Bulgaristan Büyükelçisi Gökçe’nin ‘120 Minuti’ programında verdiği mülakat

-İyi akşamlar Sayın Büyükelçi. Gündemi oluşturan en sıcak konularla başlayalım. Jean Paul Junker ve bizlerin korktuğu gibi AB ile sığınmacılarla ilgili yapılan anlaşma Türkiye tarafından askıya alındı mı?

-Sağlıklı mantığa dayalı iyi bir bilgilendirme söyleşisi gerçekleştireceğimizin uygun olacağına inandığım için bana verdiğiniz fırsattan dolayı teşekkürlerimi sunmak isterim. Sayın Junker’in dünkü yorumlarını duydum ve duyduğum abartılı sözler karşısında çok şaşırdım. Kendisi son günlerde Yunanistan’a gelenlerin artırılmış sayısını dayanak göstermişti. France Press Türkiye’den edindiğim bilgiye göre bu sayı günlük 90 kişiyi geçmiyor. Benim için bu söylenenler çok ilginç ve hatta sorumsuz diyebilirim çünkü Avrupa Komisyonunun ve diğerlerinin bildiği gibi sayılarda hiçbir sıradışı artış yok. Tabi ki belli dalgalanmalar, farklar mevcut, fakat artış ayrı bir problem demek.

-Belki de başka şeylerden dolayı endişeleniyordur. Benim gibi. Eski Başbakan Sayın Davutoğlu’na bir soru sorma imkanına sahip olmuştum: Avrupa’da sığınmacıları artırıp artırmama anahtarı Türkiye’nin elinde mi, bu anahtarı nasıl kullanıyor?

-Türkiye güvenilir bir devlet ve iyi bir partnerdir. Bunu defalarca kanıtlamışızdır ve doğruyu söylemek gerekirse bu tür yorumları çok endişe verici buluyorum. AB’nin Türkiye ile yaptığı anlaşma paketinde öngörülen bir takım vaatlerini yerine getirmedi ve bu hususta çok fazla ‘gürültü’ etti.

-Peki, AB ilişkilerinden bahsetmişken darbe girişimi sonucu yetkililer tarafından yapılan eylemlerin Ankara’daki muhalifleri ayıklama amaçlı olmadıklarına ilişkin Almanya Dışişleri Bakanı Shtaınmaıer veya Fransa Dışişleri Bakanı’nı veya Sayın Mogerini’yi nasıl inandıracaksınız?

-Ortada böyle bir niyetin olmadığını kesinlikle belirtebilirim. Kanaatimce bu tür açıklamaların hiçbir şeye faydası yok. Türkiye varolan anayasal düzeninin yıkılmasını hedefleyen çok güçlü bir girişimi başarıyla önlemiştir. Farz edelim ki aynı durum, Allah korusun, burada yaşandı, ne yapardınız? Ortalığı karıştırmak ve gereksiz açıklamalar yapmak yerine destek ve dayanışma beklerdiniz. Ve belirtmek isterim ki Türkiye’de yaşayan insanların büyük bir kısmı dayanışma eksikliğinden rahatsızlık duymaktadır.

-Cumhurbaşkanınız Recep Tayyip Erdoğan’ın bazı açıklamalarını dinledikten sonra size direkt olarak sormak isterim: Neden bu kadar çok gazeteci tutukluyorsunuz? Üç ay önce Cumhurbaşkanı Erdoğan basınla savaşta olmadığını ifade etti, fakat bir hafta içerisinde 45 gazete, 3 haber ajansı, 16 televizyon kanalı kapattınız. Basın tam olarak sağlam demokratik bir toplumun temeli değil midir?

-Öncelikle sorunuzun eksik kısmını tamamlamak isterim – radyolar da kapandı…

-Radyolar…

-Evet, evet. Bu kişiler gazeteci oldukları için işten ihraç edilmedi. Bunu gerektiren onların Gülen grubuna ait oldukları gerekçesiydi. Dolayısıyla bunlar resmi medyanın bir parçası değiller. Türkiye’de 400 televizyon kanalı var, bunlardan 16’sı kapanmıştır ve yaklaşık 2000 radyo mevcuttur. Sizlere bir iki hafta bekleyip biraz sabretmenizi önermek isterim. Soruşturma bir neticeye vardıktan sonra istediğinizi çarmıha gerin, gönlünüzün arzu ettiği şekilde hareket edin.

Türkiye hukuk üstünlüğünün uygulandığı, şeffaflık ve demokrasinin olduğu bir ülkedir. Bana göre aceleci ve önyargılı açıklamalarda bulunmak, güçlülerin yanında yer almak büyük bir hata olur. Göstermekte olduğunuz görüntülerde devletimizin Cumhurbaşkanını öldürme amacıyla gönderilen özel harekat mensubu kişileri görüyoruz. Ne bekliyordunuz ki, onları tatlıyla mı karşılasaydık. Lütfen ciddi olalım…

-Yine de tutuklananlar için adil bir yargılama sürecinin garantisini verebilir misiniz, çünkü aralarında öğretmenler, gazeteciler, savcılar ve hakimler de var?

-Şu an açıkçası nasıl kelimeler kullanacağımı şaşırdım. Türkiye’nin Avrupa Konseyinin kurucularından biri olduğunu ve insanlığa karşı işlenmiş ve işkenceye bağlı suçlarla ilgili zamanaşımını ortadan kaldırmış çok az ülkelerden biri olduğunu unutmamak lazım. Dünyada çok az devlet bu cesur isteyen adımı atmıştır.

-Şu anda dostlarınız kimler? ABD ile olan iyi ilişkilerinizi Gülen’in iade edilmemesi durumunda tehlikeye atmaya hazır mısınız?

-Türkiye ile ABD arasında onlarca yıldır çok önemli, kritik ve stratejik ilişkiler var. Bunlar zaman içerisinde denenmiş ilişkilerdir. Tabi bu çok, çok önemli. Biz Fethullah Gülen’in ABD’den iadesini istedik ve inanıyoruz ki müttefiklerimiz ve partnerlerimiz buna gereken ciddiyeti gösterecektir…

Kaynak: Kırcaali Haber

Read Previous

Kosova Meclisi’ne tanksavar ile saldırı gerçekleştirildi

Read Next

Ohri’nin Gradişte plajında trajedi: 18 yaşında bir genç hayatını kaybetti

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *