Bosna Hersek ve Fenerbahçe’nin unutulmaz futbolcularından Elvir Boliç, “BalkaNA” YouTube kanalında yayınlanan “Top Gol by Baho” programının ilk konuğu oldu.
Kısa bir süre önce Paris’te 50. yaş gününü kutlayan Boliç, Bosna’daki savaş sırasında kaçtığı havalimanına yeniden geldiğinde aynı filmin zihninde yeniden oynadığını söyledi.
Boliç, “Beni neredeyse 30 yıl kadar öncesine götürdü. Çok zordu tabi. O dönem Kızılyıldız’da oynamaya yeni başlamıştım. 20 yaşındaydım. Bosna’da yaşananları, sonunun nereye varabileceğini düşünebilecek bir yaşta değildim henüz. Saraybosna ve Bosna Hersek’teki durumdan habersizdim. Milli Takım ile gittiğim Fransa’daki turnuvadan onlara telefon ettiğimde, annem bana Belgrad’da bir daha dönmememin ya da orada kalmamın en iyisi olacağını söyledi. Sonra bana Bosna’da yaşananlardan bahsetti. Sonraki iki gece boyunca bunu nasıl yapabileceğimi düşündüm. Pasaportum da yoktu, zira pasaportlarımız ekipteydi. İki-üç gün düşündükten sonra menajerlerden biriyle sohbet ederken, uçak bileti ve giriş kartımı polis kontrolünden geçmek üzere pasaportumla bana verdiklerinde, eşyalarımı bıraktıktan sonra hangi merdivenlerden, hangi kapıya gelmem gerektiğini bana söyledi. Beni arabasında bekliyor olacaktı. Gerçekten çok zordu. Çünkü herkesin beni izlediğini, bana baktığını sanıyordum. Arabaya girdiğimde ona dönüp “hızlı, hızlı” demiştim. Sanki birileri beni takip ediyordu, oysa böyle bir şey yoktu. Neler olup bittiğini bilmezken böyle bir karar aldım ve Paris’te kaldım.” ifadelerini kullandı.
O dönem İspanya ve Fransa’dan da teklifler aldığını anlatan Boliç, “Büyük bir kulüpte oynuyordum ve Yugoslavya Milli Takımı’nın genç yeteneklerinden biriydim. Aslında kulübümün tüm bunlara nasıl bir tepki vereceğini bilmiyorduk. Sözleşmem yeni başlamıştı. Acaba beni kolayca bırakacaklar mıydı? O sırada İstanbul’dan bir davet geldi. Hafta sonu müsaittim ve İstanbul’u görmek için gitmeye karar verdim. Daveti yapan Galatasaray’dı.” dedi.
Türkiye’yi “ikinci vatanım” olarak nitelendiren Boliç, yasalar gereği Türkiye’de kısa bir süre askerlik de yaptığını söyledi.
Türkiye’de 12 yıl boyunca futbol oynadığını anlatan Boliç, “Belki de Türkiye’de buradan daha fazla popüler olduğumu ve sevildiğimi söyleyebilirim. Çünkü orada çok daha fazla oynadım ve çok daha fazla insan beni tanıyor.” diye konuştu.
Galatasaray’da yeterli şansı bulamamasını ve takımdan ayrılmak zorunda kalmasını da değerlendiren Boliç, “Onlardan davet almak, İstanbul’u ve Türkiye’yi tanımak hoşuma gitmiştim. İstanbul ve taraftarların bağlılığı beni kendine hayran bırakmıştı. Benim buraya gelmemi kulüp yönetimi istemişti. Takımın başındaki Alman teknik direktör ise beni çok istememişti. Başka profilde bir oyuncu istiyordu. Her şeye rağmen o dönemde Galatasaray taraftarının o kadar büyük desteğini hissetmiştim. Bosnalı olduğum için gazeteler sürekli benim hakkımda yazıyordu. Tüm hikayeler benim etrafımda dönüyordu. Bu durum Alman hocayı rahatsız ediyordu. Bir maç toplantısında bana şans vereceğini söyledi. İzmir’de Karşıyaka ile oynuyorduk. Benim şansıma onun ise şanssızlığına ben iyi oynadım ve bir gol attım, maçı kazandık. Bir düşün, ertesi gün tüm gazeteler yine sadece beni yazıyor. Salı günü toplantımız vardı. O konuşuyor, biri de Almancadan Türkçeye tercüme ediyordu. Ben Türkçe de bilmediğim için kalecimiz Hayrettin Boşnakçaya tercüme ediyordu benim için. Ama o dili iyi bilmediğinden sanki bana saldırır gibi anlatıyordu. “Sen şöylesin!” “Herkes senden bahsediyor!” “Herkes seni yazıyor!” Ben Hayrettin’e baktım. Anlamıyordum. Gazetelerde fotoğrafları görüyorum, ama ne yazdıklarını anlamıyordum o zamanlar. Benim her zaman ilk planda olmam, hocayı rahatsız ediyordu.” ifadelerini kullandı.
Galatasaray’dan Gaziantepspor’a
Sonraki dönemde psikolojik olarak başka bir takıma gitmenin kendisi için çok daha iyi olacağına karar verdiğini anlatan Boliç, tercihini Gaziantepspor’dan yana kullandığını söyledi.
Türkiye’de birkaç sezon boyunca gol krallığı yarışının içinde olmasına rağmen her defasında son anda yarışı kaybettiğini anlatan Boliç, “İki-üç ya da dört sezon ben aslında gol krallığı yarışının içinde oldum. Ama her defasında tuhaf şeyler oldu. Mesela Gaziantep’te oynarken, tüm gollerin bana attırılmasının ayarlanması gibi bir şeyin söz konusu olduğu ya da tüm futbolcuların benim için çalıştığı bir takım değildik. Ben o sezon sanırım 26 gol attım. Ancak son hafta maçında, nasıl bilmiyorum ama üç ya da dört gol attı. Sonra benzer bir şey Şota ile oldu. Fenerbahçe’de oynarken 24 gol atmıştım. Son hafta şampiyonluk maçı oynuyoruz. İki gol attım ve 22 golden 24 gole ulaştım. Kendi kendime “kesin gol kralıyım” demiştim. Sonra haber verdiler ki onlar 5-0 kazanmışlar ve Şota 5 gol atmış. Gol kralı olma şansım olmadı. Ama o kadar güzel maçlar, anlar yaşadım ki nihayetinde çok da önemli değildi.” dedi.
Ali Şen ikna etti
Fenerbahçe’ye gelmesinde Ali Şen’in çok büyük rolü olduğunu kaydeden Boliç, “Altı ay sonra tüm büyük kulüplerden teklifler geldi. Ben bir yıl daha kaldım. Bazı görüşmelerim olmuştu, ta ki Ali Şen ile konuşmaya gidene kadar. Orada her şey sonuçlanmıştı. Birlikte oturduğumuz da her şeyi halletmiştik. Türkiye’deki en büyük başkanlardan, hatta spor çalışanlarından biriydi. Harika bir karizması vardı ki hala var. Çok zeki bir adamdı. Gazetecilerle, futbolcularla, herkesle nasıl konuşulacağını iyi bilirdi. Büyük bir karizmaydı. Konuşmamızda aslında hemen her konuda anlaştık. Sezonun sonuna henüz iki-üç ay varken imza attım. Bu da aslında Gaziantep’te sorun yaşamama da neden oldu. Öğrendiklerinde hoş karşılanmadı. Nihayetinde ben Fenerbahçe’ye gittim.” dedi.
Manchester’a attığı tarihi gol
Old Trafford’da Manchester United’a attığı ve İngiliz ekibinin 40 yıl sonra Avrupa’da sahasında mağlup olduğu gole de değinen Boliç, “Gerçek şu ki biz gerçekten Manchester United’ın orada 40-50 yıldır mağlup olmadığını bilmiyorduk. Mağlup edecek takımın da biz olacağını tabi ki düşünmemiştik. Tabi ki iyi oynamak ve kazanmak için gittik oraya. Maçtan sonra soyunma odasına başkan geldi ve formamı vermemi istedi. “Benim formamı mı?” dedim. Formamı aldı. Şu anda o forma bende değil. Çünkü Ali Şen almıştı o formayı benden. Sonradan öğrendik bizim aslında yıllar sonra bunu başaran takım olduğumuzu. Gerçekten heyecan vericiydi. Soyunma odasında da coşkuluyduk, ama Türkiye’de neler olduğunu görünce gerçekten fantastikti. Bu aslında benim kariyerimdeki bir şans. Zira, çok iyi kariyerler inşa etmiş birçok önemli isim var. Ancak kariyerlerinde hatıralarda kalacak önemli anları, böyle golleri olmamış. Attığım 130 kadar gol eminim ki tutkulu Fenerbahçe taraftarının aklında yer etmiştir. Ancak bu gol tüm Türklerin hafızalarında kaldı.” dedi.
Boliç, kariyeri boyunca 130 civarında gol atmasına rağmen bugünkü perspektiften bakıldığında Old Trafford’da attığı golün “kariyerinin golü” olduğunu söyledi.
Türkiye’de futbol oynarken oyuncuların gerçekten baskıdan etkilendiğini söyleyen Boliç, “Türklerin futbola tutkusunu ve aşkını tarif etmek gerçekten çok zor. İnsanların futbolu ne kadar sevdiğini gördüğümde hayran kalıyorum. Şimdi bile beni gördüklerin sarılıyorlar. Bir süre önce restoranıma 65 ila 70 yaşlarında, büyük bir şirketi olan bir beyefendi gelmişti. Bana sarılıp ağlamaya başladı. Attığım tüm golleri hatırlıyordu.” dedi.
İnsanların bugün de kendisini unutmadığını gördüğünde çok mutlu olduğunu kaydeden Boliç, “Sadece yakın olduğum Fenerbahçe taraftarları değil, Türkiye’deki herkes, belki de Bosna Hersek hassasiyetleri nedeniyle bana karşı çok iyi. Savaş döneminde Türk insanın buraya ne kadar yardım ettiğini biliyorum. O dönemde ben de oradaydım ve sadece Fenerbahçe taraftarının değil, diğerlerinin de sempatisini kazandım.” diye konuştu.
Türkiye mi Bosna Hersek mi?
“Türkiye ile Bosna Hersek oynadığında hangi takımı tutuyorsun?” sorusuna da cevap veren Boliç, sözlerini şöyle tamamladı:
“Çok zor. Böyle maçlar olmuştu. Ben hatta Türkiye karşı da forma giydim. Gol de attım. Bilemiyorum. Aslında maçın önemi ile alakalı. Eğer bizim o galibiyete daha çok ihtiyacımız varsa Bosna Hersek’in kazanmasını isterdim. Ya da eğer Türkiye’nin Dünya Kupası’na gidebilmesi için önemli bir maçsa ve bizim için o kadar önemi yoksa Türkiye’nin kazanmasını isterim. Ama kesinlik bir baraj maçı falan oynamak istemezdim.
Bu gerçekten çok zor. Benim Türkiye’ye karşı duyduğum hisleri tarif etmek çok zor. Aynı zamanda Türkiye’nin bana duyduğu hislerin de farkındayım. Onlar eşit derecede sevdiğim benim iki ülkem.” dedi.
Kaynak: Balkan News