Türkiye’nin Tiran Büyükelçisi Tayyar Kağan Atay, Türkiye ve Arnavutluk arasındaki ilişkilerin geleceğinin parlak olduğunu ve Türkiye’nin Arnavutluk’u bölgede güçlü bir ortağı olarak gördüğünü söyledi.
Türkiye ile Arnavutluk arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. senesi vesilesiyle Tirana Times’a verdiği mülakatta Atay, “Bu önemli döneme, diplomatik ilişkilerimizin kuruluşunun 100. yıl dönemiyle denk gelen bir şekilde Arnavutluk’a Türkiye’nin Büyükelçisi olarak hizmet etmek benim için büyük bir ayrıcalık ve onurdur. 2023 aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanının 100. yıl dönümüdür. Kuruluşundan bu yana Türkiye, Arnavutluk ile ilişkilerine büyük önem vermiştir. Bu durumu kanıtlayan bir örnek olarak, Arnavutluk, genç Türk Cumhuriyeti’nin dostluk anlaşmaları imzaladığı ilk ülkeler arasında yer almıştır. İki ülke arasında “Ebedi Dostluk ve İşbirliği Anlaşması” 15 Aralık 1923 tarihinde imzalanmıştır. Dışişleri Bakan Yardımcımız Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, Arnavut mevkidaşı Megi Fino Hanımefendi ile birlikte geçtiğimiz Nisan ayında düzenlenen 100. yıl dönemi açılış etkinliğine katıldı. Yıl boyunca birlikte düzenlenecek kutlamaların dostluğumuzu ve Stratejik Ortaklığımızı daha da güçlendireceğine inanıyoruz. Aslında, tarih hakkında konuşacak olursak, iki millet arasındaki ilişkiler açıkça daha gerilere dayanmaktadır; 600 yılı aşkın bir ortak geçmişimiz var. Türk ve Arnavut milletleri yüzyıllar boyunca birlikte yürüdü. Bu eşsiz birliktelik, bugün ilişkilerimizi şekillendiren en önemli faktör ve güçtür” diye konuştu.
“Arnavutluk’u bölgemizde tabii ve güçlü bir ortak olarak görüyoruz”
Türkiye için Arnavutluk’un öneminin ne olduğu yönündeki bir soruya cevabında Atay, “Türkiye ve Arnavutluk arasında mükemmel ilişkiler bulunmaktadır. 2013 yılında Başbakan Edi Rama, tek taraflı olarak Türkiye’yi Arnavutluk’un beş stratejik ortağından biri ilan etti. Daha sonra Başbakan Edi Rama’nın 2021 Ocak ayında Türkiye’ye gerçekleştirdiği resmi ziyareti sırasında, ilişkiler resmi olarak “Stratejik Ortaklık” seviyesine yükseltilmiş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Rama tarafından imzalanan “Ortak Siyasi Bildiri” ile tescil edilmiştir. O zamandan beri, ikili ilişkiler önemli bir ivme kazanmış ve mevcut durumumuz, yeni işbirliği alanlarıyla çeşitlenmiş ve zenginleşmiştir. Derin kültürel ve sosyal bağlara sahip olan Arnavutluk, Türkiye için dostane bir ülkedir ve Arnavutlar, Türk halkının kalplerinde ve zihinlerinde çok özel ve eşsiz bir yere sahiptir. Bunların yanı sıra, Türkiye ve Arnavutluk, NATO üyeleri ve AB adayı ülkelerdir. Daha da önemlisi, geleceğimizin nasıl olması gerektiği konusunda ortak bir anlayışa sahibiz. Her iki ülkenin dış politika hedefleri örtüşmekte ve her iki ülke de Balkanlar ve ötesinde barışı ve istikrarı korumaya yönelik net katkı sağlamaktadır. Arnavutluk’u bölgemizde tabii ve güçlü bir ortak olarak görüyoruz” dedi.
“İlişkilerin geleceği parlak”
İki ülke arasındaki ilişkilerin çok parlak bir geleceğe sahip olduğuna inandıklarını ifade eden Atay, “Türkiye ve Arnavutluk’un neredeyse her alandaki potansiyelini göz önüne aldığımızda, ilişkilerimizin daha da ilerlemesi için geniş bir alan bulunmaktadır. Ticaret ve ekonomi, askeri işbirliği, savunma sanayi, kültür ve eğitim gibi alanlarda ilişkilerimizi daha da derinleştirmek ve çeşitlendirmek istiyoruz. Ortak değerleri paylaşan iki dost ülke olarak, kültür, sanat ve turizm alanlarında işbirliğimizi ilerletmeye, insanlar arası temasları artırmaya ve üniversiteler arasında ortak projeler yapmaya devam edeceğiz. Mevcut jeopolitik zorluklar, Türkiye ve Arnavutluk arasındaki işbirliğini daha da önemli hale getirmiştir. Bu bağlamda, bölgesel ve küresel konularda yakın diyalogumuzu sürdürmeyi ve uluslararası örgütlerdeki iş birliğimizi artırmayı arzu etmekteyiz” dedi.
“Türkiye, Arnavutluk’taki en büyük yabancı yatırımcılar arasında”
Arnavutluk’taki Türk yatırımlarına ilişkin bir soruya cevabında Büyükelçi Atay, “Ekonomik açıdan, iki ülke arasındaki ticaret hacmini 1 milyar doların üzerine çıkarma hedefimize ulaştık. 2022 yılında ticaret hacmi 1.065 milyar dolar olarak kaydedildi. Türkiye’nin Arnavutluk’ta en büyük yabancı yatırımcılar arasında yer aldığından gurur duyuyoruz. Yatırımlarımızın toplam hacmi 3.5 milyar doları aşmış durumda. Ancak potansiyeli düşünerek, yapılacak çok şey var. Gelecek dönemde ticaret hacmini ve karşılıklı yatırımları daha da artırmak için çabalarımız devam edecek. Yenilenebilir enerji, altyapı, savunma sanayi, tarım endüstrisi ve sağlık gibi alanları yatırım için önemli alanlar olarak görüyoruz. Öte yandan, Arnavutluk’un AB katılım müzakerelerine başlaması da ekonomik ilişkilerimize olumlu katkı yapacaktır. AB ile devam eden müzakere süreci ve ülkelerimiz arasındaki mükemmel ilişkiler, Arnavutluk’u Türk yatırımcılar için daha cazip hale getiriyor. Teşvik paketleri, yabancı doğrudan yatırımları çekmek için her zaman yardımcı olur” dedi.
“Batı Balkanlar yapay bir ifade”
Türkiye’nin Batı Balkanlar’da barış ve istikrara yönelik vizyonunun ne olduğu yönündeki bir soruya cevap veren Atay, “Öncelikle, yapay olarak oluşturulan coğrafi terim olan “Batı Balkanlar” ifadesiyle anlaşmazlık içinde olduğumuzu belirtmek istiyorum. Bu terim, Türkiye’yi haksız bir şekilde bölgeden uzaklaştırmak amacıyla kullanılmaktadır. AB’nin genişleme politikasında Türkiye ve “Batı Balkanlar” olarak sürekli olarak ayrım yapılması, ülkemizin aday ülke statüsünü sürekli olarak göz ardı etmektedir ve ayrımcılık oluşturmaktadır. Türkiye bir Balkan ülkesidir. Balkan “komşuluğu”nun bir parçasıyız. Balkanlar, sadece siyasi, ekonomik ve coğrafi açıdan değil, aynı zamanda tarihsel, kültürel ve insani bağlarımız nedeniyle de bizim için önceliktir. Balkanlar’da meydana gelen herhangi bir kriz Türkiye’yi etkilemektedir. Bu bağlamda, bölgede barış ve istikrarın korunması en üst önceliğimizdir.
Balkanlar’ın geleceğinin AB üyeliğinde olduğuna inanıyoruz. Acı dolu geçmiş, sadece AB entegrasyonuyla geride bırakılabilir. AB adayı bir ülke olarak, Balkan bölgesinin AB perspektifini destekledik.
Balkanlar’da benzeri görülmemiş gelişmeler ve büyük zorluklar yaşadık: İlk olarak, pandemi, ardından Ukrayna’daki savaş ve en son olarak Kosova’nın kuzeyindeki gelişmeler. Bölgedeki tarihi hassasiyetlerle ilgili endişelenmemize ve 1990’ların bazı eski hatıralarını hatırlamamıza neden oldu. Bölgesel sorunların çözümünde diplomasinin ve diyalogun tek araçlar olması gerekmektedir. Bu bağlamda, Balkanlar’a karşı yapıcı, kapsayıcı ve objektif politikalar izliyoruz. Bölgesel ülkelerle olan yakın ilişkilerimizi yüksek düzey ziyaretler, artan ekonomik ve ticari ilişkiler ve kültürel işbirliği yoluyla daha da güçlendirmeye önem veriyoruz. Ayrıca, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci ve bu sürecin operasyonel kolu olan Bölgesel İşbirliği Konseyi gibi bölgesel işbirliği çabalarını destekliyoruz ve güçlendiriyoruz. Türkiye ayrıca KFOR ve EUFOR ALTHEA gibi bölgedeki NATO ve AB misyonlarına aktif olarak katılmaktadır” dedi.
Balkan News