Öyle bir çağda yaşıyoruz ki her şeyin değerinin ölçütü paradır desek, abartı olmasa gerek. Maalesef bugünkü dünya insanlarının çoğunun para kazanma yollarında, hak ve hukuka riayet etme hassasiyeti yok denecek kadar azdır. Bunun nedeni belki de parayı amaç edinmeleridir. Fakat insanların ihtiyaçlarını gidermek için para bir araçtır. Ayrıca insanoğlunun ve Müslümanların bütün işlerinde amacın iyi-helal olması ne kadar önemliyse, araçların da (kazanılması, kullanılması vb.) iyi olması o kadar önemlidir. Başka bir ifade ile makyavelizm düşüncesi her hâlükarda meşru görülmemelidir. Nitekim para kazanma yolunun yapı taşları, hakkı hak edene vermek, haksızlık yapmamak ve adaletli olmaktır (Nisâ Suresi 29. ayeti kerimesi). Yeni ortaya çıkan para türlerine bu çerçevede bakmamızda yarar vardır diye düşünüyorum.
Paranın Fonksiyonları, Özellikleri ve Çeşitleri
Para, dünya hayatımızdaki ihtiyaçlarımızı giderecek olan nesnelerin değerini ölçme aracı, mübadele/değişim aracı ve gelecekte onunla bir şey satın almaya veya yapmaya yarayacak bir tasarruf aracıdır. Değer ölçüsü, mal ve hizmetlerin değerini ve fiyatlarını ölçmektedir. Böylece her bir malın başka bir mal cinsinden değerini belirlemek yerine, her bir mal ve hizmetin para ile ölçülen fiyatının belirlenmesi mümkün olmaktadır. Bu da nesneler arası mübadeleyi kolaylaştırmakta ve daha adil olmasını sağlamaktadır. Paranın tam anlamıyla fonksiyonlarını yerine getirmesinin önemli şartlarından biri ise alım gücündeki göreceli istikrardır. Para genel kabul görmesi, devlet tarafından basılması, küçük değerlere bölünebilir olması, dayanıklı olması ve kolay aktarılabilir olması gibi özelliklere sahiptir. Günümüze kadar tarihî seyri bakımından kullanılan para çeşitleri ise şunlardır: emtia para (tuz, deri, tütün vs.), madenî para (altın, gümüş), temsili para (banknot), kâğıt para, kâğıt para sistemi içinde sayılabilecek kaydî para (banka parası) ve elektronik para. Son dönemlerde ise banka kurumuna güvenin sarsılması, finansal teknolojinin (fintech) yaygınlaşması veya devletler üstü bir para sisteminin ilk adımları olabileceğini düşündüğümüz dijital/sanal paralar ortaya çıkmıştır. Devlet veya devletin denetimi altındaki kuruma bağlı olmama mottosu olan bu tür paraların fikrî dayanağı, Fredric Hayek’in “Denationalizm Money” adlı eserinde dile getirilen özel paradır[1] diyebiliriz.
Kripto Para Birimleri’nin ilk Örneği: Bitcoin
Dijital paraların üretiminde kriptoloji (şifre bilimi) kullanılanlarına Kripto Para Birimi (KPB) denir. KPB hakkında farklı tanımlar yapılmakla birlikte hakkında genel olarak şu tanım yapılabilir: “Devletin yasal olarak kabul ettiği sisteme alternatif eşler arası (P2P) olarak transferi yapılabilen; herhangi bir merkeze bağlı olmaksızın takas için kullanılabilen; kriptografiye dayalı bir mekanizma ile çalıştığı için güvenilir olan ve yasal olma veya olmama imkânına sahip bir değerin dijital temsilini ifade eden ve özel para olabilme potansiyeline sahip olan şeydir.” Tanımın zihinlerimizde daha net ve anlaşılır olması açısından dijital, sanal, elektronik ve kripto para hakkında kavramları bilmek önemlidir.[2] KPB’nin ilk örneği olan Bitcoin ise devlet veya resmî bir kurum tarafından desteklenmeyen, transferlerinin güvenliğini sağlanması için üretiminde kriptoloji kullanılan, altyapısı Blockchain’e[3] dayanan, dijital/sanal para olup aracı olmaksızın (devlet, banka, kurum) kişiler arası ödeme sistemi sunmaktadır. Bitcoin’in faydaları:
- Hızlı iletişim kolaylığı: Bitcoin’de ortalama her on dakikada bir işlemini bloğa eklenmekte ve işlemin sonunda defter-i kebirde işlemler yayımlanmaktadır. Onay ve mutabakat süreçlerinin hızı büyük hacim transferleri için daha çok fayda sağladığı, fakat küçük hacimlerin transferinde hızlı sayılmamaktadır.
- İşlem bilgilerinin kesinliği (şeffaflık): Altyapısı Blockchain olduğu için yapılan bütün işlemler kesin bir şekilde kaydedilmektedir, bloğa işlenmektedir.
- Düşük maliyet: Aracısız bir şekilde transferler gerçekleştiği için işlemler düşük maliyetlidir.
- Çifte harcama ve sahte para basımının önlenmesi
Bitcoin’in zararları:
- Devlet otoritesinin (yasal) olmaması: Devlet(ler), hakkında düzenleme yapmamıştır.
- Arz ve talebin dayandığı sistem ve kuralların olmaması: Arz ve talebin buluşma noktasının merkezî bir kontrol sistemine dayanmaması, yani regülasyonun olmaması kastedilmektedir.
- Merkezsiz olması: Herhangi bir konuda başvurulacak bir kurum ve merciin bulunmamasıdır.
- Spekülasyona açık olması: Merkezî bir kuruma bağlı olmayan ve kuralsız bir arz ve talep buluşma noktası olan bir şeyin spekülasyona açık olduğunu göstermektedir.
- Değerinin yüksek oynaklığa sahip olması: Kısa dönemde değerinin aşırı oynak olmasıdır. Bu yüzden ekonomi çevreleri, son dönemde Bitcoin’de yaşanan ani yükseliş ve inişleri de lale çılgınlığı yaşanan döneme benzeterek yatırımcıları uyarmaktadır. Tarihe “lale çılgınlığı” ve “lale balonu” dönemi olarak geçen olay, 1600’lü yıllarda Hollanda’da ortaya çıkmıştı. O dönem, lale soğanı fiyatlarının inanılmaz artışı ve ardından sert düşüşü bu şekilde nitelendirilmişti. Bu olayın sonuçlarından en önemlileri ise ciddi iflaslar ve intiharlardır.
- Kişilerin anonimliği: Blok zincirinde kullanıcılar anonim olduklarından dolayı bilgi gizliliği sağlanmakta fakat bu gizliliğin meydana getirdiği problemler ise artabilmektedir. Nitekim Bitcoin kullanıcıların anonim olması, kara para aklama, teröre destek gibi yasa dışı amaçlarla kullanılmasını cazip hâle getirmektedir.
- Kontrol mekanizmasının düşük olması: Bitcoin’in merkezsiz olması sistemdeki süreçlerin ve güncellemelerin kendi içinde yapılmasını zorunlu kılmakta ve bu nedenle bazı işlemler şahsın bilgisinin dışında yapılmaktadır. Transferin siber saldırıya uğrayarak gerçekleşmiş olması durumunda ise başvurulacak ve şikâyet edilecek bir kurum bulunmaması Bitcoin’in kontrol mekanizmasının düşük olduğunu göstermektedir.
- %51 saldırısı: Bitcoin’in iş kanıtı sürecinde ağın bilgisayar gücünün %51’ini kontrol edenler sistemin çalışmasını da kontrol edebilirler. Bu durum belli işlemlerin onayını ve bazı Bitcoin adreslerinin yeni güncellemelere girmesini engeller; çifte harcama yapılmasına izin verilmekle işlemlerin kötüye kullanılmasının önünü açar. Bu durum ile Bitcoin’in ödeme sisteminde güvensizlik ortaya çıkar. Ancak genel itibariyle sistemin %51’ini kontrol etmek çok daha masraflıdır. Bu durum Bitcoin’in tekel olabilme riskini de akla getirmektedir.
İslâm’da Para
Para ve Bitcoin ile ilgili kısa bilgiler özetlendikten sonra İslâm hukukunda para nedir sorusuna kısaca cevap verilmesi uygun olacaktır. İslâm’ın para çeşitleri hakkında kesin/özel bir kuralı veya şartı olmadığı, mahallî geleneklere önem verip dine uygun olmayan yönlerini düzelttiği görülmektedir. Bu yüzden İslâm tarihinin başında para olarak dinar, dirhem ve felsler kullanılmıştır. İslâm hukukçuları paranın “aslî” (altın ve gümüş-doğası itibariyle semen vasfına sahip olması) ve “ıstılahi” (fels-doğası itibariyle değil icra ettiği işlevler bakımından ve hakkında örf olması ile semen vasfına sahip olması) olarak ikili ayırıma gitmişlerdir. Bu noktada önemli olan para olarak kullanılmak istenilen şeyin paranın fonksiyonlarını icra etmesi ve insanlar tarafından kabul görerek örfün oluşmasıdır ki, bu da bir süreç ile meydana gelmektedir. Devlet tarafından paranın basılması ve kanunlaştırılması ile bu süreç otomatik olarak başlamakta ve böylece örf meydana gelmektedir. Felsler bir dönem devlet kontrolü dışında insanlar nezdinde örf olup kullanıldığı için “özel para” olarak da görülebilir.
İslâm hukukuna göre parada bulunması gereken unsurlar ise mütekavvim olması (İslâm’a uygun değer ifade etmesi) ve semen vasfına sahip olmasıdır. Buna göre paranın içermemesi gereken unsurlar gayri mütekavvim mal, ma’dum, meçhul, garar-cehalet ve kumar özellikleridir. İslâm’ın malî konularda gözettiği başlıca hukuki maksatlar ise revaç-dolaşımda olması, vuzuhluk-işlemlerde açıklık, koruma-hifzu’l mal, ispat edilebilirlik-işlemlerde kesin bilgi ve adaleti sağlamak-başka birisinin hakkına girmeme gibi gayelerdir.
Bitcoin hak ve adalete (İslâm’ın ruhuna) uygun mudur?
Araştırmalara göre, Bitcoin sisteminin kullanıcılarına sağladığı faydalarının genellikle teorik kaldığı, diğer taraftan Bitcoin risklerinin ise kötü sonuçlara neden olabilecek seviyede olduğu söylenebilir. Bunun en önemli nedenleri devlet otoritesinin olmaması, merkezî bir kuruma bağlı olmaması, değerinin oluşmasında (arz-talep) hiçbir kural/sistemin bulunmaması, spekülasyona açık olması ve yasal olmamasıdır. Bu durum Bitcoin’in garar (belirsizlik) içerdiğini göstermektedir. Ayrıca Bitcoin’in değerinin istikrarsız olması ile paranın aslî fonksiyonları olan değer ölçütü ve mübadele aracı fonksiyonunu icra etmekten ziyade ticari mal olarak kullanıldığı görülmektedir. Sadece ticari mal olarak kullanılan bir şeyin de İslâm hukukuna göre para olarak kullanılması doğru değildir. Paranın ticarî bir mal olarak kullanılması iktisatçılar için de arzu edilen bir durum değildir. Nitekim ticari hayatın merkezinde olan paranın istikrarsız olması, merkezî veya kurala tâbi olmaması ile toplumdaki ticarî konularda hukukî istikrarsızlığa, güvensizliğe ve belirsizliğe neden olacağı açıktır. Ayrıca değerinin çok oynak olmasının ne tür sonuçlara yol açacağına örnek olarak lale çılgınlığı/balonu olayı hatırlanmalıdır.
Bu yüzden Bitcoin’in, İslâm hukuku hükümlerinin gayeleri tarafından da dolaşım, vuzuhluk-açıklık, hifzu’l mal, adalet gayelerini gerçekleştiremediğini, sadece ispat-işlemlerde kesinlik gayesini gerçekleştirdiği söylenebilir. Paranın unsurları olan mal ve semen vasfı açısından bakıldığında tartışmalı olsa bile bir değer ifade ettiğini, fakat paranın fonksiyonlarını ve özelliklerini tam olarak icra edemediği için Bitcoin’in semen yani ıstılahi para olmadığı sonucuna varılabilir. Örfün oluşmaması ve devletin de yasal olarak görmemesi, bu durumu desteklemektedir.
Bitcoin sisteminde yapılan işlemlerin kullanıcılara yarardan çok zarara yol açabileceğinden dolayı kullanımı, alım-satımı, işlemleri hakkında temkinli davranılması daha uygundur. Çünkü içerdiği riskler ve parada bulunmaması gereken unsurlar, Bitcoin’in şüphe içeren işlemlere yakınlaştırmaktadır. Bu durum günümüz için geçerlidir. Gelecekte devletler tarafından merkezî bir kuruma bağlanması, kanunlaştırılıp legal hâle gelmesi ve böylece olumsuzlukların giderilmesi ile durum değişebilir.
Bitcoin ile ilgili tespitler Blockchain (Blokzinciri) ve diğer KPB için geçerli olmayabileceğini de hatırlatmak istiyorum. Bu da, onları, şartlarına ve özelliklerine göre analizine bağlıdır.
İnsan hayatının birçok alanında teknolojinin kullanılmaya başlanıldığı ve yeni bir iktisat sistemi veya daha özel olarak para çeşidi arayışının içine girildiği günümüzde, İslâm dininin iktisat hayatını düzenleyen naklî ve aklî kurallarının ve gayelerinin iyice anlaşılmasının ve insanlığa hitap edecek bir dil ile açıklanması önem arz etmektedir. Bu minvalde başka medeniyetlerin paradigmalarında kendimize yer aramaktansa, hak ve adalete uygun ve günümüze kadar ulaşan bilgi birikimini göz önünde bulundurarak kendi paradigmamızı inşa etmemiz elzemdir. Böylece sadece Müslümanlar için değil bütün insanlığın ihtiyaç duyduğu adaletli bir para (just money) çeşidi sunulabilecektir.
Mr. Furkan ŞABAN
Konu ve diğer görüşler hakkında detaylı bilgi için bkz.
- Furkan Shaban, İslâm Hukukuna Göre Kripto Para Biriminin Para Olma Keyfiyeti: Bitcoin Örneği, Yüksek Lisans Tezi, Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimler ABD, Bursa: 2019.
- Furkan Shaban, İslâm Hukukuna Göre Kripto Paralar: Bitcoin Örneği, İslami Finans ve Finansal Teknolojiler (Fintech) Blok Zincir-Akıllı Sözleşmeler-Kripto Paralar, Konya: NEU Yayınları, 2020.
Furkan Şaban kimdir?
1993 yılında Kuzey Makedonya’nın başkenti olan Üsküp’te doğdu.
İlk, orta (Tefeyyüz) ve imam hatip lisesini (İsa Bey Medresesi) Üsküp’te bitirdi.
Ardından Bursa Uludağ Üniversitesi’nde İlahiyat Fakültesi’ni ve aynı üniversitede “İslam Hukukuna Göre Kripto Para Birimlerinin Para Olma Keyfiyeti: Bitcoin Örneği” başlıklı tez ile yüksek lisansını tamamladı.
Ayrıca bu dönemde Anadolu Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkiler bölümünden de mezun oldu.
Hâlen Uludağ Üniversitesi Temel İslam Bilimleri anabilim dalında doktoraya devam etmektedir.
[1] Özel para, Fredrich Hayek’in “Denationalizm Money” adlı eserinde dile getirilen, para arzı üzerindeki hükümet kontrolünün tümüyle kaldırılması ve merkez bankaları tarafından basılan ulusal para biriminin yerine hükümetin kontrolü olmaksızın bankalar gibi özel kurumların para basmaları ile paralar arasında oluşacak rekabetin en iyi paranın ortaya çıkmasına neden olacağı tezine dayanır. Böylece para arzı üzerindeki devlet tekelciliğinin aksine özel kurumlar tarafından paranın tedavül edilmesine imkân sağlanması gerektiğini ifade etmektedir.
[2] Sanal âlemle irtibatlı olan paralar, en genel dijital para kavramıyla, dijital olarak bir değeri temsil eden varlıklar diye belirtilmektedir. Dijital para birimleri içinde itibari para cinsinden tanımlananlara elektronik para örnek gösterilebilir. İtibari para cinsinden olmayanlara ise Sanal Para Birimi (SPB) denir. SPB ise itibari paraya çevrilebilen ve çevrilemeyen (sadece sanal oyunlarda kullanılabilen) çeşitleri mevcuttur. Çevrilebilen para birimleri ise kendi içinde merkezi ve merkezi olmayanlar şeklinde ikiye ayrılır. Merkezi olmayan ve doğrulama sistemi olarak şifre bilimini kullananlara da Kripto Para Birimi denir.
[3] Blok Zinciri veya Blockchain, şifrelenmiş işlem takibini sağlayan dağıtık yapıdaki bir veritabanı sistemidir. Para transferlerinde her adım bir bloğu oluşturur. Göndericinin adı, gönderilen tutar gibi bilgilerden her biri bir bloktur. Transfer işlemi esnasında oluşturulan bu bloklar şifrelenir, asla değiştirilemez ve kırılamaz hâle getirilir. Bu bloklar tüm ağdaki herkese dağıtılır ve herkeste aynı şifreli bilgiler bulunur. Blockchain’in merkeziyetsizleştirilmiş olma prensibi bu teknolojiye dayanır. Blok üzerindeki bilgiler sadece üzerlerinde belirtilen alıcı ve satıcı tarafından işlenebilir.