Çok sevdiğiniz birinin vefat haberini aldığınızda dünya ve zaman sanki bir anlığına duruverir. O an öyle kocaman bir andır ki, anlam ve anlamsızlık birbirine dolanır, haberi aldığınız yerde duraksar ve ne yapacağınızı bilemezsiniz. Öylece kalıverirsiniz.
Asım Abi’nin ahirete irtihâl haberini aldığımda içimde kocaman bir boşluk belirdi. İnanasım gelmedi. Dua edip rahmet dilemekten başka elimden bir şey gelmiyordu. İlerleyen günlerde anıların hücumuna uğramaya başladım. Asım Abi’yle tanışmamız, muhabbetlerimiz, beraber geçirdiğimiz anlar gözlerimin önüne gelmeye başladı. Dostlarımla sohbet ederken farkettik ki hafızamızda, içimizde, gönlümüzde ne de güzel şeyler birikmiş Asım Abi’yle ilgili farkında olmadan…
Dergi fuarı vesilesiyle tanışmıştık Asım Abi’yle, Sirkeci Garı’nda. Durmadan sağa sola koşturan, gençlerle sohbet eden, insanları tanıştıran, küskünleri barıştıran, içinde Ümmeti Muhammed derdi taşıyan güzel bir izlenim bırakmıştı bende. Asım Abi’nin Balkanlara özel bir ilgisi vardı. Balkan edebiyatıyla, bu topraklarda yazılmış Osmanlıca eserlerle, yeni çıkan dergi ve yayınlarla yakından ilgileniyordu. Aramızdaki yüzlerce kilometreye aldırış etmeksizin aynı vatan topraklarının evlatlarıymış gibi hâlimizi hatrımızı soruyor, bizleri daha çok okumaya, daha çok düşünmeye, daha çok yazmaya teşvik ediyordu. Bunu yaparken o kadar güzel yapıyordu ki Asım Abi’nin bir tavsiyesi, bir ricası bizim nazarımızda geri çevrilemeyecek kadar değerli bir hâl alıyordu. Asım Abi bilgisi, tecrübesi, eserleri ve hitabetiyle örnek bir entelektüelden önce samimi bir Müslüman’ın hâl ve hareketleri nasıl olmalının dersini veriyordu adeta. Hâl ehlinin tesiri kâl ehlinin tesirinden katbekat fazladır, hakikatine vakıf oluyorduk onun şahsiyetinde.
Asım Abi, 2019 yılının Temmuz ayında 30 kadar gençlik dergisinin genel yayın yönetmenleri ve yazar arkadaşlarıyla beraber yola çıktığı Evlad-ı Fatihan gezisi kapsamında Üsküp’e gelmişti. Gelir gelmez bizleri, Üsküp’ü, Üsküp’te yapılan edebî faaliyetleri sordu. Gezmiş oldukları Balkan şehirlerine dair izlenimlerini, dostlarıyla muhabbetlerini, güzel anıları bizimle paylaştı. Balkanlara dair son izlenimlerini Karar Gazetesi’nde “Prizren’de Yunus ilahisi dinlemek” yazısında paylaştı. İlgili yazının son kısmında bizlere büyük bir misyon yükleyecek şu sözleri kaleme almıştı Asım Abi:
“Bu seyahatimiz vesilesi ile Balkanlardaki İslamcı entelektüel merkezin Saraybosna’dan Üsküp’e doğru kaymaya başladığını biz de hissettik.
İslamcılığı öldürmeye çok meraklı olanlara söyleyeyim: Çok beklersiniz!
‘Yeryüzü bize mescid kılındı
And verdik, toprak şahid tutuldu’”
Asım Abi, yıllar içerisinde Balkanlardaki Türk dergicileri ve Türkiye sevdalı dergicileri de kattı muhabbet heybesine. Avrupa’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Kafkaslara, Afrika’dan Türk Dünyası’na kadar birçok yazar, şair, dergici, entelektüel ve sanatçının Türkiye ile irtibatını muhabbet bağıyla bağladı kopmayacak bir şekilde. Değer yargılarının yozlaşmaya yüz tuttuğu bu çağda “Biz kardeşiz!” diye bağırdı sesli bir şekilde. Bizleri kucakladı sıkıca. Bizleri birbirimize hatırlattı her seferinde. Yunus Emre misali “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım. Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz” dercesine durmadan, yılmadan, usanmadan çabaladı. İmanı, yazmayı, cihadı, namazı, secdeyi, kardeşliği, istikameti her daim telkin etti bizlere.
Söylenecek daha çok söz, kaleme dökülecek sayısız hatıra var. Velhasıl kısa ömrüne ciltlere sığmayacak güzellikler sığdıran ve yansıtan Asım Abi’nin benim ilk şiir kitabıma yazmış olduğu ve kitabımın başında yer alan değerlendirme yazısının şu cümlelerini ömrüm boyunca unutmayacağım:
“Üsküp’te hem de Yücelcilere ithaf edilmiş mısraların yer aldığı Türkçe yazılmış bir şiir kitabı o kadar kıymetli bir kitaptır ki. Ben de Bosna’da 600 yıldır Türkçe söylenen Yunus Emre ilahisi tesiri bırakır. Yürek yakan bir dinmez, gümrah acının gezindiğini görürsünüz her mısrada. Bir diri bilincin şiirleridir Mehmed Arif’in dizeleri. Bu dizelerin ardında Türkiye’de kapatılmış fakat Üsküp’te hayatını sürdüren medreselerin tesiri olmalı diye tahmin ediyorum. O medreseler ki dirilişimiz oradan olacaktır. İsteyen istediği kadar köhne desin oralara. Fiyasko üniversitelere meftun olsun isteyen. Yaşamak denen türküyü gür sesiyle söyleyen bir şairin şiir kitabına takdim yazıyorum ey okur! Seher vaktine beş kala duayla yüzünü yıkayan bir şairi kimse susturamaz. Susturamayacak ey okur! ‘Sen türkülerini söyle’ şair!”
Sen müsterih ol Asım Abi, Allah’ın rahmeti üzerinden eksik olmasın. Sen istedin diye bizler Balkanlarda türkülerimizi daha bir gür söylemeye devam edeceğiz…
Rabbim bizleri cennetinde kavuştursun…
Âmin…