriyle çatışır ve insanın temel özgürlük ve haklarını ciddi şekilde tehdit etmeye başlar ve uluslararası hukukta tanınan ve Anayasada yer alan vatandaş (vatandaşlığın serbestçe ifade edilmesi, hukukun üstünlüğü, vatandaşların eşitliği, her işin eşit koşullar altında herkese açık olmasını öngören anayasal güvence, ayrıca saygı ve koruma) her vatandaşın mahremiyetinin, onurunun ve itibarının korunması).

Mahkemenin kararına ilişkin ikinci önemli argüman, Nüfus Kanunu hükümlerini yürürlükten kaldıran 28.02.2024 tarihli U. no. 92/2023 davasındaki kararımızdı. Bu durumda Mahkeme, ulusal mensubiyetin vatandaşın kişisel bir duygusu olduğu ve bu nedenle değişken olabileceği görüşünü benimser ve Mahkemeye göre, kendi mensubiyetini beyan edip etmeyeceğine ve nasıl beyan edeceğine karar vermenin kişinin kişisel hakkı olduğu, aynı zamanda vatandaşlığın karar verme hakkı beyan etmedi. Mahkemeye göre, kişinin uyruğunu, yani belirli bir topluluğa ait olduğunu beyan etmesi ve bu verilerin işlenme olanağı vatandaşlara hukuki bir zorunluluk olarak getirilemez.”

Read Previous

Uluslararası Balkan Üniversitesinde akademik yıl açılış töreni yapıldı

Read Next

BDİ, “dengeleyeci” kararı için uluslararası toplumdan tepki bekliyor