Geçen yazımızda yüzeysel olarak Modern Yunan Devletinin kurulmasının ardından geçen ilk yüzyıllık süreçteki sosyal, siyasi ve ekonomik durumuna değindik. Bu hafta da dilimizin döndüğü, mürekkebimizin yettiği kadarıyla tarihi süreç içersinde günümüzdeki ekonomik durumun ve mali krizin oluşma safhalarına ve sebeplerine değineceğiz.
Biraz geriden alırsak; İkinci Dünya Savaşından sonra yeni bir dünya düzeni oluştu. İki kutuplu bu dünya düzeninde belki de en akıllıca davranan ABD oldu. Akıllıca davranmış ki soğuk savaşı kazandı. İşte ABD’nin Savaştan hemen sonra Marshall Planını uygulaması bu akıllıca hamlelerden biriydi. Bu plan Avrupa ülkelerinin ekonomik olarak kalkınmasını hedefleyen ABD kaynaklı bir yardım paketidir. Birçok Avrupa devletiyle beraber Yunanistan ve hatta Türkiye de bu plana dahil olmuştu. Bu süreçten itibaren Yunan dış siyasetinin batı merkezli şekillendiğini söyleyebiliriz. Soğuk savaş döneminde Yunanistan’ın jeopolitik konumu önemini arttırmıştır. Böyle stratejik bir konuma sahip olmanın avantajlarını da kullanan Yunanistan’ın uzun vadede ekonomik olarak iyiğe doğru gittiğini söyleyebiliriz. 1967-1974 yılları arasında askeri yönetime boyun eğen Yunanistan kısa zamanda kendini toparlamış ve 1981 yılında AET’in (AB’in) 10. üyesi olmuştur. AET’e giriş süreciyle birlikte ortak pazar, gümrük birliği avantajları da iyi değerlendiren ülke ciddi bir ekonomik atılım gerçekleştirmiş, ekonomik olarak büyümüştür. Bu yıllarda çoğu ülke gibi Yunanistan da Keynesyen Ekonomi uygulamalarını benimsemiş ve bütçe açıkları vermeye başlamıştır. 2000 yıllara gelinen süreç boyunca iktidarların popülist vaatleri bütçe açıklarının genişlemesine sebep olmuştu.
Tabii ki popülizmin olduğu yerde rüşfet ve yolsuzluk kaçınılmazdır. Yunanistan’ın da başına bela olan yolsuzluklar öyle ciddi boyutlara ulaşmıştı ki artık normal karşılanmaya kadar gelmişti. Hukuki düzeni sağlam olmayan ülkeye yatırım yapılması pek akıl karı bir olmadığını da göz önünde bulundurursak ekonomik büyümenin de yavaşlayacağını öngörebiliriz. Nitekim Yunanistan’da da böyle oldu. Yine popülist iktidarların marifeti, kamu personeli sayısı akıl almaz rakamlara ulaşmış, bir sürü gereksiz memur alınmıştı. Tabii hiç hakketmediği halde sosyal devlet yardımları da alanların sayıları az değildi. Tüm bunlar devletin maliyesine yüklenmişti. Her yıl ciddi bütçe açıkları veren hükümetler de borçlanarak bu açıkları finanse ediyorlardı. Zaten patlamaya hazır bir balon haline gelen devletin maliyesi 2008 yılındaki Mortgage Krizi sonucu yaşanan çalkantılı dönemde iyice kabarmış, faizlerin yükselmesiyle borçlanmanın maliyeti artmış ve Yunanistan Maliyesi alarm vermeye başladı. İşte o gün bu gündür Yunanistan’da mali kriz var… Bir sonraki hafta bu mali krizin ekonomiye etkilerini irdeleyeceğiz.