Kosovalı gazeteci ve yazar, Balkan Postası Genel Yayın Yönetmeni Bayram Pomak’ın kaleme aldığı, “TRT’nin dizisi Sırbistan’ı neden rahatsız etti” başlıklı yazısını ilginize sunuyoruz.
TRT’nin sosyal medya platformu Tabii’de yayınlanan “Naser/Bir Srebrenitsa Hikayesi” isimli dizi, Sırbistan’ı rahatsız etti. Peki, Sırbistan’ı rahatsız eden bu dizinin baş kahramanı olan Naser Oriç kimdir? Bosna savaşı komutanlarından biri olan Oriç, Boşnaklar için bir kahraman, Sırplar için ise bir ‘‘savaş suçlusu’’dur. Bu durumu daha iyi anlamak için Oriç’in biyografisine bir göz atmak gerekiyor.
Naser Oriç, 1967 yılında Bosna-Hersek’in Srebrenica kentinde doğmuş bir komutandır. Yugoslavya dağılmadan önce, 1988 yılında Sırbistan Özel Kuvvetleri’ne tek Boşnak olarak katılmıştır. Özel Kuvvetlerde görev yaparken Kosova’ya atanmış ve burada görevini icra ederken Slobodan Miloşeviç’in meşhur Gazimestan konuşmasında koruma olarak bulunmuştur. Daha sonra Belgrad’a dönerek Miloşeviç’in korumalığını yapmıştır.
Bosna-Hersek’te savaş başladıktan sonra Bosna-Hersek ordusuna katılan Oriç, 1992 ile 1995 yılları arasında Srebrenica ve çevresinin komutanı olarak görev yapmıştır. Srebrenica soykırımından birkaç ay önce görevinden alınmıştır. Savaştan sonra, 2003 yılında Lahey’deki Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne teslim edilmiştir. Yargılaması Ekim 2004’te başlamış ve Nisan 2006’ya kadar sürmüştür. 30 Haziran 2006’da, Oriç suçlamaların çoğundan beraat etmiş; ancak 27 Aralık 1992 ile 20 Mart 1993 tarihleri arasında Srebrenica Polis Karakolu’nda birkaç Sırp tutuklunun öldürülmesi ve zalimane muameleye karşı önleyici tedbirler almadığı gerekçesiyle iki yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. 3 Temmuz 2008’de ise Lahey’deki Uluslararası Mahkeme’nin nihai kararıyla Oriç, tüm suçlamalardan beraat etmiştir.
Her ne kadar Oriç, Uluslararası Mahkeme’den beraat etmiş olsa da, Sırbistan’ın Interpol aracılığıyla çıkardığı arama kararı nedeniyle 2014 yılında İsviçre’de yakalandı. Yakalanmasının ardından Sırbistan’a değil, Bosna’ya iade edildi. Bu tutuklama emrinde Oriç, 1992 yılının Temmuz ayında Sırp sivillere karşı savaş suçları işlemekle suçlanıyordu. Bosna-Hersek mahkemelerinde devam eden dava sonucunda Oriç suçsuz bulundu. Sırbistan ve Bosnalı Sırplar bu kararı “utanç verici” ve “adaletsizlik” olarak nitelendirdi. Sırplara karşı yapılan katliamlar söz konusu olduğunda adaletin işlemediği yönünde yorumlar yapıldı. Bugün de Naser Oriç, Sırpların en büyük düşmanlarından biri olarak görülüyor.
Kısaca biyografisini verdiğimiz ve Sırbistan ile Sırplar için ne anlama geldiğini açıklamaya çalıştığımız Naser Oriç’in dizisini çeken TRT, Sırbistan’ın tepkisini çekti. TRT’nin Tabii platformunda fragmanı yayınlanmaya başladığı günden itibaren, Sırbistan’ın ‘‘Diaspora ve Bölgedeki Sırplarla İşbirliği Dairesi’’nin Kamu ve Kültürel Diplomasi Ofisi harekete geçti ve 6 Eylül 2024 tarihinde TRT’ye bir mektup gönderdi.
“Kamu ve Kültürel Diplomasi Ofisi, Sırp kültürünü ve çıkarlarını dünyada tanıtmak amacıyla kurulan bir devlet kuruluşudur ve uluslararası kuruluşlarla iyi ilişkiler kurma niyetiyle faaliyet göstermektedir. Bu mektubu, iyi niyet ve acil bir konuyla ilgili samimi düşüncelerle size yöneltiyoruz.
TRT tarafından yapımı üstlenilen ve 1992-1995 yılları arasındaki Bosna-Hersek iç savaşında kötü şöhrete sahip Bosnalı komutan Naser Oriç’in savaş dönemini konu alan yeni projenizden derin endişe duyuyoruz. Naser Oriç’in kahraman olarak sunulduğu yeni TV dizisi ‘Naser’ın fragmanı, Sırbistan ve Bosna-Hersek’te büyük huzursuzluk ve şüphe yaratmıştır.
TRT gibi saygın bir kuruluşun, Naser Oriç’in sorunlu geçmişini ve mirasını bildiğine inanıyoruz. Oriç, 1992-1995 yılları arasında Bosna’nın doğusunda büyük bir terör kampanyası yürütmüştür. Doğu Bosna’daki Sırp kasaba ve köylerine birçok saldırı düzenlemiş, aralarında kadınlar, çocuklar ve yaşlıların da bulunduğu yüzlerce sivili acımasızca öldürmüştür. 1993’ten itibaren Naser Oriç’in kuvvetleri, BM tarafından silahsızlandırılması gereken Srebrenica koruma bölgesinden düzenlenen saldırılarla 156’dan fazla Sırp köyünü yakıp yağmalamıştır.
YouTube’daki ‘Naser’ fragmanına ve bazı bölgesel medyada yapılan haberlerin sunum şekline dayanarak, Naser Oriç ve savaş zamanı çetesinin kahraman olarak yansıtılmasından endişe duyuyoruz. Umarız dizi, Oriç’in savaş suçlarını da kapsar. Aksi takdirde, dizide Oriç’in güçlerinin savaş sırasındaki eylemlerini ele almak için hâlâ bir fırsat olduğuna inanıyoruz ve dizinin bu zulme uğrayanları da kapsayacağına dair umudumuzu koruyoruz.”
İlginç olan, bu mektubu yazan kurumun başında bir Fransızın bulunmasıdır. Uzun yıllar bölgede faaliyet gösteren Fransız Arno Gujon, Sırbistan hükümeti tarafından bu ofisin başına getirilmiştir. 2004 yılında Fransa’da ‘‘Kosova için Dayanışma Derneği’’ni kuran Gujon, aynı zamanda Fransa’da aşırı sağcı ‘‘Identitare’’ grubunun da üyesiydi; ancak daha sonra bu örgütten ayrıldığını açıklamıştır.
Gujon’un belirttiğine göre, 2012 yılında Sırbistan’a yerleşmiş ve üç yıl sonra resmen Sırbistan vatandaşı olmuştur. Mayıs 2015’te dönemin İçişleri Bakanı Nebojşa Stefanoviç, vatandaşlık belgelerini Gujon’a şahsen teslim etmiştir. Gujon, Sırbistan ve Republika Srpska’da birçok yüksek onur madalyası almıştır. Bu madalyalar arasında Birinci Dereceden Aziz Sava Nişanı, Birinci Dereceden Njegoş Nişanı ve Sırbistan Cumhurbaşkanı tarafından verilen hizmet madalyası yer almaktadır.
2016 yılında, dönemin Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç, Gujon’a insani yardım alanındaki olağanüstü hizmetlerinden dolayı altın madalya takdim etmiştir. Arno Gujon, 2018 yılında “Aziz Sava Barışseverliği Şövalyesi” unvanını da almıştır. Bu unvan, Sırbistan Dışişleri Bakanı Ivica Daçiç döneminde, Sırp diplomasisinin yıldönümü vesilesiyle verilmiştir. Gujon, Kosova’daki faaliyetleri nedeniyle Kosova’ya giriş yasağı almıştır.
Daha önce Aliya İzzetbegoviç’in hayatını beyaz perdeye aktaran TRT, şimdi de Boşnak komutan Naser Oriç’i beyaz perdeye taşıdı. TRT’nin yapımları artık sadece Türkiye ile sınırlı kalmıyor; farklı dillerde ve dünyanın çeşitli bölgelerine mesajını ulaştırıyor. Sırpların en büyük endişelerinden biri, yaptıkları mezalimlerin dünya tarafından daha yakından görülmesidir. Balkanlar’da, sadece 90’larda değil, son yüzyılda da Müslümanlar çeşitli katliamlara maruz kalmıştır. Dünyanın bu coğrafyada neler olup bittiğini anlaması için bu platform çok önemlidir. Aynı şekilde, Naser gibi yüzlerce, hatta binlerce hikaye bu topraklarda bulunmaktadır. Bu hikayelerin her birinin kitap, tiyatro, belgesel, film ve dizi yoluyla dünyaya anlatılması gerekmektedir.
Sırbistan, TRT’yi tarihi değiştirmekle suçlarken aslında kendisi, yaptığı film, belgesel ve dizilerle tarihi değiştirmeyi amaçlamaktadır. Yayınlarında neredeyse 90’lı yıllarda Sırpların mazlum bir halk olduğunu ve saldırıya uğradığını anlatmaya çalışarak yeni bir hikaye yazmaya çalışmaktadırlar. Bunun da Avrupa ve Rusya’da bir alıcısı bulunmaktadır. Tüm bunları gördüğünüzde, TRT’nin yaptığı bu çalışmanın ne kadar önemli ve yerinde olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz.
Bu yapımdan dolayı TRT’yi bir kez daha kutluyor, Balkanlarla ilgili bu tür projelerin artarak devam etmesini diliyorum.