Kuzey Makedonya’da faaliyet gösteren ve son seçimlerde 6 milletvekili kazanan Levica (Sol) Partisi, Meclis’ten Filistin’in tanınmasını talep etti.
Levica Meclis Grubu, bugün Filistin’in tanınmasına ilişkin bir teklif-bildirgeyi Meclis’e sundu.
Levica Milletvekili Amar Mecinovik, düzenlediği basın toplantısında, bu deklarasyonla Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkının, uluslararası hukuk ve ilkelerle güvence altına alınan temel bir insan hakkı olan ve bu haklara sahip olan tüm halkları ilgilendiren bir karar olduğunu desteklediklerini vurguladı.
Filistin halkının onlarca yıldır mağdur durumda olduğunu ve Filistin’in bağımsızlığının tanınması, bu halka uygulanan tarihi adaletsizliklerin düzeltilmesi yönünde önemli bir adım olduğunun altını çizen Mecinovik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu anda Gazze’de Filistin halkına yönelik soykırım da yaşanıyor. Hayal edilemeyecek şiddet, temel yaşam koşullarından mahrum bırakma, evlerin bombalanması, çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin öldürülmesi insanlığa karşı savaş suçlarının açık delilleridir. Uluslararası toplum bu barbarca eylemleri durdurmak ve Filistinliler için adaleti sağlamak için harekete geçmelidir.”
Söz konusu deklarasyonla Makedonya’nın, Filistin’in bağımsızlığının tanınmasına yönelik dünya hareketine katılacağını belirten Milletvekili Mecinovik, “Slovenya, İspanya, Malta gibi bölgeden örneklerimiz var. Aynı zamanda Yugoslav diplomatik geleneğine ve Bağlantısızlar Hareketi’ne de atıfta bulunuyoruz. Filistin’in tanınması yalnızca uluslararası bir dayanışma eylemi ve her devletin barış ve adaletten yana durması yönündeki ahlaki bir yükümlülük değildir. İşgal ve Siyonist politikalar, bölgede ve dünyada barışa yönelik tüm çabaları tehdit eden resmi bir neo-sömürgeciliktir.” diye konuştu.
İşgalci güçler var olduğu ve bütün bir halkın hakları inkar edildiği sürece barışın sağlanamayacağını kaydeden Mecinovik, “Bu deklarasyonun Meclis’te kabul edilmesini ve dünyaya güçlü bir mesaj vereceğimizi umuyoruz: Makedonya adaletin yanında, özgürlüğün yanında, tüm ezilen halkların kendi kaderini tayin etme hakkından yanadır.” değerlendirmesinde bulundu.