Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaya, ramazanın dengeli ve sağlıklı bir beslenme programı uygulanması halinde insanların daha sağlıklı olmasına katkı sağlayacak bir ay olduğunu söyledi.
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mükerrem Kaya, ramazanda beslenme düzeni değiştiğinden sindirim sistemini düzenleyen kefir, yoğurt, peynir, tarhana, şalgam suyu gibi probiyotik içeren gıdaların fazlaca tüketilmesinin önemli olduğunu belirterek probiyotiklerin beklenen etkiyi gösterebilmesi için fındık, muz, sarımsak gibi prebiyotik içeren gıdalarla tüketilmesi gerektiğini bildirdi.
Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ramazanın dengeli ve sağlıklı bir beslenme programı uygulanması halinde insanların daha sağlıklı olmasına katkı sağlayacak bir ay olduğunu söyledi.
Dengeli beslenmenin diğer aylarda olduğu gibi ramazanda da sağlıklı kalmanın önemli bir adımı olduğunu ifade eden Kaya, “İftarda hafif sütlü tatlılar ile ızgara, haşlama ve fırında pişirilen yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş ve kızartılmış gıdalardan ise uzak durulması gerekiyor.” dedi.
İftar ve sahurda probiyotik içeren gıdaların yanı sıra prebiyotik içeren gıdalara da mutlaka yer verilmesine dikkati çeken Kaya, şunları kaydetti:
“Ramazanda beslenme düzeninin değişmesinden dolayı probiyotik içeren gıdaların daha fazla tüketilmesi gerekiyor. İnsan sağlığını olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmalar olan probiyotikler, sindirim sistemini düzenleme ve bağırsak sistemini desteklemeye yardımcı olur. Ancak kefir, yoğurt, peynir, tarhana, şalgam suyu gibi gıdalarda bulunan bu probiyotiklerden yararlanmak için prebiyotik içeren gıdaların da daha fazla tüketilmesi gerekiyor. Aksi durumda bağırsaklardaki yararlı bakteriler yani probiyotikler arzu edilen ölçüde çoğalamaz ve etkilerini gösteremez.”
Kaya, prebiyotiklerin insanlarda sindirim enzimleri tarafından sindirilemeyen karbonhidratlar ve probiyotiklerin gıdaları olduğunu belirterek pırasa, bamya, soğan, sarımsak, kereviz, kuşkonmaz, fasulye, nohut, mercimek, bezelye, tam buğday, ceviz, badem, fındık, muz ve elma gibi gıdaların önemli prebiyotik kaynağı olduğunu aktardı.
Kaya, sahurda uzun süre tokluk hissi veren lifli ve proteinli gıdaların tüketilmesini tavsiye ederek sahur sofrasında kan şekerini daha yavaş yükselten ve daha fazla tokluk hissi veren yumurta, yoğurt ve peynirin mutlaka bulunması gerektiğini dile getirdi.
İftar ve sahurda protein ve sebze karışımlarının tercih edilmesi gerektiğini dile getiren Kaya, “Sahurda tuzlu, acılı ve şekerli gıdalar tüketilmemeli, unlu mamullere mümkün olduğunca yer verilmemeli, meyve tüketimi ise sınırlandırılmalıdır.” diye konuştu.
Prof. Dr. Kaya, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının yaşandığı bugünlerde daha güçlü bir bağışıklık sistemi için iyi beslenme programı uygulanması gerektiğini ve stresle başa çıkmanın en etkili yollarından birinin de yine dengeli ve sağlıklı beslenme olduğunu vurguladı.
“Dengeli ve sağlıklı beslenmeyle bağışıklık sistemi güçlenir ve strese karşı direnç gelişir”
Dengeli ve sağlıklı beslenme ile bağışıklık sisteminin güçlenip stresten veya farklı sebeplerden kaynaklanabilecek rahatsızlıklara karşı vücutta direnç geliştiğini aktaran Kaya, şunları kaydetti:
“Kovid-19 gibi sağlık sorunlarının yaşandığı dönemlerde bağışıklık sistemini her zaman güçlü tutmak son derece önemli. Bağışıklık sisteminde C ve E vitaminlerin yanı sıra selenyum ve çinko mineralleri de önemli rol oynamaktadır. Yeterli protein alamama durumunda bağışıklık sistemi önemli ölçüde zayıflayabilmektedir. Bu nedenle ramazanda hayvansal protein kaynaklarının da ihmal edilmemesi gerekir. Probiyotik içeren yoğurt, kefir gibi fermente gıdaların bağışıklık sistemini güçlendirdiği de unutulmamalı.”
AA